Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 143
119. Hem, zaruret halinde zaruret miktarı yemenizin helâl olması dışında, yenmesi haram olan yiyecekleri size açıklamışken, Allah’ın adı anılarak kesilmiş hayvanların etlerinden niye yemeyecekmişsiniz? Bilin ki insanlardan pek çokları, (Allah’tan gelmiş) hiçbir doğru bilgiye dayanmadan kendi arzu ve kuruntularına göre halkı saptırmaktadırlar. Muhakkak ki Rabbin, haddi aşanları en iyi bilendir.
120. İşlenmesi yasaklanmış fiillerin (şirk, bozgunculuk ve zulüm gibi etki ve âkıbetleri itibariyle) açığa çıkanlarını da, (haram kılınmış ölü, kan, domuz eti yeme gibi) gizlenebilir olanlarını da terkedin. Şurası bir gerçek ki, sürekli günah kazananlar, elbette işledikleri günahların karşılığını göreceklerdir.
121. Üzerine Allah’ın adı anılarak kesilmeyen hayvanların etlerinden yemeyin; çünkü bu, davranışta Allah’ın yolundan çıkmadır, bir isyandır. Şurası muhakkak ki şeytanlar, kendileriyle işbirliği halindeki dostlarına, elemanlarına sizinle mücadele etsinler diye sürekli telkinde bulunurlar. Eğer onlara itaat ederseniz, hiç şüphesiz müşriklerdensiniz demektir.
122. Öte yandan, (henüz hidayetle serfiraz olmadığı için mânen) ölü iken (imanla) kendisini dirilttiğimiz ve kendisi için onunla insanlar arasında yolunu hiç şaşırmadan rahatça hareket ettiği bir ışık var ettiğimiz kimse, içinde bulunduğu durum itibariyle karanlıklara gömülmüş ve artık çıkıp kurtulması mümkün bulunmayan biri gibi olur mu? Olmaz ama, (karanlıklar içinde boğulmuş gitmiş o) kâfirlere yapmakta oldukları işleri (şeytan tarafından) süslenmekte (ve dolayısıyla güzel görünmektedir).
123. Bu şekilde, her ülkede kendilerine yüksek mevki ve servet verdiğimiz önde gelen pek çoklarını, (iradelerini o yönde kullandıkları için tekvinî kanunlarımıza göre) o ülkenin sürekli günah hasadıyla meşgul bulunan gerçek suçluları kılarız ve onlar, (mevkilerini ve servetlerini korumak için ve mü’minler aleyhinde) daima tuzaklar kurarlar. Ama kurdukları tuzaklar sadece kendi aleyhlerinedir ama, bunun bile farkında değillerdir.
124. Bir âyet gelip de kendilerine tebliğ edilince, “Allah’ın rasûllerine verilenin bir benzeri bize de verilmedikçe asla inanmayız!” derler. Allah, risalet vazifesini kime vereceğini çok iyi bilir. Günah hasadına dalıp gitmiş inkârcı suçluların başlarına, sürekli kurup durdukları tuzaklar sebebiyle yakın bir gelecekte Allah katından bir zillet ve şiddetli bir azap gelecektir.