Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 137
74. Bir zaman İbrahim, atası Âzer’e şöyle demişti: “Şimdi sen, putları ilâh mı ediniyorsun? Doğrusu ben, seni de, mensubu bulunduğun şu halkı da apaçık bir sapıklıkta görüyorum.”
75. Bu şekilde İbrahim’e (şirki çirkin gösterdiğimiz gibi), göklerin ve yerin melekûtunu (varlığın iç boyutunu, taşıdığı ve üzerine oturduğu asıl hakikatı) da gösteriyorduk; böyle yapıyorduk ki, imanda (o çok geniş kapasitesini dolduracak) nihaî kesinliğe ulaşsın.
76. Gece bastırdı ve İbrahim, (yıldızlar içinde) gördüğü (bir yıldıza işaret ederek), “İşte,” dedi, (iddianıza göre) Rabbim bu!” Ama o yıldız batıp gidince, “Ben, batıp gidenleri sevmem.” dedi
77. Sonra, bir başka gece ayı dolunay şeklinde doğmuş haliyle gördü ve hemen “İşte Rabbim!” dedi. Ne zaman ki ay da battı, bu defa, “Eğer Rabbim beni doğru yola iletmese, şüphesiz ben de sapıp gitmişlerden biri olurum!” diye sözünü bağladı.
78. Bir gün de, doğarken bütün parlaklığı ve güzelliğiyle güneşi gördü ve hemen “İşte Rabbim bu; bu hepsinden büyük!” dedi. Ama güneş de batınca, nihayet asıl gerçeği ortaya koydu: “Ey benim halkım! Ben, sizin Allah’a ortak tanıdığınız bütün bu şeylerden uzağım.
79. “Şunu bilin ki ben, bütün varlığımla ve dupduru bir iman ve teslimiyetle, gökleri ve yeri yoktan var edip belli sistem ve prensiplere bağlayan (Allah’a) yöneldim. Ben, katiyen müşriklerden değilim.”
80. Kavmi onunla tartıştı. O ise dedi ki: Siz benimle Allah hakkında mı tartışıyorsunuz? Halbuki O bana doğru yolu göstermiştir. Ben sizin Ona ortak koştuğunuz şeylerden korkmam. Rabbim dilemedikçe kimse birşey yapamaz. Rabbimin ilmi herşeyi kuşatmıştır. Hiç ibret almaz mısınız?
81. “Allah, elinize hiçbir delil vermemiş, hiçbir yetki tanımamışken siz O’na şirk koşmuş olmaktan dolayı korkmuyorsunuz da, ben sizin Allah’a ortak tanıdığınız o şeylerden niye korkacakmışım? Şimdi düşünün: bu iki taraftan, (sizle benden) hangimiz korkudan emin olmakta haklıdır? Eğer ilimle herhangi bir münasebetiniz varsa, haydi cevap verin!