Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 64
109. Göklerdeki varlıklar ve imkânlar, yerdeki varlıklar ve imkânlar Allah’ındır, Allah’ın tasarrufundadır. Bütün planların icra edilerek sonuçlandırıldığı, bütün icraatların, amellerin hesabının sorulduğu tek merci Allah’tır.
110. Siz insanların iyiliği, faydalanması için ortaya çıkarılmış, seçilmiş en hayırlı milletsiniz, en hayırlı kadrolarsınız, hayır toplumusunuz. Kur’ân’ın ve sünnetin hükümlerini, meşrû olanı, İslâmî kurallarla örtüşen örfü, ilmî verileri, mü’minlerin tasvip ettiği, icrasında hayır gördüğü planları, programları, adâleti uygulayarak, kamu düzenini sağlar, iyiliği emreder, şeriatın suç saydığı ve haram kıldığı, kamu vicdanının tasvip etmediği, mü’minlerin icrasında hayır görmediği şeyleri bunların savunuculuğunu, sözcülüğünü yasaklayarak, önleyici tedbirler alıp kamu güvenliğini temin edersiniz. Allah’a iman edersiniz. Ehl-i kitap da iman etmiş olsaydı, kendileri için daha hayırlı olurdu. İçlerinden ehl-i tevhid olanlar da var. Fakat onların çoğu, doğru ve mantıklı düşünmenin, hak dinin dışına çıkmış fâsıktır, âsi ve bozguncudur.
111. Ehl-i kitap, birtakım üzücü sözlerin dışında size bir zarar veremez. Sizinle savaşmak mecburiyetinde kalsalar, size arkalarını dönüp kaçarlar. Üstelik onlara yardım da edilmez.
112. Yahudiler, nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah’a ve insanlara taahhütlerine sadâkatle bağlanmadıkça, Allah’ın ahdine, zımmîlik statüsüne, insanların, müslümanların himayesine sığınmadıkça aşağılanma, onlara alınyazısı haline getirildi. Allah’ın hışmına, gazabına uğramışlardır. Ülkelerinden ve kavimlerinden uzakta yaşama da onlara alınyazısı haline getirildi. Bütün bunlar Tevrat ve Kur’ân’daki Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri, haklı bir sebep ortada yokken peygamberleri öldürmeleri yüzündendir. İsyan etmeleri, haddi aşmayı alışkanlık haline getirmeleri sebebiyledir.
113. Onların hepsi aynı hükme tâbi değildir. Ehl-i kitaptan ehl-i tevhid olan, ibadetlerini yerine getiren, İslâmî sorumluluk sahibi cemaatler de vardır. Gecenin ilerleyen saatlerinde secdelere kapanarak namaz kılarlarken Allah’ın âyetlerini okurlar.
114. Allah’a, Allah’a imanın gerektirdiği esaslara, âhiret gününe iman ederler. Kurân’ın ve sünnetin hükümlerini, meşru olanı, İslâmî kurallarla örtüşen örfü, ilmî verileri, mü’minlerin tasvip ettiği, icrasında hayır gördüğü planları, programları, adaleti uygulayarak, kamu düzenini sağlarlar, iyiliği emrederler. Şeriat’ın suç saydığı ve haram kıldığı, kamu vicdanının tasvip etmediği, mü’minlerin icrasında hayır görmediği şeyleri bunların savunuculuğunu, sözcülüğünü yasaklayarak, önleyici tedbirler alarak kamu güvenliğini temin ederler. Dünya ve âhiret için en hayırlı işlerde, Kur’ân öğretmede, Kur’ân ilkelerini yaşamada Allah’ın emirlerini yerine getirmede birbirleriyle yarış ederler. Onlar dindar, ahlâklı, hayır-hasenât sahibi müslümanlardan, sâlihler zümresindendir.
115. Onların yaptıkları iyiliğin, ihsanın, izzetin, ikramın, yerine getirdikleri İslâmî emirlerin hiçbiri karşılıksız bırakılmayacak, onlara asla nankörlük edilmeyecektir. Allah kendisine sığınıp, emirlerine yapışarak günahlardan arınıp, azaptan korunanların, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan mü’minlerin samimiyetlerini biliyor.