Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 63
101. Size birliği, karşılıklı sevgiyi, ihtilâftan uzaklaşmayı emreden Allah’ın âyetleri okunurken, Allah’ın Rasulü de aranızda, sünneti, hadisleri elinizde iken, nasıl inkâra, küfre saparsınız? Kim Allah’a, Allah’ın dinine, sımsıkı bağlanır, himayesine sığınırsa, doğru, muhkem, güvenli yolu, İslâmî hayatı bulmuş olur.
102. Ey iman nimetine kavuşanlar, müttakî olmanın bütün icaplarını yerine getirerek, takva esaslarını hayata geçirerek lâyıkı vechile Allah’a sığının, emirlerine yapışarak günahlardan arınıp kendinizi Allah’ın azabından koruyun. Kesinlikle İslâm’ı yaşayan müslüman olarak ruhunuzu teslim edin.
103. Hepiniz, Allah’ın ipine, rabıtaya, Allah’a olan taahhüdünüze, Kur’ân’a, İslâm’a sımsıkı sarılarak, Allah’ın himayesine sığının. Birbirinize düşmeyin, bölük pörçük olmayın, parçalanmayın. Allah’ın size ihsan ettiği nimetleri, size tevdî ettiği ilâhî değerleri, şeriatı koruyun, kollayın, zâyi etmeyin. Hani siz, birbirinize düşman idiniz de, O gönüllerinizi, akıllarınızı birleştirip, sizi birbirinize kaynaştırmıştı. O’nun nimeti, İslâm dini sayesinde kardeş olmuştunuz. Bir ateş çukurunun tam kenarında, ateşe düşmek üzere iken, oradan da, sizi O kurtarmıştı. Böylece Allah iyiliği, birliği emreden, yahudilerin ve diğerlerinin tuzaklarından sakındıran âyetlerini size açıklıyor. Umulur ki, doğru yolu bulur, İslâm’da sebat etmiş olursunuz.
104. İçinizden, iyiliğe, dünya ve âhiret için en hayırlı olana, İslâm’a, Kur’ân’a, Kuran ilkeleriyle yaşamaya davet eden; Kurân’ın ve sünnetin hükümlerini, meşrû olanı, İslâmî kurallarla örtüşen örfü, ilmî verileri, mü’minlerin tasvip etttiği, icrasında hayır gördüğü planları, programları, adaleti uygulayarak, kamu düzenini sağlayan, iyiliği emreden, şeriatın suç saydığı ve haram kıldığı, kamu vicdanının tasvip etmediği, mü’minlerin icrasında hayır görmediği şeyleri, bunların savunuculuğunu, sözcülüğünü yasaklayarak, önleyici tedbirler alarak kamu güvenliğini temin eden, teşkilatçı, eğitimli, yetişmiş, yönetici, uzman, tutkun kadrolar, müesseseler, (devlet)bulunsun. Onlar, işte onlar kurtuluşa ebedî nimetlerle mutluluğa erenlerdir.
105. Kendilerine apaçık âyetler, deliller geldikten sonra, birbirinize düşerek bölük pörçük olup, parçalanıp, ayrı baş çekerek ihtilâf çıkaran ehl-i kitap gibi olmayın. Onlar, işte onlar için büyük bir ceza vardır.
106. Nice yüzlerin ak olacağı, nice yüzlerin kara olacağı gün onlara acı bir azap vardır. Yüzü kara olanlara: 'Kitaplarınızda, Tevrat’ta ve İncil’de vasıfları belirtilen, müjdelenen, açıkça görevlendirileceği size bildirilen Muhammed’e, görevlendirilmeden önce iman ettiğiniz halde görevlendirildikten sonra inkâr mı ediyorsunuz? O halde, inkârınız, küfrünüz sebebiyle azabı tadın.' denir.
107. Yüzleri ak olanlar ise Allah’ın rahmetine mazhar olmuşlardır. Orada ebedî yaşayacaklar.
108. İşte bunlar, hakkı ayakta tutmak için, uyguladığımız adâletle ilgili okuduğumuz Allah’ın âyetleridir. Allah âlemlere, insanlara ve cinlere hiçbir haksızlık yapmak istemiyor.