Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 598
1. Biz onu, Kur’ân’ı bütün insanlık ve kâinat ile ilgili planlamanın yapıldığı, değeri yüce, ilâhî kudretin ve rahmetin çokca tecelli ettiği müstesna bir gecede, Kadir gecesinde indirdik.
2. Kadir gecesiyle ilgili bizden başka seni bilgilendiren mi var? Kadir gecesi ne ulvî, ne güzel bir gece!
3. Bütün insanlık ve kâinat ile ilgili planlamanın yapıldığı, gücümüzün tecelli ettiği bu müstesna gece, Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır.
4. Melekler, varettiğimiz ve koruduğumuz aslî düzenin bir bölümü olan ruhlar, büyük melekler, Rablerinin bilgisi, planı, iradesi dâhilinde, o gece kâinattaki tabiî, dinî, sosyal, siyasî, ekonomik ve idarî her türlü konu ve yeni dönemdeki planlama ile görevli olarak rahmet deryası halinde peyderpey inerler de inerler.
5. 'Bütün kâinata, kâinattakilere selâm olsun. Herkes, her şey âfetten, kederden, uzak, selâmette olsun.' derler. Şafak sökünceye, tan yeri ağarıncaya kadar, bu böyle devam eder, gider.
1. Kutsal kitaplarda müjdelenen, oğulları gibi tanıdıkları âdil önder Allah’ın Rasulü Muhammed, hak delil Kur’ân ile tebliğ görevine başlayıncaya kadar, ehl-i kitaptan ve müşriklerden küfürde ısrar edenler, görevlendirilecek hak peygambere iman ederek tâbi olacakları konusunda verdikleri sözden ve kararlarından vazgeçmiş değillerdi.
2. Sonunda, Allah tarafından görevlendirilen, içinde şirk bulunmayan tertemiz sayfaları, Kur’ân sayfalarını okuyan Allah’ın Rasulü Muhammed geldi.
3. Okuduğu sayfalar içinde, çok kıymetli, hakkı, zamanla değişmeyen insanî değerleri, tabiî hukuk kurallarını ayakta tutan, tahrife uğramamış kitapçıklar, kitapçıklardan bölümler var.
4. İşte bundan sonra, müjdelenen peygamberin, kendi içlerinden görevlendirilmeyip, âdil önder Muhammed’in hak delil Kuran ile tebliğe başlamasından sonra, kendilerine verilen kutsal kitapların hükmünce sorumlu tutulanlar ihtilâf çıkardılar, ayrı baş çektiler, düşman oldular.
5. Halbuki, onların da, yalnız Hakka ve tevhide yönelerek, Allah’ın dinini ve düzenini içtenlikle benimseyerek samimiyetle toplumlarında uygulayıp, Allah’a kulluk ve ibâdet etmeleri, O’nun şeriatına bağlanmaları, O’na boyun eğmeleri, namazı âdâbına riâyet ederek, aksatmadan âşikâre kılmaları, vicdanlarını, servetlerini, sosyal bünyelerini arındıran, berekete vesile olan zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte sağlıklı bir toplumun dini, insanlığı, insanî değerleri ayakta tutacak hak din, zamanla değişmeyen tabiî hukuk kurallarını içeren şeriat, düzen, medeniyet budur.
6. Ehl-i kitaptan ve müşriklerden küfürde ısrar edenler cehennemdedirler. Orada ebedî kalırlar. Onlar, işte onlar, insanların en kötüleridir.
7. İman edip, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenler, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlar, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanlar, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenler, işte onlar da, insanların en hayırlı olanlarıdır.