Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 545
22. Allah’a, Allah’a imanın gerektirdiği esaslara ve âhiret gününe iman eden bir milletin, babaları, oğulları, kardeşleri yahut akrabaları da olsa, Allah’a ve Rasulüne, Kur’ân’a ve sünnete isyan edip düşman olanlarla karşılıklı dostluk ettiğini göremezsin. Onlar, Allah’ın kalplerine, akıllarına imanı yerleştirdiği, kendilerini tabiî, dinî, sosyal, siyasî, ekonomik ve idarî düzeni içeren, ihya eden, insanları ve toplumları pislikten arındıran vahyile, Kur’ân ile desteklediği mü’minlerdir. Onları altından ırmaklar akan, içinde ebedî yaşayacakları Cennet konaklarına koyacaktır. Allah onlardan razı olmuştur. Onlar da Allah’tan razı oldular. Onlar Allah’ın orduları ve Allah’ın dinine yardım edenlerdir. Unutmayın, Allah’ın dinine yardım edenler, işte onlar kurtuluşa, ebedî nimetlerle mutluluğa erenlerdir.
1. Göklerdeki varlıkların ve imkânların, yerdeki varlıkların ve imkânların tamamı, Allah’ın koyduğu düzen içinde görevlerini yaparak, Allah’ı tesbih ve zikrederler. O kudretli, hikmet sahibi ve hükümrandır.
2. O, ehl-i kitaptan inkârda ısrar edenleri, kâfirleri müslümanlara karşı savaşmak için ilk defa bir araya gelerek müttefik güç kurduklarında, yurtlarından çıkarıp sürgüne gönderendir. Siz, onların direnmeden çıkacaklarını sanmamıştınız. Onlar da, kalelerinin kendilerini Allah’tan koruyacağını sanmışlardı. Ama Allah, Allah’ın orduları, onlara beklemedikleri, hesap edemedikleri yerden yüklendi, akıllarına, yüreklerine korku düşürdü. Öyle ki, evlerini, hem kendi elleriyle harap ediyorlar, hem de mü’minlerin elleriyle harabına sebep oluyorlardı. Ey dünyadaki olayları tahlil edip anlayabilen akıl ve basiret sahipleri ibret alın!
3. Eğer, Allah onların sicilde sürgün edileceğini yazmamış olsaydı, onları dünyada başka şekilde cezalandıracaktı. Âhirette, ebedî yurtta da, onlara Cehennem azâbı vardır.