Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 53
23. Bu mükemmel kutsal kitaptaki bir kısım emir ve hükümleri uygulamakla sorumlu tutulan yahudi âlimlerini görmüyor musun? Aralarındaki ihtilâflı konularda hakem olması, idarî düzene esas teşkil etmesi için Allah’ın kitabına imana, tamamını uygulamaya davet ediliyorlar da, içlerinden bir kısmı tebliğ faaliyetine karşı tedbirler alarak yüz çevirip, güç ve iktidarlarını kullanarak, halkı istedikleri istikamette yönlendirmeye devam ediyorlar.
24. Bu, onların: 'Sayılı günlerin dışında bize asla ateş dokunmayacaktır' demeleri sebebiyledir. Uydurmaya devam ettikleri şeyler, dinleri, medeniyetleri konusunda kendilerini yanıltmıştır.
25. Hesap günü olduğu ve gerçekleşeceği konusunda şüphe olmayan bir gün dolayısıyla onları topladığımız vakit halleri nasıl olacaktır? O gün, herkese işlediği amellerin kazandığı sevapların karşılığı, hak ettiği tamı tamına ödenecektir, yüklendiği günahların cezaları âdil infaz edilecektir. Onlara haksızlık yapılmayacaktır.
26. 'Allahım, ey mülkün, devletin, saltanatın gerçek sahibi! Sen mülkü, devleti, saltanatı sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradenin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimselere verir, mülkü, devleti, saltanatı sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradenin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimselerden de çeker alırsın. Sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradenin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimseleri aziz eder, güçlendirir yüceltirsin, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradenin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimseleri de zelil eder, zayıflatır, alçaltırsın. Hayırlı olanı seçmek de, sınırsız hayır da senin elindedir.' de.
27. Geceyi devamlı gündüzün içine sokarak uzatırsın. Gündüzü de gecenin içine sokar uzatırsın. Ölüden diri, tohum ve yumurtadan canlı, kâfirden mü’min, cahilden âlim çıkarırsın. Diriden de ölü, canlıdan tohum ve yumurta, mü’minden kâfir, âlimden cahil çıkarırsın. Allah’ın sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimselere, lütuf ve ihsanından kayda geçirilmeyen, dara düşürmeyen, ölçüye tartıya vurulmayan, hesabı sorulmayan, itiraza mahal olmayan hesapsız rızık ve servet verirsin.
28. Mü’minler, şuurlu ve kâmil mü’minleri bırakıp da kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirleri, kamu görevlerini icraya yetkili kılmasınlar, candan dost, müttefik edinmesinler. Kimler böyle yaparsa Allah ile bütün velâyet-himaye bağlarını koparmış, Allah’ın rahmetinden, yardımından uzaklaşmış olurlar. Ancak onlar tarafından gelmesi muhtemel bir zarardan gerçekten korunmanız için yaptığınız dostluk-ittifak müstesnâdır. Allah sizi, asıl kendisinin azabından korunmanız, emirlerine yapışmanız, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarınıza ve özgürlüklerinize sahip çıkarak şahsiyetli davranmanız, dinî ve sosyal görevlerinizin bilincinde olmanız gerektiği konusunda uyarıyor. Sonuçta Allah’ın huzuruna varıp hesap vereceksiniz.
29. Onlara: 'Gönüllerinizdekini, kâfirlerle işbirliği ve ittifak yapma düşüncenizi gizleseniz de, Allah bilir, açığa vurursanız da Allah bilir. Göklerdeki varlıkları ve imkânları ve yerdeki varlıkları ve imkânları da bilir. Allah’ın her şeye gücü kudreti yeter.' de.