Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 517
12. Ey iman nimetine kavuşanlar, zannın birçoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı, yersiz zanna dayalı yapılan davranışlar, bilerek günah işlemek sayılır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Herhangi biriniz, diğerini arkasından çekiştirmesin, hoşa gitmeyecek bir şeyle gereksiz yere anmasın. Sizden biri ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan iğrenirsiniz. Allah’a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun. Allah insanları tevbeye, itaate sevkeder, tevbeleri kabul eder, engin merhamet sahibidir.
13. Ey iman edenler, biz sizi bir erkekle bir kadından, bir asıldan yarattık. Birbirinizle tanışmanız, işlerinizi tedbirle idâre etmeniz, karşılıklı olarak, İslâmî kurallarla örtüşen milletlerarası teamüllere uymanız, yardımlaşmanız, kültür ve medeniyet alışverişinde bulunmanız, birbirinize iyiliği tavsiye etmeniz için, sizi milletler ve kabileler haline getirdik. Allah yanında en değerliniz, en üstününüz, takva esaslarını-Kur’ân esaslarını iyice benimseyerek tavizsiz hayata geçireniniz, en çok günahlardan arınıp azaptan korunanız, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davrananınız, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olanınızdır. Allah her şeyi bilir, gizli-açık her şeyden haberdardır.
14. Bedevî Araplar, her kafadan bir ses çıkararak: 'İman ettik.' dediler. Onlara; 'İman etmediniz. Fakat boyun eğerek İslâm toplumuna girdik, diyebilirsiniz.' de. Henüz iman kalplerinize, kafalarınıza yerleşmedi. Eğer Allah’a ve Rasulüne itaat ederseniz, Kur’ân’ı ve sünneti uygularsanız Allah, amellerinizin sevaplarından hiçbir şey eksiltmeden sizi mükâfatlandırır. Allah kullarını koruma kalkanına alır, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.
15. Mü’minler, kesinlikle Allah’a ve Rasulüne iman edenler, dahası, İslamda şüpheye düşürecek konular aramayanlar, şüphe içinde bocalamayanlar, ithamlarda bulunmayanlar, Allah yolunda, İslâm uğrunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenlerdir. İşte imanlarında samimi olanlar bunlardır.
16. 'Siz dindarlığınızı, dindeki samimiyetinizi Allah’a mı öğretiyorsunuz? Allah göklerin ve yerin bilinmeyenlerini, sırlarını bilir. Her şey Allah’ın ilmi, planı, iradesi dâhilinde gerçekleşmektedir.' de.
17. Onlar, İslâm’a girdikleri için seni minnet altında bırakıyorlar. 'Yaşamaya devam ettiğiniz müslümanlığınızı benim başıma kakmayın. Asıl sizin, aydınlatıcı bilgiler verdiği, imana kavuşturduğu için, sizin Allah’a minnet borcunuz var. Eğer imanınızda samimi iseniz siz borcunuzu ödeyin.' de.
18. Allah göklerdeki ve yerdeki görülmeyeni, bilinmeyeni biliyor. Allah işlediğiniz amelleri biliyor, görüyor.