Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 507
1. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin, insanları, Allah yolundan, İslâm’a girmekten alıkoyanların, İslâmî hayatı yaşamaya, İslâmî faaliyetlere engel tedbirler alanların amellerini Allah zayi eder.
2. İman edip, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenlerin, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanların, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanların, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenlerin, Muhammed’e bölüm bölüm indirilene, Kur’ân’a, Kur’ân’ın Rablerinden gelen gerekçeli, hikmete dayalı, toplumda hakça düzeni gerçekleştirecek hak bir kitap olduğuna iman edenlerin kusurlarını, Allah siler, bağışlar, emellerini gerçekleştirir, hallerini düzeltir, hayat standartlarını yükseltir.
3. Bu, inkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin bâtıla uymaları, inananların da, Rablerinden gelen gerekçeli, hikmete dayalı, toplumda hakça düzeni gerçekleştirecek hak kitap, Kur’ân’a uymuş olmaları sebebiyledir. İşte böylece Allah, insanların iyiliği, kurtuluşu için kendilerinden misaller vererek doğruları anlatır.
4. Savaşta, inkârda ısrar edenlerle, kâfirlerle karşılaştığınız zaman, onları zayıf düşürüp mağlup edinceye kadar, boyunlarını vurun. Yakaladığınız esirleri sıkı tedbirler alıp bağlayarak elinizde tutun. Savaş bitince de, onları, ya karşılıksız olarak, ya da fidye karşılığı serbest bırakın. Savaşın doğurduğu sıkıntı ve tahribat böylece hafifler, barış böylece sağlanır. Allah’ın emri budur. Eğer Allah’ın sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olsaydı, onlara başka türlü de lâyık oldukları cezayı verirdi. Fakat böyle yapması sizi, birbirinizle denemek içindir. Allah yolunda öldürülen yiğitlerin, bilinçli amellerini, Allah asla zayi etmez.
5. Allah çok kısa zamanda, onları doğruya, hayra ve refaha ulaştırma lütfunda bulunacak, emellerini gerçekleştirecek, hallerini düzeltecek, hayat standartlarını yükseltecektir.
6. Onları, kendilerine tanıttığı Cennet’e koyacaktır.
7. Ey iman edenler, eğer siz Allah’a, Allah’ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder. Kendinize itimadınızı artırır, ordunuzu güçlendirir, devletinizi ayakta tutar, itibarınızı yüceltir. Sizi kararlı, sabırlı ve azimli hale getirir.
8. İnkârda ısrar edenlerin, küfre saplananların hakkı ise tepetaklak düşüp helâk olmaktır, yıkımdır. Allah, onların amellerini de zayi eder.
9. Bu, onların, Allah’ın indirdiğini, Kurân’ı beğenmemeleri sebebiyledir. Böylece amellerini boşa çıkarmıştır.
10. Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Kendilerinden öncekilerin boylarınca, günaha, isyana, küfre batmış milletlerin âkıbetlerinin nasıl olduğuna ibret nazarıyla bir baksınlar, incelesinler. Allah onların üzerine, helâk edici felâketler yağdırmıştır. Kâfirlere de bunun benzeri gelecektir.
11. Bütün bunlar, Allah’ın, iman edenlerin mevlâsı, emrinde oldukları otorite, koruyucuları olması; kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek ört-bas edip inkârda ısrar eden kâfirlerin, nankörlerin de, mevlâlarının, koruyucularının olmaması dolayısıyladır.