Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 500
14. Ey Muhammed, iman edenlere söyle: 'Allah’ın cezalandıracağı günlerin geleceğini ummayanları, şimdilik bağışlasınlar. Allah, her kavmi, işledikleri ameller karşılığında, hak ettikleriyle cezalandıracaktır.'
15. Gevşekliği bırakıp, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçiren, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayan, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olan, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenler, kendi lehine sâlih amel işler, kendine iyilik etmiş olur. Kötü icraat yapan, kötülük eden, işlerini kötü yapan da kendine kötülük etmiş olur. Sonra Rabbinizin huzuruna götürülerek hesaba çekileceksiniz.
16. Andolsun, biz, İsrâiloğulları’na kitabı, Tevrat’ı; hikmete dayalı hükümranlığı, icra ve yargı yetkisini, şeriatı ve peygamberliği vermiştik. Onlara, temizinden, helâlinden, sağlıklısından rızık ve servetler ihsan etmiştik. Onları âlemlere, ilâhî emirlere itaatkâr oldukları çağdaki ve bölgedeki insanlara üstün kılmıştık.
17. Dinî konularda, Hâtemü’l-enbiyâ’nın hak peygamber olduğu konusunda, devlet, millet, ekonomik hayat ve ümmet hayatı ile, kamu düzeni ile ilgili konularda onlara açık deliller, hükümler verdik. Ama onlar kendilerine doğru bilgiler geldikten sonra, liderliği ve hâkimiyeti hep kendi uhdelerinde tutma hırsları, hasetleri, haksızlıkları, şer’î kurallara karşı çıkmaları ve bozgunculukları sebebiyle ayrı baş çekerek ihtilâf çıkardılar. Şüphesiz Rabbin, ayrılık çıkarmaya devam ettikleri konularda, onları sorguya çekecek, cezayı hak edenlerin hükmünü icra edecektir.
18. Bir de, seni, din, devlet, ekonomi, sosyal ve ferdî hayat ile ilgili bir şeriatı öğretmeye, yaşamaya, uygulamaya, benimsetmeye memur olarak hazırlayıp görevlendirdik. Bilmeyenlerin, bilgi toplumu olmayanların şahsî arzu ve ihtiraslarına, bâtıla uyma.
19. Onlar, Allah’tan gelecek hiçbir şeyin, sana gelmesini engelleyemezler. İnkâr ile isyan ile baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, hakka riayet etmeyen zâlimler birbirlerinin dostu, müttefiki, koruyucusudurlar. Allah da, kendisine sığınıp, emrine yapışarak, günahlardan arınıp, azaptan korunanların, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan mü’minlerin dostu, velisi, koruyucusudur, emirlerine uyacakları otoritedir.
20. Bu Kur’ân, bütün insanların iyiliği, kurtuluşu için önlerini aydınlatan, ufuklarını açan, güven sağlayan, basiretleriyle anlayabilecekleri âyetleri içeren bir kitaptır. İlme, delile ve gerekçeye itibar eden, inanan bir kavim için de, bir hidayet rehberi ve bir rahmettir.
21. Yoksa kötü ameller, günahlar işleyenler, hayatlarında da, öldükten sonra da kendilerini; iman edip, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenler, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlar, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanlar, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenlerle bir tutacağımızı mı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar!
22. Allah gökleri ve yeri, haklı bir gerekçe ile, hikmete dayalı, hesaplı bir düzen içinde yaratmıştır. Herkes, işlediği amellerin, kazandığı sevapların, yüklendiği günahların karşılığını görür. Onlara haksızlık edilmez, zulmedilmez.