Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 498
40. Sorumluluk gereği, mükâfata nâil olanla cezaya müstehak olanların muhakeme ile ayırt edileceği gün, onların hepsinin bir araya toplanacağı gündür.
41. O gün, liderlerin, zenginlerin, liderler, zenginler, bağlıları ve tebaaları adına; kölelerin, köleler ve efendileri, efendilerin köleleri adına; köle azad edenlerin hürriyetlerine kavuşturdukları kimseler, hürriyetlerine kavuşturulanların azad edenler adına; izzet ikramda bulunan kimselerin, ikramda bulundukları, ikramda bulunanların ikram edenler adına; arkadaşın arkadaşı, sevenlerin birbirleri adına;dostların dostları, komşunun komşusu, ortağın ortağı, misafirin misafir adına; oğulların birbirleri adına, amcanın, amca oğullarının, amca ve amca oğulları adına; yeğenlerin, hısımların, yeğenler ve hısımlar adına akrabaların birbirleri adına; velinin velâyeti altındakiler adına, Allah’tan gelecek hiçbir şeyi bertaraf edemeyecekleri , onlara hiçbir şekilde yardımın da yapılamayacağı bir gündür.
42. Ancak, Allah’ın rahmeti ve merhameti ile muamele ettiği kimselerin, mü’minlerin birbirlerine faydası olur, onlara yardım edilir. Kudretli hükümran olan O’dur. Engin merhamet sahibidir.
43. Kaktüs bitkisi yemekleridir.
44. Bilerek günah işlemekte ısrar edenlerin yemeğidir.
45. Potadaki madenler gibi karınlarda kaynar.
46. Sıcak suyun kaynadığı gibi kaynar.
47. Allah meleklere: 'Şunu tutun. Kaynayan, köpüren Cehennem’in ortasına sürükleyin.' buyurur.
48. 'Sonra ceza olarak başından aşağı kaynar su dökün.'
49. 'Tat bakalım, sana böyle bir ceza lâyık! Çünkü sen güçlüsün, iktidar sahibisin, şerefli, itibarlısın.' denir.
50. İşte sizin inkâr edip durduğunuz şey budur.
51. Allah’a sığınıp, emirlerine yapışarak günahlardan arınıp, azaptan korunanlar, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan mü’minler güvenli makamlardadırlar.
52. Bahçelerde, akarsu kıyılarında ve pınar başlarındadırlar.
53. İnce, ipek ve parlak atlas kumaşlardan elbiseler giyerek, karşılıklı otururlar.
54. Bu nimetlere kavuşturduğumuz gibi, onları iri, güzel gözlü hurilerle eveririz.
55. Onlar orada, güven içinde canlarının çektiği her türlü meyvayı isterler.
56. İlk tattıkları ölüm azâbının dışında artık orada ölüm azâbı tatmazlar, Allah onları kaynayan, köpüren Cehennem’in azâbından da korur.
57. Bunların hepsi Rabbinden bir lütuf olarak verilmiştir. Bu, işte bu, büyük mutluluktur.
58. Biz Kur’ân’ı senin dilinle indirip kolaylaştırdık. Umulur ki, onlar düşünüp öğüt alırlar.
59. Artık sen, sana gelecek yardımı, onların başlarına gelecekleri gözle. Onlar da senin başına gelecekleri gözleyip durmaktadırlar.