Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 495
74. İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsiler, suçlular, günahkârlar, fâsıklar ve kâfirler Cehennem azâbında ebedî olarak kalacaklar.
75. Onların azapları hafifletilmeyecek, cezalandırılmalarına ara verilmeyecek. Onlar, azap içinde, kurtuluştan ümitlerini kesecekler.
76. Biz onlara, haksızlık etmedik, zulmetmedik. Fakat onlar, inkârı, isyanı, küfrü alışkanlık haline getiren, baskı, zulüm ve işkenceyle, temel hak ve hürriyetleri kısıtlayan, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlimlerdir.
77. Onlar Cehennem bekçisine: 'Ey Mâlik, Rabbin bizim işimizi bitirsin' diye seslenirler. O da, 'Siz böyle kalacaksınız' der.
78. Andolsun, biz size, gerekçeli, hikmete dayalı, toplumda hakça düzeni gerçekleştirecek hak kitap Kur’ân’ı getirdik, öldükten sonra diriltilmeyi, hesabı ve cezayı anlattık. Fakat çoğunuz, doğruları getiren Kur’ân’dan, sorumluluktan hoşlanmıyorsunuz.
79. Yoksa onlar, peygamberi öldürmek, İslâm’a daveti baltalamak, İslâm’ın gelişmesini önlemek, müslümanların ilerlemesini engellemek için bu sefer işi sıkı mı tutmuşlar?Biz onları cezalandırmayı sıkı tutanlarız.
80. Yoksa onlar, bizim, sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Elbette işitiriz. Elçilerimiz, meleklerimiz de onların yanında zabıt tutmaya, yazmaya devam ediyorlar.
81. 'Eğer rahmet sahibi Rahman olan Allah’ın bir oğlu mevcut diyorsanız, Allah’a çocuk isnadını yalanlayıp inkâr edenlerin ilki ben olduğum gibi, Allah’ı ilâh tanıyanların, candan müslüman olarak Allah’a bağlananların, saygıyla Allah’a kulluk ve ibadet edenlerin ilki de ben olurdum' de.
82. 'Göklerin ve yerin yaratıcısı, düzeninin hâkimi Rabbini, Arş’ın, sınırsız kudret ve iktidar makamının Rabbini onların yakıştırdıkları şeylerden tenzih ederim.'
83. Onları kendi hallerine bırak. Tehdit edildikleri günle karşılaşıncaya kadar, bâtıla dalıp, bilgisizce ileri geri konuşarak oynasınlar.
84. O, gökte olan tanrıdır, yerde olan tanrıdır. O hikmet sahibi ve hükümrandır, her şeyi bilir.
85. Göklerin, yerin ve ikisi arasındaki varlıkların ve imkânların mülkü, hükümranlığı ve tasarrufu kendisine ait olan Allah’ın şânı yücedir. Kıyametin kopacağı ânın bilgisi de O’nun katındadır. O’nun huzuruna götürülüp hesaba çekileceksiniz.
86. Onların, Allah’ı bırakıp kulları durumundakilerden yalvardıkları, şefaat hakkına sahip değildir. Ancak bilerek, hakkı, Kur’ân’ı, İslâm’ı bayraklaştıranlar, örnek önderler, örnek mü’minler şefaat edebilir.
87. Eğer sen onlara, kendilerini kimin yarattığını sorarsan, elbette: 'Allah' diyecekler. O halde nasıl haktan ayrılıp küfre çevriliyorlar.
88. 'Ya Rabbi, bunlar iman etmeyecek bir kavimdir' diyen peygamberin sözü haktır, gerçektir.
89. Gene de, sen onlara azarlamadan, kınamadan müsamaha göster ve: 'Bizden uzak durun' de. Onlar yakında vaziyeti öğrenecekler.