Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 453
1. Sâd. Hakları ve sorumlulukları, ilâhî emirleri ve günahtan korunma yollarını, dini ve şeriatı, şanınızı ve şerefinizi yükseltecek hükümranlık esaslarını içeren, zikir ve öğütlerle dolu, okunması ibadet olan övünç kaynağı Kur’ân’a andolsun!
2. Doğrusu, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, küfre saplananlar, boş bir gurur, bir ayrılık, bir bölücülük, hakka muhalefet ve düşmanlık içindeler.
3. Kendilerinden önce nice nesilleri helâk ettik. O zaman feryat etmişlerdi. Artık kurtulma zamanı geçmişti.
4. İçlerinden, kendilerine sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan bir uyarıcı, bir peygamber geldi diye şaştılar. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirler: 'Bu, büyüleyici konuşarak aklı etki altına alan, peygamberlik iddiasında yalancı biri' dediler.
5. 'Birçok tanrıdan, ilâhlığı kaldırdı da, bir tanrıya mı tahsis etti? Bu gerçekten şaşılacak bir şey.' dediler.
6. İçlerinden kodamanlar kalkıp yürüdüler. 'Yürüyün, tanrılarınıza bağlılıkta direnin. Kesinlikle sizden istenen budur.'
7. 'Son dinde de bunu işitmedik. Bu kesinlikle uydurulmuş bir şey.'
8. 'Okunması ibadet olan övünç kaynağı Kur’ân aramızdan ona mı indirilmiş?' dediler. Aksine, onların, Muhammed’in güvenilir birisi olduğundan şüpheleri olmadığına göre, okunması ibadet olan övünç kaynağı Kur’ân’ın benim tarafımdan indirildiğinden bir kuşkuları var. Aslına bakarsanız, onlar benim azâbımı tatmadılar.
9. Yoksa, kudretli ve hükümran, ihsanı bol Rabbinin rahmet hazineleri, peygamberlik tevdii onların elinde mi?
10. Yoksa, göklerin, yerin ve ikisinin arasındaki varlıkların ve imkânların mülkü, hâkimiyeti ve tasarrufu onlara mı ait? Öyleyse, bütün imkânlarını seferber ederek yükselsinler de, hâkimiyetlerini kursunlar.
11. Onlar, işte şurada, mü’minler karşısında müttefik birliklerden meydana gelen, bozguna uğramış askerî erkân ve ordulardır.
12. Onlardan önce Nuh kavmi, Âd ve devleti, teşkilâtı, orduları güçlü, şiddeti ve işkencesi meşhur, ülkesi zengin, hazinesi dolu, imkânları geniş, dikili taşları sembol edinen Firavun da peygamberleri yalanlamıştı.
13. Semûd, Lût kavmi ve Eyke halkı da peygamberleri yalanlamıştı. İşte bunlar da peygamberlere karşı birleşen gruplardır.
14. Hepsi de gönderilen peygamberleri yalanladılar. Hür iradeye, özgürce seçme hakkına sahipken, peygamberlere ve kutsal kitaplara itibar etmedikleri için, onları suçlarına denk adâletle cezalandırmam gerekçeli olarak gerçekleşti.
15. Onlar da, sadece şiddetli bir gürleme halinde âni tek bir darbeye bakıyor. Onun da gecikmesi sözkonusu değil.
16. 'Ey Rabbimiz! Bizi tehdit ettiğin azâbı, hesap gününden önce âcilen ver.' dediler.