Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 444
55. Bu gün, Cennet ehli, meşguliyet içinde, zevkle dünyadaki amellerinin mükâfatlarına mazhar oluyorlar.
56. Onlar ve eşleri, gölgelerde, koltuklar üzerinde yaslanarak otururlar.
57. Onlara, orada her çeşit meyva vardır. Dünyada söyledikleri, iddia ettikleri gibi her arzuları, siparişleri yerine getirilir.
58. Sonsuz rahmetiyle, engin merhametiyle mü’minleri murada erdiren Rabden, doğrudan doğruya, aracısız, 'Selâm size, selâmette olun, selâmete erdiniz' denilir.
59. 'Ayrılın bir tarafa bugün, ey İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsiler, suçlular, günahkârlar.'
60. 'Ey Âdemoğulları, size, şeytana, şeytanî güçlere tapmayın, onların düzenlerine bağlanmayın, onlara boyun eğmeyin. Onlar sizin apaçık bir düşmanınızdır.' diye tavsiye edip sizinle kulluk sözleşmesi yapmadım mı?
61. 'Beni ilâh tanıyın, candan müslümanlar olarak bana teslim olan, saygıyla bana kulluk ve ibadet edin, benim şeriatıma bağlanın, bana boyun eğin. İşte doğru, muhkem ve güvenli yol, İslâmî hayat budur.' diye emretmedim mi?
62. Böyle iken, o sizden birçok nesillerin hak yoldan uzaklaşmalarına, dalâleti tercihlerine özgürlük tanıdı. Hâlâ akıl erdirir hâle gelemediniz mi?
63. İşte bu, sizin tehdit edildiğiniz Cehennem’dir.
64. Kulluk sözleşmenizdeki ortak taahhütlerinizi, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincinizi şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar etmeniz, küfre saplanmanız sebebiyle bugün yaslanın cehenneme bakalım.
65. Bugün onların konuşmamalarına mani oluruz. Yaptıkları kötülükleri, işledikleri günahları bize elleri söyler, ayakları da şâhitlik eder.
66. Sünnetimizin, düzenimizin yasaları içinde, irademizin tecellisine uygun olsaydı, elbette gözlerini silme kör ederdik. Bu durumda doğru yola gelmeye yarış ederlerdi. Ama kâinattaki ve peygamberlerin getirdiği sayısız delilleri göremeyen basiret yoksunları bunun nasıl farkına varacaklardı?
67. Sünnetimizin, düzenimizin yasaları içinde, irademizin tecellisine uygun olsaydı, kendilerinin güçlü, iktidar sahibi olduklarını sandıkları sırada, onların hallerini değiştirir çirkinleştirirdik. Ne ileri gidebilirlerdi. Ne de geri dönebilirlerdi.
68. Kime uzun ömür verirsek, biz onun gelişmesini tersine çeviririz. Güç ve kuvvetini alarak zaafiyete düşürürüz. Hâlâ eşyanın hakikatini, Allah’ın kâinata koyduğu düzeni kavrayarak akıllanmayacaklar mı?
69. Biz Muhammed’e şiir öğretmedik. Bu ona yakışmazdı da... Onun okuduğu kitap, ancak Allah’tan gelmiş okunması ibadet olan bir öğüt, bir ikaz ve Allah-insan-kâinat ilişkilerini ve ilâhî düzeni açıklayan, bütün ilâhî kitaplardaki dinî-ilmî esasları içeren, açık seçik Kur’ân’dır.
70. Bu, hakikati gören, hakkı duyan, söyleneni anlayacak uyanıklığa, düşünebilen bir akla sahip olanı uyarmak; hür iradeye, özgürce seçme hakkına sahipken, sana ve Kur’ân’a itibar etmeyerek ölü gibi davranan, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirler, nankörler üzerinde de, ceza ile ilgili gerekçeli kararımızın, hükmümüzün gerçekleşmesi içindir.