Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 31
197. Hac bilinen aylardadır. Kim o aylarda hacca başlayıp da, haccı kendisine farz haline getirirse, hac günlerinde kadına yaklaşamaz, ilişkiyi çağrıştıracak laf söz edilemez, günaha, isyana, haktan uzaklaşmaya götüren davranışlar sergilenemez, kimseye hakaret edilemez, kavga yapılamaz. Haccın başka aylara kaydırılması, ibadet yerleri ve makbuliyetiyle ilgili ihtilâf doğuracak konular konuşulamaz. Hac sırasında yerine getireceğiniz ilahî emirlerin, her türlü iyiliğin, ihsanın, izzetin, ikramın hepsini Allah biliyor, mükâfatsız bırakmayacak. Tedariğinizi görün, hazırlığınızı yapın. Şunu da unutmayın ki, en hayırlı tedarik, en hayırlı hazırlık, takva esaslarını-Kur’ân esaslarını benimseyerek, hayata geçirerek korunma, kulluk ve sorumluluk şuuruyla haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranmak, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olarak insanlara yük olmamaktır. Koyduğum takva esaslarına yapışarak bana sığının, günahlardan arınıp, azaptan korunun, ey akıl ve vicdan sahipleri.
198. Hac mevsiminde ticaret yaparak, Rabbinizden gelecek bir lütfu, kazancı aramanızda size herhangi bir günah yoktur. Arafattan akın akın indiğinizde, Meş’ar-i Haram yanında, Müzdelife’de Allah’ı zikredin. Allah’a ibadet edin, Allah’ın dinini, şeriatını anlatın. Allah’ın, Kur’ân’da ve Rasûlünün sünnetinde size öğrettiği şekilde şer’î mükellefiyetleri yerine getirerek, dinini, kitabını ve sünneti anlatarak onu zikredin. Doğrusu siz, bundan önce, başlarına buyruk hareket ederek dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih edenler arasındaydınız.
199. Bundan sonra insanların vakfe edip döndüğü Arafat’tan siz de vakfe edip dönünüz. Duanın, niyazın kabul olduğu yerlerde Allah’tan koruma kalkanına alınmanızı, bağışlanmanızı isteyin. Allah çok bağışlayıcı, engin merhamet sahibidir.
200. Nihayet hac ile ilgili ibadetlerinizi bitirdiğinizde, İslâm’dan önce, atalarınızı zikrettiğiniz gibi, hatta daha güçlü bir tarzda Allah’ı zikredin, Allah’a ibadet edin, Allah’ın dinini, şeriatını anlatın. İnsanlardan bazıları: 'Ey Rabbimiz, vereceğini, serveti, makamı, mevkii ve zaferi bize dünyada ver' derler. Onların âhirette, ebedî yurtta hiçbir nasibi, isteyecekleri bir payları yoktur.
201. Onlardan bazıları da: 'Ey Rabbimiz bize dünyada devlet, iyilik ve güzellik, bol servet, sağlık, emniyet, salih-sâliha eşler ve sâlih evlatlar ver. Âhirette de güzel mükâfatlar ver. Cennetini ver, rızana ulaşma mertebesine erenlerden eyle. Bizi ateşten, Cehennem azabından da koru.' derler.
202. Onların, dünyada ve âhirette iyilik ve güzellik isteyenlerin işledikleri sâlih ameller, yaptıkları hayırlar, kazandıkları sevaplar dolayısıyla mükâfatları vardır. Allah hesabı çok çabuk görür.