Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 280
111. O gün, herkes gelir, kendi adına haklarını savunur. Herkese devamlı, bilinçli olarak yaptığının karşılığı tam ödenir, yüklendiği günahların cezaları âdil infaz edilir. Onlara asla haksızlık edilmez.
112. Allah ibret için bir memleketi örnek vererek anlatıyor. Bu memleket güvenli, huzurlu idi. Servet ve gıda her yandan bol bol akardı. Sonra Allah’ın nimetlerini, dinini, şeriatını inkâr ettiler, nankörlük ettiler. Allah da onlara, yapmaya devam ettikleri düzenbazlıklardan dolayı açlık ve korku gömleği giydirdi, huzursuz ve mutsuz hale getirdi.
113. Andolsun ki, onlara kendilerinden bir Rasul geldi. Onu yalanladılar. Onlar baskı, zulüm ve işkenceyle temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engellerlerken, ceza ve felâket başlarına indi.
114. Artık, Allah’ın size verdiği rızık ve servetin helâlinden, temizinden yeyin. Eğer O’nu, sadece O’nu ilâh tanıyor, candan müslüman olarak O’na teslim oluyor, saygıyla O’na kulluk ve ibadet ediyor, yalnızca O’nun şeriatına bağlanıyor, O’na boyun eğiyorsanız, itaat ederek onun verdiği nimetlere şükredin.
115. Allah size, ölmüş hayvanı-leşi, kanı, domuz etini, Allah’tan başkası adına kesilen hayvanı haram kıldı. Kim bu haram kılınan şeylerden yemeye mecbur kalırsa, helâl saymayarak, zarurî ihtiyaç sınırını aşmadan yiyebilir. Allah çok bağışlayıcı engin merhamet sahibidir.
116. Dillerinizin, kendinizin uydurduğu yalanlara dayanarak: 'Bu helâldir, meşrûdur, şu haramdır' demeyin, Allah adına yalan uydurmuş olursunuz. Allah adına yalan uyduranlar kesinlikle, kurtuluşa, ebedî nimetlerle mutluluğa eremezler.
117. Onlara dünyada azıcık bir zevk ü sefa, âhirette de can yakıp inleten müthiş bir azap vardır.
118. Sana anlattıklarımızı, daha önce, yahudiliğin takipçilerine de haram kılmıştık. Biz onlara zulmetmedik. Fakat onlar kendilerine, birbirlerine haksızlığı alışkanlık haline getiriyorlardı.