Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 253
29. İman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenlere, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlara, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanlara, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenlere ne mutlu! Varacakları yer de ne güzel bir yerdir.
30. Daha önceki görevlendirmelerimiz gibi, biz seni, kendilerinden önce, nice milletlerin yaşadığı, yok olup gittiği bir bölgede, bir millet içinde, özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere Rasul olarak görevlendirdik. Onlar, sınırsız rahmeti ile hayat veren, yaşatan, koruyan, rahmetine, lütfuna, hayırlara mazhar eden, Rahman olan Allah’ı inkâr ederlerken, sana vahyettiğimizi onlara tane tane okuyasın istedik. 'O benim Rabbimdir, ondan başka ilâh yoktur. O’na dayanıp güvendim, işlerimi O’na havale ettim. Tevbem de, günah işlemekten vazgeçerek itaatle yönelişim de O’nadır.' de.
31. Eğer okunan bir kitapla dağlar yürütülseydi veya onunla ovalar, pınarlar, nehirler oluşturmak için yer parçalansaydı, yahut onunla ölüler konuşturulsaydı, o kitap, yine bu Kur’ân olurdu, gene de iman etmeyeceklerdi. Fakat emir, plan, düzen, icraat bütünüyle Allah’ındır. İman edenler, Allah’ın sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olması halinde, bütün insanları hidayete erdireceğini hâlâ anlayamadılar mı? Allah’ın dinine, mü’minlere karşı düzenledikleri tertipler, insanlığa zarar vermek için ürettikleri nükleer, kimyevî ve biyolojik silahlar, meşrû olmayan düzenleme, iş ve faaliyetleri yüzünden kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin başlarına beyinlerini parçalayacak gülle gibi peşpeşe felâketler yağacak. Yahut da yurtlarının civarında, yakınlarında âfetler eksik olmayacak. En sonunda Allah’ın va’di, tehdidi gerçekleşecek. Allah belirlenmiş hesap gününü gerçekleştirme sözünden dönmeyecek ve ertelemeyecektir.
32. Senden önceki Rasullerle de alay edildi. Ben kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlere, küfre saplananlara bir süre meydan verdim. Sonra da cezalandırdım, işlerini bitirdim. Peygamberlerimle alay etme ve inkâr suçlarına denk, onları adâletle nasıl cezalandırdığımı bir görseydin!
33. Herkesin işlediği ameller, hakettiği mükâfatlar ve cezalar sebebiyle, sorumluluklarının gereğini yapmalarını isteyeni, denetleyeni, üzerlerinde hükümranlığının icabını, hükmünü icra edeni, Allah’ı mı alaya alıyorlar? Bir de tutup ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortaklar koştular. 'Onlara isimler verip durun bakalım. Yoksa siz ona yeryüzünde bilmediği bir şeyi mi haber vereceksiniz? Yahut boş laf mı ediyorsunuz? Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlere, hileleri, mü’minlere karşı yaptıkları sinsi planları süslenip güzel gösterildi. Onlar doğru yoldan İslâm’a girmekten, alıkonuldular. Allah kimlerin hak yoldan uzaklaşmasına, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihine özgürlük tanırsa, onları kimse doğru yola sevkedemez.' de.
34. Dünya hayatında onların bir cezaları var. Âhiret, ebedî yurt azâbı ise daha şiddetlidir. Onları Allah’tan koruyacak kimse de yoktur.