Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 232
89. 'Ey kavmim, sakın bana karşı düşmanlığınız, Nuh kavminin veya Hûd kavminin veya Sâlih kavminin başlarına gelenler gibi, size de bir musibet, bir belâ getirmesin. Lût kavmi de zaman, mekân ve davranışları itibariyle sizden uzak değildir.' dedi.
90. 'Günahlarınızdan dolayı Rabbinizden bağışlanma, koruma kalkanına alınma dileyin, sonra isyandan, günah işlemekten vazgeçerek, tevbe edip, ona itaate yönelin. Benim Rabbim çok merhametlidir, sevgisi çok yüksektir.'
91. Onlar: 'Ey Şuayb, söylediklerinden birçoğunu anlamıyoruz. Seni de içimizde çok zayıf, aciz biri olarak görüyoruz. Eğer itibarlı kabilen, güçlü birkaç akraban olmasaydı, seni taşlayarak öldürürdük. Bizim üstümüzde güçlü, kuvvetli, otoriter biri de değilsin.' dediler.
92. Şuayb: 'Ey kavmim, benim itibarlı kabilem, güçlü birkaç akrabam sizin üzerinizde Allah’tan daha mı müessir, daha mı güçlü, daha mı değerli ki, Allah’ı kulak arkası ederek, unutarak hesaba katmıyorsunuz. Benim Rabbim, işlemeye devam ettiğiniz amelleri, davranışlarınızı ilmiyle kudretiyle abluka altına almıştır.' dedi.
93. 'Ey kavmim, terketmediğiniz hayat tarzınızı, iktidarınızı yaşamaya devam edin, bütün imkânlarınızla elinizden geleni yapın. Ben de bilinçli olarak görevimi, yapmaya devam edeceğim. O rezil rüsvay edecek azâbın, kime geleceğini, yalancının kim olduğunu yakında bilip anlayacaksınız. Siz asıl, davranışlarınızın nasıl bir sonla biteceğine bakın! Ben de sizinle beraber o günü gözlüyorum.' dedi.
94. Planımız, azâbımız gerçekleşirken, Şuayb ve onunla birlikte iman edenleri, tarafımızdan bir rahmetle kurtardık. Şiddetli bir gürleme halinde âni bir darbe haksızlık edenlerin, zulmedenlerin işini bitirdi. Sabahleyin yurtlarında yere çarpılarak çakılıp kalanlar oldular.
95. Sanki o topraklarda, hiç yaşamamış, hiç güzel gün görmemiş gibiydiler. Semûd kavminin, Allah’ın rahmetinden, korumasından uzak olduğu gibi, Medyen halkının da O’nun rahmetinden, korumasından uzaklaştırılmasından ibret alın.
96. Mûsâ’yı da, âyetlerimizle, mûcizelerimizle, apaçık bir ferman ile, ilâhî bir yetki ile özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere Rasul olarak gönderdik.
97. Firavun’a, devlet büyüklerine ve kodamanlarına gönderdik. Kodamanları da dahil tebaası Firavun’un düzenine tâbi oldu. Halbuki Firavun’un idaresi, aldığı kararlar, hükümet şekli, mâkul, doğru, hayırlı, düzenli, huzurlu değildi, aydınlatıcı, yol gösterici, rehberlik edici bir bir yönetim hiç değildi.