Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 132
36. Senin imana davetini ancak, can kulağıyla dinleyenler kabul ederek iman eder. Ölü gibi duygusuz davrananları da, elbette Allah hesaba çekmek için diriltecektir. Sonra onun huzuruna çıkarılacaklar, hesap verecekler.
37. Onlar: 'Ona, doğruluğunu tasdik eden Rabbinden bir mûcize indirilseydi ya' dediler. Sen de: 'Şüphesiz Allah bir âyet, bir mûcize indirmeye kadirdir' de. Fakat onların çoğu mucize geldikten sonra iman etmedikleri zaman başlarına gelecek felâketi bilemezler.
38. Yeryüzünde yürüyen bütün canlılar ve iki kanadıyla uçan bütün kuşlar kesinlikle sizinle benzer tarafları olan, kâinattaki dengeyi sağlamakla sorumlu, organize birer canlı türüdürler. Biz kitapta bilgi işlem merkezinde, Levh-i Mahfuz’da hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonra onlar Rablerinin huzurunda toplanacaklar.
39. Âyetlerimizi, Kur’ân’ımızı yalanlayanlar, inkâr ve cehalet karanlıkları içinde sağır ve dilsiz kesilenlerdir. Allah sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimselerin hak yoldan uzaklaşıp dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihlerine özgürlük tanır. Sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimseyi de doğru, muhkem, güvenli yolda yürütür, görevlendirir, İslâmî hayatı yaşatır.
40. Onlara: 'Size dünyada Allah’ın azâbı gelse, yahut kıyametin kopacağı an ile karşı karşıya gelmek durumunda kalsanız, halinizin ne olacağını hiç düşündünüz mü? Allah’tan başkasına mı yalvarırsınız? Eğer doğru sözlü iseniz söyleyin bakalım' de.
41. Bilâkis Allah’a yalvarırsınız. O da kaldırılmasını istediğiniz belâyı, sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygunsa kaldırır. Siz de ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında ona ortak koştuğunuz şeyleri unutursunuz.
42. Andolsun ki, senden önceki milletlere de özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere peygamberler gönderdik. Biz onları, fakirlik, geçim darlığı, hastalık ve âfetlerle, mallarına ve kendilerine gelen zararlarla sıktık. Düşkünlüklerini anlayıp, isyanlarına tevbe edip, affımıza sığınmaları için uyardık.
43. Hiç olmazsa, baskımız, azâbımız kendilerine geldiği zaman yalvarsalardı ya! Nerede? Fakat kafaları kalınlaştı, kalpleri katılaştı ve şeytan, şeytan tıynetli ahlâksız azgınlar, şeytanî güçler, işlemeye devam ettikleri amelleri kendilerine süsleyip güzel gösterdi.
44. Kendilerine tebliğ edilenleri, uyarıları unuttuklarında, başlarındaki belâları ve sıkıntıları kaldırıp, onlara her şeyin kapısını açtık. Nihâyet, kendilerine verilen nimetlerle sevinip zevke dalınca da, azabımızla ansızın onları yakalayıverdik. Onlar şaşkına dönüp, birdenbire bütün ümitlerini yitirdiler.