Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 102
148. Allah, mahkeme huzurunda, devlet yetkilileri önünde, zulme uğrayan, zarar gören tarafından dile getirilen bilgilerin dışında, kötülüğün açıkça söylenmesini, ilanını, yayılmasını sevmez. Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir.
149. Bir hayrı, bir iyiliği açıklar veya gizlerseniz, size yapılan bir kötülüğü görmezlikten gelir, affederseniz, bilin ki Allah çok affedicidir ve herşeye gücü kudreti yeter.
150. Allah’ı ve Rasullerini inkâr edenler, Allah ve rasulleri arasına ayırımcılık sokmaya çalışanlar, 'Bir kısmına iman ediyoruz, bir kısmını inkâr ediyoruz' diyenler, iman ile küfür arasında bir yol tutmak isteyenler kâfirdir.
151. Onlar, işte onlar kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas eden katmerli kâfirdirler. Biz kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirlere alçaltıcı, zillete düşürücü bir azap hazırladık.
152. Allah’a ve Rasullerine iman edenlere, onlardan hiçbirinin arasında ayırım yapmayanlara, işte onlara mükâfatlarını Allah verecektir. Allah samimi mü’minleri koruma kalkanına alır, çok bağışlayıcı ve engin merhamet sahibidir.
153. Ehl-i kitap senden, kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Onlar Mûsâ’dan, bundan daha büyüğünü istemişlerdi. 'Bize Allah’ı açıkça göster' demişlerdi. Haksızlıkları, şirkleri sebebiyle onları yıldırım çarptı. Üstelik de, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra, buzağıyı tanrı edindiler. Biz, bunu da sorgusuz sualsiz affettik. Mûsâ’ya âşikâr ilâhî bir yetki, bir güç verdik.
154. Kesin sözlerini, taahhütlerini aldığımız sırada Tûr’u üstlerine kaldırdık. Onlara: 'Kapılardan, şehrin giriş noktalarından saygıyla, birlikte secde ederek girin' dedik. Onlara: 'Cumartesi yasağını çiğnemeyin' dedik. Onlardan ağır, sorumluluklar gerektiren bir taahhüt almıştık.