Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 588
7. Hayır (asla)! Muhakkak ki füccar (Hak'tan sapanlar)'ın kayıtları elbette siccîn'dedir!
8. Siccîn'i (ne olduğunu) sana bildiren nedir?
9. Merkum (silinmesi {İngilizce'de; erase} sözkonusu olmayan) bir kayıttır!
10. O süreçte (Sünnetullâh'ı) yalanlayanların vay hâline!
11. Ki onlar, Din (yapılanların otomatik sonucunun yaşanacağı) süreçlerini yalanlarlar!
12. Onu yaşayacağını yalnızca her haddi aşan suçlular yalanlar!
13. Ona işaretlerimiz bildirildiğinde: "Evvelkilerin efsaneleri" dedi!
14. Hayır (asla)! Aksine yaptıklarının getirileri onların şuurlarını (bir pas gibi) örtmüştür.
15. Hayır! Muhakkak ki onlar, o gün, elbette Rablerinden perdelidirler!
16. Sonra, muhakkak ki onlar ateşe gireceklerdir.
17. Sonra: "İşte bu, yalanladığınız şeydir" denilir.
18. Hayır. . . Muhakkak ki Ebrâr'ın kitabı, elbette İlliyyîn'dedir.
19. İlliyyîn (-in ne olduğunu) sana bildiren nedir?
20. Merkum (silinmesi {İngilizce'de; erase} sözkonusu olmayan) bir kayıttır!
21. Ona mukarrebûn (kurbiyet ehli - tecelli-i sıfat nasiplileri) şahit olur.
22. Muhakkak ki Ebrâr, elbette Nimet cenneti içindedir.
23. Koltuklar üzerinde nazar ediyor oldukları hâlde.
24. Yüzlerinde, o nimetlerin parıltısını tanırsın.
25. Mühürlenmiş (korunmuş) hâlis bir şaraptan içirilirler.
26. Onun hitamı (sonu) misk'tir. . . Yarışanlar işte onda yarışsınlar!
27. Onun karışımı Tesnîm'dendir.
28. Mukarrebûn olarak kendisini içtiği bir kaynaktır!
29. Muhakkak ki o suç işleyenler iman edenlere gülerlerdi.
30. Onlara rastladıklarında, birbirlerine göz kırparlar, alay ederlerdi.
31. Kendi ehillerine (ailelerine, yandaşlarına) döndüklerinde, keyiflenmiş mutlu dönerlerdi.
32. Onları (iman edenleri) gördüklerinde: "Muhakkak ki bunlar, elbette sapkınlardır" derlerdi.
33. Hâlbuki onlar (iman edenler) üzerine koruyucular olarak irsâl olunmadılar!
34. Bu süreçte de iman edenler, o gerçeği reddeden o perdelilere gülüyorlar!