Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 419
7. Hani biz Nebilerden taahhüt almıştık; senden, Nuh, İbrahim, Musa ve Meryemoğlu İsa'dan da. . . Onlardan (bu âyette bahsedilen Nebilerden) ağır bir taahhüt aldık.
8. Sadıklara sıdklarının gereği sorulsun (denensinler bu konuda) diye. . . Hakikat bilgisini inkâr edenler için ise feci bir azap hazırlamıştır.
9. Ey iman edenler. . . Size olan Allâh nimetini hatırlayın. . . Hani (Hendek savaşında) size ordular geldi de onların üzerine bir fırtına ve görmediğiniz ordular irsâl ettik. . . Allâh, yaptıklarınızı (yaratanı olarak) Basıyr'dir.
10. Hani size hem üst tarafınızdan ve hem de aşağı tarafınızdan geldiler. . . Hani gözleriniz kaymış, yürekleriniz ağzınıza varacak hâle gelmiştiniz! Allâh hakkında türlü zanlarda bulunuyordunuz.
11. İşte orada iman edenler imtihan edilmiş ve şiddetli bir şekilde sarsılmışlardı.
12. Hani münafıklar ve kalplerinde maraz bulunanlar (sağlıklı düşünemeyenler): "Allâh ve O'nun Rasûlü, bize bir aldanıştan başka bir şey vadetmemiş" diyorlardı.
13. Hani onlardan bir grup dedi ki: "Ey Yesrib Halkı (Yesrib, Medine'nin eski adıdır)! Sizin için kalınacak yer yoktur; geri dönün!" Onlardan bir grupsa: "Muhakkak ki evlerimiz korumasızdır" diyerek O Nebiden izin istiyordu. . . Oysa onlar (evleri) korunaksız değildir. . . Onlar kaçmaktan başka bir şey istemiyorlardı.
14. Eğer onun (şehrin) çevresinden evlerine zorla girilmiş olsaydı, sonra da onlardan dinlerinden dönmeleri istenseydi, onu mutlaka uygularlardı (münafıklar - ikiyüzlüler). . .
15. Andolsun ki, arkalarına dönüp kaçmayacaklarına dair daha önce Allâh'a ahdetmişlerdi. . . Allâh'a verilen söz (ahd) sorulur (sonucu yaşatılır)!