Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 190
21. Rableri onları "HÛ"dan (zâtlarından) bir rahmet, rıdvan ve içlerinde kendileri için kalıcı nimetler olan cennetler (mertebeler) ile müjdeler.
22. Onlar orada sonsuza dek kalırlar. . . Allâh ki, çok büyük mükâfat O'nun indîndedir!
23. Ey iman edenler! Eğer hakikati inkârı imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi dost edinmeyin. . . Sizden kim onları velî edinir ise, işte onlar zâlimlerin ta kendileridirler.
24. De ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, elde ettiğiniz mallar, kesat gitmesinden korktuğunuz ticaret ve hoşlandığınız meskenler; size Allâh'tan, Rasûlünden ve O'nun yolunda cihattan daha sevimli ise, artık Allâh'ın hükmünün açığa çıkmasını bekleyin. . . Allâh fâsıklar (bilinçleri Hakk'a ve Din'e karşı körelmişler) topluluğuna hidâyet etmez. "
25. Andolsun ki, Allâh size birçok savaş yerinde ve Huneyn gününde yardım etti. . . Hani kalabalık oluşunuz sizi böbürlendirmişti ama hiçbir faydası olmamıştı! (Huneyn gününde) tüm genişliğine rağmen yeryüzü size dar gelmişti! Sonra (da) arkanızı dönüp gitmiştiniz!
26. Sonra Allâh, Rasûlünün ve iman edenlerin üzerine sakinlik ve O'na güven hissi inzâl etti, sizin görmediğiniz ordularını da (melekler) inzâl etti. . . (Böylece) hakikat bilgisini inkâr edenleri azaplandırdı. . . Hakikat bilgisini inkâr edenlerin karşılığı işte budur!