Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 547
10. Bunlardan sonra gelenler: “Ey Rabbimiz!” diye yalvarırlar. “Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve iman etmiş kardeşlerimizden hiç birine karşı, kalplerimizde yersiz ve uygunsuz düşüncelere yer bırakma. Şüphesiz sen, çok merhametli ve çok şefkatlisin.”
11. Münafıkları görmüyor musun? Onlar ehli kitaptan, Allah'tan gelen gerçekleri örtbas etmiş olan kardeşleri Yahudilere: “Eğer siz, yurdunuzdan sürülür çıkarılırsanız, mutlaka biz de sizinle beraber çıkarız. Sizin aleyhinize hiç kimseye itaat etmeyeceğiz. Şayet sizinle savaşırlarsa, mutlaka size yardım ederiz” derler. Allah onların yalancı olduklarına şahittir.
12. Eğer o Yahudiler yurtlarından çıkarılırsa, andolsun ki münafıklar onlarla beraber çıkmazlar ve eğer onlarla savaşılırsa, onlara yardım etmezler. Yardıma gitseler bile, dönüp kaçarlar, sonra da ne münafıklara, ne de Yahudilere hiçbir taraftan yardım olunmayacaktır.
13. Andolsun ki onların kalplerine, Allah'tan korktuklarından daha çok korku veriyorsunuz. Çünkü onlar, Allah'tan korktularından daha çok, sizden korkuyorlar. Çünkü onlar, hayatın ve hadiselerin gerçeklerini bilmeyen ve anlamayan bir topluluktur.
14. Onlar sizinle, toplu olarak ancak surlarla çevrilmiş kentler içinde veya kaleler arkasından savaşırlar. Çünkü aşırı derecede korkak ve telaşlıdırlar. İçlerindeki bela ve çekişme çok şiddetlidir. Sen onları toplu, birleşmiş sanırsın, oysa onların kalpleri dağınıktır. Bu böyledir, çünkü onlar akıllarını kullanmayan bir topluluktur.
15. Ey mü'minler! Bu düşmanlarınızın durumu, kendilerinden önce yakın geçmişte olan, müslümanlarla savaşanların durumu gibidir. Onlar yaptıklarının cezasını tattılar, öteki dünyada da şiddetli bir azap vardır onlara.
16. Yahudileri aldatan münafıkların durumu da, tıpkı şeytanın durumuna benzer ki; insana “İnkar et!” dedi, insan da inkâr edince: “Ben senden uzağım, senin yaptıklarından sorumlu değilim, ben alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım” dedi.