Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 539
12. O gün inanan erkekleri ve inanan kadınları görürsün ki, nurları önlerinde ve sağlarında parlayıp koşuyor. Kendilerine: “Bugün müjdeniz altlarından ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacağınız cennetlerdir” denilir. İşte büyük kurtuluş budur.
13. O gün iki yüzlü erkekler ve iki yüzlü kadınlar, süratle cennete gitmekte olan mü'minlere derler ki: “Ne olur bize bakın bekleyin de sizin nurunuzdan istifade edelim.” Onlara: “Arkanıza dönün de, nur arayın” denilir ve böylece aralarına, kapısı bulunan bir sûr çekilir ki, onun içinde rahmet vardır, dış yüzünde de azap.
14. Münafıklar o gün mü'minlere seslenirler: “Biz sizinle beraber değil miydik?” Mü'minler: “Evet beraberdiniz” derler. “Fakat siz kendinizi, kendiniz yaktınız. Hep mü'minlerin felaketini gözlediniz. İslâm dini hakkında şüphe ettiniz, sizi kuruntular aldattı, sizi o çok aldatan şeytan veya dünya Allah'a karşı güvendirerek, sizi Allah ile aldattı da nihayet ölüm veya Allah'ın azabı gelip çattı.”
15. Ve böylece bugün siz münafıklardan ve Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenlerden, hiçbir fidye kabul edilmeyecek. Sizin varacağınız yer ateştir. O sizin tek sığınağınızdır ve ne kötü bir varış yeridir.
16. İnananlar için hâlâ vakit gelmedi mi ki, kalpleri Allah'ın zikrine ve inen Kur'ân'a karşı saygı duyup yumuşasın ve bundan önce kendilerine kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun zaman geçmekle, kalpleri katılaşmış, çoğu da yoldan çıkmış kimseler gibi olmasınlar.
17. Bilin ki, Allah ölümünden sonra, yere taze can verir. Belki aklınızı kullanırsınız diye, size ayetleri açıkça bildirdik.
18. Şüphe yok ki, sadaka veren erkek ve kadın mü'minlerle Allah'a gönül hoşluğuyla mallarından, fedakarlıkta bulunanların verdikleri şey, yine kendileri için kat kat artırılır ve onlara çok değerli bir mükafat da vardır.