Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 432
32. Büyüklük taslayanlar, aciz ve zayıf sayılanlara: “Nasıl olur, doğru yol size açıkça gösterildikten sonra, biz mi sizi zorla ondan alıkoyduk? Hayır, suçlu olan sizdiniz!” diyecekler.
33. Ama güçsüzler, büyüklük taslayanlara: “Hayır!” diyecekler. “Sizler gece gündüz Allah'ın mesajlarına karşı yanlış ve yanıltıcı itirazlar ortaya atar, kötülük aşılardınız. Allah'ı inkâr etmemizi, O'na ortaklar koşmamızı bize emrederdiniz.” Ve onlar azabı görünce, derin pişmanlıklarını ifade etmeye imkan bulamayacaklar. Biz de, O Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenlerin boyunlarına, demir halkalar geçireceğiz. Bu, yaptıklarının adil bir karşılığı değil midir?
34. Biz her ne zaman, bir ülkenin toplumuna bir uyarıcı gönderdiysek, o toplumun varlıkla şımarmış kimseleri: “Doğrusu biz, sizinle gönderilen şeyleri tanımıyoruz, reddediyoruz!” demişlerdir.
35. Hem diyorlar ki: “Servet ve soy sop olarak biz, sizden daha güçlüyüz ve bu gücümüzden dolayı da, azaba uğratılmayacağız!”
36. De ki: Rabbim dilediğine mal ve evladı çokça verir, dilediğine de az verir. Fakat insanların çoğu, bunun hikmetini bilmezler ve sanırlar ki, mal ve evlat çokluğu, şeref ve büyüklük sebebidir.
37. Sizi bize yaklaştıracak olan ne ekonomik, ne de sayısal çoğunluğunuzdur. Yalnızca iman edip, doğru ve yararlı işler yapanlar, bize yakın olabilirler. Onlara yaptıklarının kat kat fazlası mükafat var ve onlar cennet köşklerinde huzur ve güven içinde kalacaklardır.
38. Ayetlerimizi etkisiz kılmak için, çaba gösterenler de, azabın içine getirilip konulacaklardır.
39. De ki: Rabbim kullarından dilediğine rızkı bolca verir ve gerekirse kısar daraltır. Siz Allah rızası için, başkalarına ne harcarsanız, onun yerini daima doldurur, yani bu dünyada servet veya kalp huzuru vererek. Çünkü O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.