Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 41
249. Ve Tâlût ordusuyla yola koyulduğunda dedi ki: “Allah sizi şimdi bir nehirle imtihan edecek, ondan içen benden değildir, ama onu tatmayan bendendir, ondan sadece bir avuç dolusu içen ise affedilmiş olacaktır.” İçlerinden pek azı hariç, hepsi ondan doya doya içtiler. Nihayet Tâlût ve kendisiyle beraber inananlar ırmağı geçince dediler ki: “Câlût ve kuvvetlerine karşı koyacak bugün hiç gücümüz yok.” Ama kesin olarak Allah'a kavuşacaklarını bilenler: “Sayıca az nice topluluklar var ki; Allah'ın izniyle büyük kalabalıklara üstün gelmiştir. Zira Allah, güçlüklere karşı sabırlı olanlarla beraberdir” diye cevap verdiler.
250. Tâlût'a itaat eden o çok azıcık mü'min gurup, Câlût ve kuvvetleriyle karşı karşıya geldiklerinde: “Ey Rabbimiz! Bize zorluklara karşı tahammül gücünü adeta boşalt, adımlarımızı sağlam kıl ve Allah'tan gelen gerçekleri örtbas eden bu topluma karşı bize yardım et” diye dua ettiler.
251. Bunun üzerine Câlût ve askerlerini Allah'ın izniyle bozguna uğrattılar. Dâvut da Câlût'u öldürdü. Allah da, O Dâvud'a peygamberlik ve hükümdarlık verdi. Ve dilediği bazı bilgileri öğretti. Ve eğer Allah bir kısım insanların kötülüklerini başka bir kısım insanlarla ortadan kaldırmasaydı, yeryüzünün düzeni kesinlikle bozulur, kargaşalık ortalığı kaplardı. Ama Allah bütün âlemlere karşı sınırsız lütuf sahibidir.
252. Bunlar Allah'ın mesajlarıdır. Biz, ey peygamber! Hakikatı ortaya koyan bu mesajları sana iletiyoruz. Doğrusu sen bu mesajların emanet edildiği elçilerdensin.