Yunus Suresi 22. Ayet

Hata! Lütfen tarayıcınızın ayarlarını kontrol edip daha sonra tekrar deneyin.

Yunus Suresi 109 ayettir. Nüzulü Mekke'de olup 51. sure olarak inmiştir.
Kur'an-ı Kerim'de 208 sayfa numarasında yer almaktadır.
هُوَ الَّذ۪ي يُسَيِّرُكُمْ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ حَتّٰٓى اِذَا كُنْتُمْ فِي الْفُلْكِۚ وَجَرَيْنَ بِهِمْ بِر۪يحٍ طَيِّبَةٍ وَفَرِحُوا بِهَا جَٓاءَتْهَا ر۪يحٌ عَاصِفٌ وَجَٓاءَهُمُ الْمَوْجُ مِنْ كُلِّ مَكَانٍ وَظَنُّٓوا اَنَّهُمْ اُح۪يطَ بِهِمْۙ دَعَوُا اللّٰهَ مُخْلِص۪ينَ لَهُ الدّ۪ينَۚ لَئِنْ اَنْجَيْتَنَا مِنْ هٰذِه۪ لَنَكُونَنَّ مِنَ الشَّاكِر۪ينَ
Sureler
Mushaf
Sayfa 208
İlgili Sure
Yunus Suresi
Ayetler
İsim Meal
Abdulbaki Gölpınarlı Sizi karada ve denizde gezdiren O'dur. Öyle ki, gemilerle denize açıldığınızda, gemilerin elverişli bir rüzgar önünde yolcuları alıp götürdüğü zaman olanları bir düşünün… Gemidekiler, güven ve sevinç içinde hissederler kendilerini. Derken bir fırtına yakalar gemiyi ve dalgalar her yandan kuşatır onları, öyle ki ölümün kendilerini çepeçevre sardığını düşünürler de, o zaman dinlerine sıkı sıkıya sarılıp yalnızca Allah'a yönelerek, “Bizi bu felaketten kurtarırsan, andolsun ki şükredenlerden olacağız” diye yalvarıp yakarırlar O'na.
Abdullah Parlıyan Sizi karada ve denizde gezdiren O'dur. Hatta siz gemilerde bulunduğunuz, o gemiler de içindekileri tatlı bir rüzgârla alıp götürdükleri ve (yolcular) bu yüzden neşelendikleri zaman, o gemiye şiddetli bir fırtına gelip çatar, her yerden onlara dalgalar hücum eder ve onlar çepeçevre kuşatıldıklarını anlarlar da dini yalnız Allah'a halis kılarak: "Andolsun eğer bizi bundan kurtarırsan mutlaka şükredenlerden olacağız" diye Allah'a yalvarırlar.
Adem Uğur "HÛ" ki sizi karada ve denizde seyrettirmekte. . . Hatta siz gemideyken; gemiler, içindekileri sakin bir rüzgâr ile akıp götürdükleri sırada bundan mutlularken; onlara fırtına gelip çatar, dalgalar her taraftan onları vurur! Onlar da dalgalarla kuşatıldıklarını ve büyük tehlikede olduklarını düşündüklerinde, tüm oluşumun Allâh'ın kudret elinde olduğuna inanmış olarak dua ederler: "Andolsun ki eğer bizi şundan kurtarırsan, kesinlikle şükredenlerden olacağız. "
Ahmed Hulusi O sizi, karada ve denizde gezdirip dolaştırandır. Gemilere binersiniz. Gemiler, içindeki yolcularla birlikte tatlı bir esinti ile seyreder. Yolcular keyiflenirler. Tam bu sırada şiddetli bir fırtına çıkar. Her taraftan dalgalar gelmeye başlar. Tamamen kuşatılıp boğulmak üzere olduklarını düşünürler. Allah’ın dinini ve düzenini içtenlikle benimseyerek samimiyetle aralarında uygulayıp Allah’a dua ederler. 'Bizi bu fırtınadan kurtarırsan andolsun, kesinlikle şükredenlerden olacağız' diye dua ederler.
Ahmet Tekin Sizi karada ve denizde gezdiren O'dur. Gemide olduğunuz zaman; (yolcuları) tatlı bir rüzgârın yürüttüğü ve onların bununla neşelendikleri sırada birden sert bir fırtına çıkıp, her yönden dalgalar geldiğinde ve kendilerinin her yönden kuşatıldıklarına kanaat getirdiklerinde dini yalnız O'na has kılarak yalnız Allah'a dua etmeye başlarlar: 'Eğer bizi bu durumdan kurtarırsan şükredenlerden olacağız!'
Ahmet Varol Karada ve denizde sizi gezdiren O'dur. Öyle ki siz gemide bulunduğunuz zaman, onlar da güzel bir rüzgarla onu yüzdürürlerken ve (tam) bununla sevinmektelerken, ona çılgınca bir rüzgar gelip çatar ve her yandan dalgalar onları kuşatıverir; onlar artık bu (dalgalarla) gerçekten kuşatıldıklarını sanmışlarken, dinde O'na 'gönülden katıksız bağlılar (muhlisler)' olarak Allah'a dua etmeye başlarlar: "Andolsun eğer bundan bizi kurtaracak olursan, muhakkak sana şükredenlerden olacağız."
Ali Bulaç Sizi karada (çeşitli vasıtalar üzerinde ) ve denizde (gemilerde) gezdiren O’dur. Hattâ siz gemide olduğunuz zaman, güzel bir rüzgârla, o gemi içindekilerle giderken, onlar ferahlanırlar. Derken bir fırtına çıkarak her taraftan dalgalar kendilerine gelince ve kuşatıldıklarını anlayınca, Allah’ın dininde hâlis ve samimi olarak Allah’a şöyle dua ederler: “-Yemin ederiz ki, eğer bizi, bundan kurtarırsan muhakkak şükreden kullarından oluruz.”
Ali Fikri Yavuz Bir düşünün: O Allah’tır sizi karada ve denizde dolaştıran. Öyle ki, bir gemidesiniz. Gemiler, tatlı bir rüzgârla içlerindeki yolcuları alıp götürüyor ve herkes keyfinde, neşesinde iken birden şiddetli bir fırtına çıkıyor. Her tarafta yükselen ve üzerlerine hücum eden dalgalar arasında kalan yolcular, bütün bütün sarıldıkları ve artık hiçbir kurtuluş yolunun kalmadığı inancıyla O’nun dinini bütün hüküm ve kaideleriyle tam bir kabul içinde Allah’a dua ve yalvarmaya durur ve “Andolsun ki”, derler, “eğer bizi bu felâketten kurtarırsan, hiç kuşkusuz artık şükreden kullarından olacağız!”
Ali Ünal Sizi karada ve denizde yürüten Allah'tır. Bulunduğunuz gemi, içindekileri hoş bir rüzgârla götürürken yolcular neşelenirler. Bir kasırga çıkıp, onları her yönden dalgaların sardığı ve çepeçevre kuşatıldıklarını anladıkları anda ise dini sırf Allah'a has kılarak, “Bizi bu tehlikeden kurtarırsan andolsun şükredenlerden olacağız” diye Allah'a yalvarırlar.
Bayraktar Bayraklı Sizi karada ve denizde yuruten Allah'tir. Bulundugunuz gemi, icindekileri guzel bir ruzgarla gotururken yolcular neselenirler; bir firtina cikipda onlari her taraftan dalgalarin sardigi ve cepecevre kusatildiklarini sandiklari anda ise Allah'in dinine sarÙlarak, «Bizi bu tehlikeden kurtarÙrsan and olsun ki sukredenlerden oluruz» diye O'na yalvarÙrlar.
Bekir Sadak Sizi karada da, denizde de gezdiren O'dur. O kadar ki gemide bulunduğunuz bir sırada, gemiler, okşayıcı hoş bir hava içinde seyredip yol alırken, yolcular da bununla ferahlık ve neşe duyarlarken ansızın şiddetli bir fırtına gelir de dalgalar her yandan onlara yönelir, derken ta mamen kuşatılıp (yok olacaklarını) sanırlar ve (bu korku ve telâş içinde) ihlâs üzere dini Allah'a has kılıp O'na duâ ederler, «eğer bizi bundan kurtarırsa herhalde şükredenlerden oluruz !» diye yalvarırlar.
Celal Yıldırım Sizi karada ve denizde yürüten O'dur. Gemide bulunduğunuzda geminin onları hoş bir rüzgârla götürdüğünde ve onunla sevindiklerinde; birden şiddetli bir kasırga gelip onları her taraftan dalgaların sardığı ve çepeçevre kuşatıldıklarını sandıkları anda, Allah'ın dinine sarılarak: “Andolsun ki, bizi bu tehlikeden kurtarırsan, şükredenlerden olacağız” diye O'na yalvarırlar.
Cemal Külünkoğlu O, sizi karada ve denizde gezdirip dolaştırandır. Öyle ki gemilerle denize açıldığınız ve gemilerinizin içindekilerle birlikte uygun bir rüzgârla seyrettiği, yolcuların da bununla sevindikleri bir sırada ona şiddetli bir fırtına gelip çatar ve her taraftan dalgalar onlara hücum eder de çepeçevre kuşatıldıklarını (batıp boğulacaklarını) anlayınca dini Allah’a has kılarak “Andolsun, eğer bizi bundan kurtarırsan, mutlaka şükredenlerden olacağız” diye Allah’a yalvarırlar.
Diyanet İşleri Sizi karada ve denizde yürüten Allah'tır. Bulunduğunuz gemi, içindekileri güzel bir rüzgarla götürürken yolcular neşelenirler; bir fırtına çıkıp da onları her taraftan dalgaların sardığı ve çepeçevre kuşatıldıklarını sandıkları anda ise Allah'ın dinine sarılarak, 'Bizi bu tehlikeden kurtarırsan and olsun ki şükredenlerden oluruz' diye O'na yalvarırlar.
Diyanet İşleri ( Eski ) Sizi karada ve denizde gezdiren O’dur. Hatta siz gemilerde bulunduğunuz, o gemiler de içindekileri tatlı bir rüzgârla alıp götürdükleri ve (yolcular) bu yüzden neşelendikleri zaman, o gemiye şiddetli bir fırtına gelip çatar, her yerden onlara dalgalar hücum eder ve onlar çepeçevre kuşatıldıklarını anlarlar da dini yalnız Allah’a halis kılarak: «Andolsun eğer bizi bundan kurtarırsan mutlaka şükredenlerden olacağız» diye Allah’a yalvarırlar.
Diyanet Vakfı Sizi karada ve denizde yürüten O'dur. (Düşünün ki) Gemidesiniz... Bir meltemle yolcuları alıp götürdüğü zaman gemiden memnundurlar. Aniden şiddetli bir fırtınaya yakalanırlar. Her yönden gelen dalgaların arasında tümüyle kuşatıldıklarını sandıkları an, dini sadece ALLAH'a ait kılarak, 'Bizi bundan kurtarırsan şükredenlerden olacağız,' diye yalvarırlar.
Edip Yüksel Sizi karada ve denizde gezdirip dolaştıran O'dur. Hatta gemilerde bulunduğunuz ve o gemiler, içindekilerle beraber hoş bir esinti ile akıp gittikleri ve tam keyiflendikleri sırada o gemilere şiddetli bir fırtına gelir çatar ve her taraftan onlara dalgalar gelmeye başlar. Bütünüyle kuşatılıp artık bittiklerini sanırlar. İşte o vakit tam ihlas ile Allah'a yalvarır ve dindar olurlar: «Eğer bizi buradan kurtarırsan, andolsun ki, şükredenlerden olacağız.» derler.
Elmalılı ( Sade ) O'dur sizleri karada ve denizde gezdiren; hatta gemilerde bulunduğunuz ve içindekileri alıp hoş bir esinti ile akıp gittikleri ve tam onunla keyiflendikleri sırada ona şiddetli bir fırtına gelir çatar, her yerden onlara dalga gelmeye başlar ve tamamen kuşatılıp bittiklerini sanırlar; işte o vakit dine sarılarak, Allah'a tam bir ihlas ile dua eder ve: «Eğer bizi bundan kurtarırsan hiç şüphesiz şükreden kullarından oluruz!» derler.
Elmalılı ( Sade - 2 ) O, odur ki sizleri karada ve denizde gezdirtir, hattâ gemilerde bulunduğunuz ve içindekileri alıb hoş bir heva ile aktıkları ve tam onunla ferahlandıkları sırada ona şiddetli bir fırtına gelir çatar ve her yerden onlara dalga gelmeğe başlar ve zannederler ki tamamen ihata olunub bittiler, o vakıt Allaha dini halis kılarak dua ederler: «ahdımız olsun ki, derler, eğer bizi bundan halâs edersen, şeksiz şüphesiz şükreden kullarından oluruz»
Elmalılı Hamdi Yazır Karada ve denizde sizi gezdiren O'dur. Öyle ki siz gemide bulunduğunuz zaman, onlar da güzel bir rüzgarla onu yüzdürürlerken ve (tam) bununla sevinmektelerken, ona çılgınca bir rüzgar gelip çatar ve her yandan dalgalar onları kuşatıverir; onlar artık bu (dalgalarla) gerçekten kuşatıldıklarını sanmışlarken, dinde O'na 'gönülden katıksız bağlılar (muhlisler)' olarak Tanrı'ya dua etmeye başlarlar: "Andolsun eğer bundan bizi kurtaracak olursan, muhakkak sana şükredenlerden olacağız."
Gültekin Onan Karada ve denizde sizi gezdiren O’dur. Hatta siz gemilerde bulunduğunuz zaman, onlar da içindekileri güzel bir rüzgar ile götürüp kendileri de bununla sevindikleri sırada ona şiddetli bir fırtına gelip çatar. Her taraftan da şiddetli dalgalar onlara hücum etmeye başlayıp kendilerinin çepeçevre kuşatıldıklarını sanmışlarken, dinde O’na gönülden katıksız bağlılar olarak Allah’a dua etmeye başlarlar. “Andolsun eğer bundan bizi kurtaracak olursan, muhakkak sana şükredenlerden olacağız.”
Harun Yıldırım O, sizi karada ve denizde gezdiren, (sebeblerini ıhzaar eden) dir. Hattâ siz gemilerde bulunduğunuz, onlar, bunları güzel bir hava ile akar gibi götürdükleri, (yolcular da) bununla sevindikleri zaman ona şiddetli bir fırtına gelib çatar. (Denizin) her yer (in) den kendilerine dalgalar hücum eder. Sanırlar ki onlar çepçevre kuşatılmışlardır. (Halâsa bir zerre imkân yokdur. İşte bu sırada) onlar Allahın dîninde halis ve samimî kimseler olarak Ona düâ ederler: «Andolsun, (derler), eğer bizi bundan kurtarırsan seksiz, şübhesiz şükredenlerden olacağız».
Hasan Basri Çantay Sizi karada ve denizde gezdiren O’dur. Hattâ gemilerde bulunduğunuz ve (o gemiler) hoş bir rüzgârla onları (o yolcuları, akarcasına) götürdükleri ve (onlar da) bununla sevindikleri bir anda, ona şiddetli bir fırtına gelir ve her yerden dalgalar onlara gelir (hücûm eder) de gerçekten kendilerinin tamâmen kuşatıldıklarını zannederler; (o zaman) dinde O’nun (rızâsı) için samîmî kimseler olarak Allah’a şöyle yalvarırlar: 'Yemîn olsun ki, eğer bizi bundan kurtarırsan, muhakkak şükredenlerden olacağız!'
Hayrat Neşriyat Sizi karada ve denizde yürüten O'dur. Gemide bulunduğunuzda geminin onları hoş bir rüzgarla götürdüğünde ve onunla sevindiklerinde; birden şiddetli bir kasırga gelip onları her taraftan dalgaların sardığı ve çepeçevre kuşatıldıklarını sandıkları anda, Allah'ın dinine sarılarak: Bizi bu tehlikeden kurtarırsan; andolsun ki, şükredenlerden oluruz, diye O'na yalvarırlar.
İbni Kesir Sizi karada ve denizde yürüten O dur. Denizde gemi onları tatlı bir rüzgarla sakin sakin götürürken bu yolculuğa seviniyordunuz.ki, denizde bir fırtına patlayıp, her taraftan dalgalar gemiye vurduğunda, yolcular dalgalarla kuşatıldıklarını zannettiler ve Allah'ın kendilerine öğrettiği şekilde samimi ve içten "Eğer bizi bu zor durumdan kurtaracak olursan, sana şükreden kullarından olacağız" diyerek Allah'a yalvarmaya başladılar.
İlyas Yorulmaz Sizi karada ve denizde yürüten O'dur. Nitekim siz gemilerdeyken, o gemiler yolcuları tatlı bir rüzgârla alıp götürür ve (yolcular) bu yüzden neşelenirler; derken bir anda, o gemiye şiddetli bir fırtına gelip çatar, her yerden onlara dalgalar hücum eder ve onlar çepeçevre kuşatıldıklarını anlarlar da dini yalnız Allah'a halis kılarak, “Kesinlikle eğer bizi bundan kurtarırsan mutlaka şükredenlerden olacağız” diye Allah'a yalvarırlar.
İnsan Dergisi Sizi karada ve denizde yürüten O'dur. Doğayı ve ondaki kanunları yaratan, size eşyayı kullanma güç ve yeteneğini bahşederek denizde, karada ve havada yolculuk yapmanızı sağlayan Allah'tır. Öyle ki, engin denizlere açılmak üzere gemilere bindiğinizde yaşadıklarınızı bir düşünün: Hani gemiler, ilâhî kudret sayesinde esen tatlı bir rüzgârla içindeki yolcularla birlikte denizi yara yara akıp giderken ve yolcular, bu güven verici ortamda kendilerini huzur ve esenlik içinde hissettikleri bir sırada, ansızın şiddetli bir fırtına gelip çatar ve gemiyi çatırdatan dev dalgalar, dört bir yandan üzerlerine hücum eder. İşte o zaman,korkunç bir belâyla çepeçevre kuşatıldıklarını ve Allah'ın yardımına sığınmaktan başka çare olmadığını anlarlar da, tüm batıl inançlarından bir anda sıyrılır ve tertemiz bir inançla Allah'a yönelerek O'na tüm içtenlikleriyle yalvarıp yakarırlar: "Ey yüce Rabb'imiz!" derler, "Eğer bizi bu felâketin pençesinden kurtaracak olursan, yemin olsun ki, bundan böyle sana kulluk edip şükreden kimselerden olacağız!"
Kadri Çelik Sizi karada ve denizde gezdiren O'dur. Öyle ki, gemilerle denize açıldığınızda, gemilerin elverişli bir rüzgarın önünde yolcuları alıp götürdüğü zaman (olanları düşünün,) gemidekiler sevinç ve güvenlik içinde hissederler kendilerini; derken bir fırtına yakalar gemiyi ve dalgalar her yandan kuşatır onları, öyle ki, (ölümün) kendilerini çepeçevre sardığını düşünürler de (o zaman) dinlerine sıkı sıkı sarılıp yalnızca Allah'a yönelerek: "Bizi bu (felaketten) kurtarırsan, andolsun ki şükreden kimselerden olacağız!" diye yalvarıp yakarırlar O'na.
Mahmut Kısa Öyle bir mabuttur ki sizi karada ve denizde gezdirir. Hattâ gemide bulunduğunuz ve güzel, temiz bir yel, gemileri sürüp akıttığı ve içindekiler ferahlayıp sevindiği sırada birden şiddetli bir fırtınadır kopar, denizin her yanından dalgalar köpürüp saldırır, gemidekiler, çepçevre o dalgalarla kuşatılmış sanırlar kendilerini.
Muhammed Esed Sizi karada ve denizde gezdiren O'dur. Dahası (tutun ki) sizler gemide bulunuyosunuz, tatlı bir rüzgarda onunla yol alıyorsunuz, üstelik tam da bunun sevinciyle mest olmuşsunuz; derken bir fırtına yakalıyor gemiyi ve dalgalar her yandan yolcuları kuşatıyor. Artık onlar dört bir yandan (ölümle) sarıldıklarına kanaat getirmiş vaziyetteler; tüm içtenlikle Allah'a yönelip yalnız O'nun nizamına sığınarak; "Eğer bizi bu beladan kurtarırsan yemin olsun ki şükredenlerden olacağız!" diye yalvarıp yakarıyorlar.
Mustafa İslamoğlu O, o (Hâlık-i Kerîmdir) ki, sizi karada ve denizde yürütür. Vaktâ ki gemilerde bulunursunuz, onlar da yolcular ile beraber latif bir rüzgâr ile akıp gider ve onunla ferahlanırlar. Derken onlara şiddetli esen bir rüzgâr gelir, ve onlara her taraftan dalgalar hücuma başlar ve kendilerinin bununla tamamen ihata edilmiş olduklarını zanneder, Allah Teâlâ'ya dinde muhlisler olarak duada bulunurlar, «Eğer bizi bundan kurtarır isen elbette biz şükredicilerden oluruz» derler.
Ömer Nasuhi Bilmen Sizi karada ve denizde gezdiren O'dur. Hatta siz gemilerde bulunduğunuzda ve o gemiler içindekileri alıp tatlı bir rüzgârla giderken ve tam onunla sevindikleri bir sırada, o gemilere şiddetli bir fırtına gelip çatar. Her yerden onlara dalgalar gelmeye başlar ve tamamen kuşatıldıklarını (bir daha kurtulamayacaklarını) sanırlar. İşte o zaman dini yalnız Allah'a halis kılarak (ihlâsla) O'na duâ ederler. “Andolsun, eğer bizi buradan kurtarırsan muhakkak ki şükredenlerden olacağız. ” derler.
Ömer Öngüt Sizi karada ve denizde yürüten O’dur. Öyle ki siz bir gemide iken ve güzel bir rüzgar ile akıp giderken insanlar onunla neşelenirler. Şiddetli bir rüzgar çıkıp, her taraftan onları dalgaların sardığı ve çepeçevre kuşatıldıklarını anladıkları zaman dini tamamen O’na has kılanlar olarak: -Eğer bizi bundan kurtarırsan andolsun ki şükredenlerden olacağız, diye Allah’a dua ederler.
Şaban Piriş Karada ve denizde sizi yürüten O’dur. Hani, gemide olduğunuz zamanı; gemiler güzel/tatlı bir rüzgârla içindekileri yüzdürürlerken ve bununla sevindikleri sırada, birden kasıp kavuran bir kasırga gemiye gelip çatar. Her yandan dalgalar gelip ve kendilerinin tamamen kuşatıldıklarını anladıkları zaman; dini yalnız O’na özgü kılarak Allah’a yalvarmaya başlarlar: “Eğer bizi bu sıkıntıdan kurtarırsan, elbette ki şükredenlerden olacağız!” (derler).
Sadık Türkmen Sizi karada yürüten ve denizde yüzdüren Allah'tır. Bir gemide olduğunuzu, hoş bir meltemin yolcuları götürdüğünü ve herkesin bunun hazzını yaşadığını düşününüz. Tam o sırada geminin bir kasırga ile karşılaştığını yolcuların her taraftan dalgalarla sarıldıklarını ve çepeçevre kuşatıldıklarını sandıkları zaman, sırf Allah'ın dinine inanan samimi bir bağlılıkla O'na şöyle yalvarırlar; «Eğer bizi bu tehlikeden kurtarırsan kesinlikle şükredenlerden olacağız.»
Seyyid Kutub Sizi karada olsun, denizde olsun gezdirip dolaştıran O’dur. Gemide olduğunuz zamanı düşünün: Gemiler, tatlı bir rüzgârla içindeki yolcuları alıp götürdüğü ve yolcular da bundan ötürü keyiflendikleri bir sırada, birden gemiye şiddetli bir fırtına gelir, dalgalar her taraftan onları sarar ve artık kendilerinin tamamen kuşatılıp bir daha kurtulamayacaklarını zannedince, bütün niyaz ve ibadetlerini yalnız Allah’a yapıp gönülden O’na yalvarırlar:"Ahdimiz olsun ki, eğer bizi bu felâketten kurtarırsan, mutlaka şükreden kullarından olacağız!" derler.
Suat Yıldırım Sizi karada ve denizde yürüten O'dur. Gemide olduğunuz zaman(ı düşünün): Gemiler, içinde bulunanları hoş bir rüzgârla alıp götürdüğü, ve (yolcular) bununla sevindikleri sırada, birden gemiye, şiddetli bir kasırga gelip de, her yerden gelen dalgalar onları sardığı ve artık kendilerinin tamamen kuşatıldıklarını (bir daha kurtulamayacaklarını) sandıkları zaman, dini, yalnız Allah'a hâlis kılarak O'na şöyle yalvarmağa başlarlar: "Andolsun, eğer bizi bundan kurtarırsan, şükredenlerden olacağız."
Süleyman Ateş Karada ve denizde sizi gezdiren O'dur. Öyleki siz gemide bulunduğunuz zaman, onlar da güzel bir rüzgârla onu yüzdürürlerken ve (tam) bununla sevinmektelerken, ona çılgınca bir rüzgâr gelip çatar ve her yandan dalgalar onları kuşatıverir; onlar artık bu (dalgalarla) gerçekten kuşatıldıklarını sanmışlarken, dinde O'na 'gönülden katıksız bağlılar (muhlisler) ' olarak Allah'a dua etmeye başlarlar: «Andolsun eğer bundan bizi kurtaracak olursan, muhakkak sana şükredenlerden olacağız.»
Süleymaniye Vakfı Sizleri karada ve denizde yürüten O’dur. Bir gemide olsanız, gemi güzel bir rüzgârla yolcuları rahatça götürse, hepsi tam bunun zevkine varmışken bir kasırga çıkıp her tarafı dalgalar sarsa, iyice kuşatıldıkları kanaatine vardıkları anda Allah’a boyun eğerek şöyle yalvarırlar: “Bizi bundan kurtarırsan gerçekten görevini yerine getirenlerden oluruz.”
Tefhim-ul Kuran Sizi karada ve denizde seyahat ettiren de Odur. Öyle ki, siz gemilere binmişken, o gemiler de hoş bir rüzgârla akıp gider ve yolcuları bununla ferahlanırken bir fırtına kopar, her taraftan dalgalar hücum eder. Onlar da dalgalarla kuşatıldıklarını görünce, sadece Allah'a yönelmiş bir inançla dua ederler ve 'Bizi bundan kurtarırsan, and olsun ki şükredenlerden olacağız' derler.
Ümit Şimşek O yürütüyor sizi karada ve denizde. Diyelim, gemidesiniz: Gemiler, içindekileri latîf bir rüzgârla götürüyorlar. İçerdekiler ferah ve sevinç duymaktalar. Birden korkunç bir kasırga geliverdi. Her taraftan dalgalar üzerlerine çullandı. Çepeçevre kuşatıldıklarını düşünüp dini yalnız Allah'a özgüleyerek duaya koyuldular: "Eğer bizi şu durumdan kurtarırsan, yemin olsun, sana şükredenlerden olacağız."
Yaşar Nuri Öztürk Karada ve denizde sizi gezdiren O'dur. Öyleki siz gemide bulunduğunuz, o gemiler de içindekileri güzel bir rüzgarla alıp götürdükleri ve (yolcular) bununla neşelendikleri sırada o gemiye çılgınca bir rüzgar (firtına) gelip çatar ve her yandan dalgalar onları sarar. Onlar artık (bu dalgalarla) gerçekten kuşatıldıklarını zannettikleri anda dinde muhlisler (Allah'a ve dine gönülden bağlılar) olarak O'na dua etmeye "Eğer bizi bundan kurtaracak olursan, andolsun ki Sana şükredenlerden olacağız" (demeye) başlarlar.

Sureler
Sayfa 208
Mushaf
Yunus Suresi
İlgili Sure
Ayetler