Sureler
Mealler
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 Koptu mu o Vakı'a bir
2 Olmaz vak'asına yalan diyen dil
3 İndirir bindirir
4 Yer bir sarsılış sarsıldığı
5 Dağlar bir serpiliş serpildiği
6 Hepsi dağılıp berhevâ bir hebâ olduğu
7 Siz de üç sınıf olduğunuz zaman
8 Ki sağda «Ashab-ı Meymene»: Ne «Ashab-ı Meymene!»
9 Solda «Ashab-ı Meş'eme»: Ne «Ashab-ı Meş'eme!»
10 İlerde sabikun, işte o sabikun
11 (11-12) Onlar ne'ıym Cennetlerinde mukarrebun
12 (11-12) Onlar ne'ıym Cennetlerinde mukarrebun
13 Bir çok evvelînden
14 Biraz da âhirînden
15 Murassa' tahtlar üstünde
16 Karşı karşıya kurulmuşlar
17 Pırlanır etraflarında muhalled evlâdlar
18 Kübler ve ibrıklerle me'ıynden bir piyâle
19 Ne başları ağrıtılır ondan ne de irer zevâle
20 Meyve beğendiklerinden
21 Kuş eti istediklerinden
22 Huri ıyn
23 Saklı inci timsalleri gibi
24 İşledikleri amellere mükâfat için
25 Ne bir boş lâf işidirler orada ne de bir te'sîm
26 Ancak bir kelâm: Selâmen selâm
27 Ashabı yemîn ise ne Ashab-ı yemîn!
28 Dal bastı kirazlar
29 Sıvama muzlar içinde
30 Memdud bir saye
31 Çağlıyan bir su
32 Bir çok meyve
33 Ne eksilir, ne men'edilir
34 Yüksek döşekler
35 Biz etmişizdir de onları yeniden inşa
36 (36-37) Kılmışızdır bir yaşıd ebkâr-i şeyda
37 (36-37) Kılmışızdır bir yaşıd ebkâr-i şeyda
38 Ashabı yemîn için
39 Bir çok evvelînden
40 Ve bir çok âhirînden
41 Eshab-i Şimal ise ne Eshab-i Şimal!
42 Bir semum ve hamîm
43 Ve zifirden bir zıll-i mağmum içinde
44 Ne serin ne de kerîm
45 Çünkü onlar bundan evvel mütrefîn: Keyflerine düşkün şımarık müsrifîn idiler
46 Ve büyük cinayete ısrar ediyorlardı
47 Ve diyorlardı ki: Öldüğümüz ve bir toprak, bir yığın kemik olduğumuz vakıt mi? Cidden biz mi mutlak ba'solunacakmışız?
48 Ya evvelki atalarımız da mı?
49 De ki: Muhakkak bütün evvelîn ve âhirîn
50 Lâbüd cem' olunacaklar mikatına ma'lûm bir günün
51 Sonra siz, ey sapgın münkirler!
52 Lâbüd yersiniz de bir ağaçtan, zakkumdan
53 Doldurursunuz da karınlarınızı ondan
54 İçersiniz de üstüne o hamîmden
55 İçersiniz hüyam ılletine tutulmuş kanmak bilmez develer gibi
56 İşte bu onların konuklukları o din günü (ceza günü)
57 Biz, yarattık sizi hâlâ tasdık etmiyecek misiniz?
58 Şimdi gördünüz mü o döktüğünüz menîyi?
59 Siz mi yaratıyorsunuz onu yoksa biz miyiz yaratan?
60 Biz takdir ettik aranızda o ölümü ve bizim önümüze geçilmez
61 Kılıklarınızı değiştirmek ve sizi bilemiyeceğiniz bir neş'ette inşa etmek üzereyiz
62 Her halde ilk neş'eti biliyorsunuz o halde düşünseniz a
63 Şimdi gördünüz mü o ekdiğiniz tohumu?
64 Siz mi bitiriyorsunuz onu? Yoksa biz miyiz bitiren?
65 Onları elbet bir çöpe çeviriverdik de şöyle geveler dururdunuz:
66 Her halde biz çok ziyandayız
67 Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!..
68 Şimdi gördünüz mü o içdiğiniz suyu?
69 Siz mi indiriyorsunuz onu buluttan yoksa biz miyiz indiren?
70 Dilesek onu acı bir çorak ediverirdik o halde şükretseniz a
71 bir de gördünüz mü o çakdığınız ateşi?
72 Siz mi inşa ettiniz onun ağacını? Yoksa biz miyiz inşa eden?
73 Biz onu hem bir muhtıra kıldık hem de bir istifade; alandaki muhtaclar için.
74 O halde tesbih et rabbine azîm ismiyle
75 Artık yok, o nücumun mevkı'lerine kasem ederim
76 ve filhakika o, bilseniz çok büyük bir kasemdir
77 ki hakıkaten o bir Kur'an-ı Kerîm'dir
78 Öyle bir kitabda ki mahfuz tutulur
79 ona tertemiz temizlenmiş olanlardan başkası el süremez
80 Rabbül'âlemînden indirilmedir
81 Şimdi bu kelâma siz yağ mı süreceksiniz?
82 Ve rızkınızı tekzibiniz mi kılacaksınız?
83 O halde haydiseniz â can hulkuma geldiği vakıt
84 ki siz o vakıt bakar durursunuz
85 Biz ise ona sizden yakınızdır ve lâkin görmezsiniz
86 Evet haydiseniz â dîne boyun eğmiyecek, ceza çekmiyecekseniz,
87 onu giri çevirseniz â! da'vanızda doğru iseniz
88 Amma o mukarrebînden ise
89 artık bir revh-u reyhan ve bir Cenneti ne'îm
90 Ve amma Eshab-ı Yemîn'den ise
91 artık selâm sana Eshab-ı Yemîn'den
92 Ve amma o tekzib eden sapgınlardan ise
93 her halde konukluğu hamîm
94 Ve yaslanacağı Cahîmdir
95 İşte budur hakikat hakkulyakîn
96 Haydi tesbih et Rabbına azîm ismiyle
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
اِذَا وَقَعَتِ الْوَاقِعَةُۙ 1
لَيْسَ لِوَقْعَتِهَا كَاذِبَةٌۢ 2
خَافِضَةٌ رَافِعَةٌۙ 3
اِذَا رُجَّتِ الْاَرْضُ رَجاًّۙ 4
وَبُسَّتِ الْجِبَالُ بَساًّۙ 5
فَكَانَتْ هَبَٓاءً مُنْبَثاًّۙ 6
وَكُنْتُمْ اَزْوَاجاً ثَلٰثَةًۜ 7
فَاَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ مَٓا اَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِۜ 8
وَاَصْحَابُ الْمَشْـَٔمَةِ مَٓا اَصْحَابُ الْمَشْـَٔمَةِۜ 9
وَالسَّابِقُونَ السَّابِقُونَۙ 10
اُو۬لٰٓئِكَ الْمُقَرَّبُونَۚ 11
ف۪ي جَنَّاتِ النَّع۪يمِ 12
ثُلَّةٌ مِنَ الْاَوَّل۪ينَۙ 13
وَقَل۪يلٌ مِنَ الْاٰخِر۪ينَۜ 14
عَلٰى سُرُرٍ مَوْضُونَةٍۙ 15
مُتَّكِـ۪ٔينَ عَلَيْهَا مُتَقَابِل۪ينَ 16
يَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُخَلَّدُونَۙ 17
بِاَكْوَابٍ وَاَبَار۪يقَ وَكَأْسٍ مِنْ مَع۪ينٍۙ 18
لَا يُصَدَّعُونَ عَنْهَا وَلَا يُنْزِفُونَۙ 19
وَفَاكِهَةٍ مِمَّا يَتَخَيَّرُونَۙ 20
وَلَحْمِ طَيْرٍ مِمَّا يَشْتَهُونَۜ 21
وَحُورٌ ع۪ينٌۙ 22
كَاَمْثَالِ اللُّؤْلُؤِ۬ الْمَكْنُونِۚ 23
جَزَٓاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ 24
لَا يَسْمَعُونَ ف۪يهَا لَغْواً وَلَا تَأْث۪يماًۙ 25
اِلَّا ق۪يلاً سَلَاماً سَلَاماً 26
وَاَصْحَابُ الْيَم۪ينِ مَٓا اَصْحَابُ الْيَم۪ينِۜ 27
ف۪ي سِدْرٍ مَخْضُودٍۙ 28
وَطَلْحٍ مَنْضُودٍۙ 29
وَظِلٍّ مَمْدُودٍۙ 30
وَمَٓاءٍ مَسْكُوبٍۙ 31
وَفَاكِهَةٍ كَث۪يرَةٍۙ 32
لَا مَقْطُوعَةٍ وَلَا مَمْنُوعَةٍۙ 33
وَفُرُشٍ مَرْفُوعَةٍۜ 34
اِنَّٓا اَنْشَأْنَاهُنَّ اِنْشَٓاءًۙ 35
فَجَعَلْنَاهُنَّ اَبْكَاراًۙ 36
عُـرُباً اَتْـرَاباًۙ 37
لِاَصْحَـابِ الْيَم۪ينِۜ ۟ 38
ثُلَّةٌ مِنَ الْاَوَّل۪ينَۙ 39
وَثُلَّةٌ مِنَ الْاٰخِر۪ينَۜ 40
وَاَصْحَابُ الشِّمَالِۙ مَٓا اَصْحَابُ الشِّمَالِۜ 41
ف۪ي سَمُومٍ وَحَم۪يمٍۙ 42
وَظِلٍّ مِنْ يَحْمُومٍۙ 43
لَا بَارِدٍ وَلَا كَر۪يمٍ 44
اِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذٰلِكَ مُتْرَف۪ينَۚ 45
وَكَانُوا يُصِرُّونَ عَلَى الْحِنْثِ الْعَظ۪يمِۚ 46
وَكَانُوا يَقُولُونَ اَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَاباً وَعِظَاماً ءَاِنَّا لَمَبْعُوثُونَۙ 47
اَوَاٰبَٓاؤُ۬نَا الْاَوَّلُونَ 48
قُلْ اِنَّ الْاَوَّل۪ينَ وَالْاٰخِر۪ينَۙ 49
لَمَجْمُوعُونَ اِلٰى م۪يقَاتِ يَوْمٍ مَعْلُومٍ 50
ثُمَّ اِنَّكُمْ اَيُّهَا الضَّٓالُّونَ الْمُكَذِّبُونَۙ 51
لَاٰكِلُونَ مِنْ شَجَرٍ مِنْ زَقُّومٍۙ 52
فَمَالِـؤُ۫نَ مِنْهَا الْبُطُونَۚ 53
فَشَارِبُونَ عَلَيْهِ مِنَ الْحَم۪يمِۚ 54
فَشَارِبُونَ شُرْبَ الْه۪يمِۜ 55
هٰذَا نُزُلُهُمْ يَوْمَ الدّ۪ينِۜ 56
نَحْنُ خَلَقْنَاكُمْ فَلَوْلَا تُصَدِّقُونَ۟ 57
اَفَرَاَيْتُمْ مَا تُمْنُونَۜ 58
ءَاَنْتُمْ تَخْلُقُونَهُٓ اَمْ نَحْنُ الْخَالِقُونَ 59
نَحْنُ قَدَّرْنَا بَيْنَكُمُ الْمَوْتَ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوق۪ينَۙ 60
عَلٰٓى اَنْ نُبَدِّلَ اَمْثَالَكُمْ وَنُنْشِئَكُمْ ف۪ي مَا لَا تَعْلَمُونَ 61
وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ النَّشْاَةَ الْاُو۫لٰى فَلَوْلَا تَذَكَّرُونَ 62
اَفَرَاَيْتُمْ مَا تَحْرُثُونَۜ 63
ءَاَنْتُمْ تَزْرَعُونَهُٓ اَمْ نَحْنُ الزَّارِعُونَ 64
لَوْ نَشَٓاءُ لَجَعَلْنَاهُ حُطَاماً فَظَلْتُمْ تَفَكَّهُونَ 65
اِنَّا لَمُغْرَمُونَۙ 66
بَلْ نَحْنُ مَحْرُومُونَ 67
اَفَرَاَيْتُمُ الْمَٓاءَ الَّذ۪ي تَشْرَبُونَۜ 68
ءَاَنْتُمْ اَنْزَلْتُمُوهُ مِنَ الْمُزْنِ اَمْ نَحْنُ الْمُنْزِلُونَ 69
لَوْ نَشَٓاءُ جَعَلْنَاهُ اُجَاجاً فَلَوْلَا تَشْكُرُونَ 70
اَفَرَاَيْتُمُ النَّارَ الَّت۪ي تُورُونَۜ 71
ءَاَنْتُمْ اَنْشَأْتُمْ شَجَرَتَـهَٓا اَمْ نَحْنُ الْمُنْشِؤُ۫نَ 72
نَحْنُ جَعَلْنَاهَا تَذْكِرَةً وَمَتَاعاً لِلْمُقْو۪ينَۚ 73
فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظ۪يمِ۟ 74
فَلَٓا اُقْسِمُ بِمَوَاقِـعِ النُّجُومِۙ 75
وَاِنَّهُ لَقَسَمٌ لَوْ تَعْلَمُونَ عَظ۪يمٌۙ 76
اِنَّهُ لَقُرْاٰنٌ كَر۪يمٌۙ 77
ف۪ي كِتَابٍ مَكْنُونٍۙ 78
لَا يَمَسُّهُٓ اِلَّا الْمُطَهَّرُونَۜ 79
تَنْز۪يلٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ 80
اَفَبِهٰذَا الْحَد۪يثِ اَنْتُمْ مُدْهِنُونَۙ 81
وَتَجْعَلُونَ رِزْقَـكُمْ اَنَّكُمْ تُكَذِّبُونَ 82
فَلَوْلَٓا اِذَا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَۙ 83
وَاَنْتُمْ ح۪ينَئِذٍ تَنْظُرُونَۙ 84
وَنَحْنُ اَقْرَبُ اِلَيْهِ مِنْكُمْ وَلٰـكِنْ لَا تُبْصِرُونَ 85
فَلَوْلَٓا اِنْ كُنْتُمْ غَيْرَ مَد۪ين۪ينَۙ 86
تَرْجِعُونَـهَٓا اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ 87
فَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنَ الْمُقَرَّب۪ينَۙ 88
فَرَوْحٌ وَرَيْحَانٌ وَجَنَّتُ نَع۪يمٍ 89
وَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنْ اَصْحَابِ الْيَم۪ينِۙ 90
فَسَلَامٌ لَكَ مِنْ اَصْحَابِ الْيَم۪ينِ 91
وَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنَ الْمُكَذِّب۪ينَ الضَّٓالّ۪ينَۙ 92
فَنُزُلٌ مِنْ حَم۪يمٍۙ 93
وَتَصْلِيَةُ جَح۪يمٍۙ 94
اِنَّ هٰذَا لَهُوَ حَقُّ الْيَق۪ينِۚ 95
فَسَبِّـحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظ۪يمِ 96
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
اِذَا وَقَعَتِ الْوَاقِعَةُۙ
Koptu mu o Vakı'a bir
1
لَيْسَ لِوَقْعَتِهَا كَاذِبَةٌۢ
Olmaz vak'asına yalan diyen dil
2
خَافِضَةٌ رَافِعَةٌۙ
İndirir bindirir
3
اِذَا رُجَّتِ الْاَرْضُ رَجاًّۙ
Yer bir sarsılış sarsıldığı
4
وَبُسَّتِ الْجِبَالُ بَساًّۙ
Dağlar bir serpiliş serpildiği
5
فَكَانَتْ هَبَٓاءً مُنْبَثاًّۙ
Hepsi dağılıp berhevâ bir hebâ olduğu
6
وَكُنْتُمْ اَزْوَاجاً ثَلٰثَةًۜ
Siz de üç sınıf olduğunuz zaman
7
فَاَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ مَٓا اَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِۜ
Ki sağda «Ashab-ı Meymene»: Ne «Ashab-ı Meymene!»
8
وَاَصْحَابُ الْمَشْـَٔمَةِ مَٓا اَصْحَابُ الْمَشْـَٔمَةِۜ
Solda «Ashab-ı Meş'eme»: Ne «Ashab-ı Meş'eme!»
9
وَالسَّابِقُونَ السَّابِقُونَۙ
İlerde sabikun, işte o sabikun
10
اُو۬لٰٓئِكَ الْمُقَرَّبُونَۚ
(11-12) Onlar ne'ıym Cennetlerinde mukarrebun
11
ف۪ي جَنَّاتِ النَّع۪يمِ
(11-12) Onlar ne'ıym Cennetlerinde mukarrebun
12
ثُلَّةٌ مِنَ الْاَوَّل۪ينَۙ
Bir çok evvelînden
13
وَقَل۪يلٌ مِنَ الْاٰخِر۪ينَۜ
Biraz da âhirînden
14
عَلٰى سُرُرٍ مَوْضُونَةٍۙ
Murassa' tahtlar üstünde
15
مُتَّكِـ۪ٔينَ عَلَيْهَا مُتَقَابِل۪ينَ
Karşı karşıya kurulmuşlar
16
يَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُخَلَّدُونَۙ
Pırlanır etraflarında muhalled evlâdlar
17
بِاَكْوَابٍ وَاَبَار۪يقَ وَكَأْسٍ مِنْ مَع۪ينٍۙ
Kübler ve ibrıklerle me'ıynden bir piyâle
18
لَا يُصَدَّعُونَ عَنْهَا وَلَا يُنْزِفُونَۙ
Ne başları ağrıtılır ondan ne de irer zevâle
19
وَفَاكِهَةٍ مِمَّا يَتَخَيَّرُونَۙ
Meyve beğendiklerinden
20
وَلَحْمِ طَيْرٍ مِمَّا يَشْتَهُونَۜ
Kuş eti istediklerinden
21
وَحُورٌ ع۪ينٌۙ
Huri ıyn
22
كَاَمْثَالِ اللُّؤْلُؤِ۬ الْمَكْنُونِۚ
Saklı inci timsalleri gibi
23
جَزَٓاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
İşledikleri amellere mükâfat için
24
لَا يَسْمَعُونَ ف۪يهَا لَغْواً وَلَا تَأْث۪يماًۙ
Ne bir boş lâf işidirler orada ne de bir te'sîm
25
اِلَّا ق۪يلاً سَلَاماً سَلَاماً
Ancak bir kelâm: Selâmen selâm
26
وَاَصْحَابُ الْيَم۪ينِ مَٓا اَصْحَابُ الْيَم۪ينِۜ
Ashabı yemîn ise ne Ashab-ı yemîn!
27
ف۪ي سِدْرٍ مَخْضُودٍۙ
Dal bastı kirazlar
28
وَطَلْحٍ مَنْضُودٍۙ
Sıvama muzlar içinde
29
وَظِلٍّ مَمْدُودٍۙ
Memdud bir saye
30
وَمَٓاءٍ مَسْكُوبٍۙ
Çağlıyan bir su
31
وَفَاكِهَةٍ كَث۪يرَةٍۙ
Bir çok meyve
32
لَا مَقْطُوعَةٍ وَلَا مَمْنُوعَةٍۙ
Ne eksilir, ne men'edilir
33
وَفُرُشٍ مَرْفُوعَةٍۜ
Yüksek döşekler
34
اِنَّٓا اَنْشَأْنَاهُنَّ اِنْشَٓاءًۙ
Biz etmişizdir de onları yeniden inşa
35
فَجَعَلْنَاهُنَّ اَبْكَاراًۙ
(36-37) Kılmışızdır bir yaşıd ebkâr-i şeyda
36
عُـرُباً اَتْـرَاباًۙ
(36-37) Kılmışızdır bir yaşıd ebkâr-i şeyda
37
لِاَصْحَـابِ الْيَم۪ينِۜ ۟
Ashabı yemîn için
38
ثُلَّةٌ مِنَ الْاَوَّل۪ينَۙ
Bir çok evvelînden
39
وَثُلَّةٌ مِنَ الْاٰخِر۪ينَۜ
Ve bir çok âhirînden
40
وَاَصْحَابُ الشِّمَالِۙ مَٓا اَصْحَابُ الشِّمَالِۜ
Eshab-i Şimal ise ne Eshab-i Şimal!
41
ف۪ي سَمُومٍ وَحَم۪يمٍۙ
Bir semum ve hamîm
42
وَظِلٍّ مِنْ يَحْمُومٍۙ
Ve zifirden bir zıll-i mağmum içinde
43
لَا بَارِدٍ وَلَا كَر۪يمٍ
Ne serin ne de kerîm
44
اِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذٰلِكَ مُتْرَف۪ينَۚ
Çünkü onlar bundan evvel mütrefîn: Keyflerine düşkün şımarık müsrifîn idiler
45
وَكَانُوا يُصِرُّونَ عَلَى الْحِنْثِ الْعَظ۪يمِۚ
Ve büyük cinayete ısrar ediyorlardı
46
وَكَانُوا يَقُولُونَ اَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَاباً وَعِظَاماً ءَاِنَّا لَمَبْعُوثُونَۙ
Ve diyorlardı ki: Öldüğümüz ve bir toprak, bir yığın kemik olduğumuz vakıt mi? Cidden biz mi mutlak ba'solunacakmışız?
47
اَوَاٰبَٓاؤُ۬نَا الْاَوَّلُونَ
Ya evvelki atalarımız da mı?
48
قُلْ اِنَّ الْاَوَّل۪ينَ وَالْاٰخِر۪ينَۙ
De ki: Muhakkak bütün evvelîn ve âhirîn
49
لَمَجْمُوعُونَ اِلٰى م۪يقَاتِ يَوْمٍ مَعْلُومٍ
Lâbüd cem' olunacaklar mikatına ma'lûm bir günün
50
ثُمَّ اِنَّكُمْ اَيُّهَا الضَّٓالُّونَ الْمُكَذِّبُونَۙ
Sonra siz, ey sapgın münkirler!
51
لَاٰكِلُونَ مِنْ شَجَرٍ مِنْ زَقُّومٍۙ
Lâbüd yersiniz de bir ağaçtan, zakkumdan
52
فَمَالِـؤُ۫نَ مِنْهَا الْبُطُونَۚ
Doldurursunuz da karınlarınızı ondan
53
فَشَارِبُونَ عَلَيْهِ مِنَ الْحَم۪يمِۚ
İçersiniz de üstüne o hamîmden
54
فَشَارِبُونَ شُرْبَ الْه۪يمِۜ
İçersiniz hüyam ılletine tutulmuş kanmak bilmez develer gibi
55
هٰذَا نُزُلُهُمْ يَوْمَ الدّ۪ينِۜ
İşte bu onların konuklukları o din günü (ceza günü)
56
نَحْنُ خَلَقْنَاكُمْ فَلَوْلَا تُصَدِّقُونَ۟
Biz, yarattık sizi hâlâ tasdık etmiyecek misiniz?
57
اَفَرَاَيْتُمْ مَا تُمْنُونَۜ
Şimdi gördünüz mü o döktüğünüz menîyi?
58
ءَاَنْتُمْ تَخْلُقُونَهُٓ اَمْ نَحْنُ الْخَالِقُونَ
Siz mi yaratıyorsunuz onu yoksa biz miyiz yaratan?
59
نَحْنُ قَدَّرْنَا بَيْنَكُمُ الْمَوْتَ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوق۪ينَۙ
Biz takdir ettik aranızda o ölümü ve bizim önümüze geçilmez
60
عَلٰٓى اَنْ نُبَدِّلَ اَمْثَالَكُمْ وَنُنْشِئَكُمْ ف۪ي مَا لَا تَعْلَمُونَ
Kılıklarınızı değiştirmek ve sizi bilemiyeceğiniz bir neş'ette inşa etmek üzereyiz
61
وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ النَّشْاَةَ الْاُو۫لٰى فَلَوْلَا تَذَكَّرُونَ
Her halde ilk neş'eti biliyorsunuz o halde düşünseniz a
62
اَفَرَاَيْتُمْ مَا تَحْرُثُونَۜ
Şimdi gördünüz mü o ekdiğiniz tohumu?
63
ءَاَنْتُمْ تَزْرَعُونَهُٓ اَمْ نَحْنُ الزَّارِعُونَ
Siz mi bitiriyorsunuz onu? Yoksa biz miyiz bitiren?
64
لَوْ نَشَٓاءُ لَجَعَلْنَاهُ حُطَاماً فَظَلْتُمْ تَفَكَّهُونَ
Onları elbet bir çöpe çeviriverdik de şöyle geveler dururdunuz:
65
اِنَّا لَمُغْرَمُونَۙ
Her halde biz çok ziyandayız
66
بَلْ نَحْنُ مَحْرُومُونَ
Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!..
67
اَفَرَاَيْتُمُ الْمَٓاءَ الَّذ۪ي تَشْرَبُونَۜ
Şimdi gördünüz mü o içdiğiniz suyu?
68
ءَاَنْتُمْ اَنْزَلْتُمُوهُ مِنَ الْمُزْنِ اَمْ نَحْنُ الْمُنْزِلُونَ
Siz mi indiriyorsunuz onu buluttan yoksa biz miyiz indiren?
69
لَوْ نَشَٓاءُ جَعَلْنَاهُ اُجَاجاً فَلَوْلَا تَشْكُرُونَ
Dilesek onu acı bir çorak ediverirdik o halde şükretseniz a
70
اَفَرَاَيْتُمُ النَّارَ الَّت۪ي تُورُونَۜ
bir de gördünüz mü o çakdığınız ateşi?
71
ءَاَنْتُمْ اَنْشَأْتُمْ شَجَرَتَـهَٓا اَمْ نَحْنُ الْمُنْشِؤُ۫نَ
Siz mi inşa ettiniz onun ağacını? Yoksa biz miyiz inşa eden?
72
نَحْنُ جَعَلْنَاهَا تَذْكِرَةً وَمَتَاعاً لِلْمُقْو۪ينَۚ
Biz onu hem bir muhtıra kıldık hem de bir istifade; alandaki muhtaclar için.
73
فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظ۪يمِ۟
O halde tesbih et rabbine azîm ismiyle
74
فَلَٓا اُقْسِمُ بِمَوَاقِـعِ النُّجُومِۙ
Artık yok, o nücumun mevkı'lerine kasem ederim
75
وَاِنَّهُ لَقَسَمٌ لَوْ تَعْلَمُونَ عَظ۪يمٌۙ
ve filhakika o, bilseniz çok büyük bir kasemdir
76
اِنَّهُ لَقُرْاٰنٌ كَر۪يمٌۙ
ki hakıkaten o bir Kur'an-ı Kerîm'dir
77
ف۪ي كِتَابٍ مَكْنُونٍۙ
Öyle bir kitabda ki mahfuz tutulur
78
لَا يَمَسُّهُٓ اِلَّا الْمُطَهَّرُونَۜ
ona tertemiz temizlenmiş olanlardan başkası el süremez
79
تَنْز۪يلٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ
Rabbül'âlemînden indirilmedir
80
اَفَبِهٰذَا الْحَد۪يثِ اَنْتُمْ مُدْهِنُونَۙ
Şimdi bu kelâma siz yağ mı süreceksiniz?
81
وَتَجْعَلُونَ رِزْقَـكُمْ اَنَّكُمْ تُكَذِّبُونَ
Ve rızkınızı tekzibiniz mi kılacaksınız?
82
فَلَوْلَٓا اِذَا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَۙ
O halde haydiseniz â can hulkuma geldiği vakıt
83
وَاَنْتُمْ ح۪ينَئِذٍ تَنْظُرُونَۙ
ki siz o vakıt bakar durursunuz
84
وَنَحْنُ اَقْرَبُ اِلَيْهِ مِنْكُمْ وَلٰـكِنْ لَا تُبْصِرُونَ
Biz ise ona sizden yakınızdır ve lâkin görmezsiniz
85
فَلَوْلَٓا اِنْ كُنْتُمْ غَيْرَ مَد۪ين۪ينَۙ
Evet haydiseniz â dîne boyun eğmiyecek, ceza çekmiyecekseniz,
86
تَرْجِعُونَـهَٓا اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ
onu giri çevirseniz â! da'vanızda doğru iseniz
87
فَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنَ الْمُقَرَّب۪ينَۙ
Amma o mukarrebînden ise
88
فَرَوْحٌ وَرَيْحَانٌ وَجَنَّتُ نَع۪يمٍ
artık bir revh-u reyhan ve bir Cenneti ne'îm
89
وَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنْ اَصْحَابِ الْيَم۪ينِۙ
Ve amma Eshab-ı Yemîn'den ise
90
فَسَلَامٌ لَكَ مِنْ اَصْحَابِ الْيَم۪ينِ
artık selâm sana Eshab-ı Yemîn'den
91
وَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنَ الْمُكَذِّب۪ينَ الضَّٓالّ۪ينَۙ
Ve amma o tekzib eden sapgınlardan ise
92
فَنُزُلٌ مِنْ حَم۪يمٍۙ
her halde konukluğu hamîm
93
وَتَصْلِيَةُ جَح۪يمٍۙ
Ve yaslanacağı Cahîmdir
94
اِنَّ هٰذَا لَهُوَ حَقُّ الْيَق۪ينِۚ
İşte budur hakikat hakkulyakîn
95
فَسَبِّـحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظ۪يمِ
Haydi tesbih et Rabbına azîm ismiyle
96

Sureler

Mealler
Hadid Suresi
Sonraki