Sureler
Mealler
Sonraki
Necm Suresi
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 Sina Dağı,
2 Satır satır yazılmış Kitap
3 Açık sayfalarda yazılmış!
4 Beyt-i Mamur[*]!
5 Yükseltilmiş tavan (gökyüzü)[*]!
6 Ve coşmuş deniz önemli olduğu gibi.
7 Rabbinin (Sahibinin) azabının kesin olarak gerçekleşeceğini bilmeniz de önemlidir.
8 Onu önlemek kimsenin elinde değildir.
9 Göğün çalkalanıp durduğu günde,
10 Dağlar yerlerinden oynadıkça oynar.
11 O gün yalancılar çok çekecekler.
12 Onlar boş işlere dalıp eğlenenlerdir.
13 O gün yaka paça cehennem ateşine atılacaklardır.
14 Onlara şöyle denecek: “Yalan sayıp durduğunuz ateş budur işte!
15 Bu da mı büyü! Bunu da mı görmüyorsunuz!
16 Kızarın orada! Dayansanız da dayanmasanız da fark etmez. Size çektirilen sadece yaptığınızın cezasıdır.”
17 Kendini korumuş olanlar bahçelerde ve nimetler içinde...
18 Sahiplerinin verdikleriyle sefa sürerler. Sahipleri onları Cehennem’in azabından da korumuştur.
19 Onlara şöyle denir: “Yiyin için; afiyet olsun. Bu, yaptıklarınıza karşılıktır.”
20 Sıra sıra dizilmiş sedirlere yaslanırlar. Onlara, iri siyah gözlü kadınları (hurileri) hizmetçi olarak[1] veririz.
21 Nesillerinden, inanıp güvenmiş (imanlı) olarak kendilerini takip etmiş olanları da o müminlere katarız. Onların yaptıklarından bir şey de eksiltmeyiz[1*]. Çünkü herkesi, kendi kazandığı bağlar[2*].
22 Canlarının çektiği meyveler ve etlerden bol bol veririz.
23 Orada kadeh kaldırırlar. Ne gereksiz bir sözleri ne de yanlış davranışları olur.
24 Çocukları[1*] çevrelerinde dolaşır; her biri sedefi[2*] içinde saklı inci gibidir.
25 Birbirlerine döner ve sorarlar:
26 “Dünyadayken ailemizin akıbeti konusunda yüreğimiz titrerdi değil mi?
27 Allah iyilik etti de hücrelerimize kadar işleyecek azaptan bizi korudu.
28 Şimdiye kadar hep bunu ister dururduk. Çünkü Allah’ın iyiliği ve ikramı boldur.”
29 Onları bilgilendirmeye devam et. Sahibinin nimeti sayesinde sen, ne geleceği bildiğini sanan birisin (kâhin[*]) ne de cinlerin (şeytanların) etkisindesin.
30 Yoksa şöyle mi diyorlar: “Şairin teki; başına gelecekleri bekliyoruz”
31 De ki “Bekleyin, ben de sizinle birlikte bekliyorum.”
32 Bu duygusallıktan uzak bir karar gereği midir? Yoksa onlar bir azgınlar topluluğu mudur?
33 Ya da “Kur’an’ı kendi uydurdu” mu diyorlar? Aslında onlar sana güvenmiyorlar.
34 Sözlerinin arkasındaysalar Kur’an gibi bir söz getirsinler.
35 Onlar yoktan mı yaratıldılar yoksa yaratan kendileri mi?
36 Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattı? Aslında söylediklerine kendileri de inanmıyor.
37 Sahibinin hazineleri onların yanında mı ya da (hazineler) onların hakimiyetinde mi?
38 Yoksa yükseğe çıkan bir araçları var da (olup bitenleri) oradan mı dinliyorlar? Dinleyen kişiler açık bir delil getirsin.
39 Kızlar Allah’ın da oğullar sizin mi?
40 Yoksa onlardan bir karşılık istiyorsun da borcun altında eziliyorlar mı?
41 Yoksa gizli bilgiler onlarda da onu mu yazıyorlar?
42 Yoksa seni oyuna getirmek mi istiyorlar? Asıl oyuna gelenler[*], kafirlerdir (ayetleri görmezlikten gelenlerdir).
43 Yoksa Allah’ın dışında bir ilahları mı var? Allah, onların kendisiyle ortak özellikte saydıkları şeylerden uzaktır.
44 Gökten bir kütle düştüğünü görseler, “Bulut kümesi” derler!
45 Onları kendi başlarına bırak; cezaya çarptırılacakları güne kadar böyle gitsin.
46 O gün kurdukları oyun işlerine yaramayacak, yardım da görmeyeceklerdir.
47 Yanlış yapanlar için bundan önce bir azap daha var[*], onların çoğu bunu bilmez.
48 Sahibinin kararını sabırla bekle; sen gözümüzün önündesin. Kalktığın vakit, her şeyi güzel yaptığından dolayı Sahibine ibadet et.
49 Gecenin[1*] bir bölümünde ve yıldızlar kaybolurken de O’na ibadet et[2*].
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَالطُّورِۙ 1
وَكِتَابٍ مَسْطُورٍۙ 2
ف۪ي رَقٍّ مَنْشُورٍۙ 3
وَالْبَيْتِ الْمَعْمُورِۙ 4
وَالسَّقْفِ الْمَرْفُوعِۙ 5
وَالْبَحْرِ الْمَسْجُورِۙ 6
اِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ لَوَاقِـعٌۙ 7
مَا لَهُ مِنْ دَافِـعٍۙ 8
يَوْمَ تَمُورُ السَّمَٓاءُ مَوْراًۙ 9
وَتَس۪يرُ الْجِبَالُ سَيْراًۜ 10
فَوَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَۙ 11
اَلَّذ۪ينَ هُمْ ف۪ي خَوْضٍ يَلْعَبُونَۢ 12
يَوْمَ يُدَعُّونَ اِلٰى نَارِ جَهَنَّمَ دَعاًّۜ 13
هٰذِهِ النَّارُ الَّت۪ي كُنْتُمْ بِهَا تُكَذِّبُونَ 14
اَفَسِحْرٌ هٰذَٓا اَمْ اَنْتُمْ لَا تُبْصِرُونَ 15
اِصْلَوْهَا فَاصْبِرُٓوا اَوْ لَا تَصْبِرُواۚ سَوَٓاءٌ عَلَيْكُمْۜ اِنَّمَا تُجْزَوْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ 16
اِنَّ الْمُتَّق۪ينَ ف۪ي جَنَّاتٍ وَنَع۪يمٍۙ 17
فَاكِه۪ينَ بِمَٓا اٰتٰيهُمْ رَبُّهُمْۚ وَوَقٰيهُمْ رَبُّهُمْ عَذَابَ الْجَح۪يمِ 18
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَن۪ٓيـٔاً بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَۙ 19
مُتَّكِـ۪ٔينَ عَلٰى سُرُرٍ مَصْفُوفَةٍۚ وَزَوَّجْنَاهُمْ بِحُورٍ ع۪ينٍ 20
وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَاتَّبَعَتْهُمْ ذُرِّيَّتُهُمْ بِا۪يمَانٍ اَلْحَقْنَا بِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَمَٓا اَلَتْنَاهُمْ مِنْ عَمَلِهِمْ مِنْ شَيْءٍۜ كُلُّ امْرِئٍ بِمَا كَسَبَ رَه۪ينٌ 21
وَاَمْدَدْنَاهُمْ بِفَاكِهَةٍ وَلَحْمٍ مِمَّا يَشْتَهُونَ 22
يَتَنَازَعُونَ ف۪يهَا كَأْساً لَا لَغْوٌ ف۪يهَا وَلَا تَأْث۪يمٌ 23
وَيَطُوفُ عَلَيْهِمْ غِلْمَانٌ لَهُمْ كَاَنَّهُمْ لُؤْلُؤٌ۬ مَكْنُونٌ 24
وَاَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلٰى بَعْضٍ يَتَسَٓاءَلُونَ 25
قَالُٓوا اِنَّا كُنَّا قَبْلُ ف۪ٓي اَهْلِنَا مُشْفِق۪ينَ 26
فَمَنَّ اللّٰهُ عَلَيْنَا وَوَقٰينَا عَذَابَ السَّمُومِ 27
اِنَّا كُنَّا مِنْ قَبْلُ نَدْعُوهُۜ اِنَّهُ هُوَ الْبَرُّ الرَّح۪يمُ۟ 28
فَذَكِّرْ فَمَٓا اَنْتَ بِنِعْمَتِ رَبِّكَ بِكَاهِنٍ وَلَا مَجْنُونٍۜ 29
اَمْ يَقُولُونَ شَاعِرٌ نَتَرَبَّصُ بِه۪ رَيْبَ الْمَنُونِ 30
قُلْ تَرَبَّصُوا فَاِنّ۪ي مَعَكُمْ مِنَ الْمُتَرَبِّص۪ينَۜ 31
اَمْ تَأْمُرُهُمْ اَحْلَامُهُمْ بِهٰذَٓا اَمْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَۚ 32
اَمْ يَقُولُونَ تَقَوَّلَهُۚ بَلْ لَا يُؤْمِنُونَۚ 33
فَلْيَأْتُوا بِحَد۪يثٍ مِثْلِه۪ٓ اِنْ كَانُوا صَادِق۪ينَۜ 34
اَمْ خُلِقُوا مِنْ غَيْرِ شَيْءٍ اَمْ هُمُ الْخَالِقُونَۜ 35
اَمْ خَلَقُوا السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ بَلْ لَا يُوقِنُونَۜ 36
اَمْ عِنْدَهُمْ خَزَٓائِنُ رَبِّكَ اَمْ هُمُ الْمُصَيْطِرُونَۜ 37
اَمْ لَهُمْ سُلَّمٌ يَسْتَمِعُونَ ف۪يهِۚ فَلْيَأْتِ مُسْتَمِعُهُمْ بِسُلْطَانٍ مُب۪ينٍۜ 38
اَمْ لَهُ الْبَنَاتُ وَلَـكُمُ الْبَنُونَۜ 39
اَمْ تَسْـَٔلُهُمْ اَجْراً فَهُمْ مِنْ مَغْرَمٍ مُثْقَلُونَۜ 40
اَمْ عِنْدَهُمُ الْغَيْبُ فَهُمْ يَكْتُبُونَۜ 41
اَمْ يُر۪يدُونَ كَيْداًۜ فَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا هُمُ الْمَك۪يدُونَۜ 42
اَمْ لَهُمْ اِلٰهٌ غَيْرُ اللّٰهِۜ سُبْحَانَ اللّٰهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ 43
وَاِنْ يَرَوْا كِسْفاً مِنَ السَّمَٓاءِ سَاقِطاً يَقُولُوا سَحَابٌ مَرْكُومٌ 44
فَذَرْهُمْ حَتّٰى يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذ۪ي ف۪يهِ يُصْعَقُونَۙ 45
يَوْمَ لَا يُغْن۪ي عَنْهُمْ كَيْدُهُمْ شَيْـٔاً وَلَا هُمْ يُنْصَرُونَۜ 46
وَاِنَّ لِلَّذ۪ينَ ظَلَمُوا عَذَاباً دُونَ ذٰلِكَ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ 47
وَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ فَاِنَّكَ بِاَعْيُنِنَا وَسَبِّـحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ ح۪ينَ تَقُومُۙ 48
وَمِنَ الَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَاِدْبَارَ النُّجُومِ 49
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
وَالطُّورِۙ
Sina Dağı,
1
وَكِتَابٍ مَسْطُورٍۙ
Satır satır yazılmış Kitap
2
ف۪ي رَقٍّ مَنْشُورٍۙ
Açık sayfalarda yazılmış!
3
وَالْبَيْتِ الْمَعْمُورِۙ
Beyt-i Mamur[*]!
4
وَالسَّقْفِ الْمَرْفُوعِۙ
Yükseltilmiş tavan (gökyüzü)[*]!
5
وَالْبَحْرِ الْمَسْجُورِۙ
Ve coşmuş deniz önemli olduğu gibi.
6
اِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ لَوَاقِـعٌۙ
Rabbinin (Sahibinin) azabının kesin olarak gerçekleşeceğini bilmeniz de önemlidir.
7
مَا لَهُ مِنْ دَافِـعٍۙ
Onu önlemek kimsenin elinde değildir.
8
يَوْمَ تَمُورُ السَّمَٓاءُ مَوْراًۙ
Göğün çalkalanıp durduğu günde,
9
وَتَس۪يرُ الْجِبَالُ سَيْراًۜ
Dağlar yerlerinden oynadıkça oynar.
10
فَوَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَۙ
O gün yalancılar çok çekecekler.
11
اَلَّذ۪ينَ هُمْ ف۪ي خَوْضٍ يَلْعَبُونَۢ
Onlar boş işlere dalıp eğlenenlerdir.
12
يَوْمَ يُدَعُّونَ اِلٰى نَارِ جَهَنَّمَ دَعاًّۜ
O gün yaka paça cehennem ateşine atılacaklardır.
13
هٰذِهِ النَّارُ الَّت۪ي كُنْتُمْ بِهَا تُكَذِّبُونَ
Onlara şöyle denecek: “Yalan sayıp durduğunuz ateş budur işte!
14
اَفَسِحْرٌ هٰذَٓا اَمْ اَنْتُمْ لَا تُبْصِرُونَ
Bu da mı büyü! Bunu da mı görmüyorsunuz!
15
اِصْلَوْهَا فَاصْبِرُٓوا اَوْ لَا تَصْبِرُواۚ سَوَٓاءٌ عَلَيْكُمْۜ اِنَّمَا تُجْزَوْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
Kızarın orada! Dayansanız da dayanmasanız da fark etmez. Size çektirilen sadece yaptığınızın cezasıdır.”
16
اِنَّ الْمُتَّق۪ينَ ف۪ي جَنَّاتٍ وَنَع۪يمٍۙ
Kendini korumuş olanlar bahçelerde ve nimetler içinde...
17
فَاكِه۪ينَ بِمَٓا اٰتٰيهُمْ رَبُّهُمْۚ وَوَقٰيهُمْ رَبُّهُمْ عَذَابَ الْجَح۪يمِ
Sahiplerinin verdikleriyle sefa sürerler. Sahipleri onları Cehennem’in azabından da korumuştur.
18
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَن۪ٓيـٔاً بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَۙ
Onlara şöyle denir: “Yiyin için; afiyet olsun. Bu, yaptıklarınıza karşılıktır.”
19
مُتَّكِـ۪ٔينَ عَلٰى سُرُرٍ مَصْفُوفَةٍۚ وَزَوَّجْنَاهُمْ بِحُورٍ ع۪ينٍ
Sıra sıra dizilmiş sedirlere yaslanırlar. Onlara, iri siyah gözlü kadınları (hurileri) hizmetçi olarak[1] veririz.
20
وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَاتَّبَعَتْهُمْ ذُرِّيَّتُهُمْ بِا۪يمَانٍ اَلْحَقْنَا بِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَمَٓا اَلَتْنَاهُمْ مِنْ عَمَلِهِمْ مِنْ شَيْءٍۜ كُلُّ امْرِئٍ بِمَا كَسَبَ رَه۪ينٌ
Nesillerinden, inanıp güvenmiş (imanlı) olarak kendilerini takip etmiş olanları da o müminlere katarız. Onların yaptıklarından bir şey de eksiltmeyiz[1*]. Çünkü herkesi, kendi kazandığı bağlar[2*].
21
وَاَمْدَدْنَاهُمْ بِفَاكِهَةٍ وَلَحْمٍ مِمَّا يَشْتَهُونَ
Canlarının çektiği meyveler ve etlerden bol bol veririz.
22
يَتَنَازَعُونَ ف۪يهَا كَأْساً لَا لَغْوٌ ف۪يهَا وَلَا تَأْث۪يمٌ
Orada kadeh kaldırırlar. Ne gereksiz bir sözleri ne de yanlış davranışları olur.
23
وَيَطُوفُ عَلَيْهِمْ غِلْمَانٌ لَهُمْ كَاَنَّهُمْ لُؤْلُؤٌ۬ مَكْنُونٌ
Çocukları[1*] çevrelerinde dolaşır; her biri sedefi[2*] içinde saklı inci gibidir.
24
وَاَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلٰى بَعْضٍ يَتَسَٓاءَلُونَ
Birbirlerine döner ve sorarlar:
25
قَالُٓوا اِنَّا كُنَّا قَبْلُ ف۪ٓي اَهْلِنَا مُشْفِق۪ينَ
“Dünyadayken ailemizin akıbeti konusunda yüreğimiz titrerdi değil mi?
26
فَمَنَّ اللّٰهُ عَلَيْنَا وَوَقٰينَا عَذَابَ السَّمُومِ
Allah iyilik etti de hücrelerimize kadar işleyecek azaptan bizi korudu.
27
اِنَّا كُنَّا مِنْ قَبْلُ نَدْعُوهُۜ اِنَّهُ هُوَ الْبَرُّ الرَّح۪يمُ۟
Şimdiye kadar hep bunu ister dururduk. Çünkü Allah’ın iyiliği ve ikramı boldur.”
28
فَذَكِّرْ فَمَٓا اَنْتَ بِنِعْمَتِ رَبِّكَ بِكَاهِنٍ وَلَا مَجْنُونٍۜ
Onları bilgilendirmeye devam et. Sahibinin nimeti sayesinde sen, ne geleceği bildiğini sanan birisin (kâhin[*]) ne de cinlerin (şeytanların) etkisindesin.
29
اَمْ يَقُولُونَ شَاعِرٌ نَتَرَبَّصُ بِه۪ رَيْبَ الْمَنُونِ
Yoksa şöyle mi diyorlar: “Şairin teki; başına gelecekleri bekliyoruz”
30
قُلْ تَرَبَّصُوا فَاِنّ۪ي مَعَكُمْ مِنَ الْمُتَرَبِّص۪ينَۜ
De ki “Bekleyin, ben de sizinle birlikte bekliyorum.”
31
اَمْ تَأْمُرُهُمْ اَحْلَامُهُمْ بِهٰذَٓا اَمْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَۚ
Bu duygusallıktan uzak bir karar gereği midir? Yoksa onlar bir azgınlar topluluğu mudur?
32
اَمْ يَقُولُونَ تَقَوَّلَهُۚ بَلْ لَا يُؤْمِنُونَۚ
Ya da “Kur’an’ı kendi uydurdu” mu diyorlar? Aslında onlar sana güvenmiyorlar.
33
فَلْيَأْتُوا بِحَد۪يثٍ مِثْلِه۪ٓ اِنْ كَانُوا صَادِق۪ينَۜ
Sözlerinin arkasındaysalar Kur’an gibi bir söz getirsinler.
34
اَمْ خُلِقُوا مِنْ غَيْرِ شَيْءٍ اَمْ هُمُ الْخَالِقُونَۜ
Onlar yoktan mı yaratıldılar yoksa yaratan kendileri mi?
35
اَمْ خَلَقُوا السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ بَلْ لَا يُوقِنُونَۜ
Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattı? Aslında söylediklerine kendileri de inanmıyor.
36
اَمْ عِنْدَهُمْ خَزَٓائِنُ رَبِّكَ اَمْ هُمُ الْمُصَيْطِرُونَۜ
Sahibinin hazineleri onların yanında mı ya da (hazineler) onların hakimiyetinde mi?
37
اَمْ لَهُمْ سُلَّمٌ يَسْتَمِعُونَ ف۪يهِۚ فَلْيَأْتِ مُسْتَمِعُهُمْ بِسُلْطَانٍ مُب۪ينٍۜ
Yoksa yükseğe çıkan bir araçları var da (olup bitenleri) oradan mı dinliyorlar? Dinleyen kişiler açık bir delil getirsin.
38
اَمْ لَهُ الْبَنَاتُ وَلَـكُمُ الْبَنُونَۜ
Kızlar Allah’ın da oğullar sizin mi?
39
اَمْ تَسْـَٔلُهُمْ اَجْراً فَهُمْ مِنْ مَغْرَمٍ مُثْقَلُونَۜ
Yoksa onlardan bir karşılık istiyorsun da borcun altında eziliyorlar mı?
40
اَمْ عِنْدَهُمُ الْغَيْبُ فَهُمْ يَكْتُبُونَۜ
Yoksa gizli bilgiler onlarda da onu mu yazıyorlar?
41
اَمْ يُر۪يدُونَ كَيْداًۜ فَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا هُمُ الْمَك۪يدُونَۜ
Yoksa seni oyuna getirmek mi istiyorlar? Asıl oyuna gelenler[*], kafirlerdir (ayetleri görmezlikten gelenlerdir).
42
اَمْ لَهُمْ اِلٰهٌ غَيْرُ اللّٰهِۜ سُبْحَانَ اللّٰهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ
Yoksa Allah’ın dışında bir ilahları mı var? Allah, onların kendisiyle ortak özellikte saydıkları şeylerden uzaktır.
43
وَاِنْ يَرَوْا كِسْفاً مِنَ السَّمَٓاءِ سَاقِطاً يَقُولُوا سَحَابٌ مَرْكُومٌ
Gökten bir kütle düştüğünü görseler, “Bulut kümesi” derler!
44
فَذَرْهُمْ حَتّٰى يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذ۪ي ف۪يهِ يُصْعَقُونَۙ
Onları kendi başlarına bırak; cezaya çarptırılacakları güne kadar böyle gitsin.
45
يَوْمَ لَا يُغْن۪ي عَنْهُمْ كَيْدُهُمْ شَيْـٔاً وَلَا هُمْ يُنْصَرُونَۜ
O gün kurdukları oyun işlerine yaramayacak, yardım da görmeyeceklerdir.
46
وَاِنَّ لِلَّذ۪ينَ ظَلَمُوا عَذَاباً دُونَ ذٰلِكَ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
Yanlış yapanlar için bundan önce bir azap daha var[*], onların çoğu bunu bilmez.
47
وَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ فَاِنَّكَ بِاَعْيُنِنَا وَسَبِّـحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ ح۪ينَ تَقُومُۙ
Sahibinin kararını sabırla bekle; sen gözümüzün önündesin. Kalktığın vakit, her şeyi güzel yaptığından dolayı Sahibine ibadet et.
48
وَمِنَ الَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَاِدْبَارَ النُّجُومِ
Gecenin[1*] bir bölümünde ve yıldızlar kaybolurken de O’na ibadet et[2*].
49

Sureler

Mealler
Necm Suresi
Sonraki