Sureler
Mealler
Sonraki
Necm Suresi
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 (1-3) Tûr’a... yayılmış ince deri üzerine yazılmış kitaba...
2 (1-3) Tûr’a... yayılmış ince deri üzerine yazılmış kitaba...
3 (1-3) Tûr’a... yayılmış ince deri üzerine yazılmış kitaba...
4 Kâbe’ye.
5 Yükseltilmiş gök kubbeye...
6 Taşkın denize andolsun ki...
7 Rabbinin azabı elbette gerçekleşecektir.
8 Onu geri gönderecek kimse yoktur.
9 O gün gök çok çalkalanıp duracak.
10 Dağlar harekete geçip yürüyecek...
11 O gün yalanlayanların vay haline!..
12 Ki onlar, boş şeylere dalıp, oynuyorlardı.
13 O gün itile kakıla cehennem ateşine atılacaklardır.
14 -Yalanladığınız ateş budur!
15 -Bu da mı sihir? Yoksa siz mi görmüyorsunuz?
16 Girin oraya! İster sabredin, ister sabretmeyin, sizin için birdir, eşittir. Ancak yaptıklarınızla cezalandırılacaksınız.
17 Korunanlar, cennetlerde ve nimetler içinde olacaklardır.
18 Rab’lerinin kendilerine verdikleri ile sevinçlidirler. Rableri, onları çılgın alevin azabından korumuştur.
19 -Yaptıklarınızın karşılığı olarak afiyetle yiyin, için!
20 Özenle dizilmiş tahtlarda arkalarına yaslanmışlar ve onları iri gözlü hurilerle evlendirmişizdir.
21 İman edenleri, soylarından da iman ederek onlara tabi olanları bir araya getirdik. Çalışmalarından hiçbir şey eksiltmedik. Her kişi, kazancına bağlı bir rehinedir.
22 Onlara arzu ettikleri her meyveyi ve eti bol bol vermişizdir.
23 Orada birbirlerine kadeh sunarlar. Orada saçmalama yoktur. Günaha sokma yoktur.
24 Etraflarında onlar için görevlendirilen genç hizmetçiler dönüp durur, onlar saklı inciler gibidirler.
25 Birbirlerine dönüp sorarlar :
26 -Biz, ailemizin yanında, daha önce korku içindeydik, derler.
27 Allah bize lutfetti de bizi kavurucu azabtan korudu.
28 Biz, önceden de ona dua ediyorduk. Gerçekten O, iyilik sahibi, merhamet sahibidir.
29 -Sen, öğüt ver. Kesinlikle sen Rabbinin nimeti sayesinde ne medyumsun ne de mecnun.
30 Yoksa: -O, bir şairdir, zamanın başına getireceği belayı bekliyoruz mu diyorlar?
31 De ki: -Bekleyin, ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.
32 Yoksa onlar, bunu rüyalarında mı gördüler? Yoksa onlar, azgın bir toplum mudur?
33 Yoksa onu uydurdu mu diyorlar? Hayır, onlar iman etmiyorlar.
34 -Haydi onun benzeri bir söz meydana getirsinler eğer doğru söylüyorlarsa!
35 Yoksa onlar, hiçbir şey olmadan mı yaratıldılar; yoksa yaratıcı olanlar mı?
36 Yoksa, gökleri ve yeri onlar mı yarattı? Hayır, onlar kesin olarak bilmiyorlar.
37 Yoksa, Rabbinin hazineleri onların yanında mı? Yoksa, denetim ve yönetim sahibi onlar mıdır?
38 Yoksa onların bir araçları mı var ki onun hakkında duyum ediniyorlar? Haydi onlardan duyum edinenler açık delillerini getirsinler.
39 Yoksa kızlar O’nun da erkek çocuklar sizin mi?
40 Yoksa sen onlardan ödeyemeyecekleri ağır bir ücret mi istiyorsun?
41 Yoksa gayb onların yanında da onlar mı tavsiye ediyor?
42 Yoksa, bir entrika düzenlemek mi istiyorlar? Entrikaya düşecek olanlar kafir olanlardır.
43 Yoksa, onların Allah’tan başka bir ilahları mı var? Allah, onların ortak koştuklarından münezzehtir/uzaktır.
44 Eğer, gökten bir parçanın düştüğünü görseler “üst üste yapılmış bir bulut” derler.
45 -O halde, bırak onları, tâ ki çarpılacakları günlerine kavuşsunlar.
46 O gün ne entrikaları kendilerine bir yarar sağlar, ne de yardıma uğrarlar.
47 Zalimler için bundan başka da azap vardır, fakat onların çoğu bilmezler.
48 -Rabbinin hükmüne sabret! Çünkü sen, gözümüzün önündesin. (Ayağa) kalktığı zaman hamd ederek Rabbini tesbih et!
49 - Gecenin bir kısmında ve yıldızlar battıktan sonra da onu tesbih et!
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَالطُّورِۙ 1
وَكِتَابٍ مَسْطُورٍۙ 2
ف۪ي رَقٍّ مَنْشُورٍۙ 3
وَالْبَيْتِ الْمَعْمُورِۙ 4
وَالسَّقْفِ الْمَرْفُوعِۙ 5
وَالْبَحْرِ الْمَسْجُورِۙ 6
اِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ لَوَاقِـعٌۙ 7
مَا لَهُ مِنْ دَافِـعٍۙ 8
يَوْمَ تَمُورُ السَّمَٓاءُ مَوْراًۙ 9
وَتَس۪يرُ الْجِبَالُ سَيْراًۜ 10
فَوَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَۙ 11
اَلَّذ۪ينَ هُمْ ف۪ي خَوْضٍ يَلْعَبُونَۢ 12
يَوْمَ يُدَعُّونَ اِلٰى نَارِ جَهَنَّمَ دَعاًّۜ 13
هٰذِهِ النَّارُ الَّت۪ي كُنْتُمْ بِهَا تُكَذِّبُونَ 14
اَفَسِحْرٌ هٰذَٓا اَمْ اَنْتُمْ لَا تُبْصِرُونَ 15
اِصْلَوْهَا فَاصْبِرُٓوا اَوْ لَا تَصْبِرُواۚ سَوَٓاءٌ عَلَيْكُمْۜ اِنَّمَا تُجْزَوْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ 16
اِنَّ الْمُتَّق۪ينَ ف۪ي جَنَّاتٍ وَنَع۪يمٍۙ 17
فَاكِه۪ينَ بِمَٓا اٰتٰيهُمْ رَبُّهُمْۚ وَوَقٰيهُمْ رَبُّهُمْ عَذَابَ الْجَح۪يمِ 18
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَن۪ٓيـٔاً بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَۙ 19
مُتَّكِـ۪ٔينَ عَلٰى سُرُرٍ مَصْفُوفَةٍۚ وَزَوَّجْنَاهُمْ بِحُورٍ ع۪ينٍ 20
وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَاتَّبَعَتْهُمْ ذُرِّيَّتُهُمْ بِا۪يمَانٍ اَلْحَقْنَا بِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَمَٓا اَلَتْنَاهُمْ مِنْ عَمَلِهِمْ مِنْ شَيْءٍۜ كُلُّ امْرِئٍ بِمَا كَسَبَ رَه۪ينٌ 21
وَاَمْدَدْنَاهُمْ بِفَاكِهَةٍ وَلَحْمٍ مِمَّا يَشْتَهُونَ 22
يَتَنَازَعُونَ ف۪يهَا كَأْساً لَا لَغْوٌ ف۪يهَا وَلَا تَأْث۪يمٌ 23
وَيَطُوفُ عَلَيْهِمْ غِلْمَانٌ لَهُمْ كَاَنَّهُمْ لُؤْلُؤٌ۬ مَكْنُونٌ 24
وَاَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلٰى بَعْضٍ يَتَسَٓاءَلُونَ 25
قَالُٓوا اِنَّا كُنَّا قَبْلُ ف۪ٓي اَهْلِنَا مُشْفِق۪ينَ 26
فَمَنَّ اللّٰهُ عَلَيْنَا وَوَقٰينَا عَذَابَ السَّمُومِ 27
اِنَّا كُنَّا مِنْ قَبْلُ نَدْعُوهُۜ اِنَّهُ هُوَ الْبَرُّ الرَّح۪يمُ۟ 28
فَذَكِّرْ فَمَٓا اَنْتَ بِنِعْمَتِ رَبِّكَ بِكَاهِنٍ وَلَا مَجْنُونٍۜ 29
اَمْ يَقُولُونَ شَاعِرٌ نَتَرَبَّصُ بِه۪ رَيْبَ الْمَنُونِ 30
قُلْ تَرَبَّصُوا فَاِنّ۪ي مَعَكُمْ مِنَ الْمُتَرَبِّص۪ينَۜ 31
اَمْ تَأْمُرُهُمْ اَحْلَامُهُمْ بِهٰذَٓا اَمْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَۚ 32
اَمْ يَقُولُونَ تَقَوَّلَهُۚ بَلْ لَا يُؤْمِنُونَۚ 33
فَلْيَأْتُوا بِحَد۪يثٍ مِثْلِه۪ٓ اِنْ كَانُوا صَادِق۪ينَۜ 34
اَمْ خُلِقُوا مِنْ غَيْرِ شَيْءٍ اَمْ هُمُ الْخَالِقُونَۜ 35
اَمْ خَلَقُوا السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ بَلْ لَا يُوقِنُونَۜ 36
اَمْ عِنْدَهُمْ خَزَٓائِنُ رَبِّكَ اَمْ هُمُ الْمُصَيْطِرُونَۜ 37
اَمْ لَهُمْ سُلَّمٌ يَسْتَمِعُونَ ف۪يهِۚ فَلْيَأْتِ مُسْتَمِعُهُمْ بِسُلْطَانٍ مُب۪ينٍۜ 38
اَمْ لَهُ الْبَنَاتُ وَلَـكُمُ الْبَنُونَۜ 39
اَمْ تَسْـَٔلُهُمْ اَجْراً فَهُمْ مِنْ مَغْرَمٍ مُثْقَلُونَۜ 40
اَمْ عِنْدَهُمُ الْغَيْبُ فَهُمْ يَكْتُبُونَۜ 41
اَمْ يُر۪يدُونَ كَيْداًۜ فَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا هُمُ الْمَك۪يدُونَۜ 42
اَمْ لَهُمْ اِلٰهٌ غَيْرُ اللّٰهِۜ سُبْحَانَ اللّٰهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ 43
وَاِنْ يَرَوْا كِسْفاً مِنَ السَّمَٓاءِ سَاقِطاً يَقُولُوا سَحَابٌ مَرْكُومٌ 44
فَذَرْهُمْ حَتّٰى يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذ۪ي ف۪يهِ يُصْعَقُونَۙ 45
يَوْمَ لَا يُغْن۪ي عَنْهُمْ كَيْدُهُمْ شَيْـٔاً وَلَا هُمْ يُنْصَرُونَۜ 46
وَاِنَّ لِلَّذ۪ينَ ظَلَمُوا عَذَاباً دُونَ ذٰلِكَ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ 47
وَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ فَاِنَّكَ بِاَعْيُنِنَا وَسَبِّـحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ ح۪ينَ تَقُومُۙ 48
وَمِنَ الَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَاِدْبَارَ النُّجُومِ 49
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
وَالطُّورِۙ
(1-3) Tûr’a... yayılmış ince deri üzerine yazılmış kitaba...
1
وَكِتَابٍ مَسْطُورٍۙ
(1-3) Tûr’a... yayılmış ince deri üzerine yazılmış kitaba...
2
ف۪ي رَقٍّ مَنْشُورٍۙ
(1-3) Tûr’a... yayılmış ince deri üzerine yazılmış kitaba...
3
وَالْبَيْتِ الْمَعْمُورِۙ
Kâbe’ye.
4
وَالسَّقْفِ الْمَرْفُوعِۙ
Yükseltilmiş gök kubbeye...
5
وَالْبَحْرِ الْمَسْجُورِۙ
Taşkın denize andolsun ki...
6
اِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ لَوَاقِـعٌۙ
Rabbinin azabı elbette gerçekleşecektir.
7
مَا لَهُ مِنْ دَافِـعٍۙ
Onu geri gönderecek kimse yoktur.
8
يَوْمَ تَمُورُ السَّمَٓاءُ مَوْراًۙ
O gün gök çok çalkalanıp duracak.
9
وَتَس۪يرُ الْجِبَالُ سَيْراًۜ
Dağlar harekete geçip yürüyecek...
10
فَوَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَۙ
O gün yalanlayanların vay haline!..
11
اَلَّذ۪ينَ هُمْ ف۪ي خَوْضٍ يَلْعَبُونَۢ
Ki onlar, boş şeylere dalıp, oynuyorlardı.
12
يَوْمَ يُدَعُّونَ اِلٰى نَارِ جَهَنَّمَ دَعاًّۜ
O gün itile kakıla cehennem ateşine atılacaklardır.
13
هٰذِهِ النَّارُ الَّت۪ي كُنْتُمْ بِهَا تُكَذِّبُونَ
-Yalanladığınız ateş budur!
14
اَفَسِحْرٌ هٰذَٓا اَمْ اَنْتُمْ لَا تُبْصِرُونَ
-Bu da mı sihir? Yoksa siz mi görmüyorsunuz?
15
اِصْلَوْهَا فَاصْبِرُٓوا اَوْ لَا تَصْبِرُواۚ سَوَٓاءٌ عَلَيْكُمْۜ اِنَّمَا تُجْزَوْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
Girin oraya! İster sabredin, ister sabretmeyin, sizin için birdir, eşittir. Ancak yaptıklarınızla cezalandırılacaksınız.
16
اِنَّ الْمُتَّق۪ينَ ف۪ي جَنَّاتٍ وَنَع۪يمٍۙ
Korunanlar, cennetlerde ve nimetler içinde olacaklardır.
17
فَاكِه۪ينَ بِمَٓا اٰتٰيهُمْ رَبُّهُمْۚ وَوَقٰيهُمْ رَبُّهُمْ عَذَابَ الْجَح۪يمِ
Rab’lerinin kendilerine verdikleri ile sevinçlidirler. Rableri, onları çılgın alevin azabından korumuştur.
18
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَن۪ٓيـٔاً بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَۙ
-Yaptıklarınızın karşılığı olarak afiyetle yiyin, için!
19
مُتَّكِـ۪ٔينَ عَلٰى سُرُرٍ مَصْفُوفَةٍۚ وَزَوَّجْنَاهُمْ بِحُورٍ ع۪ينٍ
Özenle dizilmiş tahtlarda arkalarına yaslanmışlar ve onları iri gözlü hurilerle evlendirmişizdir.
20
وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَاتَّبَعَتْهُمْ ذُرِّيَّتُهُمْ بِا۪يمَانٍ اَلْحَقْنَا بِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَمَٓا اَلَتْنَاهُمْ مِنْ عَمَلِهِمْ مِنْ شَيْءٍۜ كُلُّ امْرِئٍ بِمَا كَسَبَ رَه۪ينٌ
İman edenleri, soylarından da iman ederek onlara tabi olanları bir araya getirdik. Çalışmalarından hiçbir şey eksiltmedik. Her kişi, kazancına bağlı bir rehinedir.
21
وَاَمْدَدْنَاهُمْ بِفَاكِهَةٍ وَلَحْمٍ مِمَّا يَشْتَهُونَ
Onlara arzu ettikleri her meyveyi ve eti bol bol vermişizdir.
22
يَتَنَازَعُونَ ف۪يهَا كَأْساً لَا لَغْوٌ ف۪يهَا وَلَا تَأْث۪يمٌ
Orada birbirlerine kadeh sunarlar. Orada saçmalama yoktur. Günaha sokma yoktur.
23
وَيَطُوفُ عَلَيْهِمْ غِلْمَانٌ لَهُمْ كَاَنَّهُمْ لُؤْلُؤٌ۬ مَكْنُونٌ
Etraflarında onlar için görevlendirilen genç hizmetçiler dönüp durur, onlar saklı inciler gibidirler.
24
وَاَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلٰى بَعْضٍ يَتَسَٓاءَلُونَ
Birbirlerine dönüp sorarlar :
25
قَالُٓوا اِنَّا كُنَّا قَبْلُ ف۪ٓي اَهْلِنَا مُشْفِق۪ينَ
-Biz, ailemizin yanında, daha önce korku içindeydik, derler.
26
فَمَنَّ اللّٰهُ عَلَيْنَا وَوَقٰينَا عَذَابَ السَّمُومِ
Allah bize lutfetti de bizi kavurucu azabtan korudu.
27
اِنَّا كُنَّا مِنْ قَبْلُ نَدْعُوهُۜ اِنَّهُ هُوَ الْبَرُّ الرَّح۪يمُ۟
Biz, önceden de ona dua ediyorduk. Gerçekten O, iyilik sahibi, merhamet sahibidir.
28
فَذَكِّرْ فَمَٓا اَنْتَ بِنِعْمَتِ رَبِّكَ بِكَاهِنٍ وَلَا مَجْنُونٍۜ
-Sen, öğüt ver. Kesinlikle sen Rabbinin nimeti sayesinde ne medyumsun ne de mecnun.
29
اَمْ يَقُولُونَ شَاعِرٌ نَتَرَبَّصُ بِه۪ رَيْبَ الْمَنُونِ
Yoksa: -O, bir şairdir, zamanın başına getireceği belayı bekliyoruz mu diyorlar?
30
قُلْ تَرَبَّصُوا فَاِنّ۪ي مَعَكُمْ مِنَ الْمُتَرَبِّص۪ينَۜ
De ki: -Bekleyin, ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.
31
اَمْ تَأْمُرُهُمْ اَحْلَامُهُمْ بِهٰذَٓا اَمْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَۚ
Yoksa onlar, bunu rüyalarında mı gördüler? Yoksa onlar, azgın bir toplum mudur?
32
اَمْ يَقُولُونَ تَقَوَّلَهُۚ بَلْ لَا يُؤْمِنُونَۚ
Yoksa onu uydurdu mu diyorlar? Hayır, onlar iman etmiyorlar.
33
فَلْيَأْتُوا بِحَد۪يثٍ مِثْلِه۪ٓ اِنْ كَانُوا صَادِق۪ينَۜ
-Haydi onun benzeri bir söz meydana getirsinler eğer doğru söylüyorlarsa!
34
اَمْ خُلِقُوا مِنْ غَيْرِ شَيْءٍ اَمْ هُمُ الْخَالِقُونَۜ
Yoksa onlar, hiçbir şey olmadan mı yaratıldılar; yoksa yaratıcı olanlar mı?
35
اَمْ خَلَقُوا السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ بَلْ لَا يُوقِنُونَۜ
Yoksa, gökleri ve yeri onlar mı yarattı? Hayır, onlar kesin olarak bilmiyorlar.
36
اَمْ عِنْدَهُمْ خَزَٓائِنُ رَبِّكَ اَمْ هُمُ الْمُصَيْطِرُونَۜ
Yoksa, Rabbinin hazineleri onların yanında mı? Yoksa, denetim ve yönetim sahibi onlar mıdır?
37
اَمْ لَهُمْ سُلَّمٌ يَسْتَمِعُونَ ف۪يهِۚ فَلْيَأْتِ مُسْتَمِعُهُمْ بِسُلْطَانٍ مُب۪ينٍۜ
Yoksa onların bir araçları mı var ki onun hakkında duyum ediniyorlar? Haydi onlardan duyum edinenler açık delillerini getirsinler.
38
اَمْ لَهُ الْبَنَاتُ وَلَـكُمُ الْبَنُونَۜ
Yoksa kızlar O’nun da erkek çocuklar sizin mi?
39
اَمْ تَسْـَٔلُهُمْ اَجْراً فَهُمْ مِنْ مَغْرَمٍ مُثْقَلُونَۜ
Yoksa sen onlardan ödeyemeyecekleri ağır bir ücret mi istiyorsun?
40
اَمْ عِنْدَهُمُ الْغَيْبُ فَهُمْ يَكْتُبُونَۜ
Yoksa gayb onların yanında da onlar mı tavsiye ediyor?
41
اَمْ يُر۪يدُونَ كَيْداًۜ فَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا هُمُ الْمَك۪يدُونَۜ
Yoksa, bir entrika düzenlemek mi istiyorlar? Entrikaya düşecek olanlar kafir olanlardır.
42
اَمْ لَهُمْ اِلٰهٌ غَيْرُ اللّٰهِۜ سُبْحَانَ اللّٰهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ
Yoksa, onların Allah’tan başka bir ilahları mı var? Allah, onların ortak koştuklarından münezzehtir/uzaktır.
43
وَاِنْ يَرَوْا كِسْفاً مِنَ السَّمَٓاءِ سَاقِطاً يَقُولُوا سَحَابٌ مَرْكُومٌ
Eğer, gökten bir parçanın düştüğünü görseler “üst üste yapılmış bir bulut” derler.
44
فَذَرْهُمْ حَتّٰى يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذ۪ي ف۪يهِ يُصْعَقُونَۙ
-O halde, bırak onları, tâ ki çarpılacakları günlerine kavuşsunlar.
45
يَوْمَ لَا يُغْن۪ي عَنْهُمْ كَيْدُهُمْ شَيْـٔاً وَلَا هُمْ يُنْصَرُونَۜ
O gün ne entrikaları kendilerine bir yarar sağlar, ne de yardıma uğrarlar.
46
وَاِنَّ لِلَّذ۪ينَ ظَلَمُوا عَذَاباً دُونَ ذٰلِكَ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
Zalimler için bundan başka da azap vardır, fakat onların çoğu bilmezler.
47
وَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ فَاِنَّكَ بِاَعْيُنِنَا وَسَبِّـحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ ح۪ينَ تَقُومُۙ
-Rabbinin hükmüne sabret! Çünkü sen, gözümüzün önündesin. (Ayağa) kalktığı zaman hamd ederek Rabbini tesbih et!
48
وَمِنَ الَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَاِدْبَارَ النُّجُومِ
- Gecenin bir kısmında ve yıldızlar battıktan sonra da onu tesbih et!
49

Sureler

Mealler
Necm Suresi
Sonraki