Sureler
Mealler
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 Ey Peygamber! Mümin erkeklere de ki: Hanımlarınızı boşamaya karar verdiğiniz zaman, onları iddetleri içinde, yani cinsel ilişkide bulunmadığınız bir temizlik döneminde boşayın ve ey hanımlar, kocalar ve aile büyükleri! Boşamanın hukuken gerçekleşmesi için kadının beklemesi gereken süreyi —ki üç ay hâlidir— dikkatlice hesaplayın. Bütün bunları yaparken, Rabb'iniz olan Allah'a karşı gelmekten, hak ve adalet sınırlarını ihlal etmekten sakının.

Kadınlar bu süreyi beklerlerken, onları evlerinizden çıkarmayın, kendileri de kocaları izin verse bile evlerini terk edip dışarı çıkmasınlar. Çünkü bu süre bitinceye kadar kadın hâlâ o evin hanımıdır ve yeniden barışma fırsatının ortadan kalkmaması için karı koca aynı evde oturmalıdır. Ancak o kadınlar açıkça ispatlanmış bir zina suçu işler veya buna benzer bir fuhşiyat yaparlarsa, o zaman onları evde tutmanın bir anlamı yoktur. Çünkü bu durumda kadının kocasına yakın olması bağları güçlendirmez, aksine iyice koparır. Ayrıca, eşlerden biri zina etiği takdirde evlilik zaten sona ermiş olur.

Bu bekleme süresinin amacı, kadının hamile olup olmadığının anlaşılması ve boşanma gibi önemli bir konuda kocaya bir kez daha düşünüp kararını gözden geçirme fırsatının verilmesidir.

Ey Müslüman; bu kuralları sakın ihlal etme! Bunlar bizzat Allah tarafından çizilmiş sınırlardır. Her kim Allah'ın sınırlarını çiğnerse, yalnızca kendisine kötülük ve zulmetmiş olur. O hâlde, kadının bekleme süresi dolmadan evliliği sona erdirmeye kalkma! Ne bilirsin; belki de Allah, bu boşanma girişiminden sonra eşler arasında yeniden sevgi ve yakınlık bağları oluşturmak suretiyle hiç beklenmedik yepyeni bir durum ortaya çıkaracaktır.
2 Boşadığınız kadınlar bekleme sürelerini tamamlamaya iyice yaklaştıklarında, ya boşanmaktan vazgeçerek onları meşru ölçüler çerçevesinde güzelce nikâhınız altında tutun ya da güzelce serbest bırakın. Bekleme süresi bitinceye kadar, boşamaktan vazgeçip evliliği sürdürme hakkına sahipsiniz. Fakat bekleme süresi dolduktan sonra pişman olup eşinizi geri almak isterseniz, ancak onun rızasıyla ve yeniden nikâh kıyıp evlilik bedeli olan mehri ödeyerek onunla tekrar evlenebilirsiniz. Bu hüküm, birinci veya ikinci boşamalar için geçerlidir. Eğer eşinizi üçüncü kez boşamışsanız, o bir başkasıyla —formalite icabı değil, gerçek bir nikâhla— evlenip boşanmadıkça, onunla bir daha evlenemezsiniz (2. Bakara: 229-232). Boşama esnasında, aranızdan adalet sahibi iki kişiyi de şahit tutun ve bütün bu işlemleri resmi kayıtlara geçin. Şahitliği Allah için dosdoğru yerine getirin ve hiç kimsenin haksızlığa uğramasına meydan vermeyin. İşte, sizden Allah'a ve âhiret gününe inananlara boşanma konusunda öğütlenen hukuk sistemi budur. Şunu asla unutmayın: Kim Allah'ın emir ve yasaklarına karşı dikkatli ve saygılı davranır ve iyi bir Müslüman olmak için çaba harcarsa, Allah ona her dara düştüğünde mutlaka bir çıkış yolu gösterecektir.
3 Ve bununla da kalmayacak, ona hiç ummadığı yerden nimetler bahşedecektir. Evet; her kim Allah'a güvenir ve O'nun koruması altına girerse, bilsin ki, O kulunun yardımcısıdır ve ona her bakımdan yeter. Hiç kuşkusuz Allah, emrini mutlaka yerine getirir ve hiçbir güç de buna mani olamaz. Nitekim Allah, her şey için bir ölçü belirlemiş ve kâinatı şaşmaz kanunlara bağlı mükemmel bir sistem hâlinde düzenlemiştir.
4 Boşanan kadınların bekleme süresinin üç aybaşı dönemi olduğu daha önce bildirilmişti (2. Bakara: 228). Yaşlılık sebebiyle ay hâlinden kesilmiş olan kadınlarınıza gelince, onların bekleme süreleri hakkında ilâhî hükmün ne olduğuna dair bir şüpheniz varsa, bilin ki, bu süre tam üç aydır. Yaşının küçüklüğü veya herhangi bir hastalık sebebiyle hiç ay hâli görmeyen veya âdetleri çok düzensiz olan kadınların durumu da böyledir. Onlar da üç ay beklerler.

Hamile kadınların bekleme süresi ise, çocuklarını doğuruncaya kadardır.

Kocası ölmüş kadınlara gelince, onlar dört ay on gün beklerler (2. Bakara: 234). Kadın hamile iken kocası ölmüşse, dört ay on günlük süre dolmadan çocuğunu doğursa bile,  bu süreyi tamamlaması gerekir. Bu süre tamamlandığı halde doğum yapmazsa, doğum yapıncaya kadar beklemesi gerekir. Yani bu iki süreden en uzun olanı bekler.

Bekleme mecburiyeti, sadece gerdeğe girmiş kadınlar için geçerlidir. Gerdeğe girmeden boşanmış kadınların —hamile olma ihtimalleri bulunmadığından— bir başkasıyla evlenmek için herhangi bir iddet beklemelerine gerek yoktur (33. Ahzap: 49).

Evet; her kim Allah'tan gelen bu hükümleri çiğnemekten sakınırsa, Allah ona her işinde kolaylık sağlayacaktır.
5 Bu hükümler, bizzat Allah'ın size göndermiş olduğu emridir. Dikkat edin; her kim Allah'tan gelen ilkeler ışığında hayatına yön vererek dürüst ve erdemlice bir hayatı tercih eder ve kötülüklerden titizlikle sakınırsa, Allah onun günahlarını bağışlayacak ve kendisini cennette büyük bir ödülle onurlandıracaktır.

Kocaları ölmüş olan kadınlar, eşlerinin vasiyet ettiği bir yıllık nafakayla geçimlerini sağlarlar (2. Bakara: 240). Boşanmış kadınların nafakalarına gelince:
6 Boşamış olduğunuz kadınları, bekleme süreleri sona erinceye kadar gücünüz oranında ihtiyaçlarını karşılayarak kendi evlerinizde barındırın. Evinizi terk etmeleri için baskı yapmak amacıyla onları rahatsız etmeyin. Eğer hamileyseler, doğum yapıncaya kadar onların geçimlerini sağlayın. Boşanma gerçekleştikten sonra sizin için çocuğunuzu emzirirlerse, emzirme ücretlerini onlara güzelce ödeyin. Bu gibi konuları aranızda güzelce danışıp anlaşarak ortak bir çözüm bulun ve adalet ölçülerine uygun biçimde meseleleri karara bağlayın. Eğer emzirme konusunda aranızda anlaşamayıp zorluğa düşerseniz, çocuğu bir başka kadın da emzirebilir. Fakat çocuğu emzirecek bir kadın bulunamadığı takdirde, annesi onu emzirmek zorundadır.

Nafakada temel ölçü şudur:
7 Zengin olan zenginliği oranında, imkânları sınırlı olan da Allah'ın kendisine verdiği ölçüde ve mahkemenin belirleyeceği miktarda nafaka vermelidir. Çünkü Allah hiç kimseye, vermiş olduğu güç ve imkânlar üzerinde bir sorumluluk yüklemez. Eğer müminler güçleri ölçüsünce yükümlülüklerini yerine getirirlerse, Allah her zorluğun ardından mutlaka bir kolaylık sağlayacaktır.

Sorumluluktan kaçınarak Allah'a isyan edenlere gelince:
8 İnsanlık tarihinde gelip geçmiş nice memleketler, nice ülkeler vardır ki, Rab'lerinin ve dolayısıyla, O'nun gönderdiği Elçilerin emirlerine başkaldırdılar. Biz de sonunda onları çetin bir hesaba çektik ve görülmemiş bir azaba çarptırdık.
9 Böylece, isyankârlıklarının sonucunu tattılar. Yaptıkları zulüm ve haksızlıklar, bu dünyada büyük bir hüsranla neticelendi. Ama asıl cezayı, âhirette görecekler:
10 Allah onlara, cehennemde çetin bir azap hazırlamıştır. Öyleyse, ey iman etmiş olan akıl sahipleri, bunlardan ibret alın da, Allah'tan gelen ilkelere göre hayatınızı yönlendirerek zulüm ve haksızlıklardan titizlikle sakının. İşte bunun için Allah size, mükemmel bir hikmet, öğüt ve uyarı kitabı olan bu Kur'an'ı gönderdi.
11 Yani, Allah'ın apaçık ayetlerini size okuyup sizi doğru yola çağıran bir mübarek Elçi gönderdi ki, bu ayetlere iman edip güzel ve yararlı işler yapanları inkâr ve cehalet karanlıklarından çıkarıp imanın huzur verici aydınlığına ulaştırsın.

O hâlde, her kim Allah'ın Kitabına inanır ve bu imana yaraşan dürüst ve erdemlice davranışlar ortaya koyarsa, Allah onu ağaçlarının altından ırmaklar çağıldayan ve sonsuza dek içinde yaşayacağı cennet bahçelerine yerleştirecektir. Böylece Allah ona, insanoğlunun sahip olabileceği en muhteşem nimetleri bahşetmiş olacaktır.
12 O Allah ki, iç içe tabakalardan oluşan yedi kat göğü ve aynı şekilde yerden de bir o kadarını yaratmıştır. Şu uçsuz bucaksız kâinatı ve uzayın derinliklerinde yüzmekte olan sayısız yıldızları, güneş sistemlerini, galaksileri... yaratan ve mükemmel bir sistemle dengede tutan O'dur. Allah'ın doğaya ve insana yönelik hüküm ve emirleri, yerlerle gökler arasında sürekli akıp duruyor ve O'nun yaratıcı kudretinin tecellileri, hayranlık verici güzellikleriyle açık birer mucize olarak her an ve her yerde gözünüzü gönlünüzü aydınlatıyor ki, böylece, Allah'ın her şeye kadir olduğunu ve sonsuz ilmiyle her şeyi kuşattığını tüm benliğinizle idrak edesiniz.
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ اِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَٓاءَ فَطَلِّقُوهُنَّ لِعِدَّتِهِنَّ وَاَحْصُوا الْعِدَّةَۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَ رَبَّكُمْۚ لَا تُخْرِجُوهُنَّ مِنْ بُيُوتِهِنَّ وَلَا يَخْرُجْنَ اِلَّٓا اَنْ يَأْت۪ينَ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍۜ وَتِلْكَ حُدُودُ اللّٰهِۜ وَمَنْ يَتَعَدَّ حُدُودَ اللّٰهِ فَقَدْ ظَلَمَ نَفْسَهُۜ لَا تَدْر۪ي لَعَلَّ اللّٰهَ يُحْدِثُ بَعْدَ ذٰلِكَ اَمْراً 1
فَاِذَا بَلَغْنَ اَجَلَهُنَّ فَاَمْسِكُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ اَوْ فَارِقُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ وَاَشْهِدُوا ذَوَيْ عَدْلٍ مِنْكُمْ وَاَق۪يمُوا الشَّهَادَةَ لِلّٰهِۜ ذٰلِكُمْ يُوعَظُ بِه۪ مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِۜ وَمَنْ يَتَّقِ اللّٰهَ يَجْعَلْ لَهُ مَخْرَجاًۙ 2
وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُۜ وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِ فَهُوَ حَسْبُهُۜ اِنَّ اللّٰهَ بَالِغُ اَمْرِه۪ۜ قَدْ جَعَلَ اللّٰهُ لِكُلِّ شَيْءٍ قَدْراً 3
وَالّٰٓئ۪ يَـئِسْنَ مِنَ الْمَح۪يضِ مِنْ نِسَٓائِكُمْ اِنِ ارْتَبْتُمْ فَعِدَّتُهُنَّ ثَلٰثَةُ اَشْهُرٍۙ وَالّٰٓئ۪ لَمْ يَحِضْنَۜ وَاُو۬لَاتُ الْاَحْمَالِ اَجَلُهُنَّ اَنْ يَضَعْنَ حَمْلَهُنَّۜ وَمَنْ يَتَّقِ اللّٰهَ يَجْعَلْ لَهُ مِنْ اَمْرِه۪ يُسْراً 4
ذٰلِكَ اَمْرُ اللّٰهِ اَنْزَلَهُٓ اِلَيْكُمْۜ وَمَنْ يَتَّقِ اللّٰهَ يُكَفِّرْ عَنْهُ سَيِّـَٔاتِه۪ وَيُعْظِمْ لَـهُٓ اَجْراً 5
اَسْكِنُوهُنَّ مِنْ حَيْثُ سَكَنْتُمْ مِنْ وُجْدِكُمْ وَلَا تُضَٓارُّوهُنَّ لِتُضَيِّقُوا عَلَيْهِنَّۜ وَاِنْ كُنَّ اُو۬لَاتِ حَمْلٍ فَاَنْفِقُوا عَلَيْهِنَّ حَتّٰى يَضَعْنَ حَمْلَهُنَّۚ فَاِنْ اَرْضَعْنَ لَكُمْ فَاٰتُوهُنَّ اُجُورَهُنَّۚ وَأْتَمِرُوا بَيْنَكُمْ بِمَعْرُوفٍۚ وَاِنْ تَعَاسَرْتُمْ فَسَتُرْضِعُ لَهُٓ اُخْرٰىۜ 6
لِيُنْفِقْ ذُوسَعَةٍ مِنْ سَعَتِه۪ۜ وَمَنْ قُدِرَ عَلَيْهِ رِزْقُهُ فَلْيُنْفِقْ مِمَّٓا اٰتٰيهُ اللّٰهُۜ لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْساً اِلَّا مَٓا اٰتٰيهَاۜ سَيَجْعَلُ اللّٰهُ بَعْدَ عُسْرٍ يُسْراً۟ 7
وَكَاَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ عَتَتْ عَنْ اَمْرِ رَبِّهَا وَرُسُلِه۪ فَحَاسَبْنَاهَا حِسَاباً شَد۪يداً وَعَذَّبْنَاهَا عَذَاباً نُكْراً 8
فَذَاقَتْ وَبَالَ اَمْرِهَا وَكَانَ عَاقِبَةُ اَمْرِهَا خُسْراً 9
اَعَدَّ اللّٰهُ لَهُمْ عَذَاباً شَد۪يداً فَاتَّقُوا اللّٰهَ يَٓا اُو۬لِي الْاَلْبَابِۚۛ اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُواۚۛ قَدْ اَنْزَلَ اللّٰهُ اِلَيْكُمْ ذِكْراًۙ 10
رَسُولاً يَتْلُوا عَلَيْكُمْ اٰيَاتِ اللّٰهِ مُبَيِّنَاتٍ لِيُخْرِجَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّورِۜ وَمَنْ يُؤْمِنْ بِاللّٰهِ وَيَعْمَلْ صَالِحاً يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَٓا اَبَداًۜ قَدْ اَحْسَنَ اللّٰهُ لَهُ رِزْقاً 11
اَللّٰهُ الَّذ۪ي خَلَقَ سَبْعَ سَمٰوَاتٍ وَمِنَ الْاَرْضِ مِثْلَهُنَّۜ يَتَنَزَّلُ الْاَمْرُ بَيْنَهُنَّ لِتَعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌۙ وَاَنَّ اللّٰهَ قَدْ اَحَاطَ بِكُلِّ شَيْءٍ عِلْماً 12
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ اِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَٓاءَ فَطَلِّقُوهُنَّ لِعِدَّتِهِنَّ وَاَحْصُوا الْعِدَّةَۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَ رَبَّكُمْۚ لَا تُخْرِجُوهُنَّ مِنْ بُيُوتِهِنَّ وَلَا يَخْرُجْنَ اِلَّٓا اَنْ يَأْت۪ينَ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍۜ وَتِلْكَ حُدُودُ اللّٰهِۜ وَمَنْ يَتَعَدَّ حُدُودَ اللّٰهِ فَقَدْ ظَلَمَ نَفْسَهُۜ لَا تَدْر۪ي لَعَلَّ اللّٰهَ يُحْدِثُ بَعْدَ ذٰلِكَ اَمْراً
Ey Peygamber! Mümin erkeklere de ki: Hanımlarınızı boşamaya karar verdiğiniz zaman, onları iddetleri içinde, yani cinsel ilişkide bulunmadığınız bir temizlik döneminde boşayın ve ey hanımlar, kocalar ve aile büyükleri! Boşamanın hukuken gerçekleşmesi için kadının beklemesi gereken süreyi —ki üç ay hâlidir— dikkatlice hesaplayın. Bütün bunları yaparken, Rabb'iniz olan Allah'a karşı gelmekten, hak ve adalet sınırlarını ihlal etmekten sakının.

Kadınlar bu süreyi beklerlerken, onları evlerinizden çıkarmayın, kendileri de kocaları izin verse bile evlerini terk edip dışarı çıkmasınlar. Çünkü bu süre bitinceye kadar kadın hâlâ o evin hanımıdır ve yeniden barışma fırsatının ortadan kalkmaması için karı koca aynı evde oturmalıdır. Ancak o kadınlar açıkça ispatlanmış bir zina suçu işler veya buna benzer bir fuhşiyat yaparlarsa, o zaman onları evde tutmanın bir anlamı yoktur. Çünkü bu durumda kadının kocasına yakın olması bağları güçlendirmez, aksine iyice koparır. Ayrıca, eşlerden biri zina etiği takdirde evlilik zaten sona ermiş olur.

Bu bekleme süresinin amacı, kadının hamile olup olmadığının anlaşılması ve boşanma gibi önemli bir konuda kocaya bir kez daha düşünüp kararını gözden geçirme fırsatının verilmesidir.

Ey Müslüman; bu kuralları sakın ihlal etme! Bunlar bizzat Allah tarafından çizilmiş sınırlardır. Her kim Allah'ın sınırlarını çiğnerse, yalnızca kendisine kötülük ve zulmetmiş olur. O hâlde, kadının bekleme süresi dolmadan evliliği sona erdirmeye kalkma! Ne bilirsin; belki de Allah, bu boşanma girişiminden sonra eşler arasında yeniden sevgi ve yakınlık bağları oluşturmak suretiyle hiç beklenmedik yepyeni bir durum ortaya çıkaracaktır.
1
فَاِذَا بَلَغْنَ اَجَلَهُنَّ فَاَمْسِكُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ اَوْ فَارِقُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ وَاَشْهِدُوا ذَوَيْ عَدْلٍ مِنْكُمْ وَاَق۪يمُوا الشَّهَادَةَ لِلّٰهِۜ ذٰلِكُمْ يُوعَظُ بِه۪ مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِۜ وَمَنْ يَتَّقِ اللّٰهَ يَجْعَلْ لَهُ مَخْرَجاًۙ
Boşadığınız kadınlar bekleme sürelerini tamamlamaya iyice yaklaştıklarında, ya boşanmaktan vazgeçerek onları meşru ölçüler çerçevesinde güzelce nikâhınız altında tutun ya da güzelce serbest bırakın. Bekleme süresi bitinceye kadar, boşamaktan vazgeçip evliliği sürdürme hakkına sahipsiniz. Fakat bekleme süresi dolduktan sonra pişman olup eşinizi geri almak isterseniz, ancak onun rızasıyla ve yeniden nikâh kıyıp evlilik bedeli olan mehri ödeyerek onunla tekrar evlenebilirsiniz. Bu hüküm, birinci veya ikinci boşamalar için geçerlidir. Eğer eşinizi üçüncü kez boşamışsanız, o bir başkasıyla —formalite icabı değil, gerçek bir nikâhla— evlenip boşanmadıkça, onunla bir daha evlenemezsiniz (2. Bakara: 229-232). Boşama esnasında, aranızdan adalet sahibi iki kişiyi de şahit tutun ve bütün bu işlemleri resmi kayıtlara geçin. Şahitliği Allah için dosdoğru yerine getirin ve hiç kimsenin haksızlığa uğramasına meydan vermeyin. İşte, sizden Allah'a ve âhiret gününe inananlara boşanma konusunda öğütlenen hukuk sistemi budur. Şunu asla unutmayın: Kim Allah'ın emir ve yasaklarına karşı dikkatli ve saygılı davranır ve iyi bir Müslüman olmak için çaba harcarsa, Allah ona her dara düştüğünde mutlaka bir çıkış yolu gösterecektir.
2
وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُۜ وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِ فَهُوَ حَسْبُهُۜ اِنَّ اللّٰهَ بَالِغُ اَمْرِه۪ۜ قَدْ جَعَلَ اللّٰهُ لِكُلِّ شَيْءٍ قَدْراً
Ve bununla da kalmayacak, ona hiç ummadığı yerden nimetler bahşedecektir. Evet; her kim Allah'a güvenir ve O'nun koruması altına girerse, bilsin ki, O kulunun yardımcısıdır ve ona her bakımdan yeter. Hiç kuşkusuz Allah, emrini mutlaka yerine getirir ve hiçbir güç de buna mani olamaz. Nitekim Allah, her şey için bir ölçü belirlemiş ve kâinatı şaşmaz kanunlara bağlı mükemmel bir sistem hâlinde düzenlemiştir.
3
وَالّٰٓئ۪ يَـئِسْنَ مِنَ الْمَح۪يضِ مِنْ نِسَٓائِكُمْ اِنِ ارْتَبْتُمْ فَعِدَّتُهُنَّ ثَلٰثَةُ اَشْهُرٍۙ وَالّٰٓئ۪ لَمْ يَحِضْنَۜ وَاُو۬لَاتُ الْاَحْمَالِ اَجَلُهُنَّ اَنْ يَضَعْنَ حَمْلَهُنَّۜ وَمَنْ يَتَّقِ اللّٰهَ يَجْعَلْ لَهُ مِنْ اَمْرِه۪ يُسْراً
Boşanan kadınların bekleme süresinin üç aybaşı dönemi olduğu daha önce bildirilmişti (2. Bakara: 228). Yaşlılık sebebiyle ay hâlinden kesilmiş olan kadınlarınıza gelince, onların bekleme süreleri hakkında ilâhî hükmün ne olduğuna dair bir şüpheniz varsa, bilin ki, bu süre tam üç aydır. Yaşının küçüklüğü veya herhangi bir hastalık sebebiyle hiç ay hâli görmeyen veya âdetleri çok düzensiz olan kadınların durumu da böyledir. Onlar da üç ay beklerler.

Hamile kadınların bekleme süresi ise, çocuklarını doğuruncaya kadardır.

Kocası ölmüş kadınlara gelince, onlar dört ay on gün beklerler (2. Bakara: 234). Kadın hamile iken kocası ölmüşse, dört ay on günlük süre dolmadan çocuğunu doğursa bile,  bu süreyi tamamlaması gerekir. Bu süre tamamlandığı halde doğum yapmazsa, doğum yapıncaya kadar beklemesi gerekir. Yani bu iki süreden en uzun olanı bekler.

Bekleme mecburiyeti, sadece gerdeğe girmiş kadınlar için geçerlidir. Gerdeğe girmeden boşanmış kadınların —hamile olma ihtimalleri bulunmadığından— bir başkasıyla evlenmek için herhangi bir iddet beklemelerine gerek yoktur (33. Ahzap: 49).

Evet; her kim Allah'tan gelen bu hükümleri çiğnemekten sakınırsa, Allah ona her işinde kolaylık sağlayacaktır.
4
ذٰلِكَ اَمْرُ اللّٰهِ اَنْزَلَهُٓ اِلَيْكُمْۜ وَمَنْ يَتَّقِ اللّٰهَ يُكَفِّرْ عَنْهُ سَيِّـَٔاتِه۪ وَيُعْظِمْ لَـهُٓ اَجْراً
Bu hükümler, bizzat Allah'ın size göndermiş olduğu emridir. Dikkat edin; her kim Allah'tan gelen ilkeler ışığında hayatına yön vererek dürüst ve erdemlice bir hayatı tercih eder ve kötülüklerden titizlikle sakınırsa, Allah onun günahlarını bağışlayacak ve kendisini cennette büyük bir ödülle onurlandıracaktır.

Kocaları ölmüş olan kadınlar, eşlerinin vasiyet ettiği bir yıllık nafakayla geçimlerini sağlarlar (2. Bakara: 240). Boşanmış kadınların nafakalarına gelince:
5
اَسْكِنُوهُنَّ مِنْ حَيْثُ سَكَنْتُمْ مِنْ وُجْدِكُمْ وَلَا تُضَٓارُّوهُنَّ لِتُضَيِّقُوا عَلَيْهِنَّۜ وَاِنْ كُنَّ اُو۬لَاتِ حَمْلٍ فَاَنْفِقُوا عَلَيْهِنَّ حَتّٰى يَضَعْنَ حَمْلَهُنَّۚ فَاِنْ اَرْضَعْنَ لَكُمْ فَاٰتُوهُنَّ اُجُورَهُنَّۚ وَأْتَمِرُوا بَيْنَكُمْ بِمَعْرُوفٍۚ وَاِنْ تَعَاسَرْتُمْ فَسَتُرْضِعُ لَهُٓ اُخْرٰىۜ
Boşamış olduğunuz kadınları, bekleme süreleri sona erinceye kadar gücünüz oranında ihtiyaçlarını karşılayarak kendi evlerinizde barındırın. Evinizi terk etmeleri için baskı yapmak amacıyla onları rahatsız etmeyin. Eğer hamileyseler, doğum yapıncaya kadar onların geçimlerini sağlayın. Boşanma gerçekleştikten sonra sizin için çocuğunuzu emzirirlerse, emzirme ücretlerini onlara güzelce ödeyin. Bu gibi konuları aranızda güzelce danışıp anlaşarak ortak bir çözüm bulun ve adalet ölçülerine uygun biçimde meseleleri karara bağlayın. Eğer emzirme konusunda aranızda anlaşamayıp zorluğa düşerseniz, çocuğu bir başka kadın da emzirebilir. Fakat çocuğu emzirecek bir kadın bulunamadığı takdirde, annesi onu emzirmek zorundadır.

Nafakada temel ölçü şudur:
6
لِيُنْفِقْ ذُوسَعَةٍ مِنْ سَعَتِه۪ۜ وَمَنْ قُدِرَ عَلَيْهِ رِزْقُهُ فَلْيُنْفِقْ مِمَّٓا اٰتٰيهُ اللّٰهُۜ لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْساً اِلَّا مَٓا اٰتٰيهَاۜ سَيَجْعَلُ اللّٰهُ بَعْدَ عُسْرٍ يُسْراً۟
Zengin olan zenginliği oranında, imkânları sınırlı olan da Allah'ın kendisine verdiği ölçüde ve mahkemenin belirleyeceği miktarda nafaka vermelidir. Çünkü Allah hiç kimseye, vermiş olduğu güç ve imkânlar üzerinde bir sorumluluk yüklemez. Eğer müminler güçleri ölçüsünce yükümlülüklerini yerine getirirlerse, Allah her zorluğun ardından mutlaka bir kolaylık sağlayacaktır.

Sorumluluktan kaçınarak Allah'a isyan edenlere gelince:
7
وَكَاَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ عَتَتْ عَنْ اَمْرِ رَبِّهَا وَرُسُلِه۪ فَحَاسَبْنَاهَا حِسَاباً شَد۪يداً وَعَذَّبْنَاهَا عَذَاباً نُكْراً
İnsanlık tarihinde gelip geçmiş nice memleketler, nice ülkeler vardır ki, Rab'lerinin ve dolayısıyla, O'nun gönderdiği Elçilerin emirlerine başkaldırdılar. Biz de sonunda onları çetin bir hesaba çektik ve görülmemiş bir azaba çarptırdık.
8
فَذَاقَتْ وَبَالَ اَمْرِهَا وَكَانَ عَاقِبَةُ اَمْرِهَا خُسْراً
Böylece, isyankârlıklarının sonucunu tattılar. Yaptıkları zulüm ve haksızlıklar, bu dünyada büyük bir hüsranla neticelendi. Ama asıl cezayı, âhirette görecekler:
9
اَعَدَّ اللّٰهُ لَهُمْ عَذَاباً شَد۪يداً فَاتَّقُوا اللّٰهَ يَٓا اُو۬لِي الْاَلْبَابِۚۛ اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُواۚۛ قَدْ اَنْزَلَ اللّٰهُ اِلَيْكُمْ ذِكْراًۙ
Allah onlara, cehennemde çetin bir azap hazırlamıştır. Öyleyse, ey iman etmiş olan akıl sahipleri, bunlardan ibret alın da, Allah'tan gelen ilkelere göre hayatınızı yönlendirerek zulüm ve haksızlıklardan titizlikle sakının. İşte bunun için Allah size, mükemmel bir hikmet, öğüt ve uyarı kitabı olan bu Kur'an'ı gönderdi.
10
رَسُولاً يَتْلُوا عَلَيْكُمْ اٰيَاتِ اللّٰهِ مُبَيِّنَاتٍ لِيُخْرِجَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّورِۜ وَمَنْ يُؤْمِنْ بِاللّٰهِ وَيَعْمَلْ صَالِحاً يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَٓا اَبَداًۜ قَدْ اَحْسَنَ اللّٰهُ لَهُ رِزْقاً
Yani, Allah'ın apaçık ayetlerini size okuyup sizi doğru yola çağıran bir mübarek Elçi gönderdi ki, bu ayetlere iman edip güzel ve yararlı işler yapanları inkâr ve cehalet karanlıklarından çıkarıp imanın huzur verici aydınlığına ulaştırsın.

O hâlde, her kim Allah'ın Kitabına inanır ve bu imana yaraşan dürüst ve erdemlice davranışlar ortaya koyarsa, Allah onu ağaçlarının altından ırmaklar çağıldayan ve sonsuza dek içinde yaşayacağı cennet bahçelerine yerleştirecektir. Böylece Allah ona, insanoğlunun sahip olabileceği en muhteşem nimetleri bahşetmiş olacaktır.
11
اَللّٰهُ الَّذ۪ي خَلَقَ سَبْعَ سَمٰوَاتٍ وَمِنَ الْاَرْضِ مِثْلَهُنَّۜ يَتَنَزَّلُ الْاَمْرُ بَيْنَهُنَّ لِتَعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌۙ وَاَنَّ اللّٰهَ قَدْ اَحَاطَ بِكُلِّ شَيْءٍ عِلْماً
O Allah ki, iç içe tabakalardan oluşan yedi kat göğü ve aynı şekilde yerden de bir o kadarını yaratmıştır. Şu uçsuz bucaksız kâinatı ve uzayın derinliklerinde yüzmekte olan sayısız yıldızları, güneş sistemlerini, galaksileri... yaratan ve mükemmel bir sistemle dengede tutan O'dur. Allah'ın doğaya ve insana yönelik hüküm ve emirleri, yerlerle gökler arasında sürekli akıp duruyor ve O'nun yaratıcı kudretinin tecellileri, hayranlık verici güzellikleriyle açık birer mucize olarak her an ve her yerde gözünüzü gönlünüzü aydınlatıyor ki, böylece, Allah'ın her şeye kadir olduğunu ve sonsuz ilmiyle her şeyi kuşattığını tüm benliğinizle idrak edesiniz.
12

Sureler

Mealler