Sureler
Mealler
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 Ey Peygamber! Neden eşlerini memnun etmek için Allah'ın sana helâl kıldığı bir şeyi kendine yasaklıyorsun? Sakın bir daha böyle bir şey yapma. Çünkü Allah'tan başka hiç kimse, haram veya helâl kılma yetkisine sahip değildir.

Bununla birlikte, Allah senin bu küçük hatanı ve eşlerinin dünya malını arzu ederek sana karşı yaptıkları saygısızlığı affetmiştir. Çünkü Allah, çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.

Öyleyse, ey Peygamber, etmiş olduğun yeminden dönmeli ve bunun kefaretini vermelisin.
2 Zira Allah, uygun olmayan yeminlerinizden dönmeyi size meşru kılmıştır (5. Maide: 89). Şunu iyi bilin ki, sizin yegâne dostunuz, yardımcınız, koruyucunuz ve Mevlâ'nız Allah'tır. O, kullarının yapısını ve özelliklerini en iyi bilendir, sonsuz ilim ve hikmetiyle en doğru hükmü veren bir hakîmdir.

İşte bu ilim ve hikmetin bir tecellisi olarak:
3 Hani Peygamber, eşlerinden birine bir sır vermiş ve bunu hiç kimseye anlatmamasını ona tembihlemişti. Fakat Peygamberin hanımı bunu diğer bir hanımına anlatınca, Allah onlar arasında geçen bütün konuşmaları Peygambere bildirerek onu bundan haberdar kılmıştı. Peygamber de hanımlarına gelerek olup bitenlerin bir kısmını onlara anlatmış, bir kısmına ise —yüce edebinden dolayı— hiç değinmemişti. Peygamber bunu eşine anlatınca, eşi hayretler içinde "Bunu sana kim bildirdi?" diye sormuş, Peygamber de "Her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olan Allah bunu bana bildirdi!" diye cevaplamıştı. Peygamber, sırrını ifşa ettiği için Hz. Ayşe'ye sitem edince, Ayşe ile Hafsa birbirlerini destekleyerek, kırıcı sözlerle onu incitmişler ve daha sonra diğer hanımları da benzer tavırlar göstermişlerdi.
4 Ey Peygamber hanımları! Özellikle de siz ikiniz, Ayşe ve Hafsa! Eğer yaptıklarınızdan pişmanlık duyup Allah'a yönelirseniz bu yerinde bir davranış olur. Çünkü ikinizin de kalpleri yanlışlık ve haksızlığa iyice meyletmişti. Fakat tövbe etmek yerine, birbirinize arka çıkıp Peygambere karşı gelirseniz, şunu iyi bilin ki, onun koruyucusu Allah'tır. Ayrıca, gizli fısıltılarınızı Peygambere bildiren Cebrail, öz babalarınızın da içlerinde bulunduğu dürüst ve erdemli müminler ve diğer bütün melekler de onun yardımcısıdırlar. Bütün müminler onun kılına zarar gelmesin diye her türlü tehlikeye karşı canlarını siper ederek onu korumayı ve bu uğurda şehit olmayı en büyük şeref bilirler. İşte mesele bu kadar önemlidir.

Ey Peygamber hanımları! İslâm davasının başarıya ulaşması için büyük bir fedakârlıkla mücadele veren ve ümmetinin sorumluluğunu her an omzunda hissederek gece gündüz çaba harcayan Peygamber, eğer sizi boşamıyor ve sizi üzmemek için eziyetlerinize sabırla katlanıyorsa, bu size muhtaç ve mahkûm olduğundan değildir:
5 Eğer Peygamber sizi boşarsa, Rabb'i ona sizin yerinize, sizden daha hayırlı eşler nasip edecektir: Allah'a yürekten boyun eğen, O'na içtenlikle iman eden, kendisini Allah'a adamış, daima Allah'a yönelen, O'na hakkıyla kulluk ve ibadet eden, anlam ve hikmetini özümseyerek namaz kılan ve oruç tutan dul kadınlar ve genç kızlar bahşedecektir. Çünkü Peygamberin —tüm ümmete örnek olması gereken— ailesindeki huzursuzluk, bütün ümmetin huzursuzluğu demektir. O hâlde:
6 Ey iman edenler! Hem kendinizi, hem de ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun. Unutmayın ki, cehennem ateşini tutuşturan, işlediği kötülükler yüzünden bizzat insanın kendisidir ve tüm kötülüklerin temeli ve asıl kaynağı, ilâhî iradeye başkaldırarak sahte ilâhların boyunduruğu altına girmektir ki, bunun en belirgin simgesi, önünde saygıyla boyun eğilen taştan putlar ve heykellerdir. O hâlde, dünyada yapılan zulüm ve haksızlıkların bir gün cehennemde ateş olup zalimin karşısına çıkacağını unutmayın. Zalimleri bekleyen bu ateşin başında, Allah'ın emirlerine asla karşı gelmeyen ve kendilerine verilen her emri itirazsız ve eksiksiz yerine getiren son derece acımasız, sert ve güçlü melekler olan zebaniler vardır.
7 O Gün zalimlere, "Ey inkârcılar!" denilecek, "Bugün özür dileyip bahaneler öne sürmeye kalkmayın. Çünkü siz, yalnızca yaptıklarınızın karşılığını göreceksiniz."
8 Ey iman edenler! Tüm içtenliğinizle Allah'a yönelip günahlarınızdan pişmanlık duyarak tövbe edin. Yüreğinizdeki ümit ışığı hiç sönmesin. Umulur ki, Rabb'iniz günahlarınızı bağışlayacak ve sizi, içerisinde ırmaklar çağıldayan cennet bahçelerine yerleştirecektir. O gün Allah, Peygamberini ve onun yanında yer alan samimî ve fedakâr Müslümanları elbette utandırmayacaktır. Öyle ki, o gün zalimler ve münafıklar karanlıklar içinde cehenneme doğru yol alırlarken, müminlerin dünyada iken kazanmış oldukları nurları, önlerinden ve sağ taraflarından kendilerini takip edecek ve cennete giden yolu onlara gösterecektir. Müminler, "Ey Rabb'imiz!" diye yalvaracaklar, "Yolculuğumuzu cennetle noktalayarak nurumuzu tamamla. Gerçi biz bunu hak edecek davranışlar gösteremedik, Sana hakkıyla kulluk da edemedik, onun için bizi bağışla ey Rabb'imiz. H iç kuşku yok ki, Sen her şeye kadirsin."

Bu müjdeye nail olabilmek için:
9 Ey Peygamber ve Peygamberin izinde yürüyen Müslüman! Allah'ın ayetlerini açıkça inkâr eden kâfirlere ve küfrünü gizleyerek aranıza sızmış olan ikiyüzlülere karşı her alanda mücadele vererek, Kur'an'ın hedeflediği adalet sistemini yeryüzünde egemen kılmak üzere onlarla cihâd et. Dinin ilkelerini korumak söz konusu olduğunda, onlara karşı sert ve kararlı davran. İnkâr ve zulümden vazgeçmedikleri takdirde, varacakları yer cehennemdir. Ne kötü bir son!
10 Allah, buyruklarına karşı gelerek inkâr edenlerin, Peygamberin en yakın akrabası bile olsalar cezadan kurtulamayacaklarını açıklayıp müminleri uyarmak için, Nuh'un karısı ile Lut'un karısını örnek veriyor: Bunların her ikisi de, iki dürüst ve erdemli iki kulumuzun nikâhı altında bulunuyorlardı. Ancak imandan yüz çevirerek onlara karşı geldiler ve birer Peygamber olan kocaları, onları Allah'ın cezasından kurtaramadı. Böylece, diğer kâfirlerle birlikte helâk olup gittiler. Fakat asıl cezayı âhirette çekecekler: Bu isyankâr kadınların her ikisine de, "Haydi, cehenneme giren diğer kâfirlerle birlikte siz de ateşe girin!" denilecektir.
11 Allah iman edenler için de, iyi bir Müslüman olmaya engel olacak en olumsuz, en kötü ortamda, Firavun'un sarayında ve Firavun gibi bir zalimin hanımı olduğu halde, bütün müminlere örnek bir mümin hanım derecesine yükselen Asiye'nin iman ve sabır nişanesi olan hayatını örnek veriyor: Bir kadının hayal edebileceği bütün dünyevî zenginlik ve imkânlara sahip olan Asiye, dünyanın lüks ve ihtişamını elinin tersiyle iterek, "Ey Rabb'im!" diye yalvarmıştı, "Zalimlerin saraylarını, villalarını istemem, bana katında bulunan cennette bir köşk hazırla Allah'ım! Beni Firavun'dan ve onun yaptığı zulüm ve haksızlıklardan koru ve bu zalim toplum ile aynı hayatı ve aynı akıbeti paylaşmaktan kurtar beni ya Rab!"
12 Ve İmran kızı Meryem'i de, mümin hanımlar için ikinci bir örnek kıldık: O Meryem ki, iffetini titizlikle korumuş, bir iffet ve ahlâk timsali olmuştu. Biz de, kendisine hayat veren Ruhumuzdan üflemiş ve İsa gibi yüce bir Peygamberin annesi olma şerefini ona bahşetmiştik. Fakat o, asla bir Peygamber annesi olduğuna güvenip şımarmadı. Rabb'inin buyruklarına ve bütün kitaplarına yürekten inandı ve hayatı boyunca, tüm varlığını Allah'a adayan tertemiz ve itaatkâr kadınlardan biri oldu.
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ لِمَ تُحَرِّمُ مَٓا اَحَلَّ اللّٰهُ لَكَۚ تَبْتَغ۪ي مَرْضَاتَ اَزْوَاجِكَۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪يمٌ 1
قَدْ فَرَضَ اللّٰهُ لَـكُمْ تَحِلَّةَ اَيْمَانِكُمْۚ وَاللّٰهُ مَوْلٰيكُمْۚ وَهُوَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ 2
وَاِذْ اَسَرَّ النَّبِيُّ اِلٰى بَعْضِ اَزْوَاجِه۪ حَد۪يثاًۚ فَلَمَّا نَبَّاَتْ بِه۪ وَاَظْهَرَهُ اللّٰهُ عَلَيْهِ عَرَّفَ بَعْضَهُ وَاَعْرَضَ عَنْ بَعْضٍۚ فَلَمَّا نَبَّاَهَا بِه۪ قَالَتْ مَنْ اَنْبَاَكَ هٰذَاۜ قَالَ نَبَّاَنِيَ الْعَل۪يمُ الْخَب۪يرُ 3
اِنْ تَتُوبَٓا اِلَى اللّٰهِ فَقَدْ صَغَتْ قُلُوبُكُمَاۚ وَاِنْ تَظَاهَرَا عَلَيْهِ فَاِنَّ اللّٰهَ هُوَ مَوْلٰيهُ وَجِبْر۪يلُ وَصَالِـحُ الْمُؤْمِن۪ينَۚ وَالْمَلٰٓئِكَةُ بَعْدَ ذٰلِكَ ظَه۪يرٌ 4
عَسٰى رَبُّهُٓ اِنْ طَلَّقَكُنَّ اَنْ يُبْدِلَهُٓ اَزْوَاجاً خَيْراً مِنْكُنَّ مُسْلِمَاتٍ مُؤْمِنَاتٍ قَانِتَاتٍ تَٓائِبَاتٍ عَابِدَاتٍ سَٓائِحَاتٍ ثَيِّبَاتٍ وَاَبْكَاراً 5
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا قُٓوا اَنْفُسَكُمْ وَاَهْل۪يكُمْ نَاراً وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ عَلَيْهَا مَلٰٓئِكَةٌ غِلَاظٌ شِدَادٌ لَا يَعْصُونَ اللّٰهَ مَٓا اَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ 6
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَا تَعْتَذِرُوا الْيَوْمَۜ اِنَّمَا تُجْزَوْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ۟ 7
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا تُوبُٓوا اِلَى اللّٰهِ تَوْبَةً نَصُوحاًۜ عَسٰى رَبُّكُمْ اَنْ يُكَفِّرَ عَنْكُمْ سَيِّـَٔاتِكُمْ وَيُدْخِلَكُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۙ يَوْمَ لَا يُخْزِي اللّٰهُ النَّبِيَّ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مَعَهُۚ نُورُهُمْ يَسْعٰى بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَبِاَيْمَانِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّـنَٓا اَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْ لَنَاۚ اِنَّكَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ 8
يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ جَاهِدِ الْكُفَّارَ وَالْمُنَافِق۪ينَ وَاغْلُظْ عَلَيْهِمْۜ وَمَأْوٰيهُمْ جَهَنَّمُۜ وَبِئْسَ الْمَص۪يرُ 9
ضَرَبَ اللّٰهُ مَثَلاً لِلَّذ۪ينَ كَفَرُوا امْرَاَتَ نُوحٍ وَامْرَاَتَ لُوطٍۜ كَانَتَا تَحْتَ عَبْدَيْنِ مِنْ عِبَادِنَا صَالِحَيْنِ فَخَانَتَاهُمَا فَلَمْ يُغْنِيَا عَنْهُمَا مِنَ اللّٰهِ شَيْـٔاً وَق۪يلَ ادْخُلَا النَّارَ مَعَ الدَّاخِل۪ينَ 10
وَضَرَبَ اللّٰهُ مَثَلاً لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا امْرَاَتَ فِرْعَوْنَۢ اِذْ قَالَتْ رَبِّ ابْنِ ل۪ي عِنْدَكَ بَيْتاً فِي الْجَنَّةِ وَنَجِّن۪ي مِنْ فِرْعَوْنَ وَعَمَلِه۪ وَنَجِّن۪ي مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِم۪ينَۙ 11
وَمَرْيَمَ ابْنَتَ عِمْرٰنَ الَّت۪ٓي اَحْصَنَتْ فَرْجَهَا فَنَفَخْنَا ف۪يهِ مِنْ رُوحِنَا وَصَدَّقَتْ بِكَلِمَاتِ رَبِّهَا وَكُتُبِه۪ وَكَانَتْ مِنَ الْقَانِت۪ينَ 12
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ لِمَ تُحَرِّمُ مَٓا اَحَلَّ اللّٰهُ لَكَۚ تَبْتَغ۪ي مَرْضَاتَ اَزْوَاجِكَۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪يمٌ
Ey Peygamber! Neden eşlerini memnun etmek için Allah'ın sana helâl kıldığı bir şeyi kendine yasaklıyorsun? Sakın bir daha böyle bir şey yapma. Çünkü Allah'tan başka hiç kimse, haram veya helâl kılma yetkisine sahip değildir.

Bununla birlikte, Allah senin bu küçük hatanı ve eşlerinin dünya malını arzu ederek sana karşı yaptıkları saygısızlığı affetmiştir. Çünkü Allah, çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.

Öyleyse, ey Peygamber, etmiş olduğun yeminden dönmeli ve bunun kefaretini vermelisin.
1
قَدْ فَرَضَ اللّٰهُ لَـكُمْ تَحِلَّةَ اَيْمَانِكُمْۚ وَاللّٰهُ مَوْلٰيكُمْۚ وَهُوَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ
Zira Allah, uygun olmayan yeminlerinizden dönmeyi size meşru kılmıştır (5. Maide: 89). Şunu iyi bilin ki, sizin yegâne dostunuz, yardımcınız, koruyucunuz ve Mevlâ'nız Allah'tır. O, kullarının yapısını ve özelliklerini en iyi bilendir, sonsuz ilim ve hikmetiyle en doğru hükmü veren bir hakîmdir.

İşte bu ilim ve hikmetin bir tecellisi olarak:
2
وَاِذْ اَسَرَّ النَّبِيُّ اِلٰى بَعْضِ اَزْوَاجِه۪ حَد۪يثاًۚ فَلَمَّا نَبَّاَتْ بِه۪ وَاَظْهَرَهُ اللّٰهُ عَلَيْهِ عَرَّفَ بَعْضَهُ وَاَعْرَضَ عَنْ بَعْضٍۚ فَلَمَّا نَبَّاَهَا بِه۪ قَالَتْ مَنْ اَنْبَاَكَ هٰذَاۜ قَالَ نَبَّاَنِيَ الْعَل۪يمُ الْخَب۪يرُ
Hani Peygamber, eşlerinden birine bir sır vermiş ve bunu hiç kimseye anlatmamasını ona tembihlemişti. Fakat Peygamberin hanımı bunu diğer bir hanımına anlatınca, Allah onlar arasında geçen bütün konuşmaları Peygambere bildirerek onu bundan haberdar kılmıştı. Peygamber de hanımlarına gelerek olup bitenlerin bir kısmını onlara anlatmış, bir kısmına ise —yüce edebinden dolayı— hiç değinmemişti. Peygamber bunu eşine anlatınca, eşi hayretler içinde "Bunu sana kim bildirdi?" diye sormuş, Peygamber de "Her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olan Allah bunu bana bildirdi!" diye cevaplamıştı. Peygamber, sırrını ifşa ettiği için Hz. Ayşe'ye sitem edince, Ayşe ile Hafsa birbirlerini destekleyerek, kırıcı sözlerle onu incitmişler ve daha sonra diğer hanımları da benzer tavırlar göstermişlerdi.
3
اِنْ تَتُوبَٓا اِلَى اللّٰهِ فَقَدْ صَغَتْ قُلُوبُكُمَاۚ وَاِنْ تَظَاهَرَا عَلَيْهِ فَاِنَّ اللّٰهَ هُوَ مَوْلٰيهُ وَجِبْر۪يلُ وَصَالِـحُ الْمُؤْمِن۪ينَۚ وَالْمَلٰٓئِكَةُ بَعْدَ ذٰلِكَ ظَه۪يرٌ
Ey Peygamber hanımları! Özellikle de siz ikiniz, Ayşe ve Hafsa! Eğer yaptıklarınızdan pişmanlık duyup Allah'a yönelirseniz bu yerinde bir davranış olur. Çünkü ikinizin de kalpleri yanlışlık ve haksızlığa iyice meyletmişti. Fakat tövbe etmek yerine, birbirinize arka çıkıp Peygambere karşı gelirseniz, şunu iyi bilin ki, onun koruyucusu Allah'tır. Ayrıca, gizli fısıltılarınızı Peygambere bildiren Cebrail, öz babalarınızın da içlerinde bulunduğu dürüst ve erdemli müminler ve diğer bütün melekler de onun yardımcısıdırlar. Bütün müminler onun kılına zarar gelmesin diye her türlü tehlikeye karşı canlarını siper ederek onu korumayı ve bu uğurda şehit olmayı en büyük şeref bilirler. İşte mesele bu kadar önemlidir.

Ey Peygamber hanımları! İslâm davasının başarıya ulaşması için büyük bir fedakârlıkla mücadele veren ve ümmetinin sorumluluğunu her an omzunda hissederek gece gündüz çaba harcayan Peygamber, eğer sizi boşamıyor ve sizi üzmemek için eziyetlerinize sabırla katlanıyorsa, bu size muhtaç ve mahkûm olduğundan değildir:
4
عَسٰى رَبُّهُٓ اِنْ طَلَّقَكُنَّ اَنْ يُبْدِلَهُٓ اَزْوَاجاً خَيْراً مِنْكُنَّ مُسْلِمَاتٍ مُؤْمِنَاتٍ قَانِتَاتٍ تَٓائِبَاتٍ عَابِدَاتٍ سَٓائِحَاتٍ ثَيِّبَاتٍ وَاَبْكَاراً
Eğer Peygamber sizi boşarsa, Rabb'i ona sizin yerinize, sizden daha hayırlı eşler nasip edecektir: Allah'a yürekten boyun eğen, O'na içtenlikle iman eden, kendisini Allah'a adamış, daima Allah'a yönelen, O'na hakkıyla kulluk ve ibadet eden, anlam ve hikmetini özümseyerek namaz kılan ve oruç tutan dul kadınlar ve genç kızlar bahşedecektir. Çünkü Peygamberin —tüm ümmete örnek olması gereken— ailesindeki huzursuzluk, bütün ümmetin huzursuzluğu demektir. O hâlde:
5
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا قُٓوا اَنْفُسَكُمْ وَاَهْل۪يكُمْ نَاراً وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ عَلَيْهَا مَلٰٓئِكَةٌ غِلَاظٌ شِدَادٌ لَا يَعْصُونَ اللّٰهَ مَٓا اَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ
Ey iman edenler! Hem kendinizi, hem de ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun. Unutmayın ki, cehennem ateşini tutuşturan, işlediği kötülükler yüzünden bizzat insanın kendisidir ve tüm kötülüklerin temeli ve asıl kaynağı, ilâhî iradeye başkaldırarak sahte ilâhların boyunduruğu altına girmektir ki, bunun en belirgin simgesi, önünde saygıyla boyun eğilen taştan putlar ve heykellerdir. O hâlde, dünyada yapılan zulüm ve haksızlıkların bir gün cehennemde ateş olup zalimin karşısına çıkacağını unutmayın. Zalimleri bekleyen bu ateşin başında, Allah'ın emirlerine asla karşı gelmeyen ve kendilerine verilen her emri itirazsız ve eksiksiz yerine getiren son derece acımasız, sert ve güçlü melekler olan zebaniler vardır.
6
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَا تَعْتَذِرُوا الْيَوْمَۜ اِنَّمَا تُجْزَوْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ۟
O Gün zalimlere, "Ey inkârcılar!" denilecek, "Bugün özür dileyip bahaneler öne sürmeye kalkmayın. Çünkü siz, yalnızca yaptıklarınızın karşılığını göreceksiniz."
7
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا تُوبُٓوا اِلَى اللّٰهِ تَوْبَةً نَصُوحاًۜ عَسٰى رَبُّكُمْ اَنْ يُكَفِّرَ عَنْكُمْ سَيِّـَٔاتِكُمْ وَيُدْخِلَكُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۙ يَوْمَ لَا يُخْزِي اللّٰهُ النَّبِيَّ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مَعَهُۚ نُورُهُمْ يَسْعٰى بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَبِاَيْمَانِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّـنَٓا اَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْ لَنَاۚ اِنَّكَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ
Ey iman edenler! Tüm içtenliğinizle Allah'a yönelip günahlarınızdan pişmanlık duyarak tövbe edin. Yüreğinizdeki ümit ışığı hiç sönmesin. Umulur ki, Rabb'iniz günahlarınızı bağışlayacak ve sizi, içerisinde ırmaklar çağıldayan cennet bahçelerine yerleştirecektir. O gün Allah, Peygamberini ve onun yanında yer alan samimî ve fedakâr Müslümanları elbette utandırmayacaktır. Öyle ki, o gün zalimler ve münafıklar karanlıklar içinde cehenneme doğru yol alırlarken, müminlerin dünyada iken kazanmış oldukları nurları, önlerinden ve sağ taraflarından kendilerini takip edecek ve cennete giden yolu onlara gösterecektir. Müminler, "Ey Rabb'imiz!" diye yalvaracaklar, "Yolculuğumuzu cennetle noktalayarak nurumuzu tamamla. Gerçi biz bunu hak edecek davranışlar gösteremedik, Sana hakkıyla kulluk da edemedik, onun için bizi bağışla ey Rabb'imiz. H iç kuşku yok ki, Sen her şeye kadirsin."

Bu müjdeye nail olabilmek için:
8
يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ جَاهِدِ الْكُفَّارَ وَالْمُنَافِق۪ينَ وَاغْلُظْ عَلَيْهِمْۜ وَمَأْوٰيهُمْ جَهَنَّمُۜ وَبِئْسَ الْمَص۪يرُ
Ey Peygamber ve Peygamberin izinde yürüyen Müslüman! Allah'ın ayetlerini açıkça inkâr eden kâfirlere ve küfrünü gizleyerek aranıza sızmış olan ikiyüzlülere karşı her alanda mücadele vererek, Kur'an'ın hedeflediği adalet sistemini yeryüzünde egemen kılmak üzere onlarla cihâd et. Dinin ilkelerini korumak söz konusu olduğunda, onlara karşı sert ve kararlı davran. İnkâr ve zulümden vazgeçmedikleri takdirde, varacakları yer cehennemdir. Ne kötü bir son!
9
ضَرَبَ اللّٰهُ مَثَلاً لِلَّذ۪ينَ كَفَرُوا امْرَاَتَ نُوحٍ وَامْرَاَتَ لُوطٍۜ كَانَتَا تَحْتَ عَبْدَيْنِ مِنْ عِبَادِنَا صَالِحَيْنِ فَخَانَتَاهُمَا فَلَمْ يُغْنِيَا عَنْهُمَا مِنَ اللّٰهِ شَيْـٔاً وَق۪يلَ ادْخُلَا النَّارَ مَعَ الدَّاخِل۪ينَ
Allah, buyruklarına karşı gelerek inkâr edenlerin, Peygamberin en yakın akrabası bile olsalar cezadan kurtulamayacaklarını açıklayıp müminleri uyarmak için, Nuh'un karısı ile Lut'un karısını örnek veriyor: Bunların her ikisi de, iki dürüst ve erdemli iki kulumuzun nikâhı altında bulunuyorlardı. Ancak imandan yüz çevirerek onlara karşı geldiler ve birer Peygamber olan kocaları, onları Allah'ın cezasından kurtaramadı. Böylece, diğer kâfirlerle birlikte helâk olup gittiler. Fakat asıl cezayı âhirette çekecekler: Bu isyankâr kadınların her ikisine de, "Haydi, cehenneme giren diğer kâfirlerle birlikte siz de ateşe girin!" denilecektir.
10
وَضَرَبَ اللّٰهُ مَثَلاً لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا امْرَاَتَ فِرْعَوْنَۢ اِذْ قَالَتْ رَبِّ ابْنِ ل۪ي عِنْدَكَ بَيْتاً فِي الْجَنَّةِ وَنَجِّن۪ي مِنْ فِرْعَوْنَ وَعَمَلِه۪ وَنَجِّن۪ي مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِم۪ينَۙ
Allah iman edenler için de, iyi bir Müslüman olmaya engel olacak en olumsuz, en kötü ortamda, Firavun'un sarayında ve Firavun gibi bir zalimin hanımı olduğu halde, bütün müminlere örnek bir mümin hanım derecesine yükselen Asiye'nin iman ve sabır nişanesi olan hayatını örnek veriyor: Bir kadının hayal edebileceği bütün dünyevî zenginlik ve imkânlara sahip olan Asiye, dünyanın lüks ve ihtişamını elinin tersiyle iterek, "Ey Rabb'im!" diye yalvarmıştı, "Zalimlerin saraylarını, villalarını istemem, bana katında bulunan cennette bir köşk hazırla Allah'ım! Beni Firavun'dan ve onun yaptığı zulüm ve haksızlıklardan koru ve bu zalim toplum ile aynı hayatı ve aynı akıbeti paylaşmaktan kurtar beni ya Rab!"
11
وَمَرْيَمَ ابْنَتَ عِمْرٰنَ الَّت۪ٓي اَحْصَنَتْ فَرْجَهَا فَنَفَخْنَا ف۪يهِ مِنْ رُوحِنَا وَصَدَّقَتْ بِكَلِمَاتِ رَبِّهَا وَكُتُبِه۪ وَكَانَتْ مِنَ الْقَانِت۪ينَ
Ve İmran kızı Meryem'i de, mümin hanımlar için ikinci bir örnek kıldık: O Meryem ki, iffetini titizlikle korumuş, bir iffet ve ahlâk timsali olmuştu. Biz de, kendisine hayat veren Ruhumuzdan üflemiş ve İsa gibi yüce bir Peygamberin annesi olma şerefini ona bahşetmiştik. Fakat o, asla bir Peygamber annesi olduğuna güvenip şımarmadı. Rabb'inin buyruklarına ve bütün kitaplarına yürekten inandı ve hayatı boyunca, tüm varlığını Allah'a adayan tertemiz ve itaatkâr kadınlardan biri oldu.
12

Sureler

Mealler
Mülk Suresi
Sonraki