Sureler
Mealler
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 Elif, lâm, mîm. [430]
2 Kendinde şüphe olmayan bu kitabı, âlemlerin Rabbi olan Allah indirmektedir.
3 Yoksa “onu Muhammed uydurdu” mu diyorlar? Hayır, o, senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş olan bir toplumu uyarman için Rabbin tarafından gelen bir haktır/kitaptır. Umulur ki doğru yolu bulurlar.
4 Allah, gökleri, yeri ve bunların arasındakileri altı günde/evrede/dönemde yaratan, sonra arşı hakimiyeti altına alandır. O'ndan başka ne bir dost ne de bir şefaatçiniz vardır. Düşünüp ders almıyor musunuz?
5 Gökten yere kadar bütün işleri O yönetir. Sonra, sizin saydığınız yıllardan bin yıla denk düşen bir günde bütün işler O'na çıkar.
6 Allah, görülen ve görülmeyen her şeyi bilir; çok güçlüdür; çok merhametlidir.
7 O, yarattığı her şeyi en güzel yaratmış ve insanın yaratılışına çamurdan başlamıştır. [431]
8 Sonra onun soyunu değersiz bir suyun özünden devam ettirmiştir.
10 “Toprağın içinde kaybolduğumuzda, gerçekten biz mi yeniden yaratılacağız?” derler. Gerçekten onlar, Rabblerine kavuşmayı inkâr etmektedirler.
11 De ki: “Size vekil kılınan ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.”
12 O suçluların, Rabblerinin huzurunda başlarını eğerek, “Ey Rabbimiz! Gördük, duyduk. Artık bizi dünyaya geri gönder de iyi işler yapalım. Çünkü biz kesin olarak inandık” diyecekleri anı bir görsen! [432]
13 Biz dileseydik herkesi doğru yola iletirdik. Fakat, “cehennemi tamamen cinlerden ve insanlardan dolduracağım” diye söz verdim.
14 Suçlulara, “Bu gününüze kavuşacağınızı unuttuğunuzdan dolayı cezanızı çekin! Biz de sizi unuttuk. Yaptıklarınızdan dolayı süreli azabı tadın!” denilecektir.
15 Bizim âyetlerimize ancak, onlar hatırlatıldığında secdeye kapanan, Rabblerini övgü ile tesbih eden ve büyüklük taslamayan kimseler inanırlar.
16 Onlar geceleyin yataklarından kalkarlar. Korku ve ümit içinde Rabblerine dua ederler. Verdiğimiz rızıklardan da karşılıksız yardım ederler.
17 Yaptıklarına karşılık olarak onlar için, gözleri aydınlatıcı ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez.
18 İnananla yoldan çıkan bir olur mu? Elbette bir olamazlar.
19 İnanıp iyi amelde bulunanlara gelince; onlar için, yaptıklarına karşılık konaklayacakları cennetler vardır.
20 Yoldan çıkanlar ateşte konaklayacaklardır. Oradan her çıkmak istediklerinde, tekrar oraya geri döndürülürler ve kendilerine, “Yalanladığınız cehennem azabını tadın!” denir.
21 Andolsun ki, biz onlara o büyük azaptan önce pek yakın/dünya azabı da tattıracağız. Belki dönerler!
22 Rabbinin âyetleri kendilerine hatırlatıldıktan sonra onlardan yüz çevirenlerden daha zâlim kim vardır? Biz suçlulardan kesinlikle öç alacağız.
23 Andolsun ki biz, Mûsâ'ya kitâbı verdik. Mûsâ'nın ona kavuştuğu hususunda hiç şüphe etme! Biz onu İsrâiloğulları'na bir rehber kıldık.
24 Sabretmelerinden dolayı onlardan, bizim emrimizle kendilerine doğru yolu gösteren önderler tayin ettik. Onlar, bizim âyetlerimize kesin olarak inanıyorlardı.
25 Şüphesiz ki Rabbin, kıyamet gününde bizzat kendisi, onların aralarında ihtilafa düştükleri konularda hükmünü verecektir.
26 Halen yurtlarında gezip dolaştıkları, kendilerinden önceki nice nesilleri helâk edişimiz onları doğru yola sevketmedi mi? Bunlarda elbette dersler vardır. Hâlâ kulak vermiyorlar mı?
27 Kupkuru topraklara suyu ulaştırdığımızı, onunla gerek hayvanlarının gerekse kendilerinin yemekte oldukları ekini çıkarmakta olduğumuzu da görmüyorlar mı? Hâlâ görmeyecekler mi?
28 Derler ki: “Eğer doğru söylüyorsanız, bu hüküm günü ne zaman?” [433]
29 De ki: “İnkâr edenlere, hüküm gününde inanmaları hiçbir fayda vermez ve onlara süre de tanınmaz.”
30 Artık onlardan yüz çevir ve bekle! Onlar da beklemektedirler. [434]
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
الٓـمٓ۠ 1
تَنْز۪يلُ الْكِتَابِ لَا رَيْبَ ف۪يهِ مِنْ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۜ 2
اَمْ يَقُولُونَ افْتَرٰيهُۚ بَلْ هُوَ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ لِتُنْذِرَ قَوْماً مَٓا اَتٰيهُمْ مِنْ نَذ۪يرٍ مِنْ قَبْلِكَ لَعَلَّهُمْ يَهْتَدُونَ 3
اَللّٰهُ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا ف۪ي سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِۜ مَا لَكُمْ مِنْ دُونِه۪ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا شَف۪يعٍۜ اَفَلَا تَتَذَكَّرُونَ 4
يُدَبِّرُ الْاَمْرَ مِنَ السَّمَٓاءِ اِلَى الْاَرْضِ ثُمَّ يَعْرُجُ اِلَيْهِ ف۪ي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُٓ اَلْفَ سَنَةٍ مِمَّا تَعُدُّونَ 5
ذٰلِكَ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ الْعَز۪يزُ الرَّح۪يمُۙ 6
اَلَّـذ۪ٓي اَحْسَنَ كُلَّ شَيْءٍ خَلَقَهُ وَبَدَاَ خَلْقَ الْاِنْسَانِ مِنْ ط۪ينٍۚ 7
ثُمَّ جَعَلَ نَسْلَهُ مِنْ سُلَالَةٍ مِنْ مَٓاءٍ مَه۪ينٍۚ 8
ثُمَّ سَوّٰيهُ وَنَفَخَ ف۪يهِ مِنْ رُوحِه۪ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْاَبْصَارَ وَالْاَفْـِٔدَةَۜ قَل۪يلاً مَا تَشْكُرُونَ 9
وَقَالُٓوا ءَاِذَا ضَلَلْنَا فِي الْاَرْضِ ءَاِنَّا لَف۪ي خَلْقٍ جَد۪يدٍۜ بَلْ هُمْ بِلِقَٓاءِ رَبِّهِمْ كَافِرُونَ 10
قُلْ يَتَوَفّٰيكُمْ مَلَكُ الْمَوْتِ الَّذ۪ي وُكِّلَ بِكُمْ ثُمَّ اِلٰى رَبِّكُمْ تُرْجَعُونَ۟ 11
وَلَوْ تَرٰٓى اِذِ الْمُجْرِمُونَ نَاكِسُوا رُؤُ۫سِهِمْ عِنْدَ رَبِّهِمْۜ رَبَّـنَٓا اَبْصَرْنَا وَسَمِعْنَا فَارْجِعْنَا نَعْمَلْ صَـالِحاً اِنَّا مُوقِنُونَ 12
وَلَوْ شِئْنَا لَاٰتَيْنَا كُلَّ نَفْسٍ هُدٰيهَا وَلٰكِنْ حَقَّ الْقَوْلُ مِنّ۪ي لَاَمْلَـَٔنَّ جَهَنَّمَ مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ اَجْمَع۪ينَ 13
فَذُوقُوا بِمَا نَس۪يتُمْ لِقَٓاءَ يَوْمِكُمْ هٰذَاۚ اِنَّا نَس۪ينَاكُمْ وَذُوقُوا عَذَابَ الْخُلْدِ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ 14
اِنَّمَا يُؤْمِنُ بِاٰيَاتِنَا الَّذ۪ينَ اِذَا ذُكِّرُوا بِهَا خَرُّوا سُجَّداً وَسَبَّحُوا بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَهُمْ لَا يَسْتَكْبِرُونَ 15
تَتَجَافٰى جُنُوبُهُمْ عَنِ الْمَضَاجِعِ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ خَوْفاً وَطَمَعاًۘ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ 16
فَلَا تَعْلَمُ نَفْسٌ مَٓا اُخْفِيَ لَهُمْ مِنْ قُرَّةِ اَعْيُنٍۚ جَزَٓاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ 17
اَفَمَنْ كَانَ مُؤْمِناً كَمَنْ كَانَ فَاسِقاًۜ لَا يَسْتَوُ۫نَ 18
اَمَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَلَهُمْ جَنَّاتُ الْمَأْوٰىۘ نُزُلاً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ 19
وَاَمَّا الَّذ۪ينَ فَسَقُوا فَمَأْوٰيهُمُ النَّارُۜ كُلَّمَٓا اَرَادُٓوا اَنْ يَخْرُجُوا مِنْهَٓا اُع۪يدُوا ف۪يهَا وَق۪يلَ لَهُمْ ذُوقُوا عَذَابَ النَّارِ الَّذ۪ي كُنْتُمْ بِه۪ تُكَذِّبُونَ 20
وَلَنُذ۪يقَنَّهُمْ مِنَ الْعَذَابِ الْاَدْنٰى دُونَ الْعَذَابِ الْاَكْبَرِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ 21
وَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنْ ذُكِّرَ بِاٰيَاتِ رَبِّه۪ ثُمَّ اَعْرَضَ عَنْهَاۜ اِنَّا مِنَ الْمُجْرِم۪ينَ مُنْتَقِمُونَ۟ 22
وَلَقَدْ اٰتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ فَلَا تَكُنْ ف۪ي مِرْيَةٍ مِنْ لِقَٓائِه۪ وَجَعَلْنَاهُ هُدًى لِبَن۪ٓي اِسْرَٓائ۪لَۚ 23
وَجَعَلْنَا مِنْهُمْ اَئِمَّةً يَهْدُونَ بِاَمْرِنَا لَمَّا صَبَرُواۜ وَكَانُوا بِاٰيَاتِنَا يُوقِنُونَ 24
اِنَّ رَبَّكَ هُوَ يَفْصِلُ بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ ف۪يمَا كَانُوا ف۪يهِ يَخْتَلِفُونَ 25
اَوَلَمْ يَهْدِ لَهُمْ كَمْ اَهْلَكْنَا مِنْ قَبْلِهِمْ مِنَ الْقُرُونِ يَمْشُونَ ف۪ي مَسَاكِنِهِمْۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍۜ اَفَلَا يَسْمَعُونَ 26
اَوَلَمْ يَرَوْا اَنَّا نَسُوقُ الْمَٓاءَ اِلَى الْاَرْضِ الْجُرُزِ فَنُخْرِجُ بِه۪ زَرْعاً تَأْكُلُ مِنْهُ اَنْعَامُهُمْ وَاَنْفُسُهُمْۜ اَفَلَا يُبْصِرُونَ 27
وَيَقُولُونَ مَتٰى هٰذَا الْفَتْحُ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ 28
قُلْ يَوْمَ الْفَتْحِ لَا يَنْفَعُ الَّذ۪ينَ كَفَرُٓوا ا۪يمَانُهُمْ وَلَا هُمْ يُنْظَرُونَ 29
فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ وَانْتَظِرْ اِنَّهُمْ مُنْتَظِرُونَ 30
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
الٓـمٓ۠
Elif, lâm, mîm. [430]
1
تَنْز۪يلُ الْكِتَابِ لَا رَيْبَ ف۪يهِ مِنْ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۜ
Kendinde şüphe olmayan bu kitabı, âlemlerin Rabbi olan Allah indirmektedir.
2
اَمْ يَقُولُونَ افْتَرٰيهُۚ بَلْ هُوَ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ لِتُنْذِرَ قَوْماً مَٓا اَتٰيهُمْ مِنْ نَذ۪يرٍ مِنْ قَبْلِكَ لَعَلَّهُمْ يَهْتَدُونَ
Yoksa “onu Muhammed uydurdu” mu diyorlar? Hayır, o, senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş olan bir toplumu uyarman için Rabbin tarafından gelen bir haktır/kitaptır. Umulur ki doğru yolu bulurlar.
3
اَللّٰهُ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا ف۪ي سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِۜ مَا لَكُمْ مِنْ دُونِه۪ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا شَف۪يعٍۜ اَفَلَا تَتَذَكَّرُونَ
Allah, gökleri, yeri ve bunların arasındakileri altı günde/evrede/dönemde yaratan, sonra arşı hakimiyeti altına alandır. O'ndan başka ne bir dost ne de bir şefaatçiniz vardır. Düşünüp ders almıyor musunuz?
4
يُدَبِّرُ الْاَمْرَ مِنَ السَّمَٓاءِ اِلَى الْاَرْضِ ثُمَّ يَعْرُجُ اِلَيْهِ ف۪ي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُٓ اَلْفَ سَنَةٍ مِمَّا تَعُدُّونَ
Gökten yere kadar bütün işleri O yönetir. Sonra, sizin saydığınız yıllardan bin yıla denk düşen bir günde bütün işler O'na çıkar.
5
ذٰلِكَ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ الْعَز۪يزُ الرَّح۪يمُۙ
Allah, görülen ve görülmeyen her şeyi bilir; çok güçlüdür; çok merhametlidir.
6
اَلَّـذ۪ٓي اَحْسَنَ كُلَّ شَيْءٍ خَلَقَهُ وَبَدَاَ خَلْقَ الْاِنْسَانِ مِنْ ط۪ينٍۚ
O, yarattığı her şeyi en güzel yaratmış ve insanın yaratılışına çamurdan başlamıştır. [431]
7
ثُمَّ جَعَلَ نَسْلَهُ مِنْ سُلَالَةٍ مِنْ مَٓاءٍ مَه۪ينٍۚ
Sonra onun soyunu değersiz bir suyun özünden devam ettirmiştir.
8
ثُمَّ سَوّٰيهُ وَنَفَخَ ف۪يهِ مِنْ رُوحِه۪ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْاَبْصَارَ وَالْاَفْـِٔدَةَۜ قَل۪يلاً مَا تَشْكُرُونَ
“Toprağın içinde kaybolduğumuzda, gerçekten biz mi yeniden yaratılacağız?” derler. Gerçekten onlar, Rabblerine kavuşmayı inkâr etmektedirler.
9
وَقَالُٓوا ءَاِذَا ضَلَلْنَا فِي الْاَرْضِ ءَاِنَّا لَف۪ي خَلْقٍ جَد۪يدٍۜ بَلْ هُمْ بِلِقَٓاءِ رَبِّهِمْ كَافِرُونَ
De ki: “Size vekil kılınan ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.”
10
قُلْ يَتَوَفّٰيكُمْ مَلَكُ الْمَوْتِ الَّذ۪ي وُكِّلَ بِكُمْ ثُمَّ اِلٰى رَبِّكُمْ تُرْجَعُونَ۟
O suçluların, Rabblerinin huzurunda başlarını eğerek, “Ey Rabbimiz! Gördük, duyduk. Artık bizi dünyaya geri gönder de iyi işler yapalım. Çünkü biz kesin olarak inandık” diyecekleri anı bir görsen! [432]
11
وَلَوْ تَرٰٓى اِذِ الْمُجْرِمُونَ نَاكِسُوا رُؤُ۫سِهِمْ عِنْدَ رَبِّهِمْۜ رَبَّـنَٓا اَبْصَرْنَا وَسَمِعْنَا فَارْجِعْنَا نَعْمَلْ صَـالِحاً اِنَّا مُوقِنُونَ
Biz dileseydik herkesi doğru yola iletirdik. Fakat, “cehennemi tamamen cinlerden ve insanlardan dolduracağım” diye söz verdim.
12
وَلَوْ شِئْنَا لَاٰتَيْنَا كُلَّ نَفْسٍ هُدٰيهَا وَلٰكِنْ حَقَّ الْقَوْلُ مِنّ۪ي لَاَمْلَـَٔنَّ جَهَنَّمَ مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ اَجْمَع۪ينَ
Suçlulara, “Bu gününüze kavuşacağınızı unuttuğunuzdan dolayı cezanızı çekin! Biz de sizi unuttuk. Yaptıklarınızdan dolayı süreli azabı tadın!” denilecektir.
13
فَذُوقُوا بِمَا نَس۪يتُمْ لِقَٓاءَ يَوْمِكُمْ هٰذَاۚ اِنَّا نَس۪ينَاكُمْ وَذُوقُوا عَذَابَ الْخُلْدِ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
Bizim âyetlerimize ancak, onlar hatırlatıldığında secdeye kapanan, Rabblerini övgü ile tesbih eden ve büyüklük taslamayan kimseler inanırlar.
14
اِنَّمَا يُؤْمِنُ بِاٰيَاتِنَا الَّذ۪ينَ اِذَا ذُكِّرُوا بِهَا خَرُّوا سُجَّداً وَسَبَّحُوا بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَهُمْ لَا يَسْتَكْبِرُونَ
Onlar geceleyin yataklarından kalkarlar. Korku ve ümit içinde Rabblerine dua ederler. Verdiğimiz rızıklardan da karşılıksız yardım ederler.
15
تَتَجَافٰى جُنُوبُهُمْ عَنِ الْمَضَاجِعِ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ خَوْفاً وَطَمَعاًۘ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ
Yaptıklarına karşılık olarak onlar için, gözleri aydınlatıcı ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez.
16
فَلَا تَعْلَمُ نَفْسٌ مَٓا اُخْفِيَ لَهُمْ مِنْ قُرَّةِ اَعْيُنٍۚ جَزَٓاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
İnananla yoldan çıkan bir olur mu? Elbette bir olamazlar.
17
اَفَمَنْ كَانَ مُؤْمِناً كَمَنْ كَانَ فَاسِقاًۜ لَا يَسْتَوُ۫نَ
İnanıp iyi amelde bulunanlara gelince; onlar için, yaptıklarına karşılık konaklayacakları cennetler vardır.
18
اَمَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَلَهُمْ جَنَّاتُ الْمَأْوٰىۘ نُزُلاً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Yoldan çıkanlar ateşte konaklayacaklardır. Oradan her çıkmak istediklerinde, tekrar oraya geri döndürülürler ve kendilerine, “Yalanladığınız cehennem azabını tadın!” denir.
19
وَاَمَّا الَّذ۪ينَ فَسَقُوا فَمَأْوٰيهُمُ النَّارُۜ كُلَّمَٓا اَرَادُٓوا اَنْ يَخْرُجُوا مِنْهَٓا اُع۪يدُوا ف۪يهَا وَق۪يلَ لَهُمْ ذُوقُوا عَذَابَ النَّارِ الَّذ۪ي كُنْتُمْ بِه۪ تُكَذِّبُونَ
Andolsun ki, biz onlara o büyük azaptan önce pek yakın/dünya azabı da tattıracağız. Belki dönerler!
20
وَلَنُذ۪يقَنَّهُمْ مِنَ الْعَذَابِ الْاَدْنٰى دُونَ الْعَذَابِ الْاَكْبَرِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
Rabbinin âyetleri kendilerine hatırlatıldıktan sonra onlardan yüz çevirenlerden daha zâlim kim vardır? Biz suçlulardan kesinlikle öç alacağız.
21
وَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنْ ذُكِّرَ بِاٰيَاتِ رَبِّه۪ ثُمَّ اَعْرَضَ عَنْهَاۜ اِنَّا مِنَ الْمُجْرِم۪ينَ مُنْتَقِمُونَ۟
Andolsun ki biz, Mûsâ'ya kitâbı verdik. Mûsâ'nın ona kavuştuğu hususunda hiç şüphe etme! Biz onu İsrâiloğulları'na bir rehber kıldık.
22
وَلَقَدْ اٰتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ فَلَا تَكُنْ ف۪ي مِرْيَةٍ مِنْ لِقَٓائِه۪ وَجَعَلْنَاهُ هُدًى لِبَن۪ٓي اِسْرَٓائ۪لَۚ
Sabretmelerinden dolayı onlardan, bizim emrimizle kendilerine doğru yolu gösteren önderler tayin ettik. Onlar, bizim âyetlerimize kesin olarak inanıyorlardı.
23
وَجَعَلْنَا مِنْهُمْ اَئِمَّةً يَهْدُونَ بِاَمْرِنَا لَمَّا صَبَرُواۜ وَكَانُوا بِاٰيَاتِنَا يُوقِنُونَ
Şüphesiz ki Rabbin, kıyamet gününde bizzat kendisi, onların aralarında ihtilafa düştükleri konularda hükmünü verecektir.
24
اِنَّ رَبَّكَ هُوَ يَفْصِلُ بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ ف۪يمَا كَانُوا ف۪يهِ يَخْتَلِفُونَ
Halen yurtlarında gezip dolaştıkları, kendilerinden önceki nice nesilleri helâk edişimiz onları doğru yola sevketmedi mi? Bunlarda elbette dersler vardır. Hâlâ kulak vermiyorlar mı?
25
اَوَلَمْ يَهْدِ لَهُمْ كَمْ اَهْلَكْنَا مِنْ قَبْلِهِمْ مِنَ الْقُرُونِ يَمْشُونَ ف۪ي مَسَاكِنِهِمْۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍۜ اَفَلَا يَسْمَعُونَ
Kupkuru topraklara suyu ulaştırdığımızı, onunla gerek hayvanlarının gerekse kendilerinin yemekte oldukları ekini çıkarmakta olduğumuzu da görmüyorlar mı? Hâlâ görmeyecekler mi?
26
اَوَلَمْ يَرَوْا اَنَّا نَسُوقُ الْمَٓاءَ اِلَى الْاَرْضِ الْجُرُزِ فَنُخْرِجُ بِه۪ زَرْعاً تَأْكُلُ مِنْهُ اَنْعَامُهُمْ وَاَنْفُسُهُمْۜ اَفَلَا يُبْصِرُونَ
Derler ki: “Eğer doğru söylüyorsanız, bu hüküm günü ne zaman?” [433]
27
وَيَقُولُونَ مَتٰى هٰذَا الْفَتْحُ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ
De ki: “İnkâr edenlere, hüküm gününde inanmaları hiçbir fayda vermez ve onlara süre de tanınmaz.”
28
قُلْ يَوْمَ الْفَتْحِ لَا يَنْفَعُ الَّذ۪ينَ كَفَرُٓوا ا۪يمَانُهُمْ وَلَا هُمْ يُنْظَرُونَ
Artık onlardan yüz çevir ve bekle! Onlar da beklemektedirler. [434]
29
فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ وَانْتَظِرْ اِنَّهُمْ مُنْتَظِرُونَ

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined offset: 29

Filename: views/sure_view.php

Line Number: 347

Backtrace:

File: /home/kuranikerimmeali/domains/kuranikerimmeali.net/public_html/uygulama/views/sure_view.php
Line: 347
Function: _error_handler

File: /home/kuranikerimmeali/domains/kuranikerimmeali.net/public_html/uygulama/libraries/Template.php
Line: 222
Function: view

File: /home/kuranikerimmeali/domains/kuranikerimmeali.net/public_html/uygulama/controllers/Sureler.php
Line: 83
Function: render

File: /home/kuranikerimmeali/domains/kuranikerimmeali.net/public_html/index.php
Line: 315
Function: require_once

30

Sureler

Mealler