Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 479
21. Ve bedenlerine, ne diye aleyhimizde tanıklık ettiniz derler, onlar da her şeyi söyleten Allah derler, bizi de söyletti ve odur sizi halkeden ilk defa ve gene de dönüp onun tapısına varacaksınız.
22. Ve siz, kulaklarınızın, gözlerinizin, derilerinizin, aleyhinizde tanıklık edeceklerini ummuyor, onlardan hiçbir şeyinizi gizlemiyordunuz ve hattâ sanıyordunuz ki yaptıklarınızın çoğunu Allah bile, şüphe yok ki bilmez.
23. Ve Rabbiniz hakkında beslediğiniz şu kötü zan yok mu, sizi o helâk etti de ziyana uğrayıverdiniz.
24. Artık sabredebilirlerse ateştir yurtları onların ve onlar suçlarından geçilmesini isterlerse dilekleri kabûl edilmez.
25. Ve onlara öyle arkadaşlar hazırladık ve verdik ki önlerindeki dünyâ işlerini ve artlarındaki âhireti inkâr etmeyi bezediler onlara ve onlardan önce, cinlerden ve insanlardan gelip geçmiş ümmetler arasında azap hükmünü hakettiler, şüphe yok ki onlar, ziyana uğrayanlardandı.
26. Ve kâfir olanlar, dediler ki: Şu Kur'ân'ı dinlemeyin ve okunurken gürültü edin, bağırıp çağırın da onun sesini bastırın.
27. Biz de mutlaka kâfir olanlara çetin bir azâbı tattıracağız ve yaptıkları şeyin en kötü karşılığıyla cezâlandıracağız onları.
28. İşte bu ateş, Allah düşmanlarının cezâsıdır, onlara, ebedîlik var orada; bu da delillerimizi bile bile inkâr etmelerinin karşılığı.
29. Ve kâfir olanlar, Rabbimiz diyecekler, cinlerden, insanlardan, bizi azdıranları göster bize de en aşağılık bir hâle gelmeleri için onları ayaklarımızın altına alalım.