Sureler
Mealler
Sonraki
Sâd Suresi
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 (1-5) Sira sira duran ve onlerindekini surdukce suren ve Allah'i andikca anan meleklere and olsun ki, sizin Tanriniz birdir; goklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunanlarin Rabbidir.
2 (1-5) Sira sira duran ve onlerindekini surdukce suren ve Allah'i andikca anan meleklere and olsun ki, sizin Tanriniz birdir; goklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunanlarin Rabbidir.
3 (1-5) Sira sira duran ve onlerindekini surdukce suren ve Allah'i andikca anan meleklere and olsun ki, sizin Tanriniz birdir; goklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunanlarin Rabbidir.
4 (1-5) Sira sira duran ve onlerindekini surdukce suren ve Allah'i andikca anan meleklere and olsun ki, sizin Tanriniz birdir; goklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunanlarin Rabbidir.
5 (1-5) Sira sira duran ve onlerindekini surdukce suren ve Allah'i andikca anan meleklere and olsun ki, sizin Tanriniz birdir; goklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunanlarin Rabbidir.
6 suphesiz Biz, yakin gogu bir susle, yildizlarla susledik.
7 Onu, inatci her turlu seytandan koruduk.
8 (8-9) Onlar yuce alemi asla dinleyemezler. Her yonden kovularak atilirlar. Onlara surekli bir azap vardir.
9 (8-9) Onlar yuce alemi asla dinleyemezler. Her yonden kovularak atilirlar. Onlara surekli bir azap vardir.
10 Hele bir tek soz kapan olsun; delici bir alev onun pesine dusuverir.
11 Allah'a es kosanlara sor: Kendilerini yaratmak mi daha zordur, yoksa Bizim yarattigimiz gokleri yaratmak mi? Aslinda Biz kendilerini ozlu ve yapiskan camurdan yaratmisizdir.
12 Evet; sen onlara sasiyorsun, onlar da seni alaya aliyorlar.
13 Onlara ogut verildiginde ogut dinlemezler.
14 Bir mucize gorduklerinde onu eglenceye alirlar.
15 (15-17) «Bu apacik bir sihirdir; oldugumuz, toprak ve kemik oldugumuz zaman, onceki babalarimiz yahut biz mi dirilecegiz?» derler.
16 (15-17) «Bu apacik bir sihirdir; oldugumuz, toprak ve kemik oldugumuz zaman, onceki babalarimiz yahut biz mi dirilecegiz?» derler.
17 (15-17) «Bu apacik bir sihirdir; oldugumuz, toprak ve kemik oldugumuz zaman, onceki babalarimiz yahut biz mi dirilecegiz?» derler.
18 De ki: «Evet hem de zelil ve hakir olarak.»
19 Tek bir ciglik. Hemen bakip kalirlar.
20 soyle derler: «Vay bize! Iste bu ceza gunudur.»
21 Onlara: «Iste bu, yalanladiginiz hukum gunudur» denir. *
22 (22-23) Ilgililere soyle emredilir: «Zulmedenleri, onlarla isbirligi edenleri ve Allah'i birakip da taptiklarini derleyin. Onlari cehennem yoluna koyun.»
23 (22-23) Ilgililere soyle emredilir: «Zulmedenleri, onlarla isbirligi edenleri ve Allah'i birakip da taptiklarini derleyin. Onlari cehennem yoluna koyun.»
24 «nlari durdurun; cunku kendilerinden daha da sorulacaktir.»
25 soyle sorulur: «Size ne oldu ki birbirinizle yardimlasmiyorsunuz?»
26 Hayir; bugun onlarin hepsi teslim olmuslardir.
27 Birbirlerine donup sorusurlar.
28 Ileri gelenlerine: «Dogrusu siz bize sureti hakdan gorunurdunuz» derler.
29 Onlar da soyle derler: «Hayir; siz inanmis kimseler degildiniz.»
30 «Bizim sizin ustunuzde bir nufuzumuz yoktu. Bilakis, azmis bir millettiniz.»
31 «Bu sebeple, Rabbimizin sozu aleyhimizde gerceklesti. suphesiz azabi tadacagiz.»
32 «izi biz azdirmistik, cunku kendimiz azgindik".
33 O gun hepsi azabda birlesirler.
34 Dogrusu suclulara boyle yapariz.
35 Onlara: «Allah'tan baska tanri yoktur» denildigi zaman suphesiz buyuklenirler.
36 "Deli bir sair yuzunden tanrilarimizi mi birakalim?» derlerdi.
37 Hayir; o, gercegi getirmis ve peygamberleri dogrulamisti.
38 suphesiz siz can yakici azabi tadacaksiniz.
39 Yaptiginizdan baska birseyle cezalanmiyacaksiniz.
40 Ancak Allah'a icten bagli kullar bunun disindadir.
41 (41-44) Iste bildirilen rizik ve meyveler onlaradir. Nimet cennetlerinde, karsilikli tahtlar uzerinde kendilerine ikram olunur.
42 (41-44) Iste bildirilen rizik ve meyveler onlaradir. Nimet cennetlerinde, karsilikli tahtlar uzerinde kendilerine ikram olunur.
43 (41-44) Iste bildirilen rizik ve meyveler onlaradir. Nimet cennetlerinde, karsilikli tahtlar uzerinde kendilerine ikram olunur.
44 (41-44) Iste bildirilen rizik ve meyveler onlaradir. Nimet cennetlerinde, karsilikli tahtlar uzerinde kendilerine ikram olunur.
45 (45-47) Basagrisi vermeyen, sarhos etmeyen, icenlere zevk bahseden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmus kadehler sunulur.
46 (45-47) Basagrisi vermeyen, sarhos etmeyen, icenlere zevk bahseden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmus kadehler sunulur.
47 (45-47) Basagrisi vermeyen, sarhos etmeyen, icenlere zevk bahseden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmus kadehler sunulur.
48 (48-49) Yanlarinda, ortulu yumurta gibi (bembeyaz), bakislarini da yalniz eslerine cevirmis guzel gozluler vardir.
49 (48-49) Yanlarinda, ortulu yumurta gibi (bembeyaz), bakislarini da yalniz eslerine cevirmis guzel gozluler vardir.
50 Birbirlerine donup sorarlar:
51 (51-53) Iclerinden biri soyle der: «Benim bir dostum vardi, bana: 'Sen de mi, olup toprak ve kemik oldugumuz zaman dirilerek ceza gorecegimizi tasdik edenlerdensin?' derdi.»
52 (51-53) Iclerinden biri soyle der: «Benim bir dostum vardi, bana: 'Sen de mi, olup toprak ve kemik oldugumuz zaman dirilerek ceza gorecegimizi tasdik edenlerdensin?' derdi.»
53 (51-53) Iclerinden biri soyle der: «Benim bir dostum vardi, bana: 'Sen de mi, olup toprak ve kemik oldugumuz zaman dirilerek ceza gorecegimizi tasdik edenlerdensin?' derdi.»
54 Yanindakilere: «Siz onu bilir misiniz?» der.
55 Bir bakar onu cehennemin ortasinda gorur.
56 Ona der ki: «Allah'a and olsun ki, az kalsin beni de mahvedecektin.»
57 «Eger Rabbimin lutfu olmasaydi ben de oraya goturulenlerden olurdum.»
58 (58-59) «irinci olumden sonra bir daha olmeyecegiz degil mi? Azap da gormeyecegiz.»
59 (58-59) «irinci olumden sonra bir daha olmeyecegiz degil mi? Azap da gormeyecegiz.»
60 Iste buyuk kurtulus suphesiz budur.
61 Calisanlar bunun icin calissin.
62 Konukluk olarak bu mu iyidir, yoksa Zakkum agaci mi?
63 Biz o agaci, zalimler icin bir dert yaptik.
64 O, cehennemin dibinde cikan bir agactir.
65 Tomurcuklari seytan basi gibidir.
66 Iste cehennemlikler bundan yerler, karinlarini onunla doldururlar.
67 Sonra, uzerine kaynar su katilmis icki suphesiz onlar icindir.
68 Dogrusu sonra donecekleri yer yine cehennemdir.
69 Onlar babalarini suphesiz sapik kimseler olarak bulmuslardi.
70 Oyleyken yine de onlarin izlerinden kovalanircasina kosturuyorlardi.
71 Onlardan once gecenlerin cogu, and olsun ki sapitmisti.
72 And olsun ki, iclerine uyaricilar gondermistik.
73 Uyarildigi halde yola gelmeyenlerin sonunun nasil olduguna bir bak!
74 Allah'in, O'na icten baglanan kullari bunun disindadir. *
75 And olsun ki, Nuh Bize seslenmisti de duasina ne guzel icabet etmistik.
76 Onu ve ailesini buyuk sikintidan kurtarmistik.
77 Ancak onun soyunu surekli kildik.
78 (78-79) Sonra gelenler icinde «Alemlerde, Nuh'a selam olsun» diye ona iyi bir un biraktik.
79 (78-79) Sonra gelenler icinde «Alemlerde, Nuh'a selam olsun» diye ona iyi bir un biraktik.
80 Iste Biz iyi davrananlari boyle mukafatlandiririz.
81 Dogrusu o, bizim inanmis kullarimizdandi.
82 Sonra, digerlerini suda bogduk.
83 Ibrahim de suphesiz O'nun yolunda olanlardandi.
84 Nitekim Rabbine temiz bir kalple geldi.
85 Ibrahim babasina ve milletine soyle demisti: «Nelere kulluk ediyorsunuz?»
86 «Allah'i birakip uydurma tanrilar mi istiyorsunuz?»
87 Alemlerin Rabbi hakkindaki saniniz nedir?»
88 (88-89) Ibrahim yildizlara bir goz atti ve «Ben rahatsizim» dedi.
89 (88-89) Ibrahim yildizlara bir goz atti ve «Ben rahatsizim» dedi.
90 Onu birakip gittiler.
91 (91-92) O da onlarin tanrilarina gizlice yonelip: «Sunduklari yiyecekleri yemiyor musunuz? Ne o, konusmuyor musunuz?» dedi.
92 (91-92) O da onlarin tanrilarina gizlice yonelip: «Sunduklari yiyecekleri yemiyor musunuz? Ne o, konusmuyor musunuz?» dedi.
93 Sonunda, uzerlerine yuruyup kuvvetle vurdu.
94 Bunun uzerine putperestler kosarak ona geldiler.
95 (95-96) Ibrahim onlara soyle soyledi: «Yonttugunuz seylere mi tapiyorsunuz? Oysa sizi de, yonttuklarinizi da Allah yaratmistir.»
96 (95-96) Ibrahim onlara soyle soyledi: «Yonttugunuz seylere mi tapiyorsunuz? Oysa sizi de, yonttuklarinizi da Allah yaratmistir.»
97 Putperestler: «Onun icin bir yapi yapin da onu oradan atesin icine atin» dediler.
98 Ona duzen kurmak istediler, ama Biz onlari altettik.
99 Ibrahim: «Dogrusu ben Rabbim ugrunda sizi birakip gidiyorum; O beni dogru yola eristirir» dedi.
100 «ORabbim! Bana iyilerden olacak bir cocuk ver» diye yalvardi.
101 Biz de ona yumusak huylu bir oglan mujdeledik.
102 Cocuk kendisinin yanisira yurumeye baslayinca: «Ey ogulcugum! Dogrusu ben uykuda iken seni bogazladigimi goruyorum, bir dusun, ne dersin?» dedi. «Ey babacigim! Ne ile emrolundunsa yap, Allah dilerse, sabredenlerden oldugumu goreceksin» dedi.
103 (103-10) 5 Boylece ikisi de Allah' a teslimiyet gosterip, babasi oglunu alni uzerine yatirinca Biz: «Ey Ibrahim! Ruyayi gercek yaptin; iste biz iyi davrananlari boylece mukafatlandiririz» diye seslendik.
104 (103-10) 5 Boylece ikisi de Allah' a teslimiyet gosterip, babasi oglunu alni uzerine yatirinca Biz: «Ey Ibrahim! Ruyayi gercek yaptin; iste biz iyi davrananlari boylece mukafatlandiririz» diye seslendik.
105 (103-10) 5 Boylece ikisi de Allah' a teslimiyet gosterip, babasi oglunu alni uzerine yatirinca Biz: «Ey Ibrahim! Ruyayi gercek yaptin; iste biz iyi davrananlari boylece mukafatlandiririz» diye seslendik.
106 Dogrusu bu apacik bir deneme idi.
107 Ona fidye olarak buyuk bir kurbanlik verdik.
108 (108-10) 9 Sonra gelenler icinde «Ibrahim'e selam olsun» diye ona iyi bir un biraktik.
109 (108-10) 9 Sonra gelenler icinde «Ibrahim'e selam olsun» diye ona iyi bir un biraktik.
110 Iste iyileri boylece mukafatlandiririz.
111 Dogrusu o, inanmis kullarimizdandi.
112 Ona, iyilerden olan Ishak'i peygamber olarak mujdeledik.
113 Kendisini ve Ishak'i mubarek kildik; ikisinin soyunda iyi olan da vardir, aciktan aciga kendisine yazik eden de vardir. *
114 And olsun ki Musa ve Harun'a da iyilikte bulunmustuk.
115 Ikisini ve milletlerini buyuk bir sikintidan kurtarmistik.
116 Onlara yardim etmistik de ustun gelmislerdi.
117 Her ikisine de, apacik anlasilan bir Kitap vermistik.
118 Her ikisini de dogru yola eristirmistik.
119 (119-12) 0 Sonra gelenler icinde «Musa ve Harun'a selam olsun» diye iyi birer un biraktik.
120 (119-12) 0 Sonra gelenler icinde «Musa ve Harun'a selam olsun» diye iyi birer un biraktik.
121 Dogrusu Biz, iyileri boylece mukafatlandiririz.
122 Ikisi de suphesiz inanmis kullarimizdandi.
123 Dogrusu Ilyas da peygamberlerdendir.
124 (124-12) 6 Milletine: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Yaratanlarin en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, onceki babalarinizin da Rabbi bulunan Allah'i birakip da Baal putuna mi taparsiniz?» demisti.
125 (124-12) 6 Milletine: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Yaratanlarin en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, onceki babalarinizin da Rabbi bulunan Allah'i birakip da Baal putuna mi taparsiniz?» demisti.
126 (124-12) 6 Milletine: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Yaratanlarin en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, onceki babalarinizin da Rabbi bulunan Allah'i birakip da Baal putuna mi taparsiniz?» demisti.
127 (127-12) 8 Bunun uzerine onu yalanlamislardi. Allah'in O'na icten bagli kullari bir yana, bunlarin hepsi cehenneme goturuleceklerdi.
128 (127-12) 8 Bunun uzerine onu yalanlamislardi. Allah'in O'na icten bagli kullari bir yana, bunlarin hepsi cehenneme goturuleceklerdi.
129 (129-13) 0 Sonra gelenler icinde, «Ilyas'a selam olsun» diye bir un biraktik.
130 (129-13) 0 Sonra gelenler icinde, «Ilyas'a selam olsun» diye bir un biraktik.
131 Dogrusu Biz iyileri boylece mukafatlandiririz.
132 O, inanmis kullarimizdandi.
133 suphesiz Lut da peygamberlerdendir.
134 (134-13) 5 Geridekiler arasinda kalan yasli bir kadin disinda, Lut'u ve ailesinin hepsini kurtarmistik.
135 (134-13) 5 Geridekiler arasinda kalan yasli bir kadin disinda, Lut'u ve ailesinin hepsini kurtarmistik.
136 Sonra digerlerini yok etmistik.
137 (137-13) 8 Sabah aksam, onlarin yerleri uzerinden gecersiniz. Akletmez misiniz? *
138 (137-13) 8 Sabah aksam, onlarin yerleri uzerinden gecersiniz. Akletmez misiniz? *
139 Dogrusu Yunus da peygamberlerdendir.
140 Dolu bir gemiye kacmisti.
141 Gemide olanlarla karsilikli kura cekmisti de yenilenlerden olmustu, bu sebeple denize atilmisti.
142 Kendini kinarken onu bir balik yutmustu.
143 N/A
144 N/A
145 Halsiz bir halde iken kendisini sahile cikardik.
146 Onun icin, genis yaprakli bir bitki yetistirdik.
147 Onu, yuzbin veya daha cok kisiye peygamber olarak gonderdik.
148 Sonunda ona inandilar, bunun uzerine Biz de onlari bir sureye kadar gecindirdik.
149 Putperestlere sor, kizlar senin Rabbinin de erkekler onlarin mi?
150 Yoksa melekleri kiz olarak yarattigimizda onlar hazir mi idiler?
151 (151-15) 2 Dikkat edin; dogrusu onlar yalan uydurup soyluyorlar, «Allah dogurdu» diyorlar. Onlar suphesiz yalancidirlar.
152 (151-15) 2 Dikkat edin; dogrusu onlar yalan uydurup soyluyorlar, «Allah dogurdu» diyorlar. Onlar suphesiz yalancidirlar.
153 Allah kizlari, ogullara tercih mi etmis?
154 Ne oluyorsunuz? Ne bicim hukmediyorsunuz?
155 Hic dusunmez misiniz?
156 Yoksa apacik bir deliliniz mi var?
157 Dogru sozlulerden iseniz, kitabinizi getirin bakalim.
158 Allah'la cinler arasinda da bir soy bagi icadettiler. And olsun ki, cinler de, kendilerinin hesap yerine goturuleceklerini bilirler.
159 Allah onlarin vasiflandirmalarindan munezzehtir.
160 Allah'in icten bagli kullari bunlarin disindadir.
161 (161-16) 3 Sizler ve taptiginiz seyler, cehenneme girecek kimseden baskasini Allah'a karsi azdirici degilsiniz.
162 (161-16) 3 Sizler ve taptiginiz seyler, cehenneme girecek kimseden baskasini Allah'a karsi azdirici degilsiniz.
163 (161-16) 3 Sizler ve taptiginiz seyler, cehenneme girecek kimseden baskasini Allah'a karsi azdirici degilsiniz.
164 (164-16) 6 Melekler soyle derler: «Bizim herbirimizin bilinen bir makami vardir. suphesiz biz sira sira duranlariz, suphesiz biz Allah'i tesbih edenleriz.»
165 (164-16) 6 Melekler soyle derler: «Bizim herbirimizin bilinen bir makami vardir. suphesiz biz sira sira duranlariz, suphesiz biz Allah'i tesbih edenleriz.»
166 (164-16) 6 Melekler soyle derler: «Bizim herbirimizin bilinen bir makami vardir. suphesiz biz sira sira duranlariz, suphesiz biz Allah'i tesbih edenleriz.»
167 (167-16) 9 Putperestler: «Oncekilerde oldugu gibi bizde de bir kitap olsaydi, Allah'in O'na icten baglanan kullari olurduk» derlerdi.
168 (167-16) 9 Putperestler: «Oncekilerde oldugu gibi bizde de bir kitap olsaydi, Allah'in O'na icten baglanan kullari olurduk» derlerdi.
169 (167-16) 9 Putperestler: «Oncekilerde oldugu gibi bizde de bir kitap olsaydi, Allah'in O'na icten baglanan kullari olurduk» derlerdi.
170 Boyleyken O'nu inkar ettiler. Ama bileceklerdir.
171 And olsun ki, peygamber kullarimiza soz vermisizdir.
172 Onlar suphesiz yardim goreceklerdir.
173 Bizim ordumuz suphesiz ustun gelecektir.
174 Bir sureye kadar onlara aldiris etme.
175 Onlara inecek azabi gozetle, onlar da goreceklerdir.
176 Azabimiza ugramakta acele mi ediyorlar?
177 O azap, yurtlarina indiginde, uyarilan fakat yola gelmeyenlerin sabahi ne kotu olur!
178 Bir sureye kadar onlardan yuz cevir.
179 Inecek azabi gozetle, onlar da goreceklerdir.
180 Senin guclu olan Rabbin, onlarin vasiflandirmalarindan munezzehtir.
181 Peygamberlere selam olsun.
182 Alemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun.*
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَالصَّٓافَّاتِ صَفاًّۙ 1
فَالزَّاجِرَاتِ زَجْراًۙ 2
فَالتَّالِيَاتِ ذِكْراًۙ 3
اِنَّ اِلٰهَكُمْ لَوَاحِدٌۜ 4
رَبُّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَرَبُّ الْمَشَارِقِۜ 5
اِنَّا زَيَّنَّا السَّمَٓاءَ الدُّنْيَا بِز۪ينَةٍۨ الْـكَوَاكِبِۙ 6
وَحِفْظاً مِنْ كُلِّ شَيْطَانٍ مَارِدٍۚ 7
لَا يَسَّمَّعُونَ اِلَى الْمَلَأِ الْاَعْلٰى وَيُقْذَفُونَ مِنْ كُلِّ جَانِبٍۗ 8
دُحُوراً وَلَهُمْ عَذَابٌ وَاصِبٌۙ 9
اِلَّا مَنْ خَطِفَ الْخَطْفَةَ فَاَتْبَعَهُ شِهَابٌ ثَاقِبٌ 10
فَاسْتَفْتِهِمْ اَهُمْ اَشَدُّ خَلْقاً اَمْ مَنْ خَلَقْنَاۜ اِنَّا خَلَقْنَاهُمْ مِنْ ط۪ينٍ لَازِبٍ 11
بَلْ عَجِبْتَ وَيَسْخَرُونَۖ 12
وَاِذَا ذُكِّرُوا لَا يَذْكُرُونَۖ 13
وَاِذَا رَاَوْا اٰيَةً يَسْتَسْخِرُونَۖ 14
وَقَالُٓوا اِنْ هٰذَٓا اِلَّا سِحْرٌ مُب۪ينٌۚ 15
ءَاِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَاباً وَعِظَاماً ءَاِنَّا لَمَبْعُوثُونَۙ 16
اَوَاٰبَٓاؤُ۬نَا الْاَوَّلُونَۜ 17
قُلْ نَعَمْ وَاَنْتُمْ دَاخِرُونَۚ 18
فَاِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ فَاِذَا هُمْ يَنْظُرُونَ 19
وَقَالُوا يَا وَيْلَنَا هٰذَا يَوْمُ الدّ۪ينِ 20
هٰذَا يَوْمُ الْفَصْلِ الَّذ۪ي كُنْتُمْ بِه۪ تُكَذِّبُونَ۟ 21
اُحْشُرُوا الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا وَاَزْوَاجَهُمْ وَمَا كَانُوا يَعْبُدُونَۙ 22
مِنْ دُونِ اللّٰهِ فَاهْدُوهُمْ اِلٰى صِرَاطِ الْجَح۪يمِۙ 23
وَقِفُوهُمْ اِنَّهُمْ مَسْؤُ۫لُونَۙ 24
مَا لَـكُمْ لَا تَنَاصَرُونَ 25
بَلْ هُمُ الْيَوْمَ مُسْتَسْلِمُونَ 26
وَاَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلٰى بَعْضٍ يَتَسَٓاءَلُونَ 27
قَالُٓوا اِنَّكُمْ كُنْتُمْ تَأْتُونَنَا عَنِ الْيَم۪ينِ 28
قَالُوا بَلْ لَمْ تَكُونُوا مُؤْمِن۪ينَۚ 29
وَمَا كَانَ لَنَا عَلَيْكُمْ مِنْ سُلْطَانٍۚ بَلْ كُنْتُمْ قَوْماً طَاغ۪ينَ 30
فَحَقَّ عَلَيْنَا قَوْلُ رَبِّنَاۗ اِنَّا لَذَٓائِقُونَ 31
فَاَغْوَيْنَا‌كُمْ اِنَّا كُنَّا غَاو۪ينَ 32
فَاِنَّهُمْ يَوْمَئِذٍ فِي الْعَذَابِ مُشْتَرِكُونَ 33
اِنَّا كَذٰلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِم۪ينَ 34
اِنَّهُمْ كَانُٓوا اِذَا ق۪يلَ لَهُمْ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ يَسْتَكْبِرُونَۙ 35
وَيَقُولُونَ اَئِنَّا لَتَارِكُٓوا اٰلِهَتِنَا لِشَاعِرٍ مَجْنُونٍۜ 36
بَلْ جَٓاءَ بِالْحَقِّ وَصَدَّقَ الْمُرْسَل۪ينَ 37
اِنَّكُمْ لَذَٓائِقُوا الْعَذَابِ الْاَل۪يمِۚ 38
وَمَا تُجْزَوْنَ اِلَّا مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَۙ 39
اِلَّا عِبَادَ اللّٰهِ الْمُخْلَص۪ينَ 40
اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ رِزْقٌ مَعْلُومٌۙ 41
فَوَا‌كِهُۚ وَهُمْ مُكْرَمُونَۙ 42
ف۪ي جَنَّاتِ النَّع۪يمِۙ 43
عَلٰى سُرُرٍ مُتَقَابِل۪ينَ 44
يُطَافُ عَلَيْهِمْ بِكَأْسٍ مِنْ مَع۪ينٍۙ 45
بَيْضَٓاءَ لَذَّةٍ لِلشَّارِب۪ينَۚ 46
لَا ف۪يهَا غَوْلٌ وَلَا هُمْ عَنْهَا يُنْزَفُونَ 47
وَعِنْدَهُمْ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ ع۪ينٌۙ 48
كَاَنَّهُنَّ بَيْضٌ مَكْنُونٌ 49
فَاَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلٰى بَعْضٍ يَتَسَٓاءَلُونَ 50
قَالَ قَٓائِلٌ مِنْهُمْ اِنّ۪ي كَانَ ل۪ي قَر۪ينٌۙ 51
يَقُولُ اَئِنَّكَ لَمِنَ الْمُصَدِّق۪ينَ 52
ءَاِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَاباً وَعِظَاماً ءَاِنَّا لَمَد۪ينُونَ 53
قَالَ هَلْ اَنْتُمْ مُطَّلِعُونَ 54
فَاطَّـلَعَ فَرَاٰهُ ف۪ي سَوَٓاءِ الْجَح۪يمِ 55
قَالَ تَاللّٰهِ اِنْ كِدْتَ لَتُرْد۪ينِۙ 56
وَلَوْلَا نِعْمَةُ رَبّ۪ي لَكُنْتُ مِنَ الْمُحْضَر۪ينَ 57
اَفَمَا نَحْنُ بِمَيِّت۪ينَۙ 58
اِلَّا مَوْتَتَنَا الْاُو۫لٰى وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّب۪ينَ 59
اِنَّ هٰذَا لَهُوَ الْفَوْزُ الْعَظ۪يمُ 60
لِمِثْلِ هٰذَا فَلْيَعْمَلِ الْعَامِلُونَ 61
اَذٰلِكَ خَيْرٌ نُزُلاً اَمْ شَجَرَةُ الزَّقُّومِ 62
اِنَّا جَعَلْنَاهَا فِتْنَةً لِلظَّالِم۪ينَ 63
اِنَّهَا شَجَرَةٌ تَخْرُجُ ف۪ٓي اَصْلِ الْجَح۪يمِۙ 64
طَلْعُهَا كَاَنَّهُ رُؤُ۫سُ الشَّيَاط۪ينِ 65
فَاِنَّهُمْ لَاٰكِلُونَ مِنْهَا فَمَالِؤُ۫نَ مِنْهَا الْبُطُونَۜ 66
ثُمَّ اِنَّ لَهُمْ عَلَيْهَا لَشَوْباً مِنْ حَم۪يمٍۚ 67
ثُمَّ اِنَّ مَرْجِعَهُمْ لَاِلَى الْجَح۪يمِ 68
اِنَّهُمْ اَلْفَوْا اٰبَٓاءَهُمْ ضَٓالّ۪ينَۙ 69
فَهُمْ عَلٰٓى اٰثَارِهِمْ يُهْرَعُونَ 70
وَلَقَدْ ضَلَّ قَبْلَهُمْ اَكْثَرُ الْاَوَّل۪ينَۙ 71
وَلَقَدْ اَرْسَلْنَا ف۪يهِمْ مُنْذِر۪ينَ 72
فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُنْذَر۪ينَۙ 73
اِلَّا عِبَادَ اللّٰهِ الْمُخْلَص۪ينَ۟ 74
وَلَقَدْ نَادٰينَا نُوحٌ فَلَنِعْمَ الْمُج۪يبُونَۚ 75
وَنَجَّيْنَاهُ وَاَهْلَهُ مِنَ الْكَرْبِ الْعَظ۪يمِۘ 76
وَجَعَلْنَا ذُرِّيَّتَهُ هُمُ الْبَاق۪ينَۘ 77
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْاٰخِر۪ينَۘ 78
سَلَامٌ عَلٰى نُوحٍ فِي الْعَالَم۪ينَ 79
اِنَّا كَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِن۪ينَ 80
اِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِن۪ينَ 81
ثُمَّ اَغْرَقْنَا الْاٰخَر۪ينَ 82
وَاِنَّ مِنْ ش۪يعَتِه۪ لَاِبْرٰه۪يمَۢ 83
اِذْ جَٓاءَ رَبَّهُ بِقَلْبٍ سَل۪يمٍ 84
اِذْ قَالَ لِاَب۪يهِ وَقَوْمِه۪ مَاذَا تَعْبُدُونَۚ 85
اَئِفْكاً اٰلِهَةً دُونَ اللّٰهِ تُر۪يدُونَۜ 86
فَمَا ظَنُّكُمْ بِرَبِّ الْعَالَم۪ينَ 87
فَنَظَرَ نَظْرَةً فِي النُّجُومِۙ 88
فَقَالَ اِنّ۪ي سَق۪يمٌ 89
فَتَوَلَّوْا عَنْهُ مُدْبِر۪ينَ 90
فَرَاغَ اِلٰٓى اٰلِهَتِهِمْ فَقَالَ اَلَا تَأْكُلُونَۚ 91
مَا لَكُمْ لَا تَنْطِقُونَ 92
فَرَاغَ عَلَيْهِمْ ضَرْباً بِالْيَم۪ينِ 93
فَاَقْبَلُٓوا اِلَيْهِ يَزِفُّونَ 94
قَالَ اَتَعْبُدُونَ مَا تَنْحِتُونَۙ 95
وَاللّٰهُ خَلَقَكُمْ وَمَا تَعْمَلُونَ 96
قَالُوا ابْنُوا لَهُ بُنْيَاناً فَاَلْقُوهُ فِي الْجَح۪يمِ 97
فَاَرَادُوا بِه۪ كَيْداً فَجَعَلْنَاهُمُ الْاَسْفَل۪ينَ 98
وَقَالَ اِنّ۪ي ذَاهِبٌ اِلٰى رَبّ۪ي سَيَهْد۪ينِ 99
رَبِّ هَبْ ل۪ي مِنَ الصَّالِح۪ينَ 100
فَبَشَّرْنَاهُ بِغُلَامٍ حَل۪يمٍ 101
فَلَمَّا بَلَغَ مَعَهُ السَّعْيَ قَالَ يَا بُنَيَّ اِنّ۪ٓي اَرٰى فِي الْمَنَامِ اَنّ۪ٓي اَذْبَحُكَ فَانْظُرْ مَاذَا تَرٰىۜ قَالَ يَٓا اَبَتِ افْعَلْ مَا تُؤْمَرُۘ سَتَجِدُن۪ٓي اِنْ شَٓاءَ اللّٰهُ مِنَ الصَّابِر۪ينَ 102
فَلَمَّٓا اَسْلَمَا وَتَلَّهُ لِلْجَب۪ينِۚ 103
وَنَادَيْنَاهُ اَنْ يَٓا اِبْرٰه۪يمُۙ 104
قَدْ صَدَّقْتَ الرُّءْيَاۚ اِنَّا كَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِن۪ينَ 105
اِنَّ هٰذَا لَهُوَ الْبَلٰٓؤُا الْمُب۪ينُ 106
وَفَدَيْنَاهُ بِذِبْحٍ عَظ۪يمٍ 107
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْاٰخِر۪ينَ 108
سَلَامٌ عَلٰٓى اِبْرٰه۪يمَ 109
كَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِن۪ينَ 110
اِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِن۪ينَ 111
وَبَشَّرْنَاهُ بِاِسْحٰقَ نَبِياًّ مِنَ الصَّالِح۪ينَ 112
وَبَارَكْنَا عَلَيْهِ وَعَلٰٓى اِسْحٰقَۜ وَمِنْ ذُرِّيَّتِهِمَا مُحْسِنٌ وَظَالِمٌ لِنَفْسِه۪ مُب۪ينٌ۟ 113
وَلَقَدْ مَنَنَّا عَلٰى مُوسٰى وَهٰرُونَۚ 114
وَنَجَّيْنَاهُمَا وَقَوْمَهُمَا مِنَ الْكَرْبِ الْعَظ۪يمِۚ 115
وَنَصَرْنَاهُمْ فَكَانُوا هُمُ الْغَالِب۪ينَۚ 116
وَاٰتَيْنَاهُمَا الْكِتَابَ الْمُسْتَب۪ينَۚ 117
وَهَدَيْنَاهُمَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَق۪يمَۚ 118
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِمَا فِي الْاٰخِر۪ينَ 119
سَلَامٌ عَلٰى مُوسٰى وَهٰرُونَ 120
اِنَّا كَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِن۪ينَ 121
اِنَّهُمَا مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِن۪ينَ 122
وَاِنَّ اِلْيَاسَ لَمِنَ الْمُرْسَل۪ينَۜ 123
اِذْ قَالَ لِقَوْمِه۪ٓ اَلَا تَتَّقُونَ 124
اَتَدْعُونَ بَعْلاً وَتَذَرُونَ اَحْسَنَ الْخَالِق۪ينَۙ 125
اَللّٰهَ رَبَّكُمْ وَرَبَّ اٰبَٓائِكُمُ الْاَوَّل۪ينَ 126
فَكَذَّبُوهُ فَاِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَۙ 127
اِلَّا عِبَادَ اللّٰهِ الْمُخْلَص۪ينَ 128
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْاٰخِر۪ينَ 129
سَلَامٌ عَلٰٓى اِلْ‌يَاس۪ينَ 130
اِنَّا كَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِن۪ينَ 131
اِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِن۪ينَ 132
وَاِنَّ لُوطاً لَمِنَ الْمُرْسَل۪ينَۜ 133
اِذْ نَجَّيْنَاهُ وَاَهْلَـهُٓ اَجْمَع۪ينَۙ 134
اِلَّا عَجُوزاً فِي الْغَابِر۪ينَ 135
ثُمَّ دَمَّرْنَا الْاٰخَر۪ينَ 136
وَاِنَّكُمْ لَتَمُرُّونَ عَلَيْهِمْ مُصْبِح۪ينَۙ 137
وَبِالَّيْلِۜ اَفَلَا تَعْقِلُونَ۟ 138
وَاِنَّ يُونُسَ لَمِنَ الْمُرْسَل۪ينَۜ 139
اِذْ اَبَقَ اِلَى الْفُلْكِ الْمَشْحُونِۙ 140
فَسَاهَمَ فَكَانَ مِنَ الْمُدْحَض۪ينَۚ 141
فَالْتَقَمَهُ الْحُوتُ وَهُوَ مُل۪يمٌ 142
فَلَوْلَٓا اَنَّهُ كَانَ مِنَ الْمُسَبِّح۪ينَۙ 143
لَلَبِثَ ف۪ي بَطْنِه۪ٓ اِلٰى يَوْمِ يُبْعَثُونَ 144
فَنَبَذْنَاهُ بِالْعَرَٓاءِ وَهُوَ سَق۪يمٌۚ 145
وَاَنْبَتْنَا عَلَيْهِ شَجَرَةً مِنْ يَقْط۪ينٍۚ 146
وَاَرْسَلْنَاهُ اِلٰى مِائَةِ اَلْفٍ اَوْ يَز۪يدُونَۚ 147
فَاٰمَنُوا فَمَتَّعْنَاهُمْ اِلٰى ح۪ينٍۜ 148
فَاسْتَفْتِهِمْ اَلِرَبِّكَ الْبَنَاتُ وَلَهُمُ الْبَنُونَۙ 149
اَمْ خَلَقْنَا الْمَلٰٓئِكَةَ اِنَاثاً وَهُمْ شَاهِدُونَ 150
اَلَٓا اِنَّهُمْ مِنْ اِفْكِهِمْ لَيَقُولُونَۙ 151
وَلَدَ اللّٰهُۙ وَاِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ 152
اَصْطَفَى الْبَنَاتِ عَلَى الْبَن۪ينَۜ 153
مَا لَـكُمْ۠ كَيْفَ تَحْكُمُونَ 154
اَفَلَا تَذَكَّرُونَۚ 155
اَمْ لَـكُمْ سُلْطَانٌ مُب۪ينٌۙ 156
فَأْتُوا بِكِتَابِكُمْ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ 157
وَجَعَلُوا بَيْنَهُ وَبَيْنَ الْجِنَّةِ نَسَباًۜ وَلَقَدْ عَلِمَتِ الْجِنَّةُ اِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَۙ 158
سُبْحَانَ اللّٰهِ عَمَّا يَصِفُونَۙ 159
اِلَّا عِبَادَ اللّٰهِ الْمُخْلَص۪ينَ 160
فَاِنَّكُمْ وَمَا تَعْبُدُونَۙ 161
مَٓا اَنْتُمْ عَلَيْهِ بِفَاتِن۪ينَۙ 162
اِلَّا مَنْ هُوَ صَالِ الْجَح۪يمِ 163
وَمَا مِنَّٓا اِلَّا لَهُ مَقَامٌ مَعْلُومٌ 164
وَاِنَّا لَنَحْنُ الصَّٓافُّونَۚ 165
وَاِنَّا لَنَحْنُ الْمُسَبِّحُونَ 166
وَاِنْ كَانُوا لَيَقُولُونَۙ 167
لَوْ اَنَّ عِنْدَنَا ذِكْراً مِنَ الْاَوَّل۪ينَۙ 168
لَـكُنَّا عِبَادَ اللّٰهِ الْمُخْلَص۪ينَ 169
فَـكَفَرُوا بِه۪ۚ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ 170
وَلَقَدْ سَبَقَتْ كَلِمَتُنَا لِعِبَادِنَا الْمُرْسَل۪ينَۚ 171
اِنَّهُمْ لَهُمُ الْمَنْصُورُونَۖ 172
وَاِنَّ جُنْدَنَا لَهُمُ الْغَالِبُونَ 173
فَتَوَلَّ عَنْهُمْ حَتّٰى ح۪ينٍۙ 174
وَاَبْصِرْهُمْ فَسَوْفَ يُبْصِرُونَ 175
اَفَبِعَذَابِنَا يَسْتَعْجِلُونَ 176
فَاِذَا نَزَلَ بِسَاحَتِهِمْ فَسَٓاءَ صَبَاحُ الْمُنْذَر۪ينَ 177
وَتَوَلَّ عَنْهُمْ حَتّٰى ح۪ينٍۙ 178
وَاَبْصِرْ فَسَوْفَ يُبْصِرُونَ 179
سُبْحَانَ رَبِّكَ رَبِّ الْعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَۚ 180
وَسَلَامٌ عَلَى الْمُرْسَل۪ينَۚ 181
وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ 182
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
وَالصَّٓافَّاتِ صَفاًّۙ
(1-5) Sira sira duran ve onlerindekini surdukce suren ve Allah'i andikca anan meleklere and olsun ki, sizin Tanriniz birdir; goklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunanlarin Rabbidir.
1
فَالزَّاجِرَاتِ زَجْراًۙ
(1-5) Sira sira duran ve onlerindekini surdukce suren ve Allah'i andikca anan meleklere and olsun ki, sizin Tanriniz birdir; goklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunanlarin Rabbidir.
2
فَالتَّالِيَاتِ ذِكْراًۙ
(1-5) Sira sira duran ve onlerindekini surdukce suren ve Allah'i andikca anan meleklere and olsun ki, sizin Tanriniz birdir; goklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunanlarin Rabbidir.
3
اِنَّ اِلٰهَكُمْ لَوَاحِدٌۜ
(1-5) Sira sira duran ve onlerindekini surdukce suren ve Allah'i andikca anan meleklere and olsun ki, sizin Tanriniz birdir; goklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunanlarin Rabbidir.
4
رَبُّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَرَبُّ الْمَشَارِقِۜ
(1-5) Sira sira duran ve onlerindekini surdukce suren ve Allah'i andikca anan meleklere and olsun ki, sizin Tanriniz birdir; goklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunanlarin Rabbidir.
5
اِنَّا زَيَّنَّا السَّمَٓاءَ الدُّنْيَا بِز۪ينَةٍۨ الْـكَوَاكِبِۙ
suphesiz Biz, yakin gogu bir susle, yildizlarla susledik.
6
وَحِفْظاً مِنْ كُلِّ شَيْطَانٍ مَارِدٍۚ
Onu, inatci her turlu seytandan koruduk.
7
لَا يَسَّمَّعُونَ اِلَى الْمَلَأِ الْاَعْلٰى وَيُقْذَفُونَ مِنْ كُلِّ جَانِبٍۗ
(8-9) Onlar yuce alemi asla dinleyemezler. Her yonden kovularak atilirlar. Onlara surekli bir azap vardir.
8
دُحُوراً وَلَهُمْ عَذَابٌ وَاصِبٌۙ
(8-9) Onlar yuce alemi asla dinleyemezler. Her yonden kovularak atilirlar. Onlara surekli bir azap vardir.
9
اِلَّا مَنْ خَطِفَ الْخَطْفَةَ فَاَتْبَعَهُ شِهَابٌ ثَاقِبٌ
Hele bir tek soz kapan olsun; delici bir alev onun pesine dusuverir.
10
فَاسْتَفْتِهِمْ اَهُمْ اَشَدُّ خَلْقاً اَمْ مَنْ خَلَقْنَاۜ اِنَّا خَلَقْنَاهُمْ مِنْ ط۪ينٍ لَازِبٍ
Allah'a es kosanlara sor: Kendilerini yaratmak mi daha zordur, yoksa Bizim yarattigimiz gokleri yaratmak mi? Aslinda Biz kendilerini ozlu ve yapiskan camurdan yaratmisizdir.
11
بَلْ عَجِبْتَ وَيَسْخَرُونَۖ
Evet; sen onlara sasiyorsun, onlar da seni alaya aliyorlar.
12
وَاِذَا ذُكِّرُوا لَا يَذْكُرُونَۖ
Onlara ogut verildiginde ogut dinlemezler.
13
وَاِذَا رَاَوْا اٰيَةً يَسْتَسْخِرُونَۖ
Bir mucize gorduklerinde onu eglenceye alirlar.
14
وَقَالُٓوا اِنْ هٰذَٓا اِلَّا سِحْرٌ مُب۪ينٌۚ
(15-17) «Bu apacik bir sihirdir; oldugumuz, toprak ve kemik oldugumuz zaman, onceki babalarimiz yahut biz mi dirilecegiz?» derler.
15
ءَاِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَاباً وَعِظَاماً ءَاِنَّا لَمَبْعُوثُونَۙ
(15-17) «Bu apacik bir sihirdir; oldugumuz, toprak ve kemik oldugumuz zaman, onceki babalarimiz yahut biz mi dirilecegiz?» derler.
16
اَوَاٰبَٓاؤُ۬نَا الْاَوَّلُونَۜ
(15-17) «Bu apacik bir sihirdir; oldugumuz, toprak ve kemik oldugumuz zaman, onceki babalarimiz yahut biz mi dirilecegiz?» derler.
17
قُلْ نَعَمْ وَاَنْتُمْ دَاخِرُونَۚ
De ki: «Evet hem de zelil ve hakir olarak.»
18
فَاِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ فَاِذَا هُمْ يَنْظُرُونَ
Tek bir ciglik. Hemen bakip kalirlar.
19
وَقَالُوا يَا وَيْلَنَا هٰذَا يَوْمُ الدّ۪ينِ
soyle derler: «Vay bize! Iste bu ceza gunudur.»
20
هٰذَا يَوْمُ الْفَصْلِ الَّذ۪ي كُنْتُمْ بِه۪ تُكَذِّبُونَ۟
Onlara: «Iste bu, yalanladiginiz hukum gunudur» denir. *
21
اُحْشُرُوا الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا وَاَزْوَاجَهُمْ وَمَا كَانُوا يَعْبُدُونَۙ
(22-23) Ilgililere soyle emredilir: «Zulmedenleri, onlarla isbirligi edenleri ve Allah'i birakip da taptiklarini derleyin. Onlari cehennem yoluna koyun.»
22
مِنْ دُونِ اللّٰهِ فَاهْدُوهُمْ اِلٰى صِرَاطِ الْجَح۪يمِۙ
(22-23) Ilgililere soyle emredilir: «Zulmedenleri, onlarla isbirligi edenleri ve Allah'i birakip da taptiklarini derleyin. Onlari cehennem yoluna koyun.»
23
وَقِفُوهُمْ اِنَّهُمْ مَسْؤُ۫لُونَۙ
«nlari durdurun; cunku kendilerinden daha da sorulacaktir.»
24
مَا لَـكُمْ لَا تَنَاصَرُونَ
soyle sorulur: «Size ne oldu ki birbirinizle yardimlasmiyorsunuz?»
25
بَلْ هُمُ الْيَوْمَ مُسْتَسْلِمُونَ
Hayir; bugun onlarin hepsi teslim olmuslardir.
26
وَاَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلٰى بَعْضٍ يَتَسَٓاءَلُونَ
Birbirlerine donup sorusurlar.
27
قَالُٓوا اِنَّكُمْ كُنْتُمْ تَأْتُونَنَا عَنِ الْيَم۪ينِ
Ileri gelenlerine: «Dogrusu siz bize sureti hakdan gorunurdunuz» derler.
28
قَالُوا بَلْ لَمْ تَكُونُوا مُؤْمِن۪ينَۚ
Onlar da soyle derler: «Hayir; siz inanmis kimseler degildiniz.»
29
وَمَا كَانَ لَنَا عَلَيْكُمْ مِنْ سُلْطَانٍۚ بَلْ كُنْتُمْ قَوْماً طَاغ۪ينَ
«Bizim sizin ustunuzde bir nufuzumuz yoktu. Bilakis, azmis bir millettiniz.»
30
فَحَقَّ عَلَيْنَا قَوْلُ رَبِّنَاۗ اِنَّا لَذَٓائِقُونَ
«Bu sebeple, Rabbimizin sozu aleyhimizde gerceklesti. suphesiz azabi tadacagiz.»
31
فَاَغْوَيْنَا‌كُمْ اِنَّا كُنَّا غَاو۪ينَ
«izi biz azdirmistik, cunku kendimiz azgindik".
32
فَاِنَّهُمْ يَوْمَئِذٍ فِي الْعَذَابِ مُشْتَرِكُونَ
O gun hepsi azabda birlesirler.
33
اِنَّا كَذٰلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِم۪ينَ
Dogrusu suclulara boyle yapariz.
34
اِنَّهُمْ كَانُٓوا اِذَا ق۪يلَ لَهُمْ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ يَسْتَكْبِرُونَۙ
Onlara: «Allah'tan baska tanri yoktur» denildigi zaman suphesiz buyuklenirler.
35
وَيَقُولُونَ اَئِنَّا لَتَارِكُٓوا اٰلِهَتِنَا لِشَاعِرٍ مَجْنُونٍۜ
"Deli bir sair yuzunden tanrilarimizi mi birakalim?» derlerdi.
36
بَلْ جَٓاءَ بِالْحَقِّ وَصَدَّقَ الْمُرْسَل۪ينَ
Hayir; o, gercegi getirmis ve peygamberleri dogrulamisti.
37
اِنَّكُمْ لَذَٓائِقُوا الْعَذَابِ الْاَل۪يمِۚ
suphesiz siz can yakici azabi tadacaksiniz.
38
وَمَا تُجْزَوْنَ اِلَّا مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَۙ
Yaptiginizdan baska birseyle cezalanmiyacaksiniz.
39
اِلَّا عِبَادَ اللّٰهِ الْمُخْلَص۪ينَ
Ancak Allah'a icten bagli kullar bunun disindadir.
40
اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ رِزْقٌ مَعْلُومٌۙ
(41-44) Iste bildirilen rizik ve meyveler onlaradir. Nimet cennetlerinde, karsilikli tahtlar uzerinde kendilerine ikram olunur.
41
فَوَا‌كِهُۚ وَهُمْ مُكْرَمُونَۙ
(41-44) Iste bildirilen rizik ve meyveler onlaradir. Nimet cennetlerinde, karsilikli tahtlar uzerinde kendilerine ikram olunur.
42
ف۪ي جَنَّاتِ النَّع۪يمِۙ
(41-44) Iste bildirilen rizik ve meyveler onlaradir. Nimet cennetlerinde, karsilikli tahtlar uzerinde kendilerine ikram olunur.
43
عَلٰى سُرُرٍ مُتَقَابِل۪ينَ
(41-44) Iste bildirilen rizik ve meyveler onlaradir. Nimet cennetlerinde, karsilikli tahtlar uzerinde kendilerine ikram olunur.
44
يُطَافُ عَلَيْهِمْ بِكَأْسٍ مِنْ مَع۪ينٍۙ
(45-47) Basagrisi vermeyen, sarhos etmeyen, icenlere zevk bahseden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmus kadehler sunulur.
45
بَيْضَٓاءَ لَذَّةٍ لِلشَّارِب۪ينَۚ
(45-47) Basagrisi vermeyen, sarhos etmeyen, icenlere zevk bahseden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmus kadehler sunulur.
46
لَا ف۪يهَا غَوْلٌ وَلَا هُمْ عَنْهَا يُنْزَفُونَ
(45-47) Basagrisi vermeyen, sarhos etmeyen, icenlere zevk bahseden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmus kadehler sunulur.
47
وَعِنْدَهُمْ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ ع۪ينٌۙ
(48-49) Yanlarinda, ortulu yumurta gibi (bembeyaz), bakislarini da yalniz eslerine cevirmis guzel gozluler vardir.
48
كَاَنَّهُنَّ بَيْضٌ مَكْنُونٌ
(48-49) Yanlarinda, ortulu yumurta gibi (bembeyaz), bakislarini da yalniz eslerine cevirmis guzel gozluler vardir.
49
فَاَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلٰى بَعْضٍ يَتَسَٓاءَلُونَ
Birbirlerine donup sorarlar:
50
قَالَ قَٓائِلٌ مِنْهُمْ اِنّ۪ي كَانَ ل۪ي قَر۪ينٌۙ
(51-53) Iclerinden biri soyle der: «Benim bir dostum vardi, bana: 'Sen de mi, olup toprak ve kemik oldugumuz zaman dirilerek ceza gorecegimizi tasdik edenlerdensin?' derdi.»
51
يَقُولُ اَئِنَّكَ لَمِنَ الْمُصَدِّق۪ينَ
(51-53) Iclerinden biri soyle der: «Benim bir dostum vardi, bana: 'Sen de mi, olup toprak ve kemik oldugumuz zaman dirilerek ceza gorecegimizi tasdik edenlerdensin?' derdi.»
52
ءَاِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَاباً وَعِظَاماً ءَاِنَّا لَمَد۪ينُونَ
(51-53) Iclerinden biri soyle der: «Benim bir dostum vardi, bana: 'Sen de mi, olup toprak ve kemik oldugumuz zaman dirilerek ceza gorecegimizi tasdik edenlerdensin?' derdi.»
53
قَالَ هَلْ اَنْتُمْ مُطَّلِعُونَ
Yanindakilere: «Siz onu bilir misiniz?» der.
54
فَاطَّـلَعَ فَرَاٰهُ ف۪ي سَوَٓاءِ الْجَح۪يمِ
Bir bakar onu cehennemin ortasinda gorur.
55
قَالَ تَاللّٰهِ اِنْ كِدْتَ لَتُرْد۪ينِۙ
Ona der ki: «Allah'a and olsun ki, az kalsin beni de mahvedecektin.»
56
وَلَوْلَا نِعْمَةُ رَبّ۪ي لَكُنْتُ مِنَ الْمُحْضَر۪ينَ
«Eger Rabbimin lutfu olmasaydi ben de oraya goturulenlerden olurdum.»
57
اَفَمَا نَحْنُ بِمَيِّت۪ينَۙ
(58-59) «irinci olumden sonra bir daha olmeyecegiz degil mi? Azap da gormeyecegiz.»
58
اِلَّا مَوْتَتَنَا الْاُو۫لٰى وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّب۪ينَ
(58-59) «irinci olumden sonra bir daha olmeyecegiz degil mi? Azap da gormeyecegiz.»
59
اِنَّ هٰذَا لَهُوَ الْفَوْزُ الْعَظ۪يمُ
Iste buyuk kurtulus suphesiz budur.
60
لِمِثْلِ هٰذَا فَلْيَعْمَلِ الْعَامِلُونَ
Calisanlar bunun icin calissin.
61
اَذٰلِكَ خَيْرٌ نُزُلاً اَمْ شَجَرَةُ الزَّقُّومِ
Konukluk olarak bu mu iyidir, yoksa Zakkum agaci mi?
62
اِنَّا جَعَلْنَاهَا فِتْنَةً لِلظَّالِم۪ينَ
Biz o agaci, zalimler icin bir dert yaptik.
63
اِنَّهَا شَجَرَةٌ تَخْرُجُ ف۪ٓي اَصْلِ الْجَح۪يمِۙ
O, cehennemin dibinde cikan bir agactir.
64
طَلْعُهَا كَاَنَّهُ رُؤُ۫سُ الشَّيَاط۪ينِ
Tomurcuklari seytan basi gibidir.
65
فَاِنَّهُمْ لَاٰكِلُونَ مِنْهَا فَمَالِؤُ۫نَ مِنْهَا الْبُطُونَۜ
Iste cehennemlikler bundan yerler, karinlarini onunla doldururlar.
66
ثُمَّ اِنَّ لَهُمْ عَلَيْهَا لَشَوْباً مِنْ حَم۪يمٍۚ
Sonra, uzerine kaynar su katilmis icki suphesiz onlar icindir.
67
ثُمَّ اِنَّ مَرْجِعَهُمْ لَاِلَى الْجَح۪يمِ
Dogrusu sonra donecekleri yer yine cehennemdir.
68
اِنَّهُمْ اَلْفَوْا اٰبَٓاءَهُمْ ضَٓالّ۪ينَۙ
Onlar babalarini suphesiz sapik kimseler olarak bulmuslardi.
69
فَهُمْ عَلٰٓى اٰثَارِهِمْ يُهْرَعُونَ
Oyleyken yine de onlarin izlerinden kovalanircasina kosturuyorlardi.
70
وَلَقَدْ ضَلَّ قَبْلَهُمْ اَكْثَرُ الْاَوَّل۪ينَۙ
Onlardan once gecenlerin cogu, and olsun ki sapitmisti.
71
وَلَقَدْ اَرْسَلْنَا ف۪يهِمْ مُنْذِر۪ينَ
And olsun ki, iclerine uyaricilar gondermistik.
72
فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُنْذَر۪ينَۙ
Uyarildigi halde yola gelmeyenlerin sonunun nasil olduguna bir bak!
73
اِلَّا عِبَادَ اللّٰهِ الْمُخْلَص۪ينَ۟
Allah'in, O'na icten baglanan kullari bunun disindadir. *
74
وَلَقَدْ نَادٰينَا نُوحٌ فَلَنِعْمَ الْمُج۪يبُونَۚ
And olsun ki, Nuh Bize seslenmisti de duasina ne guzel icabet etmistik.
75
وَنَجَّيْنَاهُ وَاَهْلَهُ مِنَ الْكَرْبِ الْعَظ۪يمِۘ
Onu ve ailesini buyuk sikintidan kurtarmistik.
76
وَجَعَلْنَا ذُرِّيَّتَهُ هُمُ الْبَاق۪ينَۘ
Ancak onun soyunu surekli kildik.
77
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْاٰخِر۪ينَۘ
(78-79) Sonra gelenler icinde «Alemlerde, Nuh'a selam olsun» diye ona iyi bir un biraktik.
78
سَلَامٌ عَلٰى نُوحٍ فِي الْعَالَم۪ينَ
(78-79) Sonra gelenler icinde «Alemlerde, Nuh'a selam olsun» diye ona iyi bir un biraktik.
79
اِنَّا كَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِن۪ينَ
Iste Biz iyi davrananlari boyle mukafatlandiririz.
80
اِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِن۪ينَ
Dogrusu o, bizim inanmis kullarimizdandi.
81
ثُمَّ اَغْرَقْنَا الْاٰخَر۪ينَ
Sonra, digerlerini suda bogduk.
82
وَاِنَّ مِنْ ش۪يعَتِه۪ لَاِبْرٰه۪يمَۢ
Ibrahim de suphesiz O'nun yolunda olanlardandi.
83
اِذْ جَٓاءَ رَبَّهُ بِقَلْبٍ سَل۪يمٍ
Nitekim Rabbine temiz bir kalple geldi.
84
اِذْ قَالَ لِاَب۪يهِ وَقَوْمِه۪ مَاذَا تَعْبُدُونَۚ
Ibrahim babasina ve milletine soyle demisti: «Nelere kulluk ediyorsunuz?»
85
اَئِفْكاً اٰلِهَةً دُونَ اللّٰهِ تُر۪يدُونَۜ
«Allah'i birakip uydurma tanrilar mi istiyorsunuz?»
86
فَمَا ظَنُّكُمْ بِرَبِّ الْعَالَم۪ينَ
Alemlerin Rabbi hakkindaki saniniz nedir?»
87
فَنَظَرَ نَظْرَةً فِي النُّجُومِۙ
(88-89) Ibrahim yildizlara bir goz atti ve «Ben rahatsizim» dedi.
88
فَقَالَ اِنّ۪ي سَق۪يمٌ
(88-89) Ibrahim yildizlara bir goz atti ve «Ben rahatsizim» dedi.
89
فَتَوَلَّوْا عَنْهُ مُدْبِر۪ينَ
Onu birakip gittiler.
90
فَرَاغَ اِلٰٓى اٰلِهَتِهِمْ فَقَالَ اَلَا تَأْكُلُونَۚ
(91-92) O da onlarin tanrilarina gizlice yonelip: «Sunduklari yiyecekleri yemiyor musunuz? Ne o, konusmuyor musunuz?» dedi.
91
مَا لَكُمْ لَا تَنْطِقُونَ
(91-92) O da onlarin tanrilarina gizlice yonelip: «Sunduklari yiyecekleri yemiyor musunuz? Ne o, konusmuyor musunuz?» dedi.
92
فَرَاغَ عَلَيْهِمْ ضَرْباً بِالْيَم۪ينِ
Sonunda, uzerlerine yuruyup kuvvetle vurdu.
93
فَاَقْبَلُٓوا اِلَيْهِ يَزِفُّونَ
Bunun uzerine putperestler kosarak ona geldiler.
94
قَالَ اَتَعْبُدُونَ مَا تَنْحِتُونَۙ
(95-96) Ibrahim onlara soyle soyledi: «Yonttugunuz seylere mi tapiyorsunuz? Oysa sizi de, yonttuklarinizi da Allah yaratmistir.»
95
وَاللّٰهُ خَلَقَكُمْ وَمَا تَعْمَلُونَ
(95-96) Ibrahim onlara soyle soyledi: «Yonttugunuz seylere mi tapiyorsunuz? Oysa sizi de, yonttuklarinizi da Allah yaratmistir.»
96
قَالُوا ابْنُوا لَهُ بُنْيَاناً فَاَلْقُوهُ فِي الْجَح۪يمِ
Putperestler: «Onun icin bir yapi yapin da onu oradan atesin icine atin» dediler.
97
فَاَرَادُوا بِه۪ كَيْداً فَجَعَلْنَاهُمُ الْاَسْفَل۪ينَ
Ona duzen kurmak istediler, ama Biz onlari altettik.
98
وَقَالَ اِنّ۪ي ذَاهِبٌ اِلٰى رَبّ۪ي سَيَهْد۪ينِ
Ibrahim: «Dogrusu ben Rabbim ugrunda sizi birakip gidiyorum; O beni dogru yola eristirir» dedi.
99
رَبِّ هَبْ ل۪ي مِنَ الصَّالِح۪ينَ
«ORabbim! Bana iyilerden olacak bir cocuk ver» diye yalvardi.
100
فَبَشَّرْنَاهُ بِغُلَامٍ حَل۪يمٍ
Biz de ona yumusak huylu bir oglan mujdeledik.
101
فَلَمَّا بَلَغَ مَعَهُ السَّعْيَ قَالَ يَا بُنَيَّ اِنّ۪ٓي اَرٰى فِي الْمَنَامِ اَنّ۪ٓي اَذْبَحُكَ فَانْظُرْ مَاذَا تَرٰىۜ قَالَ يَٓا اَبَتِ افْعَلْ مَا تُؤْمَرُۘ سَتَجِدُن۪ٓي اِنْ شَٓاءَ اللّٰهُ مِنَ الصَّابِر۪ينَ
Cocuk kendisinin yanisira yurumeye baslayinca: «Ey ogulcugum! Dogrusu ben uykuda iken seni bogazladigimi goruyorum, bir dusun, ne dersin?» dedi. «Ey babacigim! Ne ile emrolundunsa yap, Allah dilerse, sabredenlerden oldugumu goreceksin» dedi.
102
فَلَمَّٓا اَسْلَمَا وَتَلَّهُ لِلْجَب۪ينِۚ
(103-10) 5 Boylece ikisi de Allah' a teslimiyet gosterip, babasi oglunu alni uzerine yatirinca Biz: «Ey Ibrahim! Ruyayi gercek yaptin; iste biz iyi davrananlari boylece mukafatlandiririz» diye seslendik.
103
وَنَادَيْنَاهُ اَنْ يَٓا اِبْرٰه۪يمُۙ
(103-10) 5 Boylece ikisi de Allah' a teslimiyet gosterip, babasi oglunu alni uzerine yatirinca Biz: «Ey Ibrahim! Ruyayi gercek yaptin; iste biz iyi davrananlari boylece mukafatlandiririz» diye seslendik.
104
قَدْ صَدَّقْتَ الرُّءْيَاۚ اِنَّا كَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِن۪ينَ
(103-10) 5 Boylece ikisi de Allah' a teslimiyet gosterip, babasi oglunu alni uzerine yatirinca Biz: «Ey Ibrahim! Ruyayi gercek yaptin; iste biz iyi davrananlari boylece mukafatlandiririz» diye seslendik.
105
اِنَّ هٰذَا لَهُوَ الْبَلٰٓؤُا الْمُب۪ينُ
Dogrusu bu apacik bir deneme idi.
106
وَفَدَيْنَاهُ بِذِبْحٍ عَظ۪يمٍ
Ona fidye olarak buyuk bir kurbanlik verdik.
107
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْاٰخِر۪ينَ
(108-10) 9 Sonra gelenler icinde «Ibrahim'e selam olsun» diye ona iyi bir un biraktik.
108
سَلَامٌ عَلٰٓى اِبْرٰه۪يمَ
(108-10) 9 Sonra gelenler icinde «Ibrahim'e selam olsun» diye ona iyi bir un biraktik.
109
كَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِن۪ينَ
Iste iyileri boylece mukafatlandiririz.
110
اِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِن۪ينَ
Dogrusu o, inanmis kullarimizdandi.
111
وَبَشَّرْنَاهُ بِاِسْحٰقَ نَبِياًّ مِنَ الصَّالِح۪ينَ
Ona, iyilerden olan Ishak'i peygamber olarak mujdeledik.
112
وَبَارَكْنَا عَلَيْهِ وَعَلٰٓى اِسْحٰقَۜ وَمِنْ ذُرِّيَّتِهِمَا مُحْسِنٌ وَظَالِمٌ لِنَفْسِه۪ مُب۪ينٌ۟
Kendisini ve Ishak'i mubarek kildik; ikisinin soyunda iyi olan da vardir, aciktan aciga kendisine yazik eden de vardir. *
113
وَلَقَدْ مَنَنَّا عَلٰى مُوسٰى وَهٰرُونَۚ
And olsun ki Musa ve Harun'a da iyilikte bulunmustuk.
114
وَنَجَّيْنَاهُمَا وَقَوْمَهُمَا مِنَ الْكَرْبِ الْعَظ۪يمِۚ
Ikisini ve milletlerini buyuk bir sikintidan kurtarmistik.
115
وَنَصَرْنَاهُمْ فَكَانُوا هُمُ الْغَالِب۪ينَۚ
Onlara yardim etmistik de ustun gelmislerdi.
116
وَاٰتَيْنَاهُمَا الْكِتَابَ الْمُسْتَب۪ينَۚ
Her ikisine de, apacik anlasilan bir Kitap vermistik.
117
وَهَدَيْنَاهُمَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَق۪يمَۚ
Her ikisini de dogru yola eristirmistik.
118
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِمَا فِي الْاٰخِر۪ينَ
(119-12) 0 Sonra gelenler icinde «Musa ve Harun'a selam olsun» diye iyi birer un biraktik.
119
سَلَامٌ عَلٰى مُوسٰى وَهٰرُونَ
(119-12) 0 Sonra gelenler icinde «Musa ve Harun'a selam olsun» diye iyi birer un biraktik.
120
اِنَّا كَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِن۪ينَ
Dogrusu Biz, iyileri boylece mukafatlandiririz.
121
اِنَّهُمَا مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِن۪ينَ
Ikisi de suphesiz inanmis kullarimizdandi.
122
وَاِنَّ اِلْيَاسَ لَمِنَ الْمُرْسَل۪ينَۜ
Dogrusu Ilyas da peygamberlerdendir.
123
اِذْ قَالَ لِقَوْمِه۪ٓ اَلَا تَتَّقُونَ
(124-12) 6 Milletine: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Yaratanlarin en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, onceki babalarinizin da Rabbi bulunan Allah'i birakip da Baal putuna mi taparsiniz?» demisti.
124
اَتَدْعُونَ بَعْلاً وَتَذَرُونَ اَحْسَنَ الْخَالِق۪ينَۙ
(124-12) 6 Milletine: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Yaratanlarin en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, onceki babalarinizin da Rabbi bulunan Allah'i birakip da Baal putuna mi taparsiniz?» demisti.
125
اَللّٰهَ رَبَّكُمْ وَرَبَّ اٰبَٓائِكُمُ الْاَوَّل۪ينَ
(124-12) 6 Milletine: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Yaratanlarin en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, onceki babalarinizin da Rabbi bulunan Allah'i birakip da Baal putuna mi taparsiniz?» demisti.
126
فَكَذَّبُوهُ فَاِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَۙ
(127-12) 8 Bunun uzerine onu yalanlamislardi. Allah'in O'na icten bagli kullari bir yana, bunlarin hepsi cehenneme goturuleceklerdi.
127
اِلَّا عِبَادَ اللّٰهِ الْمُخْلَص۪ينَ
(127-12) 8 Bunun uzerine onu yalanlamislardi. Allah'in O'na icten bagli kullari bir yana, bunlarin hepsi cehenneme goturuleceklerdi.
128
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْاٰخِر۪ينَ
(129-13) 0 Sonra gelenler icinde, «Ilyas'a selam olsun» diye bir un biraktik.
129
سَلَامٌ عَلٰٓى اِلْ‌يَاس۪ينَ
(129-13) 0 Sonra gelenler icinde, «Ilyas'a selam olsun» diye bir un biraktik.
130
اِنَّا كَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِن۪ينَ
Dogrusu Biz iyileri boylece mukafatlandiririz.
131
اِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِن۪ينَ
O, inanmis kullarimizdandi.
132
وَاِنَّ لُوطاً لَمِنَ الْمُرْسَل۪ينَۜ
suphesiz Lut da peygamberlerdendir.
133
اِذْ نَجَّيْنَاهُ وَاَهْلَـهُٓ اَجْمَع۪ينَۙ
(134-13) 5 Geridekiler arasinda kalan yasli bir kadin disinda, Lut'u ve ailesinin hepsini kurtarmistik.
134
اِلَّا عَجُوزاً فِي الْغَابِر۪ينَ
(134-13) 5 Geridekiler arasinda kalan yasli bir kadin disinda, Lut'u ve ailesinin hepsini kurtarmistik.
135
ثُمَّ دَمَّرْنَا الْاٰخَر۪ينَ
Sonra digerlerini yok etmistik.
136
وَاِنَّكُمْ لَتَمُرُّونَ عَلَيْهِمْ مُصْبِح۪ينَۙ
(137-13) 8 Sabah aksam, onlarin yerleri uzerinden gecersiniz. Akletmez misiniz? *
137
وَبِالَّيْلِۜ اَفَلَا تَعْقِلُونَ۟
(137-13) 8 Sabah aksam, onlarin yerleri uzerinden gecersiniz. Akletmez misiniz? *
138
وَاِنَّ يُونُسَ لَمِنَ الْمُرْسَل۪ينَۜ
Dogrusu Yunus da peygamberlerdendir.
139
اِذْ اَبَقَ اِلَى الْفُلْكِ الْمَشْحُونِۙ
Dolu bir gemiye kacmisti.
140
فَسَاهَمَ فَكَانَ مِنَ الْمُدْحَض۪ينَۚ
Gemide olanlarla karsilikli kura cekmisti de yenilenlerden olmustu, bu sebeple denize atilmisti.
141
فَالْتَقَمَهُ الْحُوتُ وَهُوَ مُل۪يمٌ
Kendini kinarken onu bir balik yutmustu.
142
فَلَوْلَٓا اَنَّهُ كَانَ مِنَ الْمُسَبِّح۪ينَۙ
N/A
143
لَلَبِثَ ف۪ي بَطْنِه۪ٓ اِلٰى يَوْمِ يُبْعَثُونَ
N/A
144
فَنَبَذْنَاهُ بِالْعَرَٓاءِ وَهُوَ سَق۪يمٌۚ
Halsiz bir halde iken kendisini sahile cikardik.
145
وَاَنْبَتْنَا عَلَيْهِ شَجَرَةً مِنْ يَقْط۪ينٍۚ
Onun icin, genis yaprakli bir bitki yetistirdik.
146
وَاَرْسَلْنَاهُ اِلٰى مِائَةِ اَلْفٍ اَوْ يَز۪يدُونَۚ
Onu, yuzbin veya daha cok kisiye peygamber olarak gonderdik.
147
فَاٰمَنُوا فَمَتَّعْنَاهُمْ اِلٰى ح۪ينٍۜ
Sonunda ona inandilar, bunun uzerine Biz de onlari bir sureye kadar gecindirdik.
148
فَاسْتَفْتِهِمْ اَلِرَبِّكَ الْبَنَاتُ وَلَهُمُ الْبَنُونَۙ
Putperestlere sor, kizlar senin Rabbinin de erkekler onlarin mi?
149
اَمْ خَلَقْنَا الْمَلٰٓئِكَةَ اِنَاثاً وَهُمْ شَاهِدُونَ
Yoksa melekleri kiz olarak yarattigimizda onlar hazir mi idiler?
150
اَلَٓا اِنَّهُمْ مِنْ اِفْكِهِمْ لَيَقُولُونَۙ
(151-15) 2 Dikkat edin; dogrusu onlar yalan uydurup soyluyorlar, «Allah dogurdu» diyorlar. Onlar suphesiz yalancidirlar.
151
وَلَدَ اللّٰهُۙ وَاِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ
(151-15) 2 Dikkat edin; dogrusu onlar yalan uydurup soyluyorlar, «Allah dogurdu» diyorlar. Onlar suphesiz yalancidirlar.
152
اَصْطَفَى الْبَنَاتِ عَلَى الْبَن۪ينَۜ
Allah kizlari, ogullara tercih mi etmis?
153
مَا لَـكُمْ۠ كَيْفَ تَحْكُمُونَ
Ne oluyorsunuz? Ne bicim hukmediyorsunuz?
154
اَفَلَا تَذَكَّرُونَۚ
Hic dusunmez misiniz?
155
اَمْ لَـكُمْ سُلْطَانٌ مُب۪ينٌۙ
Yoksa apacik bir deliliniz mi var?
156
فَأْتُوا بِكِتَابِكُمْ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ
Dogru sozlulerden iseniz, kitabinizi getirin bakalim.
157
وَجَعَلُوا بَيْنَهُ وَبَيْنَ الْجِنَّةِ نَسَباًۜ وَلَقَدْ عَلِمَتِ الْجِنَّةُ اِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَۙ
Allah'la cinler arasinda da bir soy bagi icadettiler. And olsun ki, cinler de, kendilerinin hesap yerine goturuleceklerini bilirler.
158
سُبْحَانَ اللّٰهِ عَمَّا يَصِفُونَۙ
Allah onlarin vasiflandirmalarindan munezzehtir.
159
اِلَّا عِبَادَ اللّٰهِ الْمُخْلَص۪ينَ
Allah'in icten bagli kullari bunlarin disindadir.
160
فَاِنَّكُمْ وَمَا تَعْبُدُونَۙ
(161-16) 3 Sizler ve taptiginiz seyler, cehenneme girecek kimseden baskasini Allah'a karsi azdirici degilsiniz.
161
مَٓا اَنْتُمْ عَلَيْهِ بِفَاتِن۪ينَۙ
(161-16) 3 Sizler ve taptiginiz seyler, cehenneme girecek kimseden baskasini Allah'a karsi azdirici degilsiniz.
162
اِلَّا مَنْ هُوَ صَالِ الْجَح۪يمِ
(161-16) 3 Sizler ve taptiginiz seyler, cehenneme girecek kimseden baskasini Allah'a karsi azdirici degilsiniz.
163
وَمَا مِنَّٓا اِلَّا لَهُ مَقَامٌ مَعْلُومٌ
(164-16) 6 Melekler soyle derler: «Bizim herbirimizin bilinen bir makami vardir. suphesiz biz sira sira duranlariz, suphesiz biz Allah'i tesbih edenleriz.»
164
وَاِنَّا لَنَحْنُ الصَّٓافُّونَۚ
(164-16) 6 Melekler soyle derler: «Bizim herbirimizin bilinen bir makami vardir. suphesiz biz sira sira duranlariz, suphesiz biz Allah'i tesbih edenleriz.»
165
وَاِنَّا لَنَحْنُ الْمُسَبِّحُونَ
(164-16) 6 Melekler soyle derler: «Bizim herbirimizin bilinen bir makami vardir. suphesiz biz sira sira duranlariz, suphesiz biz Allah'i tesbih edenleriz.»
166
وَاِنْ كَانُوا لَيَقُولُونَۙ
(167-16) 9 Putperestler: «Oncekilerde oldugu gibi bizde de bir kitap olsaydi, Allah'in O'na icten baglanan kullari olurduk» derlerdi.
167
لَوْ اَنَّ عِنْدَنَا ذِكْراً مِنَ الْاَوَّل۪ينَۙ
(167-16) 9 Putperestler: «Oncekilerde oldugu gibi bizde de bir kitap olsaydi, Allah'in O'na icten baglanan kullari olurduk» derlerdi.
168
لَـكُنَّا عِبَادَ اللّٰهِ الْمُخْلَص۪ينَ
(167-16) 9 Putperestler: «Oncekilerde oldugu gibi bizde de bir kitap olsaydi, Allah'in O'na icten baglanan kullari olurduk» derlerdi.
169
فَـكَفَرُوا بِه۪ۚ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ
Boyleyken O'nu inkar ettiler. Ama bileceklerdir.
170
وَلَقَدْ سَبَقَتْ كَلِمَتُنَا لِعِبَادِنَا الْمُرْسَل۪ينَۚ
And olsun ki, peygamber kullarimiza soz vermisizdir.
171
اِنَّهُمْ لَهُمُ الْمَنْصُورُونَۖ
Onlar suphesiz yardim goreceklerdir.
172
وَاِنَّ جُنْدَنَا لَهُمُ الْغَالِبُونَ
Bizim ordumuz suphesiz ustun gelecektir.
173
فَتَوَلَّ عَنْهُمْ حَتّٰى ح۪ينٍۙ
Bir sureye kadar onlara aldiris etme.
174
وَاَبْصِرْهُمْ فَسَوْفَ يُبْصِرُونَ
Onlara inecek azabi gozetle, onlar da goreceklerdir.
175
اَفَبِعَذَابِنَا يَسْتَعْجِلُونَ
Azabimiza ugramakta acele mi ediyorlar?
176
فَاِذَا نَزَلَ بِسَاحَتِهِمْ فَسَٓاءَ صَبَاحُ الْمُنْذَر۪ينَ
O azap, yurtlarina indiginde, uyarilan fakat yola gelmeyenlerin sabahi ne kotu olur!
177
وَتَوَلَّ عَنْهُمْ حَتّٰى ح۪ينٍۙ
Bir sureye kadar onlardan yuz cevir.
178
وَاَبْصِرْ فَسَوْفَ يُبْصِرُونَ
Inecek azabi gozetle, onlar da goreceklerdir.
179
سُبْحَانَ رَبِّكَ رَبِّ الْعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَۚ
Senin guclu olan Rabbin, onlarin vasiflandirmalarindan munezzehtir.
180
وَسَلَامٌ عَلَى الْمُرْسَل۪ينَۚ
Peygamberlere selam olsun.
181
وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ
Alemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun.*
182

Sureler

Mealler
Sâd Suresi
Sonraki