Sureler
Mealler
Önceki
Kamer Suresi
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 Rahmân,
2 Kur’ân’ı öğretti (insanlığa ve cinlere);
3 İnsanı yarattı;
4 Ona konuşmayı talim etti.
5 Güneş de, ay da, (Rahmân’ın tesbit buyurduğu) bir hesaba göre vardır ve bir hesaba göre hareket eder.
6 Yıldızlar ve ağaçlar da (Allah’ın önünde) secde eder, (O’na, kanunlarına tam teslimiyet halindedirler).
7 Ve gök, Allah onu (yerin üstünde) yükseltti ve ölçüyü, dengeyi koydu.
8 Ki, taşkınlık yapıp, ölçüyü, dengeyi aşmayasınız.
9 Tartıyı tam olarak, hakkaniyetle ve adaletle yerine getirin ve ölçüyü, dengeyi bozmayın.
10 Yere gelince, onu da canlılar için alçaltıp döşedi.
11 Orada her türden ürünler, meyveler, bu arada meyveleri salkım salkım hurma ağaçları vardır;
12 Sapları ve yaprakları hayvanlara yiyecek olarak kullanılan taneler ve daha başka hoş kokulu bitkiler de.
13 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
14 O, insanı topraktan yapılıp pişirilmiş eşya gibi ses veren kupkuru balçıktan yarattı;
15 Cinleri de dumansız, kaynak yapan ateş alevinden yarattı.
16 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
17 O, hem iki doğunun Rabbidir, hem de iki batının Rabbidir.
18 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
19 O, iki denizi (iki büyük su kütlesini) salıverdi, birbirine kavuşurlar.
20 Ama aralarında bir engel vardır; onu aşıp da birbirlerine karışmazlar.
21 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
22 Onların her ikisinden de inci ve mercan çıkar.
23 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
24 (Allah’ın verdiği bilgi, kabiliyet ve O’nun ilham etmesiyle yapılıp) denizde yelkenlerini açmış yüzen dağ misali gemiler O’nundur.
25 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
26 Yerin üzerinde bulunan her şey fânidir;
27 Ancak senin celâl (haşmet, azamet) ve kerem sahibi Rabbi’nin Yüzü hiç yok olmadan devam eder gider.
28 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
29 Göklerde ve yerde bulunan her bir canlı, ihtiyaçlarının giderilmesini O’ndan diler. O, her gün (her an), (İlâhî Zât olarak sıfat ve isimleriyle) ayrı bir tecellidedir.
30 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
31 Çok geçmeden sizin işinize bakacağız, ey yeryüzünün önemli melekelerle donatılmış, sorumlu ve şerefli iki varlık türü (olan ins ve cin)!
32 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
33 Ey cin ve ins topluluğu, eğer göklerin o dairevî alanlarında seyahat edip öteye geçmeye gücünüz yetiyorsa, haydi durmayın geçin! Ama, ancak (manevî veya ilmî) bir vasıta ile, size tanınmış bir izinle geçebilirsiniz.
34 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
35 Üzerinize (yakmak için) ateş alevleri (ve boğmak için) duman gönderilir; karşılıklı yardımlaşıp, kendinizi savunamazsınız da.
36 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
37 Ve nihayet gök yarılıp da âdeta kırmızı sahtiyan gibi bir gül haline geldiği zaman (öyle müthiş işler olur ki)!
38 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
39 İşte o gün insanlar da cinler de, günahkâr olup olmadıklarını öğrenmek için sorguya çekilmezler.
40 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
41 Suclular simalarindan taninirlar da, alin saclarindan ve ayaklarindan yakalanirlar.
42 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
43 İşte, suçluların (dünyada iken) varlığını inkâr edip durdukları Cehennem!
44 Cehennem(in ateşiy)le kaynar su arasında gidip gelirler.
45 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
46 Buna karşılık, Rabbisinin (Rab olarak) Makamı’ndan korkan ve (Âhiret’te de) O’nun huzuruna çıkacak olmanın endişesiyle yaşayan için iki cennet vardır.
47 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
48 Her iki cennet de, sık yapraklı çeşit çeşit ağaçlarla doludur.
49 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
50 Onlarda akıp giden iki pınar bulunur.
51 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
52 İkisinde de, her türden çift çift meyveler vardır.
53 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
54 (Allah’ın kendilerine iki cennet verilecek olan o has kulları,) astarları işlemeli ipekten döşeklere yaslanırlar. Her iki cennetin meyveleri, hemen erişilip toplanıverecek yakınlıktadır.
55 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
56 Yine o iki cennette, gözleri eşlerinden başkasını görmeyen öyle güzeller vardır ki, onlara daha önce ne bir insan eli değmiştir, ne de cin.
57 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
58 (Güzellik ve parlaklıkta) sanki birer yakut ve mercandır onlar.
59 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
60 Öyle ya, kâmil iyiliğin karşılığı aynı şekilde iyilikten başka mı olacaktı?
61 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
62 Nimet bakımından bu iki cennetten biraz aşağıda iki cennet daha vardır.
63 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
64 Baştanbaşa yemyeşil iki cennet.
65 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
66 Onlarda kaynayan iki pınar bulunur.
67 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
68 Her ikisinde de meyveler, bu arada hurmalar, narlar.
69 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
70 Yine her ikisinde de iyi huylu, güzel hanımlar.
71 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
72 Otağlarda eşlerine hasredilmiş pak güzeller.
73 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
74 Daha önce kendilerine ne insan eli değmiştir, ne de cin.
75 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
76 O cennetlerdekiler, yeşil yastıklara ve harikulâde güzel, işlemeli döşemelere yaslanırlar.
77 Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
78 Celâl (azamet, haşmet) ve kerem sahibi Rabbinin İsmi çok yücedir.
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
اَلرَّحْمٰنُۙ 1
عَلَّمَ الْقُرْاٰنَۜ 2
خَلَقَ الْاِنْسَانَۙ 3
عَلَّمَهُ الْبَيَانَ 4
اَلشَّمْسُ وَالْقَمَرُ بِحُسْبَانٍۖ 5
وَالنَّجْمُ وَالشَّجَرُ يَسْجُدَانِ 6
وَالسَّمَٓاءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْم۪يزَانَۙ 7
اَلَّا تَطْغَوْا فِي الْم۪يزَانِ 8
وَاَق۪يمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْم۪يزَانَ 9
وَالْاَرْضَ وَضَعَهَا لِلْاَنَامِۙ 10
ف۪يهَا فَاكِهَةٌۖ وَالنَّخْلُ ذَاتُ الْاَكْمَامِ 11
وَالْحَبُّ ذُوالْعَصْفِ وَالرَّيْحَانُۚ 12
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 13
خَلَقَ الْاِنْسَانَ مِنْ صَلْصَالٍ كَالْفَخَّارِۙ 14
وَخَلَقَ الْجَٓانَّ مِنْ مَارِجٍ مِنْ نَارٍۚ 15
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 16
رَبُّ الْمَشْرِقَيْنِ وَرَبُّ الْمَغْرِبَيْنِۚ 17
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 18
مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِۙ 19
بَيْنَهُمَا بَرْزَخٌ لَا يَبْغِيَانِۚ 20
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 21
يَخْرُجُ مِنْهُمَا اللُّؤْلُؤُ۬ وَالْمَرْجَانُۚ 22
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 23
وَلَهُ الْجَوَارِ الْمُنْشَاٰتُ فِي الْبَحْرِ كَالْاَعْلَامِۚ 24
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ۟ 25
كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍۚ 26
وَيَبْقٰى وَجْهُ رَبِّكَ ذُوالْجَلَالِ وَالْاِكْرَامِۚ 27
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 28
يَسْـَٔلُهُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ ف۪ي شَأْنٍۚ 29
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 30
سَنَفْرُغُ لَكُمْ اَيُّهَ الثَّقَلَانِۚ 31
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 32
يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْاِنْسِ اِنِ اسْتَطَعْتُمْ اَنْ تَنْفُذُوا مِنْ اَقْطَارِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ فَانْفُذُواۜ لَا تَنْفُذُونَ اِلَّا بِسُلْطَانٍۚ 33
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 34
يُرْسَلُ عَلَيْكُمَا شُوَاظٌ مِنْ نَارٍ وَنُحَاسٌ فَلَا تَنْتَصِرَانِۚ 35
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 36
فَاِذَا انْشَقَّتِ السَّمَٓاءُ فَكَانَتْ وَرْدَةً كَالدِّهَانِۚ 37
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 38
فَيَوْمَئِذٍ لَا يُسْـَٔلُ عَنْ ذَنْبِه۪ٓ اِنْسٌ وَلَا جَٓانٌّۚ 39
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 40
يُعْرَفُ الْمُجْرِمُونَ بِس۪يمٰيهُمْ فَيُؤْخَذُ بِالنَّوَاص۪ي وَالْاَقْدَامِۚ 41
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 42
هٰذِه۪ جَهَنَّمُ الَّت۪ي يُكَذِّبُ بِهَا الْمُجْرِمُونَۢ 43
يَطُوفُونَ بَيْنَهَا وَبَيْنَ حَم۪يمٍ اٰنٍۚ 44
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ۟ 45
وَلِمَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّه۪ جَنَّتَانِۚ 46
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۙ 47
ذَوَاتَٓا اَفْنَانٍۚ 48
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 49
ف۪يهِمَا عَيْنَانِ تَجْرِيَانِۚ 50
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 51
ف۪يهِمَا مِنْ كُلِّ فَاكِهَةٍ زَوْجَانِۚ 52
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 53
مُتَّكِـ۪ٔينَ عَلٰى فُرُشٍ بَطَٓائِنُهَا مِنْ اِسْتَبْرَقٍۜ وَجَنَا الْجَنَّتَيْنِ دَانٍۚ 54
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 55
ف۪يهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِۙ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ اِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَٓانٌّۚ 56
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ 57
كَاَنَّهُنَّ الْيَاقُوتُ وَالْمَرْجَانُۚ 58
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 59
هَلْ جَزَٓاءُ الْاِحْسَانِ اِلَّا الْاِحْسَانُۚ 60
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 61
وَمِنْ دُونِهِمَا جَنَّتَانِۚ 62
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۙ 63
مُدْهَٓامَّتَانِۚ 64
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ 65
ف۪يهِمَا عَيْنَانِ نَضَّاخَتَانِۚ 66
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ 67
ف۪يهِمَا فَاكِهَةٌ وَنَخْلٌ وَرُمَّانٌۚ 68
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ 69
ف۪يهِنَّ خَيْرَاتٌ حِسَانٌۚ 70
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ 71
حُورٌ مَقْصُورَاتٌ فِي الْخِيَامِۚ 72
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ 73
لَمْ يَطْمِثْهُنَّ اِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَٓانٌّۚ 74
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ 75
مُتَّكِـ۪ٔينَ عَلٰى رَفْرَفٍ خُضْرٍ وَعَبْقَرِيٍّ حِسَانٍۚ 76
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 77
تَبَارَكَ اسْمُ رَبِّكَ ذِي الْجَلَالِ وَالْاِكْرَامِ 78
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
اَلرَّحْمٰنُۙ
Rahmân,
1
عَلَّمَ الْقُرْاٰنَۜ
Kur’ân’ı öğretti (insanlığa ve cinlere);
2
خَلَقَ الْاِنْسَانَۙ
İnsanı yarattı;
3
عَلَّمَهُ الْبَيَانَ
Ona konuşmayı talim etti.
4
اَلشَّمْسُ وَالْقَمَرُ بِحُسْبَانٍۖ
Güneş de, ay da, (Rahmân’ın tesbit buyurduğu) bir hesaba göre vardır ve bir hesaba göre hareket eder.
5
وَالنَّجْمُ وَالشَّجَرُ يَسْجُدَانِ
Yıldızlar ve ağaçlar da (Allah’ın önünde) secde eder, (O’na, kanunlarına tam teslimiyet halindedirler).
6
وَالسَّمَٓاءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْم۪يزَانَۙ
Ve gök, Allah onu (yerin üstünde) yükseltti ve ölçüyü, dengeyi koydu.
7
اَلَّا تَطْغَوْا فِي الْم۪يزَانِ
Ki, taşkınlık yapıp, ölçüyü, dengeyi aşmayasınız.
8
وَاَق۪يمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْم۪يزَانَ
Tartıyı tam olarak, hakkaniyetle ve adaletle yerine getirin ve ölçüyü, dengeyi bozmayın.
9
وَالْاَرْضَ وَضَعَهَا لِلْاَنَامِۙ
Yere gelince, onu da canlılar için alçaltıp döşedi.
10
ف۪يهَا فَاكِهَةٌۖ وَالنَّخْلُ ذَاتُ الْاَكْمَامِ
Orada her türden ürünler, meyveler, bu arada meyveleri salkım salkım hurma ağaçları vardır;
11
وَالْحَبُّ ذُوالْعَصْفِ وَالرَّيْحَانُۚ
Sapları ve yaprakları hayvanlara yiyecek olarak kullanılan taneler ve daha başka hoş kokulu bitkiler de.
12
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
13
خَلَقَ الْاِنْسَانَ مِنْ صَلْصَالٍ كَالْفَخَّارِۙ
O, insanı topraktan yapılıp pişirilmiş eşya gibi ses veren kupkuru balçıktan yarattı;
14
وَخَلَقَ الْجَٓانَّ مِنْ مَارِجٍ مِنْ نَارٍۚ
Cinleri de dumansız, kaynak yapan ateş alevinden yarattı.
15
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
16
رَبُّ الْمَشْرِقَيْنِ وَرَبُّ الْمَغْرِبَيْنِۚ
O, hem iki doğunun Rabbidir, hem de iki batının Rabbidir.
17
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
18
مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِۙ
O, iki denizi (iki büyük su kütlesini) salıverdi, birbirine kavuşurlar.
19
بَيْنَهُمَا بَرْزَخٌ لَا يَبْغِيَانِۚ
Ama aralarında bir engel vardır; onu aşıp da birbirlerine karışmazlar.
20
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
21
يَخْرُجُ مِنْهُمَا اللُّؤْلُؤُ۬ وَالْمَرْجَانُۚ
Onların her ikisinden de inci ve mercan çıkar.
22
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
23
وَلَهُ الْجَوَارِ الْمُنْشَاٰتُ فِي الْبَحْرِ كَالْاَعْلَامِۚ
(Allah’ın verdiği bilgi, kabiliyet ve O’nun ilham etmesiyle yapılıp) denizde yelkenlerini açmış yüzen dağ misali gemiler O’nundur.
24
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ۟
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
25
كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍۚ
Yerin üzerinde bulunan her şey fânidir;
26
وَيَبْقٰى وَجْهُ رَبِّكَ ذُوالْجَلَالِ وَالْاِكْرَامِۚ
Ancak senin celâl (haşmet, azamet) ve kerem sahibi Rabbi’nin Yüzü hiç yok olmadan devam eder gider.
27
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
28
يَسْـَٔلُهُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ ف۪ي شَأْنٍۚ
Göklerde ve yerde bulunan her bir canlı, ihtiyaçlarının giderilmesini O’ndan diler. O, her gün (her an), (İlâhî Zât olarak sıfat ve isimleriyle) ayrı bir tecellidedir.
29
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
30
سَنَفْرُغُ لَكُمْ اَيُّهَ الثَّقَلَانِۚ
Çok geçmeden sizin işinize bakacağız, ey yeryüzünün önemli melekelerle donatılmış, sorumlu ve şerefli iki varlık türü (olan ins ve cin)!
31
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
32
يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْاِنْسِ اِنِ اسْتَطَعْتُمْ اَنْ تَنْفُذُوا مِنْ اَقْطَارِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ فَانْفُذُواۜ لَا تَنْفُذُونَ اِلَّا بِسُلْطَانٍۚ
Ey cin ve ins topluluğu, eğer göklerin o dairevî alanlarında seyahat edip öteye geçmeye gücünüz yetiyorsa, haydi durmayın geçin! Ama, ancak (manevî veya ilmî) bir vasıta ile, size tanınmış bir izinle geçebilirsiniz.
33
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
34
يُرْسَلُ عَلَيْكُمَا شُوَاظٌ مِنْ نَارٍ وَنُحَاسٌ فَلَا تَنْتَصِرَانِۚ
Üzerinize (yakmak için) ateş alevleri (ve boğmak için) duman gönderilir; karşılıklı yardımlaşıp, kendinizi savunamazsınız da.
35
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
36
فَاِذَا انْشَقَّتِ السَّمَٓاءُ فَكَانَتْ وَرْدَةً كَالدِّهَانِۚ
Ve nihayet gök yarılıp da âdeta kırmızı sahtiyan gibi bir gül haline geldiği zaman (öyle müthiş işler olur ki)!
37
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
38
فَيَوْمَئِذٍ لَا يُسْـَٔلُ عَنْ ذَنْبِه۪ٓ اِنْسٌ وَلَا جَٓانٌّۚ
İşte o gün insanlar da cinler de, günahkâr olup olmadıklarını öğrenmek için sorguya çekilmezler.
39
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
40
يُعْرَفُ الْمُجْرِمُونَ بِس۪يمٰيهُمْ فَيُؤْخَذُ بِالنَّوَاص۪ي وَالْاَقْدَامِۚ
Suclular simalarindan taninirlar da, alin saclarindan ve ayaklarindan yakalanirlar.
41
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
42
هٰذِه۪ جَهَنَّمُ الَّت۪ي يُكَذِّبُ بِهَا الْمُجْرِمُونَۢ
İşte, suçluların (dünyada iken) varlığını inkâr edip durdukları Cehennem!
43
يَطُوفُونَ بَيْنَهَا وَبَيْنَ حَم۪يمٍ اٰنٍۚ
Cehennem(in ateşiy)le kaynar su arasında gidip gelirler.
44
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ۟
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
45
وَلِمَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّه۪ جَنَّتَانِۚ
Buna karşılık, Rabbisinin (Rab olarak) Makamı’ndan korkan ve (Âhiret’te de) O’nun huzuruna çıkacak olmanın endişesiyle yaşayan için iki cennet vardır.
46
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۙ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
47
ذَوَاتَٓا اَفْنَانٍۚ
Her iki cennet de, sık yapraklı çeşit çeşit ağaçlarla doludur.
48
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
49
ف۪يهِمَا عَيْنَانِ تَجْرِيَانِۚ
Onlarda akıp giden iki pınar bulunur.
50
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
51
ف۪يهِمَا مِنْ كُلِّ فَاكِهَةٍ زَوْجَانِۚ
İkisinde de, her türden çift çift meyveler vardır.
52
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
53
مُتَّكِـ۪ٔينَ عَلٰى فُرُشٍ بَطَٓائِنُهَا مِنْ اِسْتَبْرَقٍۜ وَجَنَا الْجَنَّتَيْنِ دَانٍۚ
(Allah’ın kendilerine iki cennet verilecek olan o has kulları,) astarları işlemeli ipekten döşeklere yaslanırlar. Her iki cennetin meyveleri, hemen erişilip toplanıverecek yakınlıktadır.
54
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
55
ف۪يهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِۙ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ اِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَٓانٌّۚ
Yine o iki cennette, gözleri eşlerinden başkasını görmeyen öyle güzeller vardır ki, onlara daha önce ne bir insan eli değmiştir, ne de cin.
56
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
57
كَاَنَّهُنَّ الْيَاقُوتُ وَالْمَرْجَانُۚ
(Güzellik ve parlaklıkta) sanki birer yakut ve mercandır onlar.
58
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
59
هَلْ جَزَٓاءُ الْاِحْسَانِ اِلَّا الْاِحْسَانُۚ
Öyle ya, kâmil iyiliğin karşılığı aynı şekilde iyilikten başka mı olacaktı?
60
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
61
وَمِنْ دُونِهِمَا جَنَّتَانِۚ
Nimet bakımından bu iki cennetten biraz aşağıda iki cennet daha vardır.
62
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۙ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
63
مُدْهَٓامَّتَانِۚ
Baştanbaşa yemyeşil iki cennet.
64
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
65
ف۪يهِمَا عَيْنَانِ نَضَّاخَتَانِۚ
Onlarda kaynayan iki pınar bulunur.
66
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
67
ف۪يهِمَا فَاكِهَةٌ وَنَخْلٌ وَرُمَّانٌۚ
Her ikisinde de meyveler, bu arada hurmalar, narlar.
68
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
69
ف۪يهِنَّ خَيْرَاتٌ حِسَانٌۚ
Yine her ikisinde de iyi huylu, güzel hanımlar.
70
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
71
حُورٌ مَقْصُورَاتٌ فِي الْخِيَامِۚ
Otağlarda eşlerine hasredilmiş pak güzeller.
72
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
73
لَمْ يَطْمِثْهُنَّ اِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَٓانٌّۚ
Daha önce kendilerine ne insan eli değmiştir, ne de cin.
74
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
75
مُتَّكِـ۪ٔينَ عَلٰى رَفْرَفٍ خُضْرٍ وَعَبْقَرِيٍّ حِسَانٍۚ
O cennetlerdekiler, yeşil yastıklara ve harikulâde güzel, işlemeli döşemelere yaslanırlar.
76
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Şu halde (ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?
77
تَبَارَكَ اسْمُ رَبِّكَ ذِي الْجَلَالِ وَالْاِكْرَامِ
Celâl (azamet, haşmet) ve kerem sahibi Rabbinin İsmi çok yücedir.
78

Sureler

Mealler