Sureler
Mealler
Önceki
Tûr Suresi
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 Alçalıp yükseldiğinde o yıldız (çoban yıldızı) önemlidir[*].
2 Arkadaşınızın yoldan çıkmadığı ve boş hayallere kapılmadığı da önemlidir.
3 O sözleri kendi arzusuna göre söylemiyor.
4 Onlar, ona gelen vahiyden başkası değildir.
5 Onları ona, çok güçlü olan (Cebrail) öğretti.
6 Sağlam yapılı olan (Cebrail) doğruldu.
7 (O zaman) Muhammed, (Mekke’ye göre) en yüksek ufukta (Hira Dağında)[*] idi.
8 Sonra (Cebrail) yaklaştı ve aşağıya süzüldü.
9 (Muhammed ile) İki yayın tek kirişi gibi oldular; hatta daha da yakınlaştılar.
10 Allah’ın kendine vahyettiğini, Allah’ın kuluna (Muhammed’e) vahyetti.
11 (Muhammed’in) Gördüğünü gönlü yalanlamadı.
12 Onun gördüklerine yine de kuşkuyla mı bakacaksınız?
13 Muhammed Cebrail’i bir kez daha böyle gördü.
14 (Bu defa) Sidret’ül-müntehâ’nın[*] yanındaydı.
15 Ahirette kalınacak Cennet de oranın yanı başındadır.
16 O gün o Sidre’yi neler kaplamıştı, neler!
17 Gözü bir yere kaymadı, söylenenin dışına da çıkmadı.
18 (Miraç yolculuğunda) gerçekten Sahibinin en büyük ayetlerini gördü[*].
19 Siz, Lat’ı ve Uzza’yı hiç düşündünüz mü?
20 Ya diğerini; üçüncüsü olan Menat’ı?
21 (Size göre bunlar Allah’ın kızlarıdır.) Erkekler sizin olsun, kızlar da Allah’ın, öyle mi?
22 (Size göre) bu, haksız bir paylaşma olmaz mı?
23 Bunların kendileri yok, sadece adları vardır. O adları, siz ve atalarınız dillendiriyorsunuz. Allah onlarla ilgili bir belge (yetki) indirmedi. Sadece varsayımlarınızın ve canınızın istediği şeyin peşinden gidiyorsunuz. Bakın işte size Sahibinizden bir rehber geldi.
24 Acaba insan her istediğini elde edebilir mi?
25 (Aklınızı başınıza alın!) Her şeyin sonu da Allah’ındır, başı da.
26 Göklerde çok melek var ama onların şefaati (desteği) işe yaramaz. İşe yaraması için Allah’ın tercih ettiği kişiye, O’nun izni ve rızası ile olması gerekir.[*]
27 Ahirete inanmayanlar meleklere hep kız ismi takarlar.
28 Bu konuda ellerinde bir bilgi de yoktur, sadece varsayımlarıyla hareket ederler. Varsayım, gerçeğin yerini tutamaz.
29 Bizim doğru bilgilerimize (Kur’an’a) sırtını dönen ve dünya yaşayışından başkasını istemeyen kimseyle arana mesafe koy.
30 Onların ilimden payları işte bu kadar. Senin Sahibin, yolundan sapanları iyi bilir, doğru yolda olanları da iyi bilir.
31 Göklerde ve yerdeki her şey Allah’ındır. Düzenini, kötülük edenleri yaptıklarına göre cezalandırmak ve güzel işler yapanları da daha güzeli ile karşılamak için kurmuştur[*]
32 Güzel davrananlar, kusurları hariç[1*], günahların büyüklerinden ve fuhuş çeşitlerinden[2*] kaçınanlardır. Sahibinin bağışlaması boldur. Topraktan sizi oluştururken de analarınızın karnında birer cenin iken de sizi en iyi bilen O’dur. Kendinizi iyi göstermeye kalkmayın[3*]. Doğal yapısını kimin koruduğunu en iyi O bilir.
33 Doğrulara sırt çevireni de gördün mü!
34 Biraz verip arkasını keseni.
35 Gizli bilgiler onda da doğruları o mu görüyor?
36 Yoksa Musa’nın sayfalarında yazanlar ona haber verilmemiş mi?
37 Sözünün eri İbrahim’i de mi anlatmamışlar?
38 (Dememişler mi ki) Kimse kimsenin günahını yüklenmez.
39 İnsanın kendi çalışmasından başkası kendine ait değildir.
40 Çalışması yakında gözler önüne serilecektir.
41 Sonra ona, yaptıklarının karşılığı tam olarak verilecektir.
42 Varıp gideceği yer, Sahibinin huzurudur.
43 Güldüren O’dur; ağlatan da O.
44 O’dur öldürecek ve diriltecek olan.
45 Eşleri; erkeği ve dişiyi yaratmıştır.
46 Ölçüsü konduğu sırada[*] döllenmiş yumurtadan (yaratmıştır).
47 Ahiretteki yapısını oluşturmak[*] da O’nun işidir.
48 İhtiyacınızı karşılayan da O’dur, sizi saygın hale getiren de.
49 Şı’ra yıldızının[*] Sahibi de O’dur.
50 O, önce Ad toplumunu etkisizleştirdi[*].
51 Semud’dan da tek kişi bırakmadı.
52 Bunlardan önce de Nuh’un toplumunu yok etmişti. Onlar (Ad ve Semud’dan) daha yanlış, daha aşırı davranan kimselere dönüşmüşlerdi.
53 Altı üstüne getirilmiş yerin halkını (Lut’un toplumunu) da tümüyle yere batırmıştı.
54 Başlarına neler geldi neler!
55 Artık Sahibinin hangi nimetinden kuşku duyabilirsin?
56 O (Muhammed) önceki uyarıcılar gibi bir uyarıcıdır.
57 Yaklaşmakta olan (hesap günü) yaklaştı.
58 Onu Allah’tan başkası ortaya çıkaramaz!
59 Yoksa bu sözler sizi şaşırtıyor mu?
60 Ağlayacağınıza gülüyor musunuz?
61 Üstelik dik kafalısınız.
62 Hemen Allah’a secde edin ve kulluğu O’na yapın.
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَالنَّجْمِ اِذَا هَوٰىۙ 1
مَا ضَلَّ صَاحِبُكُمْ وَمَا غَوٰىۚ 2
وَمَا يَنْطِقُ عَنِ الْهَوٰىۜ 3
اِنْ هُوَ اِلَّا وَحْيٌ يُوحٰىۙ 4
عَلَّمَهُ شَد۪يدُ الْقُوٰىۙ 5
ذُومِرَّةٍۜ فَاسْتَوٰىۙ 6
وَهُوَ بِالْاُفُقِ الْاَعْلٰىۜ 7
ثُمَّ دَنَا فَتَدَلّٰىۙ 8
فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ اَوْ اَدْنٰىۚ 9
فَاَوْحٰٓى اِلٰى عَبْدِه۪ مَٓا اَوْحٰىۜ 10
مَا كَذَبَ الْفُؤٰ۬ادُ مَا رَاٰى 11
اَفَتُمَارُونَهُ عَلٰى مَا يَرٰى 12
وَلَقَدْ رَاٰهُ نَزْلَةً اُخْرٰىۙ 13
عِنْدَ سِدْرَةِ الْمُنْتَهٰى 14
عِنْدَهَا جَنَّةُ الْمَأْوٰىۜ 15
اِذْ يَغْشَى السِّدْرَةَ مَا يَغْشٰىۙ 16
مَا زَاغَ الْبَصَرُ وَمَا طَغٰى 17
لَقَدْ رَاٰى مِنْ اٰيَاتِ رَبِّهِ الْـكُبْرٰى 18
اَفَرَاَيْتُمُ اللَّاتَ وَالْعُزّٰىۙ 19
وَمَنٰوةَ الثَّالِثَةَ الْاُخْرٰى 20
اَلَـكُمُ الذَّكَرُ وَلَهُ الْاُنْثٰى 21
تِلْكَ اِذاً قِسْمَةٌ ض۪يزٰى 22
اِنْ هِيَ اِلَّٓا اَسْمَٓاءٌ سَمَّيْتُمُوهَٓا اَنْتُمْ وَاٰبَٓاؤُ۬كُمْ مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ بِهَا مِنْ سُلْطَانٍۜ اِنْ يَتَّبِعُونَ اِلَّا الظَّنَّ وَمَا تَهْوَى الْاَنْفُسُۚ وَلَقَدْ جَٓاءَهُمْ مِنْ رَبِّهِمُ الْهُدٰىۜ 23
اَمْ لِلْاِنْسَانِ مَا تَمَنّٰىۘ 24
فَلِلّٰهِ الْاٰخِرَةُ وَالْاُو۫لٰى۟ 25
وَكَمْ مِنْ مَلَكٍ فِي السَّمٰوَاتِ لَا تُغْن۪ي شَفَاعَتُهُمْ شَيْـٔاً اِلَّا مِنْ بَعْدِ اَنْ يَأْذَنَ اللّٰهُ لِمَنْ يَشَٓاءُ وَيَرْضٰى 26
اِنَّ الَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْاٰخِرَةِ لَيُسَمُّونَ الْمَلٰٓئِكَةَ تَسْمِيَةَ الْاُنْثٰى 27
وَمَا لَهُمْ بِه۪ مِنْ عِلْمٍۜ اِنْ يَتَّبِعُونَ اِلَّا الظَّنَّۚ وَاِنَّ الظَّنَّ لَا يُغْن۪ي مِنَ الْحَقِّ شَيْـٔاًۚ 28
فَاَعْرِضْ عَنْ مَنْ تَوَلّٰى عَنْ ذِكْرِنَا وَلَمْ يُرِدْ اِلَّا الْحَيٰوةَ الدُّنْيَاۜ 29
ذٰلِكَ مَبْلَغُهُمْ مِنَ الْعِلْمِۜ اِنَّ رَبَّكَ هُوَ اَعْلَمُ بِمَنْ ضَلَّ عَنْ سَب۪يلِه۪ وَهُوَ اَعْلَمُ بِمَنِ اهْتَدٰى 30
وَلِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۙ لِيَجْزِيَ الَّذ۪ينَ اَسَٓاؤُ۫ا بِمَا عَمِلُوا وَيَجْزِيَ الَّذ۪ينَ اَحْسَنُوا بِالْحُسْنٰىۚ 31
اَلَّذ۪ينَ يَجْتَنِبُونَ كَـبَٓائِرَ الْاِثْمِ وَالْفَوَاحِشَ اِلَّا اللَّمَمَۜ اِنَّ رَبَّكَ وَاسِعُ الْمَغْفِرَةِۜ هُوَ اَعْلَمُ بِكُمْ اِذْ اَنْشَاَكُمْ مِنَ الْاَرْضِ وَاِذْ اَنْتُمْ اَجِنَّةٌ ف۪ي بُطُونِ اُمَّهَاتِكُمْۚ فَلَا تُزَكُّٓوا اَنْفُسَكُمْۜ هُوَ اَعْلَمُ بِمَنِ اتَّقٰى۟ 32
اَفَرَاَيْتَ الَّذ۪ي تَوَلّٰىۙ 33
وَاَعْطٰى قَل۪يلاً وَاَكْدٰى 34
اَعِنْدَهُ عِلْمُ الْغَيْبِ فَهُوَ يَرٰى 35
اَمْ لَمْ يُنَبَّأْ بِمَا ف۪ي صُحُفِ مُوسٰىۙ 36
وَاِبْرٰه۪يمَ الَّذ۪ي وَفّٰىۙ 37
اَلَّا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ اُخْرٰىۙ 38
وَاَنْ لَيْسَ لِلْاِنْسَانِ اِلَّا مَا سَعٰىۙ 39
وَاَنَّ سَعْيَهُ سَوْفَ يُرٰىۖ 40
ثُمَّ يُجْزٰيهُ الْجَزَٓاءَ الْاَوْفٰىۙ 41
وَاَنَّ اِلٰى رَبِّكَ الْمُنْتَهٰىۙ 42
وَاَنَّهُ هُوَ اَضْحَكَ وَاَبْكٰىۙ 43
وَاَنَّهُ هُوَ اَمَاتَ وَاَحْيَاۙ 44
وَاَنَّهُ خَلَقَ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْاُنْثٰىۙ 45
مِنْ نُطْفَةٍ اِذَا تُمْنٰىۖ 46
وَاَنَّ عَلَيْهِ النَّشْاَةَ الْاُخْرٰىۙ 47
وَاَنَّهُ هُوَ اَغْنٰى وَاَقْنٰىۙ 48
وَاَنَّهُ هُوَ رَبُّ الشِّعْرٰىۙ 49
وَاَنَّـهُٓ اَهْلَكَ عَاداًۨ الْاُو۫لٰىۙ 50
وَثَمُودَا۬ فَمَٓا اَبْـقٰىۙ 51
وَقَوْمَ نُوحٍ مِنْ قَبْلُۜ اِنَّهُمْ كَانُوا هُمْ اَظْلَمَ وَاَطْغٰىۜ 52
وَالْمُؤْتَفِكَةَ اَهْوٰىۙ 53
فَغَشّٰيهَا مَا غَشّٰىۚ 54
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكَ تَتَمَارٰى 55
هٰذَا نَذ۪يرٌ مِنَ النُّذُرِ الْاُو۫لٰى 56
اَزِفَتِ الْاٰزِفَةُۚ 57
لَيْسَ لَهَا مِنْ دُونِ اللّٰهِ كَاشِفَةٌ 58
اَفَمِنْ هٰذَا الْحَد۪يثِ تَعْجَبُونَۙ 59
وَتَضْحَكُونَ وَلَا تَبْكُونَۙ 60
وَاَنْتُمْ سَامِدُونَ 61
فَاسْجُدُوا لِلّٰهِ وَاعْبُدُوا 62
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
وَالنَّجْمِ اِذَا هَوٰىۙ
Alçalıp yükseldiğinde o yıldız (çoban yıldızı) önemlidir[*].
1
مَا ضَلَّ صَاحِبُكُمْ وَمَا غَوٰىۚ
Arkadaşınızın yoldan çıkmadığı ve boş hayallere kapılmadığı da önemlidir.
2
وَمَا يَنْطِقُ عَنِ الْهَوٰىۜ
O sözleri kendi arzusuna göre söylemiyor.
3
اِنْ هُوَ اِلَّا وَحْيٌ يُوحٰىۙ
Onlar, ona gelen vahiyden başkası değildir.
4
عَلَّمَهُ شَد۪يدُ الْقُوٰىۙ
Onları ona, çok güçlü olan (Cebrail) öğretti.
5
ذُومِرَّةٍۜ فَاسْتَوٰىۙ
Sağlam yapılı olan (Cebrail) doğruldu.
6
وَهُوَ بِالْاُفُقِ الْاَعْلٰىۜ
(O zaman) Muhammed, (Mekke’ye göre) en yüksek ufukta (Hira Dağında)[*] idi.
7
ثُمَّ دَنَا فَتَدَلّٰىۙ
Sonra (Cebrail) yaklaştı ve aşağıya süzüldü.
8
فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ اَوْ اَدْنٰىۚ
(Muhammed ile) İki yayın tek kirişi gibi oldular; hatta daha da yakınlaştılar.
9
فَاَوْحٰٓى اِلٰى عَبْدِه۪ مَٓا اَوْحٰىۜ
Allah’ın kendine vahyettiğini, Allah’ın kuluna (Muhammed’e) vahyetti.
10
مَا كَذَبَ الْفُؤٰ۬ادُ مَا رَاٰى
(Muhammed’in) Gördüğünü gönlü yalanlamadı.
11
اَفَتُمَارُونَهُ عَلٰى مَا يَرٰى
Onun gördüklerine yine de kuşkuyla mı bakacaksınız?
12
وَلَقَدْ رَاٰهُ نَزْلَةً اُخْرٰىۙ
Muhammed Cebrail’i bir kez daha böyle gördü.
13
عِنْدَ سِدْرَةِ الْمُنْتَهٰى
(Bu defa) Sidret’ül-müntehâ’nın[*] yanındaydı.
14
عِنْدَهَا جَنَّةُ الْمَأْوٰىۜ
Ahirette kalınacak Cennet de oranın yanı başındadır.
15
اِذْ يَغْشَى السِّدْرَةَ مَا يَغْشٰىۙ
O gün o Sidre’yi neler kaplamıştı, neler!
16
مَا زَاغَ الْبَصَرُ وَمَا طَغٰى
Gözü bir yere kaymadı, söylenenin dışına da çıkmadı.
17
لَقَدْ رَاٰى مِنْ اٰيَاتِ رَبِّهِ الْـكُبْرٰى
(Miraç yolculuğunda) gerçekten Sahibinin en büyük ayetlerini gördü[*].
18
اَفَرَاَيْتُمُ اللَّاتَ وَالْعُزّٰىۙ
Siz, Lat’ı ve Uzza’yı hiç düşündünüz mü?
19
وَمَنٰوةَ الثَّالِثَةَ الْاُخْرٰى
Ya diğerini; üçüncüsü olan Menat’ı?
20
اَلَـكُمُ الذَّكَرُ وَلَهُ الْاُنْثٰى
(Size göre bunlar Allah’ın kızlarıdır.) Erkekler sizin olsun, kızlar da Allah’ın, öyle mi?
21
تِلْكَ اِذاً قِسْمَةٌ ض۪يزٰى
(Size göre) bu, haksız bir paylaşma olmaz mı?
22
اِنْ هِيَ اِلَّٓا اَسْمَٓاءٌ سَمَّيْتُمُوهَٓا اَنْتُمْ وَاٰبَٓاؤُ۬كُمْ مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ بِهَا مِنْ سُلْطَانٍۜ اِنْ يَتَّبِعُونَ اِلَّا الظَّنَّ وَمَا تَهْوَى الْاَنْفُسُۚ وَلَقَدْ جَٓاءَهُمْ مِنْ رَبِّهِمُ الْهُدٰىۜ
Bunların kendileri yok, sadece adları vardır. O adları, siz ve atalarınız dillendiriyorsunuz. Allah onlarla ilgili bir belge (yetki) indirmedi. Sadece varsayımlarınızın ve canınızın istediği şeyin peşinden gidiyorsunuz. Bakın işte size Sahibinizden bir rehber geldi.
23
اَمْ لِلْاِنْسَانِ مَا تَمَنّٰىۘ
Acaba insan her istediğini elde edebilir mi?
24
فَلِلّٰهِ الْاٰخِرَةُ وَالْاُو۫لٰى۟
(Aklınızı başınıza alın!) Her şeyin sonu da Allah’ındır, başı da.
25
وَكَمْ مِنْ مَلَكٍ فِي السَّمٰوَاتِ لَا تُغْن۪ي شَفَاعَتُهُمْ شَيْـٔاً اِلَّا مِنْ بَعْدِ اَنْ يَأْذَنَ اللّٰهُ لِمَنْ يَشَٓاءُ وَيَرْضٰى
Göklerde çok melek var ama onların şefaati (desteği) işe yaramaz. İşe yaraması için Allah’ın tercih ettiği kişiye, O’nun izni ve rızası ile olması gerekir.[*]
26
اِنَّ الَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْاٰخِرَةِ لَيُسَمُّونَ الْمَلٰٓئِكَةَ تَسْمِيَةَ الْاُنْثٰى
Ahirete inanmayanlar meleklere hep kız ismi takarlar.
27
وَمَا لَهُمْ بِه۪ مِنْ عِلْمٍۜ اِنْ يَتَّبِعُونَ اِلَّا الظَّنَّۚ وَاِنَّ الظَّنَّ لَا يُغْن۪ي مِنَ الْحَقِّ شَيْـٔاًۚ
Bu konuda ellerinde bir bilgi de yoktur, sadece varsayımlarıyla hareket ederler. Varsayım, gerçeğin yerini tutamaz.
28
فَاَعْرِضْ عَنْ مَنْ تَوَلّٰى عَنْ ذِكْرِنَا وَلَمْ يُرِدْ اِلَّا الْحَيٰوةَ الدُّنْيَاۜ
Bizim doğru bilgilerimize (Kur’an’a) sırtını dönen ve dünya yaşayışından başkasını istemeyen kimseyle arana mesafe koy.
29
ذٰلِكَ مَبْلَغُهُمْ مِنَ الْعِلْمِۜ اِنَّ رَبَّكَ هُوَ اَعْلَمُ بِمَنْ ضَلَّ عَنْ سَب۪يلِه۪ وَهُوَ اَعْلَمُ بِمَنِ اهْتَدٰى
Onların ilimden payları işte bu kadar. Senin Sahibin, yolundan sapanları iyi bilir, doğru yolda olanları da iyi bilir.
30
وَلِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۙ لِيَجْزِيَ الَّذ۪ينَ اَسَٓاؤُ۫ا بِمَا عَمِلُوا وَيَجْزِيَ الَّذ۪ينَ اَحْسَنُوا بِالْحُسْنٰىۚ
Göklerde ve yerdeki her şey Allah’ındır. Düzenini, kötülük edenleri yaptıklarına göre cezalandırmak ve güzel işler yapanları da daha güzeli ile karşılamak için kurmuştur[*]
31
اَلَّذ۪ينَ يَجْتَنِبُونَ كَـبَٓائِرَ الْاِثْمِ وَالْفَوَاحِشَ اِلَّا اللَّمَمَۜ اِنَّ رَبَّكَ وَاسِعُ الْمَغْفِرَةِۜ هُوَ اَعْلَمُ بِكُمْ اِذْ اَنْشَاَكُمْ مِنَ الْاَرْضِ وَاِذْ اَنْتُمْ اَجِنَّةٌ ف۪ي بُطُونِ اُمَّهَاتِكُمْۚ فَلَا تُزَكُّٓوا اَنْفُسَكُمْۜ هُوَ اَعْلَمُ بِمَنِ اتَّقٰى۟
Güzel davrananlar, kusurları hariç[1*], günahların büyüklerinden ve fuhuş çeşitlerinden[2*] kaçınanlardır. Sahibinin bağışlaması boldur. Topraktan sizi oluştururken de analarınızın karnında birer cenin iken de sizi en iyi bilen O’dur. Kendinizi iyi göstermeye kalkmayın[3*]. Doğal yapısını kimin koruduğunu en iyi O bilir.
32
اَفَرَاَيْتَ الَّذ۪ي تَوَلّٰىۙ
Doğrulara sırt çevireni de gördün mü!
33
وَاَعْطٰى قَل۪يلاً وَاَكْدٰى
Biraz verip arkasını keseni.
34
اَعِنْدَهُ عِلْمُ الْغَيْبِ فَهُوَ يَرٰى
Gizli bilgiler onda da doğruları o mu görüyor?
35
اَمْ لَمْ يُنَبَّأْ بِمَا ف۪ي صُحُفِ مُوسٰىۙ
Yoksa Musa’nın sayfalarında yazanlar ona haber verilmemiş mi?
36
وَاِبْرٰه۪يمَ الَّذ۪ي وَفّٰىۙ
Sözünün eri İbrahim’i de mi anlatmamışlar?
37
اَلَّا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ اُخْرٰىۙ
(Dememişler mi ki) Kimse kimsenin günahını yüklenmez.
38
وَاَنْ لَيْسَ لِلْاِنْسَانِ اِلَّا مَا سَعٰىۙ
İnsanın kendi çalışmasından başkası kendine ait değildir.
39
وَاَنَّ سَعْيَهُ سَوْفَ يُرٰىۖ
Çalışması yakında gözler önüne serilecektir.
40
ثُمَّ يُجْزٰيهُ الْجَزَٓاءَ الْاَوْفٰىۙ
Sonra ona, yaptıklarının karşılığı tam olarak verilecektir.
41
وَاَنَّ اِلٰى رَبِّكَ الْمُنْتَهٰىۙ
Varıp gideceği yer, Sahibinin huzurudur.
42
وَاَنَّهُ هُوَ اَضْحَكَ وَاَبْكٰىۙ
Güldüren O’dur; ağlatan da O.
43
وَاَنَّهُ هُوَ اَمَاتَ وَاَحْيَاۙ
O’dur öldürecek ve diriltecek olan.
44
وَاَنَّهُ خَلَقَ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْاُنْثٰىۙ
Eşleri; erkeği ve dişiyi yaratmıştır.
45
مِنْ نُطْفَةٍ اِذَا تُمْنٰىۖ
Ölçüsü konduğu sırada[*] döllenmiş yumurtadan (yaratmıştır).
46
وَاَنَّ عَلَيْهِ النَّشْاَةَ الْاُخْرٰىۙ
Ahiretteki yapısını oluşturmak[*] da O’nun işidir.
47
وَاَنَّهُ هُوَ اَغْنٰى وَاَقْنٰىۙ
İhtiyacınızı karşılayan da O’dur, sizi saygın hale getiren de.
48
وَاَنَّهُ هُوَ رَبُّ الشِّعْرٰىۙ
Şı’ra yıldızının[*] Sahibi de O’dur.
49
وَاَنَّـهُٓ اَهْلَكَ عَاداًۨ الْاُو۫لٰىۙ
O, önce Ad toplumunu etkisizleştirdi[*].
50
وَثَمُودَا۬ فَمَٓا اَبْـقٰىۙ
Semud’dan da tek kişi bırakmadı.
51
وَقَوْمَ نُوحٍ مِنْ قَبْلُۜ اِنَّهُمْ كَانُوا هُمْ اَظْلَمَ وَاَطْغٰىۜ
Bunlardan önce de Nuh’un toplumunu yok etmişti. Onlar (Ad ve Semud’dan) daha yanlış, daha aşırı davranan kimselere dönüşmüşlerdi.
52
وَالْمُؤْتَفِكَةَ اَهْوٰىۙ
Altı üstüne getirilmiş yerin halkını (Lut’un toplumunu) da tümüyle yere batırmıştı.
53
فَغَشّٰيهَا مَا غَشّٰىۚ
Başlarına neler geldi neler!
54
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكَ تَتَمَارٰى
Artık Sahibinin hangi nimetinden kuşku duyabilirsin?
55
هٰذَا نَذ۪يرٌ مِنَ النُّذُرِ الْاُو۫لٰى
O (Muhammed) önceki uyarıcılar gibi bir uyarıcıdır.
56
اَزِفَتِ الْاٰزِفَةُۚ
Yaklaşmakta olan (hesap günü) yaklaştı.
57
لَيْسَ لَهَا مِنْ دُونِ اللّٰهِ كَاشِفَةٌ
Onu Allah’tan başkası ortaya çıkaramaz!
58
اَفَمِنْ هٰذَا الْحَد۪يثِ تَعْجَبُونَۙ
Yoksa bu sözler sizi şaşırtıyor mu?
59
وَتَضْحَكُونَ وَلَا تَبْكُونَۙ
Ağlayacağınıza gülüyor musunuz?
60
وَاَنْتُمْ سَامِدُونَ
Üstelik dik kafalısınız.
61
فَاسْجُدُوا لِلّٰهِ وَاعْبُدُوا
Hemen Allah’a secde edin ve kulluğu O’na yapın.
62

Sureler

Mealler
Tûr Suresi
Önceki
Kamer Suresi
Sonraki