Sureler
Mealler
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 Birbirlerine hangi şeyi sorup duruyorlar?
2 O büyük haberi mi?
3 Ki kendileri hakkında anlaşmazlık içindedirler.
4 Hayır; yakında bileceklerdir.
5 Yine hayır; yakında bileceklerdir.
6 Biz, yeryüzünü bir döşek kılmadık mı?
7 Dağları da birer kazık?
8 Sizi çift çift yarattık.
9 Uykunuzu bir dinlenme yaptık.
10 Geceyi bir örtü yaptık.
11 Gündüzü bir geçim vakti kıldık.
12 Sizin üstünüze sapasağlam yedi gök bina ettik.
13 Parıldadıkça parıldayan bir kandil (güneş) kıldık.
14 Sıkıp suyu çıkaran (bulut)lardan 'bardaktan boşanırcasına su' indirdik.
15 Bununla taneler ve bitkiler bitirip çıkaralım diye.
16 Ve birbirine sarmaş dolaş bahçeleri de.
17 Şüphesiz o hüküm (fasl) günü, belirlenmiş bir vakittir.
18 Sur'a üfürüleceği gün, artık siz dalga dalga geleceksiniz.
19 O sırada gök açılmış ve kapı kapı olmuştur.
20 Dağlar yürütülmüş, artık bir serab oluvermiştir.
21 Gerçekten cehennem, bir gözetleme yeridir.
22 Taşkınlık edip azanlar için son bir varış yeridir.
23 Bütün zamanlar boyunca içinde kalacaklardır.
24 Orada ne serinlik tadacaklar, ne bir içecek.
25 Kaynar sudan ve irinden başka.
26 (İşlediklerine) Uygun olan bir ceza olarak,
27 Doğrusu onlar, hesaba çekileceklerini ummuyorlardı.
28 Bizim ayetlerimizi yalanlayabildikleri kadar yalanlıyorlardı.
29 Oysa biz, her şeyi yazıp saymışızdır.
30 Şimdi tadın. Size artık azabtan başkasını arttırmayacağız;
31 Gerçek şu ki, muttakiler için 'bir kurtuluş ve mutluluk' vardır.
32 Nice bahçeler ve üzüm bağları.
33 Göğüsleri henüz tomurcuklanmış yaşıt kızlar.
34 Dopdolu kadehler.
35 İçinde, ne 'boş ve saçma bir söz' işitirler, ne bir yalan.
36 Rabbinden bir karşılık olmak üzere yeterli bir bağış(tır bu).
37 Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbi Rahman olan (Allah); O'na hitap etmeye güç yetiremezler.
38 Ruh ve meleklerin saflar halinde duracakları gün; Rahman'ın kendilerine izin verdikleri dışında olanlar konuşmazlar. (Konuşacak olan da,) Doğruyu söyleyecektir.
39 İşte bu, hak gündür. Şu halde dileyen Rabbine bir dönüş yolu edinsin.
40 Gerçekten Biz sizi yakın bir azab ile uyardık. Kişinin kendi ellerinin önceden takdim ettiklerine bakacağı gün, kafir olan da: "Ah, keşke ben bir toprak oluverseydim" diyecek.
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
عَمَّ يَتَسَٓاءَلُونَۚ 1
عَنِ النَّبَأِ الْعَظ۪يمِۙ 2
اَلَّذ۪ي هُمْ ف۪يهِ مُخْتَلِفُونَۜ 3
كَلَّا سَيَعْلَمُونَۙ 4
ثُمَّ كَلَّا سَيَعْلَمُونَ 5
اَلَمْ نَجْعَلِ الْاَرْضَ مِهَاداًۙ 6
وَالْجِبَالَ اَوْتَاداًۖ 7
وَخَلَقْنَاكُمْ اَزْوَاجاًۙ 8
وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتاًۙ 9
وَجَعَلْنَا الَّيْلَ لِبَاساًۙ 10
وَجَعَلْنَا النَّهَارَ مَعَاشاًۖ 11
وَبَنَيْنَا فَوْقَـكُمْ سَبْعاً شِدَاداًۙ 12
وَجَعَلْنَا سِرَاجاً وَهَّاجاًۖ 13
وَاَنْزَلْنَا مِنَ الْمُعْصِرَاتِ مَٓاءً ثَجَّاجاًۙ 14
لِنُخْرِجَ بِه۪ حَباًّ وَنَبَاتاًۙ 15
وَجَنَّاتٍ اَلْفَافاًۜ 16
اِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ كَانَ م۪يقَاتاًۙ 17
يَوْمَ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ فَتَأْتُونَ اَفْوَاجاًۙ 18
وَفُتِحَتِ السَّمَٓاءُ فَـكَانَتْ اَبْوَاباًۙ 19
وَسُيِّرَتِ الْجِبَالُ فَـكَانَتْ سَرَاباًۜ 20
اِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَاداًۙ 21
لِلطَّاغ۪ينَ مَاٰباًۙ 22
لَابِث۪ينَ ف۪يهَٓا اَحْقَاباًۚ 23
لَا يَذُوقُونَ ف۪يهَا بَرْداً وَلَا شَرَاباًۙ 24
اِلَّا حَم۪يماً وَغَسَّاقاًۙ 25
جَزَٓاءً وِفَاقاً 26
اِنَّهُمْ كَانُوا لَا يَرْجُونَ حِسَاباًۙ 27
وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا كِذَّاباًۜ 28
وَكُلَّ شَيْءٍ اَحْصَيْنَاهُ كِتَاباً 29
فَذُوقُوا فَلَنْ نَز۪يدَكُمْ اِلَّا عَذَاباً۟ 30
اِنَّ لِلْمُتَّق۪ينَ مَفَازاًۙ 31
حَدَٓائِقَ وَاَعْنَاباًۙ 32
وَكَوَاعِبَ اَتْرَاباًۙ 33
وَكَأْساً دِهَاقاًۜ 34
لَا يَسْمَعُونَ ف۪يهَا لَغْواً وَلَا كِذَّاباًۚ 35
جَزَٓاءً مِنْ رَبِّكَ عَطَٓاءً حِسَاباًۙ 36
رَبِّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَاۙ الرَّحْمٰنِ لَا يَمْلِكُونَ مِنْهُ خِطَاباًۙ 37
يَوْمَ يَقُومُ الرُّوحُ وَالْمَلٰٓئِكَةُ صَفاًّۜ لَا يَتَكَلَّمُونَ اِلَّا مَنْ اَذِنَ لَهُ الرَّحْمٰنُ وَقَالَ صَوَاباً 38
ذٰلِكَ الْيَوْمُ الْحَقُّۚ فَمَنْ شَٓاءَ اتَّخَذَ اِلٰى رَبِّه۪ مَاٰباً 39
اِنَّٓا اَنْذَرْنَا‌كُمْ عَذَاباً قَر۪يباًۚ يَوْمَ يَنْظُرُ الْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُولُ الْـكَافِرُ يَا لَيْتَن۪ي كُنْتُ تُرَاباً 40
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
عَمَّ يَتَسَٓاءَلُونَۚ
Birbirlerine hangi şeyi sorup duruyorlar?
1
عَنِ النَّبَأِ الْعَظ۪يمِۙ
O büyük haberi mi?
2
اَلَّذ۪ي هُمْ ف۪يهِ مُخْتَلِفُونَۜ
Ki kendileri hakkında anlaşmazlık içindedirler.
3
كَلَّا سَيَعْلَمُونَۙ
Hayır; yakında bileceklerdir.
4
ثُمَّ كَلَّا سَيَعْلَمُونَ
Yine hayır; yakında bileceklerdir.
5
اَلَمْ نَجْعَلِ الْاَرْضَ مِهَاداًۙ
Biz, yeryüzünü bir döşek kılmadık mı?
6
وَالْجِبَالَ اَوْتَاداًۖ
Dağları da birer kazık?
7
وَخَلَقْنَاكُمْ اَزْوَاجاًۙ
Sizi çift çift yarattık.
8
وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتاًۙ
Uykunuzu bir dinlenme yaptık.
9
وَجَعَلْنَا الَّيْلَ لِبَاساًۙ
Geceyi bir örtü yaptık.
10
وَجَعَلْنَا النَّهَارَ مَعَاشاًۖ
Gündüzü bir geçim vakti kıldık.
11
وَبَنَيْنَا فَوْقَـكُمْ سَبْعاً شِدَاداًۙ
Sizin üstünüze sapasağlam yedi gök bina ettik.
12
وَجَعَلْنَا سِرَاجاً وَهَّاجاًۖ
Parıldadıkça parıldayan bir kandil (güneş) kıldık.
13
وَاَنْزَلْنَا مِنَ الْمُعْصِرَاتِ مَٓاءً ثَجَّاجاًۙ
Sıkıp suyu çıkaran (bulut)lardan 'bardaktan boşanırcasına su' indirdik.
14
لِنُخْرِجَ بِه۪ حَباًّ وَنَبَاتاًۙ
Bununla taneler ve bitkiler bitirip çıkaralım diye.
15
وَجَنَّاتٍ اَلْفَافاًۜ
Ve birbirine sarmaş dolaş bahçeleri de.
16
اِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ كَانَ م۪يقَاتاًۙ
Şüphesiz o hüküm (fasl) günü, belirlenmiş bir vakittir.
17
يَوْمَ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ فَتَأْتُونَ اَفْوَاجاًۙ
Sur'a üfürüleceği gün, artık siz dalga dalga geleceksiniz.
18
وَفُتِحَتِ السَّمَٓاءُ فَـكَانَتْ اَبْوَاباًۙ
O sırada gök açılmış ve kapı kapı olmuştur.
19
وَسُيِّرَتِ الْجِبَالُ فَـكَانَتْ سَرَاباًۜ
Dağlar yürütülmüş, artık bir serab oluvermiştir.
20
اِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَاداًۙ
Gerçekten cehennem, bir gözetleme yeridir.
21
لِلطَّاغ۪ينَ مَاٰباًۙ
Taşkınlık edip azanlar için son bir varış yeridir.
22
لَابِث۪ينَ ف۪يهَٓا اَحْقَاباًۚ
Bütün zamanlar boyunca içinde kalacaklardır.
23
لَا يَذُوقُونَ ف۪يهَا بَرْداً وَلَا شَرَاباًۙ
Orada ne serinlik tadacaklar, ne bir içecek.
24
اِلَّا حَم۪يماً وَغَسَّاقاًۙ
Kaynar sudan ve irinden başka.
25
جَزَٓاءً وِفَاقاً
(İşlediklerine) Uygun olan bir ceza olarak,
26
اِنَّهُمْ كَانُوا لَا يَرْجُونَ حِسَاباًۙ
Doğrusu onlar, hesaba çekileceklerini ummuyorlardı.
27
وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا كِذَّاباًۜ
Bizim ayetlerimizi yalanlayabildikleri kadar yalanlıyorlardı.
28
وَكُلَّ شَيْءٍ اَحْصَيْنَاهُ كِتَاباً
Oysa biz, her şeyi yazıp saymışızdır.
29
فَذُوقُوا فَلَنْ نَز۪يدَكُمْ اِلَّا عَذَاباً۟
Şimdi tadın. Size artık azabtan başkasını arttırmayacağız;
30
اِنَّ لِلْمُتَّق۪ينَ مَفَازاًۙ
Gerçek şu ki, muttakiler için 'bir kurtuluş ve mutluluk' vardır.
31
حَدَٓائِقَ وَاَعْنَاباًۙ
Nice bahçeler ve üzüm bağları.
32
وَكَوَاعِبَ اَتْرَاباًۙ
Göğüsleri henüz tomurcuklanmış yaşıt kızlar.
33
وَكَأْساً دِهَاقاًۜ
Dopdolu kadehler.
34
لَا يَسْمَعُونَ ف۪يهَا لَغْواً وَلَا كِذَّاباًۚ
İçinde, ne 'boş ve saçma bir söz' işitirler, ne bir yalan.
35
جَزَٓاءً مِنْ رَبِّكَ عَطَٓاءً حِسَاباًۙ
Rabbinden bir karşılık olmak üzere yeterli bir bağış(tır bu).
36
رَبِّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَاۙ الرَّحْمٰنِ لَا يَمْلِكُونَ مِنْهُ خِطَاباًۙ
Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbi Rahman olan (Allah); O'na hitap etmeye güç yetiremezler.
37
يَوْمَ يَقُومُ الرُّوحُ وَالْمَلٰٓئِكَةُ صَفاًّۜ لَا يَتَكَلَّمُونَ اِلَّا مَنْ اَذِنَ لَهُ الرَّحْمٰنُ وَقَالَ صَوَاباً
Ruh ve meleklerin saflar halinde duracakları gün; Rahman'ın kendilerine izin verdikleri dışında olanlar konuşmazlar. (Konuşacak olan da,) Doğruyu söyleyecektir.
38
ذٰلِكَ الْيَوْمُ الْحَقُّۚ فَمَنْ شَٓاءَ اتَّخَذَ اِلٰى رَبِّه۪ مَاٰباً
İşte bu, hak gündür. Şu halde dileyen Rabbine bir dönüş yolu edinsin.
39
اِنَّٓا اَنْذَرْنَا‌كُمْ عَذَاباً قَر۪يباًۚ يَوْمَ يَنْظُرُ الْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُولُ الْـكَافِرُ يَا لَيْتَن۪ي كُنْتُ تُرَاباً
Gerçekten Biz sizi yakın bir azab ile uyardık. Kişinin kendi ellerinin önceden takdim ettiklerine bakacağı gün, kafir olan da: "Ah, keşke ben bir toprak oluverseydim" diyecek.
40

Sureler

Mealler