Sureler
Mealler
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 (1-5) Andolsun doğup batan yıldızlara, yörüngelerinden çıkmadan hareket edenlere, uzayda sakin sakin yüzenlere, hayırda yarışanlara, işini mükemmel yapanlara. [713] [714]
2 (1-5) Andolsun doğup batan yıldızlara, yörüngelerinden çıkmadan hareket edenlere, uzayda sakin sakin yüzenlere, hayırda yarışanlara, işini mükemmel yapanlara. [713] [714]
3 (1-5) Andolsun doğup batan yıldızlara, yörüngelerinden çıkmadan hareket edenlere, uzayda sakin sakin yüzenlere, hayırda yarışanlara, işini mükemmel yapanlara. [713] [714]
4 (1-5) Andolsun doğup batan yıldızlara, yörüngelerinden çıkmadan hareket edenlere, uzayda sakin sakin yüzenlere, hayırda yarışanlara, işini mükemmel yapanlara. [713] [714]
5 (1-5) Andolsun doğup batan yıldızlara, yörüngelerinden çıkmadan hareket edenlere, uzayda sakin sakin yüzenlere, hayırda yarışanlara, işini mükemmel yapanlara. [713] [714]
6 (6-7) O gün, deprem sarsar, onu ikinci bir sarsıntı izler. [715]
7 (6-7) O gün, deprem sarsar, onu ikinci bir sarsıntı izler. [715]
8 (8-9) Bazı yürekler o gün çarpar; gözleri korkudan aşağı kayar.
9 (8-9) Bazı yürekler o gün çarpar; gözleri korkudan aşağı kayar.
10 (10-12) Onlar şöyle diyorlar: “Biz eski halimize mi döndürüleceğiz? Çürümüş kemikler haline geldikten sonra mı? Öyleyse bu hüsran dolu bir dönüştür.”
11 (10-12) Onlar şöyle diyorlar: “Biz eski halimize mi döndürüleceğiz? Çürümüş kemikler haline geldikten sonra mı? Öyleyse bu hüsran dolu bir dönüştür.”
12 (10-12) Onlar şöyle diyorlar: “Biz eski halimize mi döndürüleceğiz? Çürümüş kemikler haline geldikten sonra mı? Öyleyse bu hüsran dolu bir dönüştür.”
13 (13-14) Bu dönüş sadece bir seslenmeye bakar. Birden bire kendilerini mahşerde buluverirler.
14 (13-14) Bu dönüş sadece bir seslenmeye bakar. Birden bire kendilerini mahşerde buluverirler.
15 Mûsâ'nın haberi sana geldi mi? [716]
16 Hani Rabbi ona o mukaddes vadi Tuva'da seslenmişti:
17 (16-19) Hani, Rabbi ona Kutsal Vâdide, Tuvâ'da şöyle seslenmişti: “Firavun'a git, çünkü o gerçekten azmıştır. Ona de ki: “Arınmak istemez misin? Sana, Rabbine giden yolu göstereceğim, böylece saygı duyarsın.”
18 (16-19) Hani, Rabbi ona Kutsal Vâdide, Tuvâ'da şöyle seslenmişti: “Firavun'a git, çünkü o gerçekten azmıştır. Ona de ki: “Arınmak istemez misin? Sana, Rabbine giden yolu göstereceğim, böylece saygı duyarsın.”
19 (16-19) Hani, Rabbi ona Kutsal Vâdide, Tuvâ'da şöyle seslenmişti: “Firavun'a git, çünkü o gerçekten azmıştır. Ona de ki: “Arınmak istemez misin? Sana, Rabbine giden yolu göstereceğim, böylece saygı duyarsın.”
20 Ona büyük mucizeyi gösterdi.
21 O ise hemen yalanladı ve isyan etti.
22 Sonra yüz çevirip mücadele etmeye çalıştı.
23 (23-24) Derhal adamlarını topladı ve onlara şöyle seslendi: “Ben sizin en yüce rabbinizim!”
24 (23-24) Derhal adamlarını topladı ve onlara şöyle seslendi: “Ben sizin en yüce rabbinizim!”
25 Böylece Allah, onu âhiret ve dünya azabıyla cezalandırdı.
26 Şüphesiz bunda, Allah'a saygı duyanlara bir ders vardır.
27 (27-29) Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, onu yükseltip düzene koydu. Gecesini karanlık yapmış, gündüzünü aydınlatmıştır.
28 (27-29) Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, onu yükseltip düzene koydu. Gecesini karanlık yapmış, gündüzünü aydınlatmıştır.
29 (27-29) Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, onu yükseltip düzene koydu. Gecesini karanlık yapmış, gündüzünü aydınlatmıştır.
30 (30-33) Ardından yerküreyi döşedi. Sizin ve hayvanlarınızın geçimi için yerden suyunu ve bitkilerini çıkardı. Dağları yerleştirdi.
31 (30-33) Ardından yerküreyi döşedi. Sizin ve hayvanlarınızın geçimi için yerden suyunu ve bitkilerini çıkardı. Dağları yerleştirdi.
32 (30-33) Ardından yerküreyi döşedi. Sizin ve hayvanlarınızın geçimi için yerden suyunu ve bitkilerini çıkardı. Dağları yerleştirdi.
33 (30-33) Ardından yerküreyi döşedi. Sizin ve hayvanlarınızın geçimi için yerden suyunu ve bitkilerini çıkardı. Dağları yerleştirdi.
34 (34-35) O en büyük felâket geldiğinde, o gün insan, neyin uğruna çalıştığını hatırlayacaktır. [717]
35 (34-35) O en büyük felâket geldiğinde, o gün insan, neyin uğruna çalıştığını hatırlayacaktır. [717]
36 Cehennem, her görenin göreceği şekilde ortaya çıkarılacaktır.
37 (37-39) İşte, azıp dünya hayatını tercih edenin varacağı yer şüphesiz cehennemdir.
38 (37-39) İşte, azıp dünya hayatını tercih edenin varacağı yer şüphesiz cehennemdir.
39 (37-39) İşte, azıp dünya hayatını tercih edenin varacağı yer şüphesiz cehennemdir.
40 (40-41) Ama, kim Rabbinin makamından korkup da, kendini kötülüklerden alıkoymuşsa, varacağı yer şüphesiz cennettir.
41 (40-41) Ama, kim Rabbinin makamından korkup da, kendini kötülüklerden alıkoymuşsa, varacağı yer şüphesiz cennettir.
42 (42-46) Sana, kıyametin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. Sen onun hakkında ne söyleyebilirsin ki? Onun bilgisi sadece Rabbine aittir. Sen, sadece kıyametten korkanı uyaransın. Kıyameti gördükleri gün, dünyada ancak bir akşam, yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış gibi olurlar. [718]
43 (42-46) Sana, kıyametin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. Sen onun hakkında ne söyleyebilirsin ki? Onun bilgisi sadece Rabbine aittir. Sen, sadece kıyametten korkanı uyaransın. Kıyameti gördükleri gün, dünyada ancak bir akşam, yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış gibi olurlar. [718]
44 (42-46) Sana, kıyametin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. Sen onun hakkında ne söyleyebilirsin ki? Onun bilgisi sadece Rabbine aittir. Sen, sadece kıyametten korkanı uyaransın. Kıyameti gördükleri gün, dünyada ancak bir akşam, yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış gibi olurlar. [718]
45 (42-46) Sana, kıyametin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. Sen onun hakkında ne söyleyebilirsin ki? Onun bilgisi sadece Rabbine aittir. Sen, sadece kıyametten korkanı uyaransın. Kıyameti gördükleri gün, dünyada ancak bir akşam, yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış gibi olurlar. [718]
46 (42-46) Sana, kıyametin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. Sen onun hakkında ne söyleyebilirsin ki? Onun bilgisi sadece Rabbine aittir. Sen, sadece kıyametten korkanı uyaransın. Kıyameti gördükleri gün, dünyada ancak bir akşam, yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış gibi olurlar. [718]
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَالنَّازِعَاتِ غَرْقاًۙ 1
وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطاًۙ 2
وَالسَّابِحَاتِ سَبْحاًۙ 3
فَالسَّابِقَاتِ سَبْقاًۙ 4
فَالْمُدَبِّرَاتِ اَمْراًۢ 5
يَوْمَ تَرْجُفُ الرَّاجِفَةُۙ 6
تَتْبَعُهَا الرَّادِفَةُۜ 7
قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌۙ 8
اَبْصَارُهَا خَاشِعَةٌۢ 9
يَقُولُونَ ءَاِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِۜ 10
ءَاِذَا كُنَّا عِظَاماً نَخِرَةًۜ 11
قَالُوا تِلْكَ اِذاً كَرَّةٌ خَاسِرَةٌۢ 12
فَاِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌۙ 13
فَاِذَا هُمْ بِالسَّاهِرَةِۜ 14
هَلْ اَتٰيكَ حَد۪يثُ مُوسٰىۢ 15
اِذْ نَادٰيهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًىۚ 16
اِذْهَبْ اِلٰى فِرْعَوْنَ اِنَّهُ طَغٰىۘ 17
فَقُلْ هَلْ لَكَ اِلٰٓى اَنْ تَزَكّٰىۙ 18
وَاَهْدِيَكَ اِلٰى رَبِّكَ فَتَخْشٰىۚ 19
فَاَرٰيهُ الْاٰيَةَ الْـكُبْرٰىۘ 20
فَـكَذَّبَ وَعَصٰىۘ 21
ثُمَّ اَدْبَرَ يَسْعٰىۘ 22
فَحَشَرَ فَنَادٰىۘ 23
فَقَالَ اَنَا۬ رَبُّكُمُ الْاَعْلٰىۘ 24
فَاَخَذَهُ اللّٰهُ نَكَالَ الْاٰخِرَةِ وَالْاُو۫لٰىۜ 25
اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَعِبْرَةً لِمَنْ يَخْشٰىۜ۟ 26
ءَاَنْتُمْ اَشَدُّ خَلْقاً اَمِ السَّمَٓاءُۜ بَنٰيهَا۠ 27
رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوّٰيهَاۙ 28
وَاَغْطَشَ لَيْلَهَا وَاَخْرَجَ ضُحٰيهَاۖ 29
وَالْاَرْضَ بَعْدَ ذٰلِكَ دَحٰيهَاۜ 30
اَخْرَجَ مِنْهَا مَٓاءَهَا وَمَرْعٰيهَاۖ 31
وَالْجِبَالَ اَرْسٰيهَاۙ 32
مَتَاعاً لَكُمْ وَلِاَنْعَامِكُمْۜ 33
فَاِذَا جَٓاءَتِ الطَّٓامَّةُ الْكُبْرٰىۘ 34
يَوْمَ يَتَذَكَّرُ الْاِنْسَانُ مَا سَعٰىۙ 35
وَبُرِّزَتِ الْجَح۪يمُ لِمَنْ يَرٰى 36
فَاَمَّا مَنْ طَغٰىۙ 37
وَاٰثَرَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَاۙ 38
فَاِنَّ الْجَح۪يمَ هِيَ الْمَأْوٰىۜ 39
وَاَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّه۪ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوٰىۙ 40
فَاِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوٰىۜ 41
يَسْـَٔلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ اَيَّانَ مُرْسٰيهَاۜ 42
ف۪يمَ اَنْتَ مِنْ ذِكْرٰيهَاۜ 43
اِلٰى رَبِّكَ مُنْتَهٰيهَاۜ 44
اِنَّمَٓا اَنْتَ مُنْذِرُ مَنْ يَخْشٰيهَاۜ 45
كَاَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُٓوا اِلَّا عَشِيَّةً اَوْ ضُحٰيهَا 46
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
وَالنَّازِعَاتِ غَرْقاًۙ
(1-5) Andolsun doğup batan yıldızlara, yörüngelerinden çıkmadan hareket edenlere, uzayda sakin sakin yüzenlere, hayırda yarışanlara, işini mükemmel yapanlara. [713] [714]
1
وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطاًۙ
(1-5) Andolsun doğup batan yıldızlara, yörüngelerinden çıkmadan hareket edenlere, uzayda sakin sakin yüzenlere, hayırda yarışanlara, işini mükemmel yapanlara. [713] [714]
2
وَالسَّابِحَاتِ سَبْحاًۙ
(1-5) Andolsun doğup batan yıldızlara, yörüngelerinden çıkmadan hareket edenlere, uzayda sakin sakin yüzenlere, hayırda yarışanlara, işini mükemmel yapanlara. [713] [714]
3
فَالسَّابِقَاتِ سَبْقاًۙ
(1-5) Andolsun doğup batan yıldızlara, yörüngelerinden çıkmadan hareket edenlere, uzayda sakin sakin yüzenlere, hayırda yarışanlara, işini mükemmel yapanlara. [713] [714]
4
فَالْمُدَبِّرَاتِ اَمْراًۢ
(1-5) Andolsun doğup batan yıldızlara, yörüngelerinden çıkmadan hareket edenlere, uzayda sakin sakin yüzenlere, hayırda yarışanlara, işini mükemmel yapanlara. [713] [714]
5
يَوْمَ تَرْجُفُ الرَّاجِفَةُۙ
(6-7) O gün, deprem sarsar, onu ikinci bir sarsıntı izler. [715]
6
تَتْبَعُهَا الرَّادِفَةُۜ
(6-7) O gün, deprem sarsar, onu ikinci bir sarsıntı izler. [715]
7
قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌۙ
(8-9) Bazı yürekler o gün çarpar; gözleri korkudan aşağı kayar.
8
اَبْصَارُهَا خَاشِعَةٌۢ
(8-9) Bazı yürekler o gün çarpar; gözleri korkudan aşağı kayar.
9
يَقُولُونَ ءَاِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِۜ
(10-12) Onlar şöyle diyorlar: “Biz eski halimize mi döndürüleceğiz? Çürümüş kemikler haline geldikten sonra mı? Öyleyse bu hüsran dolu bir dönüştür.”
10
ءَاِذَا كُنَّا عِظَاماً نَخِرَةًۜ
(10-12) Onlar şöyle diyorlar: “Biz eski halimize mi döndürüleceğiz? Çürümüş kemikler haline geldikten sonra mı? Öyleyse bu hüsran dolu bir dönüştür.”
11
قَالُوا تِلْكَ اِذاً كَرَّةٌ خَاسِرَةٌۢ
(10-12) Onlar şöyle diyorlar: “Biz eski halimize mi döndürüleceğiz? Çürümüş kemikler haline geldikten sonra mı? Öyleyse bu hüsran dolu bir dönüştür.”
12
فَاِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌۙ
(13-14) Bu dönüş sadece bir seslenmeye bakar. Birden bire kendilerini mahşerde buluverirler.
13
فَاِذَا هُمْ بِالسَّاهِرَةِۜ
(13-14) Bu dönüş sadece bir seslenmeye bakar. Birden bire kendilerini mahşerde buluverirler.
14
هَلْ اَتٰيكَ حَد۪يثُ مُوسٰىۢ
Mûsâ'nın haberi sana geldi mi? [716]
15
اِذْ نَادٰيهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًىۚ
Hani Rabbi ona o mukaddes vadi Tuva'da seslenmişti:
16
اِذْهَبْ اِلٰى فِرْعَوْنَ اِنَّهُ طَغٰىۘ
(16-19) Hani, Rabbi ona Kutsal Vâdide, Tuvâ'da şöyle seslenmişti: “Firavun'a git, çünkü o gerçekten azmıştır. Ona de ki: “Arınmak istemez misin? Sana, Rabbine giden yolu göstereceğim, böylece saygı duyarsın.”
17
فَقُلْ هَلْ لَكَ اِلٰٓى اَنْ تَزَكّٰىۙ
(16-19) Hani, Rabbi ona Kutsal Vâdide, Tuvâ'da şöyle seslenmişti: “Firavun'a git, çünkü o gerçekten azmıştır. Ona de ki: “Arınmak istemez misin? Sana, Rabbine giden yolu göstereceğim, böylece saygı duyarsın.”
18
وَاَهْدِيَكَ اِلٰى رَبِّكَ فَتَخْشٰىۚ
(16-19) Hani, Rabbi ona Kutsal Vâdide, Tuvâ'da şöyle seslenmişti: “Firavun'a git, çünkü o gerçekten azmıştır. Ona de ki: “Arınmak istemez misin? Sana, Rabbine giden yolu göstereceğim, böylece saygı duyarsın.”
19
فَاَرٰيهُ الْاٰيَةَ الْـكُبْرٰىۘ
Ona büyük mucizeyi gösterdi.
20
فَـكَذَّبَ وَعَصٰىۘ
O ise hemen yalanladı ve isyan etti.
21
ثُمَّ اَدْبَرَ يَسْعٰىۘ
Sonra yüz çevirip mücadele etmeye çalıştı.
22
فَحَشَرَ فَنَادٰىۘ
(23-24) Derhal adamlarını topladı ve onlara şöyle seslendi: “Ben sizin en yüce rabbinizim!”
23
فَقَالَ اَنَا۬ رَبُّكُمُ الْاَعْلٰىۘ
(23-24) Derhal adamlarını topladı ve onlara şöyle seslendi: “Ben sizin en yüce rabbinizim!”
24
فَاَخَذَهُ اللّٰهُ نَكَالَ الْاٰخِرَةِ وَالْاُو۫لٰىۜ
Böylece Allah, onu âhiret ve dünya azabıyla cezalandırdı.
25
اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَعِبْرَةً لِمَنْ يَخْشٰىۜ۟
Şüphesiz bunda, Allah'a saygı duyanlara bir ders vardır.
26
ءَاَنْتُمْ اَشَدُّ خَلْقاً اَمِ السَّمَٓاءُۜ بَنٰيهَا۠
(27-29) Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, onu yükseltip düzene koydu. Gecesini karanlık yapmış, gündüzünü aydınlatmıştır.
27
رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوّٰيهَاۙ
(27-29) Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, onu yükseltip düzene koydu. Gecesini karanlık yapmış, gündüzünü aydınlatmıştır.
28
وَاَغْطَشَ لَيْلَهَا وَاَخْرَجَ ضُحٰيهَاۖ
(27-29) Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, onu yükseltip düzene koydu. Gecesini karanlık yapmış, gündüzünü aydınlatmıştır.
29
وَالْاَرْضَ بَعْدَ ذٰلِكَ دَحٰيهَاۜ
(30-33) Ardından yerküreyi döşedi. Sizin ve hayvanlarınızın geçimi için yerden suyunu ve bitkilerini çıkardı. Dağları yerleştirdi.
30
اَخْرَجَ مِنْهَا مَٓاءَهَا وَمَرْعٰيهَاۖ
(30-33) Ardından yerküreyi döşedi. Sizin ve hayvanlarınızın geçimi için yerden suyunu ve bitkilerini çıkardı. Dağları yerleştirdi.
31
وَالْجِبَالَ اَرْسٰيهَاۙ
(30-33) Ardından yerküreyi döşedi. Sizin ve hayvanlarınızın geçimi için yerden suyunu ve bitkilerini çıkardı. Dağları yerleştirdi.
32
مَتَاعاً لَكُمْ وَلِاَنْعَامِكُمْۜ
(30-33) Ardından yerküreyi döşedi. Sizin ve hayvanlarınızın geçimi için yerden suyunu ve bitkilerini çıkardı. Dağları yerleştirdi.
33
فَاِذَا جَٓاءَتِ الطَّٓامَّةُ الْكُبْرٰىۘ
(34-35) O en büyük felâket geldiğinde, o gün insan, neyin uğruna çalıştığını hatırlayacaktır. [717]
34
يَوْمَ يَتَذَكَّرُ الْاِنْسَانُ مَا سَعٰىۙ
(34-35) O en büyük felâket geldiğinde, o gün insan, neyin uğruna çalıştığını hatırlayacaktır. [717]
35
وَبُرِّزَتِ الْجَح۪يمُ لِمَنْ يَرٰى
Cehennem, her görenin göreceği şekilde ortaya çıkarılacaktır.
36
فَاَمَّا مَنْ طَغٰىۙ
(37-39) İşte, azıp dünya hayatını tercih edenin varacağı yer şüphesiz cehennemdir.
37
وَاٰثَرَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَاۙ
(37-39) İşte, azıp dünya hayatını tercih edenin varacağı yer şüphesiz cehennemdir.
38
فَاِنَّ الْجَح۪يمَ هِيَ الْمَأْوٰىۜ
(37-39) İşte, azıp dünya hayatını tercih edenin varacağı yer şüphesiz cehennemdir.
39
وَاَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّه۪ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوٰىۙ
(40-41) Ama, kim Rabbinin makamından korkup da, kendini kötülüklerden alıkoymuşsa, varacağı yer şüphesiz cennettir.
40
فَاِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوٰىۜ
(40-41) Ama, kim Rabbinin makamından korkup da, kendini kötülüklerden alıkoymuşsa, varacağı yer şüphesiz cennettir.
41
يَسْـَٔلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ اَيَّانَ مُرْسٰيهَاۜ
(42-46) Sana, kıyametin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. Sen onun hakkında ne söyleyebilirsin ki? Onun bilgisi sadece Rabbine aittir. Sen, sadece kıyametten korkanı uyaransın. Kıyameti gördükleri gün, dünyada ancak bir akşam, yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış gibi olurlar. [718]
42
ف۪يمَ اَنْتَ مِنْ ذِكْرٰيهَاۜ
(42-46) Sana, kıyametin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. Sen onun hakkında ne söyleyebilirsin ki? Onun bilgisi sadece Rabbine aittir. Sen, sadece kıyametten korkanı uyaransın. Kıyameti gördükleri gün, dünyada ancak bir akşam, yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış gibi olurlar. [718]
43
اِلٰى رَبِّكَ مُنْتَهٰيهَاۜ
(42-46) Sana, kıyametin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. Sen onun hakkında ne söyleyebilirsin ki? Onun bilgisi sadece Rabbine aittir. Sen, sadece kıyametten korkanı uyaransın. Kıyameti gördükleri gün, dünyada ancak bir akşam, yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış gibi olurlar. [718]
44
اِنَّمَٓا اَنْتَ مُنْذِرُ مَنْ يَخْشٰيهَاۜ
(42-46) Sana, kıyametin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. Sen onun hakkında ne söyleyebilirsin ki? Onun bilgisi sadece Rabbine aittir. Sen, sadece kıyametten korkanı uyaransın. Kıyameti gördükleri gün, dünyada ancak bir akşam, yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış gibi olurlar. [718]
45
كَاَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُٓوا اِلَّا عَشِيَّةً اَوْ ضُحٰيهَا
(42-46) Sana, kıyametin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. Sen onun hakkında ne söyleyebilirsin ki? Onun bilgisi sadece Rabbine aittir. Sen, sadece kıyametten korkanı uyaransın. Kıyameti gördükleri gün, dünyada ancak bir akşam, yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış gibi olurlar. [718]
46

Sureler

Mealler
Abese Suresi
Sonraki