Sureler
Mealler
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 Andolsun, birbiri ardınca gönderilen,
2 Fırtına gibi eserek inkâr, cehalet ve zulüm karanlıklarını darmadağın eden,
3 Ve kalplere hakikat nurlarını yayan,
4 Sonra hak ile batılı kesin hatlarla birbirinden ayıran,
5 Ve ardından, bir öğüt ve hatırlatmada bulunan,
6 Hesap Günü gelip çattığında, "Ya Rab, ben bu gerçeklerden habersizdim." diyecek olanların özür ve bahanelerini boşa çıkarmak veya öğüt almaya gönlü olanları uyarmak için. Yahut davetçilerin, "Ya Rab, biz tebliği görevimizi yaptık, ama onlar bizi dinlemediler." diyerek Allah katında mazeret beyan edebilmeleri ya da öğüt dinleyecek olanları uyarıp doğru yola çağırmaları için.
7 İşte bütün bunlara yemin olsun ki, ey insanlar! Size söz verilen ölüm, kıyamet, diriliş, hesap, cennet, cehennem gibi tehditler kesinlikle gerçekleşecektir. Ne zaman mı?
8 Yıldızların söndürüldüğü,
9 Gök parçalanıp yarıldığı,
10 Dağlar un ufak edilip savrulduğu,
11 Ve ilâhî mesajı insanlığa tebliğ eden elçiler ve davetçiler, Allah'ın huzurunda şahitlik yapmak üzere büyük buluşmaya çağırıldığı zaman.
12 Bekletilen o gün için.
13 Yani, Karar Günü için.
14 Bilir misin, ne müthiş bir gündür, bu Karar Günü?
15 Vay hâline o gün, mesajlarımı yalanlamış olanların! Öyle ya;
16 Biz sizden önceki nice toplumları, nice ülkeleri helâk etmedik mi?
17 Ve onların ardından, sonraki inkârcı nesilleri de onların yanına göndermedik mi? Şimdi, ey çağdaş kâfirler, sizin sonunuz onlarınkinden farklı mı olacak?
18 İşte Biz suçlulara böyle yaparız.
19 Vay hâline o gün, mesajlarımı yalanlamış olanların!
20 Nasıl inkâr edersiniz ki, Biz sizi değersiz bir sudan yaratmadık mı?
21 Sonra o suyu, mükemmel şekilde korunup gelişimini tamamlayacağı sağlam bir barınağa, anne rahmine yerleştirmedik mi?
22 Ve her geçen gün gelişip büyüyen bu cenini, tarafımızdan belirlenen bir süreye kadar aşamadan aşamaya geçirerek fiziksel ve ruhsal yeteneklerle donatılmış bir varlık hâline getirmedik mi?
23 Çünkü Biz, yaratılışın her aşamasını en ince ayrıntılarına varıncaya kadar ölçüp ayarladık; hem de ne muhteşem bir tasarım harikası olarak ölçüp ayarladık!
24 Vay hâline o gün, bunca açık mucizeleri yalanlamış olanların!
25 Biz yeryüzünü bir toplanma yeri yapmadık mı?
26 Gerek canlılar, gerek ölüler için.
27 Ve oraya yüksek dağlar yerleştirip size tatlı sular içirmedik mi?
28 Vay hâline o gün, bunca nimetlerimi yalanlamış olanların!
29 O gün zalimlere, "Haydi yürüyün bakalım!" diyeceğiz, "Vaktiyle yalanlamış olduğunuz cehennem azabına!"
30 "Yürüyün, üst üste ateş ve duman katmanlarından oluşan üç çatallı gölgeye!"
31 "Öyle bir duman ki, insanı ne gölgelendirip serinletir, ne de alevden korur!"
32 "Ve yanan ateş, etrafa devasa kıvılcımlar saçar, her biri bir saray büyüklüğünde kıvılcımlar."
33 "Füze gibi patlayarak etrafa saçılan bu kıvılcımlar, sarı halatlar gibi havada iz bırakacak."
34 Vay hâline o gün, cehennem azabını yalanlamış olanların!
35 İşte bu gün, zalimlerin bu ateşi görür görmez dillerinin tutulup konuşamayacakları,
36 Ve mazeretlerinin kabul edilmeyeceği gündür.
37 Vay hâline o gün, Hesap Gününü yalanlamış olanların!
38 "İşte bu, hak ile batıl ehli arasındaki ihtilafların, anlaşmazlıkların nihaî karara bağlanacağı ve ilâhî adaletin tecelli edeceği Karar Günüdür. İşte bu yüzden, sizi ve sizden öncekileri bu mahkemede topladık."
39 "Şimdi, ey zalimler! Dünyadayken mazlumları kandırmak ve İslâm'ın sesini susturmak için bin bir türlü entrikalarla zulüm ve haksızlıkları mazur göstermeye çalışan sizler, eğer bu mahkemeden de yakanızı kurtarabilecek bir hileniz varsa, haydi gösterin hilenizi de, atlatın Beni!
40 Vay hâline o gün, hikmet ve adaletimi yalanlamış olanların!
41 Öte yandan, dürüst ve erdemlice davranarak kötülüklerden sakınmış olanlar, o gün sonsuz nimetlerle bezenmiş serin gölgeliklerde, kaynağından tatlı sular fışkıran pınar başlarında oturacaklar.
42 Ve canlarının çektiği meyveler arasında, sonsuz mutluluğu tadacaklar. O zaman Rab'lerinin onlara buyuracak:
43 "Yaptığınız güzel davranışlara karşılık, bugün dilediğiniz yerde, dilediğiniz kadar afiyetle yiyin için!"
44 İşte Biz, iyilik yapanları böyle ödüllendiririz.
45 Vay hâline o gün, cennet nimetlerini yalanlamış olanların!
46 Öyleyse, ey zalimler, şimdilik dünya nimetlerinden kısa bir süre yiyip içerek keyfinize bakın. Ama unutmayın, âhirette en ağır cezaya çarptırılacaksınız. Çünkü siz suçlusunuz.
47 Vay hâline o gün, azabımı yalanlamış olanların!
48 Onlara, "Sizi yaratan ve size bunca nimetler bahşeden Rabb'inizin huzurunda rükû ve secdeye kanarak saygıyla eğilin!" denildiğinde, küstahça kibre kapılır, eğilmeyi gururlarına yediremezler.
49 Vay hâline o gün, emirlerimi yalanlamış olanların!
50 Eğer inkârcılar, hakikati tüm açıklığıyla ortaya koyan bu ayetlere de inanmayacaklarsa, bundan başka hangi söze inanacaklar!
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَالْمُرْسَلَاتِ عُرْفاًۙ 1
فَالْعَاصِفَاتِ عَصْفاًۙ 2
وَالنَّاشِرَاتِ نَشْراًۙ 3
فَالْفَارِقَاتِ فَرْقاًۙ 4
فَالْمُلْقِيَاتِ ذِكْراًۙ 5
عُذْراً اَوْ نُذْراًۙ 6
اِنَّمَا تُوعَدُونَ لَوَاقِعٌۜ 7
فَاِذَا النُّجُومُ طُمِسَتْۙ 8
وَاِذَا السَّمَٓاءُ فُرِجَتْۙ 9
وَاِذَا الْجِبَالُ نُسِفَتْۙ 10
وَاِذَا الرُّسُلُ اُقِّتَتْۜ 11
لِاَيِّ يَوْمٍ اُجِّلَتْۜ 12
لِيَوْمِ الْفَصْلِۚ 13
وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا يَوْمُ الْفَصْلِۜ 14
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ 15
اَلَمْ نُهْلِكِ الْاَوَّل۪ينَۜ 16
ثُمَّ نُتْبِعُهُمُ الْاٰخِر۪ينَ 17
كَذٰلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِم۪ينَ 18
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ 19
اَلَمْ نَخْلُقْكُمْ مِنْ مَٓاءٍ مَه۪ينٍۙ 20
فَجَعَلْنَاهُ ف۪ي قَرَارٍ مَك۪ينٍۙ 21
اِلٰى قَدَرٍ مَعْلُومٍۙ 22
فَقَدَرْنَاۗ فَنِعْمَ الْقَادِرُونَ 23
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ 24
اَلَمْ نَجْعَلِ الْاَرْضَ كِفَاتاًۙ 25
اَحْيَٓاءً وَاَمْوَاتاًۙ 26
وَجَعَلْنَا ف۪يهَا رَوَاسِيَ شَامِخَاتٍ وَاَسْقَيْنَاكُمْ مَٓاءً فُرَاتاًۜ 27
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ 28
اِنْطَلِقُٓوا اِلٰى مَا كُنْتُمْ بِه۪ تُكَذِّبُونَۚ 29
اِنْطَلِقُٓوا اِلٰى ظِلٍّ ذ۪ي ثَلٰثِ شُعَبٍۙ 30
لَا ظَل۪يلٍ وَلَا يُغْن۪ي مِنَ اللَّهَبِۜ 31
اِنَّهَا تَرْم۪ي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِۚ 32
كَاَنَّهُ جِمَالَتٌ صُفْرٌۜ 33
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ 34
هٰذَا يَوْمُ لَا يَنْطِقُونَۙ 35
وَلَا يُؤْذَنُ لَهُمْ فَيَعْتَذِرُونَ 36
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ 37
هٰذَا يَوْمُ الْفَصْلِۚ جَمَعْنَاكُمْ وَالْاَوَّل۪ينَ 38
فَاِنْ كَانَ لَكُمْ كَيْدٌ فَك۪يدُونِ 39
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ۟ 40
اِنَّ الْمُتَّق۪ينَ ف۪ي ظِلَالٍ وَعُيُونٍۙ 41
وَفَوَاكِهَ مِمَّا يَشْتَهُونَۜ 42
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَن۪ٓيـٔاً بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ 43
اِنَّا كَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِن۪ينَ 44
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ 45
كُلُوا وَتَمَتَّعُوا قَل۪يلاً اِنَّكُمْ مُجْرِمُونَ 46
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ 47
وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمُ ارْكَعُوا لَا يَرْكَعُونَ 48
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ 49
فَبِاَيِّ حَد۪يثٍ بَعْدَهُ يُؤْمِنُونَ 50
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
وَالْمُرْسَلَاتِ عُرْفاًۙ
Andolsun, birbiri ardınca gönderilen,
1
فَالْعَاصِفَاتِ عَصْفاًۙ
Fırtına gibi eserek inkâr, cehalet ve zulüm karanlıklarını darmadağın eden,
2
وَالنَّاشِرَاتِ نَشْراًۙ
Ve kalplere hakikat nurlarını yayan,
3
فَالْفَارِقَاتِ فَرْقاًۙ
Sonra hak ile batılı kesin hatlarla birbirinden ayıran,
4
فَالْمُلْقِيَاتِ ذِكْراًۙ
Ve ardından, bir öğüt ve hatırlatmada bulunan,
5
عُذْراً اَوْ نُذْراًۙ
Hesap Günü gelip çattığında, "Ya Rab, ben bu gerçeklerden habersizdim." diyecek olanların özür ve bahanelerini boşa çıkarmak veya öğüt almaya gönlü olanları uyarmak için. Yahut davetçilerin, "Ya Rab, biz tebliği görevimizi yaptık, ama onlar bizi dinlemediler." diyerek Allah katında mazeret beyan edebilmeleri ya da öğüt dinleyecek olanları uyarıp doğru yola çağırmaları için.
6
اِنَّمَا تُوعَدُونَ لَوَاقِعٌۜ
İşte bütün bunlara yemin olsun ki, ey insanlar! Size söz verilen ölüm, kıyamet, diriliş, hesap, cennet, cehennem gibi tehditler kesinlikle gerçekleşecektir. Ne zaman mı?
7
فَاِذَا النُّجُومُ طُمِسَتْۙ
Yıldızların söndürüldüğü,
8
وَاِذَا السَّمَٓاءُ فُرِجَتْۙ
Gök parçalanıp yarıldığı,
9
وَاِذَا الْجِبَالُ نُسِفَتْۙ
Dağlar un ufak edilip savrulduğu,
10
وَاِذَا الرُّسُلُ اُقِّتَتْۜ
Ve ilâhî mesajı insanlığa tebliğ eden elçiler ve davetçiler, Allah'ın huzurunda şahitlik yapmak üzere büyük buluşmaya çağırıldığı zaman.
11
لِاَيِّ يَوْمٍ اُجِّلَتْۜ
Bekletilen o gün için.
12
لِيَوْمِ الْفَصْلِۚ
Yani, Karar Günü için.
13
وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا يَوْمُ الْفَصْلِۜ
Bilir misin, ne müthiş bir gündür, bu Karar Günü?
14
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ
Vay hâline o gün, mesajlarımı yalanlamış olanların! Öyle ya;
15
اَلَمْ نُهْلِكِ الْاَوَّل۪ينَۜ
Biz sizden önceki nice toplumları, nice ülkeleri helâk etmedik mi?
16
ثُمَّ نُتْبِعُهُمُ الْاٰخِر۪ينَ
Ve onların ardından, sonraki inkârcı nesilleri de onların yanına göndermedik mi? Şimdi, ey çağdaş kâfirler, sizin sonunuz onlarınkinden farklı mı olacak?
17
كَذٰلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِم۪ينَ
İşte Biz suçlulara böyle yaparız.
18
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ
Vay hâline o gün, mesajlarımı yalanlamış olanların!
19
اَلَمْ نَخْلُقْكُمْ مِنْ مَٓاءٍ مَه۪ينٍۙ
Nasıl inkâr edersiniz ki, Biz sizi değersiz bir sudan yaratmadık mı?
20
فَجَعَلْنَاهُ ف۪ي قَرَارٍ مَك۪ينٍۙ
Sonra o suyu, mükemmel şekilde korunup gelişimini tamamlayacağı sağlam bir barınağa, anne rahmine yerleştirmedik mi?
21
اِلٰى قَدَرٍ مَعْلُومٍۙ
Ve her geçen gün gelişip büyüyen bu cenini, tarafımızdan belirlenen bir süreye kadar aşamadan aşamaya geçirerek fiziksel ve ruhsal yeteneklerle donatılmış bir varlık hâline getirmedik mi?
22
فَقَدَرْنَاۗ فَنِعْمَ الْقَادِرُونَ
Çünkü Biz, yaratılışın her aşamasını en ince ayrıntılarına varıncaya kadar ölçüp ayarladık; hem de ne muhteşem bir tasarım harikası olarak ölçüp ayarladık!
23
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ
Vay hâline o gün, bunca açık mucizeleri yalanlamış olanların!
24
اَلَمْ نَجْعَلِ الْاَرْضَ كِفَاتاًۙ
Biz yeryüzünü bir toplanma yeri yapmadık mı?
25
اَحْيَٓاءً وَاَمْوَاتاًۙ
Gerek canlılar, gerek ölüler için.
26
وَجَعَلْنَا ف۪يهَا رَوَاسِيَ شَامِخَاتٍ وَاَسْقَيْنَاكُمْ مَٓاءً فُرَاتاًۜ
Ve oraya yüksek dağlar yerleştirip size tatlı sular içirmedik mi?
27
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ
Vay hâline o gün, bunca nimetlerimi yalanlamış olanların!
28
اِنْطَلِقُٓوا اِلٰى مَا كُنْتُمْ بِه۪ تُكَذِّبُونَۚ
O gün zalimlere, "Haydi yürüyün bakalım!" diyeceğiz, "Vaktiyle yalanlamış olduğunuz cehennem azabına!"
29
اِنْطَلِقُٓوا اِلٰى ظِلٍّ ذ۪ي ثَلٰثِ شُعَبٍۙ
"Yürüyün, üst üste ateş ve duman katmanlarından oluşan üç çatallı gölgeye!"
30
لَا ظَل۪يلٍ وَلَا يُغْن۪ي مِنَ اللَّهَبِۜ
"Öyle bir duman ki, insanı ne gölgelendirip serinletir, ne de alevden korur!"
31
اِنَّهَا تَرْم۪ي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِۚ
"Ve yanan ateş, etrafa devasa kıvılcımlar saçar, her biri bir saray büyüklüğünde kıvılcımlar."
32
كَاَنَّهُ جِمَالَتٌ صُفْرٌۜ
"Füze gibi patlayarak etrafa saçılan bu kıvılcımlar, sarı halatlar gibi havada iz bırakacak."
33
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ
Vay hâline o gün, cehennem azabını yalanlamış olanların!
34
هٰذَا يَوْمُ لَا يَنْطِقُونَۙ
İşte bu gün, zalimlerin bu ateşi görür görmez dillerinin tutulup konuşamayacakları,
35
وَلَا يُؤْذَنُ لَهُمْ فَيَعْتَذِرُونَ
Ve mazeretlerinin kabul edilmeyeceği gündür.
36
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ
Vay hâline o gün, Hesap Gününü yalanlamış olanların!
37
هٰذَا يَوْمُ الْفَصْلِۚ جَمَعْنَاكُمْ وَالْاَوَّل۪ينَ
"İşte bu, hak ile batıl ehli arasındaki ihtilafların, anlaşmazlıkların nihaî karara bağlanacağı ve ilâhî adaletin tecelli edeceği Karar Günüdür. İşte bu yüzden, sizi ve sizden öncekileri bu mahkemede topladık."
38
فَاِنْ كَانَ لَكُمْ كَيْدٌ فَك۪يدُونِ
"Şimdi, ey zalimler! Dünyadayken mazlumları kandırmak ve İslâm'ın sesini susturmak için bin bir türlü entrikalarla zulüm ve haksızlıkları mazur göstermeye çalışan sizler, eğer bu mahkemeden de yakanızı kurtarabilecek bir hileniz varsa, haydi gösterin hilenizi de, atlatın Beni!
39
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ۟
Vay hâline o gün, hikmet ve adaletimi yalanlamış olanların!
40
اِنَّ الْمُتَّق۪ينَ ف۪ي ظِلَالٍ وَعُيُونٍۙ
Öte yandan, dürüst ve erdemlice davranarak kötülüklerden sakınmış olanlar, o gün sonsuz nimetlerle bezenmiş serin gölgeliklerde, kaynağından tatlı sular fışkıran pınar başlarında oturacaklar.
41
وَفَوَاكِهَ مِمَّا يَشْتَهُونَۜ
Ve canlarının çektiği meyveler arasında, sonsuz mutluluğu tadacaklar. O zaman Rab'lerinin onlara buyuracak:
42
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَن۪ٓيـٔاً بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
"Yaptığınız güzel davranışlara karşılık, bugün dilediğiniz yerde, dilediğiniz kadar afiyetle yiyin için!"
43
اِنَّا كَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِن۪ينَ
İşte Biz, iyilik yapanları böyle ödüllendiririz.
44
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ
Vay hâline o gün, cennet nimetlerini yalanlamış olanların!
45
كُلُوا وَتَمَتَّعُوا قَل۪يلاً اِنَّكُمْ مُجْرِمُونَ
Öyleyse, ey zalimler, şimdilik dünya nimetlerinden kısa bir süre yiyip içerek keyfinize bakın. Ama unutmayın, âhirette en ağır cezaya çarptırılacaksınız. Çünkü siz suçlusunuz.
46
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ
Vay hâline o gün, azabımı yalanlamış olanların!
47
وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمُ ارْكَعُوا لَا يَرْكَعُونَ
Onlara, "Sizi yaratan ve size bunca nimetler bahşeden Rabb'inizin huzurunda rükû ve secdeye kanarak saygıyla eğilin!" denildiğinde, küstahça kibre kapılır, eğilmeyi gururlarına yediremezler.
48
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ
Vay hâline o gün, emirlerimi yalanlamış olanların!
49
فَبِاَيِّ حَد۪يثٍ بَعْدَهُ يُؤْمِنُونَ
Eğer inkârcılar, hakikati tüm açıklığıyla ortaya koyan bu ayetlere de inanmayacaklarsa, bundan başka hangi söze inanacaklar!
50

Sureler

Mealler