|
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla |
|
|
|
اِذَا جَٓاءَكَ الْمُنَافِقُونَ قَالُوا نَشْهَدُ اِنَّكَ لَرَسُولُ اللّٰهِۢ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ اِنَّكَ لَرَسُولُهُۜ وَاللّٰهُ يَشْهَدُ اِنَّ الْمُنَافِق۪ينَ لَـكَاذِبُونَۚ
İki yüzlü davrananlar sana geldiklerinde "Senin kesinlikle Allah'ın elçisi olduğuna şahitlik ediyoruz" derler. Halbuki Allah senin, kendisinin elçisi olduğunu biliyor, ancak iki yüzlü davrananlar (senin elçiliğine inanmıyorlar) yalan söylüyorlar. |
1 |
|
|
اِتَّخَذُٓوا اَيْمَانَهُمْ جُنَّةً فَصَدُّوا عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِۜ اِنَّهُمْ سَٓاءَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Yeminlerini kalkan edip (senin Allah'ın elçisi olmadığına dair yemin ederek insanları) Allah'ın yolundan çeviriyorlar. Yaptıkları şey ne kadar kötü. |
2 |
|
|
ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ اٰمَنُوا ثُمَّ كَفَرُوا فَطُبِعَ عَلٰى قُلُوبِهِمْ فَهُمْ لَا يَفْقَهُونَ
Bu, onların önce iman edip, sonra da inkar etmelerinden dolayı, kalplerine mühür vurularak kapatılmış olmalarındandır. Artık doğruları anlayamazlar. |
3 |
|
|
وَاِذَا رَاَيْتَهُمْ تُعْجِبُكَ اَجْسَامُهُمْۜ وَاِنْ يَقُولُوا تَسْمَعْ لِقَوْلِهِمْۜ كَاَنَّهُمْ خُشُبٌ مُسَنَّدَةٌۜ يَحْسَبُونَ كُلَّ صَيْحَةٍ عَلَيْهِمْۜ هُمُ الْعَدُوُّ فَاحْذَرْهُمْۜ قَاتَلَهُمُ اللّٰهُۘ اَنّٰى يُؤْفَـكُونَ
Sen onları gördüğünde, dış görünüşleri hoşuna gider ve (bir konu için) konuştuklarında, konuşmalarını dinlersin. Onlar yan yana konmuş kütüklere benzerler. Kendilerine gelen her sesi, (seslenenleri) onlara düşman zannediyorlar. Onlardan korun. Allah canlarını alsın. Nasıl da döndürülüyorlar? |
4 |
|
|
وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمْ تَعَالَوْا يَسْتَغْفِرْ لَكُمْ رَسُولُ اللّٰهِ لَـوَّوْا رُؤُ۫سَهُمْ وَرَاَيْتَهُمْ يَصُدُّونَ وَهُمْ مُسْتَكْبِرُونَ
Onlara "Gelin Allah'ın elçisi sizin için Allah dan bağışlanma dilesin" denildiğinde, başlarını sallayarak, kibirli bir şekilde uzaklaştıklarını görürsün. |
5 |
|
|
سَوَٓاءٌ عَلَيْهِمْ اَسْتَغْفَرْتَ لَهُمْ اَمْ لَمْ تَسْتَغْفِرْ لَهُمْۜ لَنْ يَغْفِرَ اللّٰهُ لَهُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِق۪ينَ
İstersen, onlar için Allah dan bağışlama dile, istersen bağışlanma dileme fark etmez. Çünkü Allah, onları asla bağışlayıp affetmeyecek. Şüphe yok ki Allah, yoldan çıkmış bir topluluğu kesinlikle bağışlamaz. |
6 |
|
|
هُمُ الَّذ۪ينَ يَقُولُونَ لَا تُنْفِقُوا عَلٰى مَنْ عِنْدَ رَسُولِ اللّٰهِ حَتّٰى يَنْفَضُّواۜ وَلِلّٰهِ خَزَٓائِنُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَلٰكِنَّ الْمُنَافِق۪ينَ لَا يَفْقَهُونَ
Onlar "Allah'ın elçisinin yanında bulunanlar için, Allah'ın elçisini inkar edip, terk edinceye kadar, elçiye inananlara yardımda bulunmayın" diyenlerdir. |
7 |
|
|
يَقُولُونَ لَئِنْ رَجَعْنَٓا اِلَى الْمَد۪ينَةِ لَيُخْرِجَنَّ الْاَعَزُّ مِنْهَا الْاَذَلَّۜ وَلِلّٰهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِه۪ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ وَلٰكِنَّ الْمُنَافِق۪ينَ لَا يَعْلَمُونَ۟
Onlar "Eğer biz Medine ye dönersek, güçlü olanlar o şehirden zayıf ve güçsüz olanları oradan çıkartırlar" diyorlar. Ancak güç Allah'ın, elçisinin ve inananlarındır. Ama ikiyüzlü davrananlar bunları bilmiyorlar |
8 |
|
|
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تُلْهِكُمْ اَمْوَالُكُمْ وَلَٓا اَوْلَادُكُمْ عَنْ ذِكْرِ اللّٰهِۚ وَمَنْ يَفْعَلْ ذٰلِكَ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ
Ey İman edenler! Mallarınız ve evlatlarınız sizi Allah'ı anmaktan alıkoymasın. Kim (Allah'ı anmaktan geri kalarak) böyle yaparsa, işte böyleleri gerçekten kaybedenlerdir. |
9 |
|
|
وَاَنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاكُمْ مِنْ قَبْلِ اَنْ يَأْتِيَ اَحَدَكُمُ الْمَوْتُ فَيَقُولَ رَبِّ لَوْلَٓا اَخَّرْتَـن۪ٓي اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يبٍۙ فَاَصَّدَّقَ وَاَكُنْ مِنَ الصَّالِح۪ينَ
Sizden birisine ölüm gelmezden veya bir nefsin "Rabbim! Bana az bir zaman ver de, doğruları tasdik edeyim ve salih ameller yapayım" demeden önce, Allah'ın rızık olarak verdiklerinden, ihtiyaç sahiplerine verin. |
10 |
|
|
وَلَنْ يُؤَخِّرَ اللّٰهُ نَفْساً اِذَا جَٓاءَ اَجَلُهَاۜ وَاللّٰهُ خَب۪يرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ
Allah, ölüm zamanı gelen bir nefsin, ölümünü ertelemeyecek dir. Allah yaptıklarınız dan haberdar olandır. |
11 |
