Sureler
Mealler
Önceki
Ahkaf Suresi
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 Onlar (ayetlerimizi) inkar ettiler ve Allah'ın yolundan alıkoydular, (Allah da) amellerini boşa çıkarmıştır.
2 İman edip salih amellerde bulunanların ve Muhammed'e Rablerinden hak olarak indirilene iman edenlerin ise günahlarını örtüp-bağışlamış ve hallerini düzeltip-ıslah etmiştir.
3 Bunun sebebi, küfredenlerin batıla uymaları ve iman edenlerin de Rablerinden olan hakka uymuş olmalarıdır. İşte Allah insanlara kendileriyle ilgili misallerini böyle verir.
4 Artık küfredenlerle (savaşta) karşılaştığınız zaman hemen boyunlarını vurun. Sonunda onları 'zayıf düşürüp zafer kazanınca da' (esirler için) bağı sımsıkı tutun. Sonra savaş ağırlıklarını bırakıp (savaş sona erince) ya bir lutuf olarak, ya da bir fidye (karşılığı salıverin). Eğer Allah dileseydi (onları sağ bırakmaz) onlardan intikam alırdı. Fakat (Allah) sizi birbirinizle denemek ister. Allah yolunda öldürülenlerin amellerini ise (Allah) asla boşa çıkarmaz.
5 Onları hidayete erdirecek ve onların durumlarını düzeltip-ıslah edecektir.
6 Ve onları, kendilerine tarif edip-tanıttığı cennete koyacaktır.
7 Ey iman edenler. Eğer siz Allah'a (Allah adına İslam'a ve insanlara) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sabit kılıp-kaydırmaz.
8 İnkar edenlere gelince (cehenneme) yüzüstü düşüş-helak onlar içindir. (Allah) onların amellerini boşa çıkarmıştır.
9 Bunun sebebi Allah'ın indirdiğini kerih (çirkin) görüp-beğenmemeleridir. (Allah da) onların amellerini boşa çıkarmıştır.
10 Onlar yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler. Allah onları yerle bir etti. (Aynı inkarda bulunan) o kafirler için de bunun bir benzeri vardır.
11 İşte böyledir. Çünkü Allah iman edenlerin mevlasıdır, kafirlerin ise mevlası (velisi-dostu) yoktur.
12 Muhakkak ki Allah iman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan cennetlere koyar. İnkar edenler ise (sadece dünyada) metalanırlar-geçici faydalanırlar ve hayvanların yemesi gibi yerler. Ateş onların (ebedi) meskenleridir.
13 Seni sürüp-çıkaran (bu) memleketinden, kuvvet bakımından daha üstün nice memleketler vardı ki Biz onları helak ettik. Onlar için hiçbir yardımcı yoktu.
14 Rabbinden apaçık bir belge-delil üzerinde bulunan kimse, kötü ameli kendisine süslü gösterilmiş ve kendi hevalarına (nefsi isteklerine) uyan kimse gibi midir?
15 Muttakilere (takva sahiblerine) vaadedilen cennetin misali (şudur ki) içinde bozulmayan temiz sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Orada onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret (bağışlanma) vardır. (Bunların durumu) ateşin içinde ebedi olarak kalan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar sudan içirilen kimselerin durumu gibi hiç olur mu?
16 Onlardan kimileri gelip seni dinler. Fakat senin yanından çıkıp-gittikleri zaman (dinlediklerini anlamadıklarından) kendilerine ilim verilenlere "O biraz önce ne söyledi?" diye sorarlar. İşte onlar, Allah'ın kalplerini mühürlediği ve kendi hevalarına (nefsi arzularına) uyan kimselerdir.
17 Hidayeti görüp-kabul edenlere gelince, (Allah) onların hidayetlerini arttırmış ve onlara takvalarını vermiştir.
18 Onlar kıyamet-saatinin kendilerine ansızın gelmesinden başkasını mı gözlüyorlar? Onun işaretleri (ayetlerimizle) gelmiştir. (Önceden iman etmemişlerse) kendilerine geldikten sonra hatırlamaları-ibret almaları neye yarar?
19 Bil ki Allah'tan başka ilah yoktur. Hem kendi günahın, hem de mü'min erkekler ve mü'min kadınlar için mağfiret (bağışlanma) dile. Allah sizin dönüp-dolaşacağınız yeri de, varıp duracağınız yeri de bilir.
20 İman edenler "(Savaş izni için) bir sure indirilseydi?" derler. Ancak içinde kıtal (savaş) zikri geçen muhkem bir sure indirildiği zaman kalplerinde hastalık bulunanların (özellikle münafıkların, bu konuda münafıklık yapmayıp) üzerine ölüm baygınlığı çökmüş kimselerin baktığı gibi sana baktıklarını görürsün. Bu (korkularını gizlememeleri) onlar için (ölmekten) daha evladır.
21 (Oysa yapmaları gereken) itaat ve ma'ruf (güzel) sözdü. (Hükmümüzle) iş kesinleştiği ve kararlılık gerektirdiği zaman onlar Allah'a sadakat gösterselerdi, şüphesiz ki kendileri için hayırlı olurdu.
22 (Demek siz) geri dönerseniz (hükümlere uymayıp) yeryüzünde fesad (bozgunculuk) çıkaracak ve (birbirinizi öldürüp) akrabalık bağlarınızı koparacaksınız, öyle mi?
23 İşte bunlar o kimselerdir ki Allah onları lanetlemiş, sağırlaştırmış ve basiretlerini-gözlerini kör etmiştir.
24 Onlar Ku'ran'ı (Kur'an'da zikredilen akibetlerini) düşünmezler mi? Yoksa kalpler üzerinde kilitler mi var?
25 Kendilerine hidayet (doğru yol) açıkça belli olduktan sonra gerisin geri (küfre) dönenleri şeytan kışkırtmış ve onları uzun emellere sürüklemiştir.
26 İşte bu (duruma düşmeleri) onların Allah'ın indirdiğini kerih (çirkin) görenlere "Size bazı işlerde itaat edeceğiz" demelerindendir. Allah onların (bütün) sırlarını-gizlediklerini bilir.
27 Melekler onların yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını alırken (halleri) nasıl olacak?
28 Bunun sebebi onların Allah'ı gazablandıran şeye uymaları ve O'nun rızasını (beğenmeyip) kerih görmelerindendir. Bundan dolayı (Allah) onların amellerini boşa çıkarmıştır.
29 Yoksa kalplerinde hastalık bulunanlar, kendi kinlerini Allah'ın hiç (ortaya) çıkarmayacağını mı sandılar?
30 Eğer Biz dileseydik onları sana gösterirdik de sen onları yüzlerinden tanırdın. Andolsun ki sen onları, sözlerinin üslubundan da (anlatım biçiminden de) tanırsın. Allah bütün amellerinizi bilir.
31 Andolsun ki Biz sizden mücahid olanlarla sabredenleri belirtinceye (belli edip ortaya çıkarıncaya) kadar sizi deneyeceğiz ve haberlerinizi de (sözlerinizi ve hallerinizi de) sınayacağız.
32 Şüphesiz inkar edenler, Allah'ın yolundan alıkoyanlar ve kendilerine hidayet (doğru yol) açıkça belli olduktan sonra Resule karşı gelenler kesin olarak Allah'a hiçbir şeyle zarar veremezler. (Allah) onların amellerini boşa çıkaracaktır.
33 Ey iman edenler, Allah'a itaat edin, Resule itaat edin ve kendi amellerinizi geçersiz kılıp-boşa çıkarmayın.
34 Muhakkak ki inkar edenler, Allah'ın yolundan alıkoyanlar sonra da kendileri kafirler iken ölenler, işte Allah onlara kesinlikle mağfiret etmeyecektir (bağışlamayacaktır).
35 Siz üstün (bir durumda) iken barışa çağırmak suretiyle gevşekliğe düşmeyin. (Bilin ki) Allah sizinle beraberdir. O, sizin amellerinizi asla eksiltmeyecektir.
36 Gerçekten dünya hayatı ancak 'bir oyun ve eğlenceli bir oyalanmadır'. Eğer iman ederseniz ve korkup-sakınırsanız, O size ecirlerinizi-mükafatlarınızı verir ve mallarınızı da (tamamen infak etmenizi) istemez.
37 Eğer sizden onları (tamamen) isteyip sizi (malsız kalmaya) zorlasaydı, cimrilik ederdiniz ve (bu da) kinlerinizi ortaya çıkarırdı.
38 İşte sizler (böylesiniz), Allah yolunda (malınızın bir kısmını) infak etmeye çağırılıyorsunuz da buna rağmen sizden kimi (yine) cimrilik ediyor. Oysa kim cimrilik ederse ancak kendi nefsine cimrilik etmiş olur. Allah Gani'dir (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan zengindir) siz ise fakirsiniz. Eğer yüz çevirecek olursanız, yerinize sizden başka bir kavmi getirir. Sonra onlar sizin gibi olmazlar.
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
اَلَّذ۪ينَ كَـفَرُوا وَصَدُّوا عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ اَضَلَّ اَعْمَالَهُمْ 1
وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَاٰمَنُوا بِمَا نُزِّلَ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَهُوَ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْۙ كَفَّرَ عَنْهُمْ سَيِّـَٔاتِهِمْ وَاَصْلَحَ بَالَهُمْ 2
ذٰلِكَ بِاَنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا اتَّبَعُوا الْبَاطِلَ وَاَنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّبَعُوا الْحَقَّ مِنْ رَبِّهِمْۜ كَذٰلِكَ يَضْرِبُ اللّٰهُ لِلنَّاسِ اَمْثَالَهُمْ 3
فَاِذَا لَق۪يتُمُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا فَضَرْبَ الرِّقَابِۜ حَتّٰٓى اِذَٓا اَثْخَنْتُمُوهُمْ فَشُدُّوا الْوَثَاقَۙ فَاِمَّا مَناًّ بَعْدُ وَاِمَّا فِدَٓاءً حَتّٰى تَضَعَ الْحَرْبُ اَوْزَارَهَاۚۛ ذٰلِكَۜۛ وَلَوْ يَشَٓاءُ اللّٰهُ لَانْتَصَرَ مِنْهُمْۙ وَلٰكِنْ لِيَبْلُوَ۬ا بَعْضَكُمْ بِبَعْضٍۜ وَالَّذ۪ينَ قُتِلُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ فَلَنْ يُضِلَّ اَعْمَالَهُمْ 4
سَيَهْد۪يهِمْ وَيُصْلِحُ بَالَهُمْۚ 5
وَيُدْخِلُهُمُ الْجَنَّةَ عَرَّفَهَا لَهُمْ 6
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنْ تَنْصُرُوا اللّٰهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ اَقْدَامَكُمْ 7
وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا فَتَعْساً لَهُمْ وَاَضَلَّ اَعْمَالَهُمْ 8
ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ كَرِهُوا مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ فَاَحْبَطَ اَعْمَالَهُمْ 9
اَفَلَمْ يَس۪يرُوا فِي الْاَرْضِ فَيَنْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْۜ دَمَّرَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْۘ وَلِلْكَافِر۪ينَ اَمْثَالُهَا 10
ذٰلِكَ بِاَنَّ اللّٰهَ مَوْلَى الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَاَنَّ الْكَافِر۪ينَ لَا مَوْلٰى لَهُمْ۟ 11
اِنَّ اللّٰهَ يُدْخِلُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۜ وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا يَتَمَتَّعُونَ وَيَأْكُلُونَ كَمَا تَأْكُلُ الْاَنْعَامُ وَالنَّارُ مَثْوًى لَهُمْ 12
وَكَاَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ هِيَ اَشَدُّ قُوَّةً مِنْ قَرْيَتِكَ الَّت۪ٓي اَخْرَجَتْكَۚ اَهْلَكْنَاهُمْ فَلَا نَاصِرَ لَهُمْ 13
اَفَمَنْ كَانَ عَلٰى بَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّه۪ كَمَنْ زُيِّنَ لَهُ سُٓوءُ عَمَلِه۪ وَاتَّبَعُٓوا اَهْوَٓاءَهُمْ 14
مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّت۪ي وُعِدَ الْمُتَّقُونَۜ ف۪يهَٓا اَنْهَارٌ مِنْ مَٓاءٍ غَيْرِ اٰسِنٍۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ لَبَنٍ لَمْ يَتَغَيَّرْ طَعْمُهُۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ خَمْرٍ لَذَّةٍ لِلشَّارِب۪ينَۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ عَسَلٍ مُصَفًّىۜ وَلَهُمْ ف۪يهَا مِنْ كُلِّ الثَّمَرَاتِ وَمَغْفِرَةٌ مِنْ رَبِّهِمْۜ كَمَنْ هُوَ خَالِدٌ فِي النَّارِ وَسُقُوا مَٓاءً حَم۪يماً فَقَطَّعَ اَمْعَٓاءَهُمْ 15
وَمِنْهُمْ مَنْ يَسْتَمِــعُ اِلَيْكَۚ حَتّٰٓى اِذَا خَرَجُوا مِنْ عِنْدِكَ قَالُوا لِلَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْعِلْمَ مَاذَا قَالَ اٰنِفاً۠ اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ طَبَعَ اللّٰهُ عَلٰى قُلُوبِهِمْ وَاتَّبَعُٓوا اَهْوَٓاءَهُمْ 16
وَالَّذ۪ينَ اهْتَدَوْا زَادَهُمْ هُدًى وَاٰتٰيهُمْ تَقْوٰيهُمْ 17
فَهَلْ يَنْظُرُونَ اِلَّا السَّاعَةَ اَنْ تَأْتِيَهُمْ بَغْتَةًۚ فَقَدْ جَٓاءَ اَشْرَاطُهَاۚ فَاَنّٰى لَهُمْ اِذَا جَٓاءَتْهُمْ ذِكْرٰيهُمْ 18
فَاعْلَمْ اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنْبِكَ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُؤْمِنَاتِۜ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ مُتَقَلَّبَكُمْ وَمَثْوٰيكُمْ۟ 19
وَيَقُولُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَوْلَا نُزِّلَتْ سُورَةٌۚ فَاِذَٓا اُنْزِلَتْ سُورَةٌ مُحْكَمَةٌ وَذُكِرَ ف۪يهَا الْقِتَالُۙ رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ ف۪ي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ يَنْظُرُونَ اِلَيْكَ نَظَرَ الْمَغْشِيِّ عَلَيْهِ مِنَ الْمَوْتِۜ فَاَوْلٰى لَهُمْۚ 20
طَاعَةٌ وَقَوْلٌ مَعْرُوفٌ۠ فَاِذَا عَزَمَ الْاَمْرُ۠ فَلَوْ صَدَقُوا اللّٰهَ لَكَانَ خَيْراً لَهُمْۚ 21
فَهَلْ عَسَيْتُمْ اِنْ تَوَلَّيْتُمْ اَنْ تُفْسِدُوا فِي الْاَرْضِ وَتُقَطِّعُٓوا اَرْحَامَكُمْ 22
اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ لَعَنَهُمُ اللّٰهُ فَاَصَمَّهُمْ وَاَعْمٰٓى اَبْصَارَهُمْ 23
اَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْاٰنَ اَمْ عَلٰى قُلُوبٍ اَقْفَالُهَا 24
اِنَّ الَّذ۪ينَ ارْتَدُّوا عَلٰٓى اَدْبَارِهِمْ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ الْهُدَىۙ الشَّيْطَانُ سَوَّلَ لَهُمْۜ وَاَمْلٰى لَهُمْ 25
ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ قَالُوا لِلَّذ۪ينَ كَرِهُوا مَا نَزَّلَ اللّٰهُ سَنُط۪يعُكُمْ ف۪ي بَعْضِ الْاَمْرِۚ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ اِسْرَارَهُمْ 26
فَكَيْفَ اِذَا تَوَفَّتْهُمُ الْمَلٰٓئِكَةُ يَضْرِبُونَ وُجُوهَهُمْ وَاَدْبَارَهُمْ 27
ذٰلِكَ بِاَنَّهُمُ اتَّبَعُوا مَٓا اَسْخَطَ اللّٰهَ وَكَرِهُوا رِضْوَانَهُ فَاَحْبَطَ اَعْمَالَهُمْ۟ 28
اَمْ حَسِبَ الَّذ۪ينَ ف۪ي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ اَنْ لَنْ يُخْرِجَ اللّٰهُ اَضْغَانَهُمْ 29
وَلَوْ نَشَٓاءُ لَاَرَيْنَاكَهُمْ فَلَعَرَفْتَهُمْ بِس۪يمٰيهُمْۜ وَلَتَعْرِفَنَّهُمْ ف۪ي لَحْنِ الْقَوْلِۜ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ اَعْمَالَكُمْ 30
وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ حَتّٰى نَعْلَمَ الْمُجَاهِد۪ينَ مِنْكُمْ وَالصَّابِر۪ينَۙ وَنَبْلُوَ۬ا اَخْبَارَكُمْ 31
اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَصَدُّوا عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ وَشَٓاقُّوا الرَّسُولَ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ الْهُدٰىۙ لَنْ يَضُرُّوا اللّٰهَ شَيْـٔاًۜ وَسَيُحْبِطُ اَعْمَالَهُمْ 32
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَط۪يعُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُوا الرَّسُولَ وَلَا تُبْطِلُٓوا اَعْمَالَكُمْ 33
اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَصَدُّوا عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ ثُمَّ مَاتُوا وَهُمْ كُفَّارٌ فَلَنْ يَغْفِرَ اللّٰهُ لَهُمْ 34
فَلَا تَهِنُوا وَتَدْعُٓوا اِلَى السَّلْمِۗ وَاَنْتُمُ الْاَعْلَوْنَۗ وَاللّٰهُ مَعَكُمْ وَلَنْ يَتِرَكُمْ اَعْمَالَكُمْ 35
اِنَّمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌۜ وَاِنْ تُؤْمِنُوا وَتَتَّقُوا يُؤْتِكُمْ اُجُورَكُمْ وَلَا يَسْـَٔلْكُمْ اَمْوَالَكُمْ 36
اِنْ يَسْـَٔلْكُمُوهَا فَيُحْفِكُمْ تَبْخَلُوا وَيُخْرِجْ اَضْغَانَكُمْ 37
هَٓا اَنْتُمْ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ تُدْعَوْنَ لِتُنْفِقُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِۚ فَمِنْكُمْ مَنْ يَبْخَلُۚ وَمَنْ يَبْخَلْ فَاِنَّمَا يَبْخَلُ عَنْ نَفْسِه۪ۜ وَاللّٰهُ الْغَنِيُّ وَاَنْتُمُ الْفُقَـرَٓاءُۚ وَاِنْ تَتَوَلَّوْا يَسْتَبْدِلْ قَوْماً غَيْرَكُمْۙ ثُمَّ لَا يَكُونُٓوا اَمْثَالَكُمْ 38
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
اَلَّذ۪ينَ كَـفَرُوا وَصَدُّوا عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ اَضَلَّ اَعْمَالَهُمْ
Onlar (ayetlerimizi) inkar ettiler ve Allah'ın yolundan alıkoydular, (Allah da) amellerini boşa çıkarmıştır.
1
وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَاٰمَنُوا بِمَا نُزِّلَ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَهُوَ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْۙ كَفَّرَ عَنْهُمْ سَيِّـَٔاتِهِمْ وَاَصْلَحَ بَالَهُمْ
İman edip salih amellerde bulunanların ve Muhammed'e Rablerinden hak olarak indirilene iman edenlerin ise günahlarını örtüp-bağışlamış ve hallerini düzeltip-ıslah etmiştir.
2
ذٰلِكَ بِاَنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا اتَّبَعُوا الْبَاطِلَ وَاَنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّبَعُوا الْحَقَّ مِنْ رَبِّهِمْۜ كَذٰلِكَ يَضْرِبُ اللّٰهُ لِلنَّاسِ اَمْثَالَهُمْ
Bunun sebebi, küfredenlerin batıla uymaları ve iman edenlerin de Rablerinden olan hakka uymuş olmalarıdır. İşte Allah insanlara kendileriyle ilgili misallerini böyle verir.
3
فَاِذَا لَق۪يتُمُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا فَضَرْبَ الرِّقَابِۜ حَتّٰٓى اِذَٓا اَثْخَنْتُمُوهُمْ فَشُدُّوا الْوَثَاقَۙ فَاِمَّا مَناًّ بَعْدُ وَاِمَّا فِدَٓاءً حَتّٰى تَضَعَ الْحَرْبُ اَوْزَارَهَاۚۛ ذٰلِكَۜۛ وَلَوْ يَشَٓاءُ اللّٰهُ لَانْتَصَرَ مِنْهُمْۙ وَلٰكِنْ لِيَبْلُوَ۬ا بَعْضَكُمْ بِبَعْضٍۜ وَالَّذ۪ينَ قُتِلُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ فَلَنْ يُضِلَّ اَعْمَالَهُمْ
Artık küfredenlerle (savaşta) karşılaştığınız zaman hemen boyunlarını vurun. Sonunda onları 'zayıf düşürüp zafer kazanınca da' (esirler için) bağı sımsıkı tutun. Sonra savaş ağırlıklarını bırakıp (savaş sona erince) ya bir lutuf olarak, ya da bir fidye (karşılığı salıverin). Eğer Allah dileseydi (onları sağ bırakmaz) onlardan intikam alırdı. Fakat (Allah) sizi birbirinizle denemek ister. Allah yolunda öldürülenlerin amellerini ise (Allah) asla boşa çıkarmaz.
4
سَيَهْد۪يهِمْ وَيُصْلِحُ بَالَهُمْۚ
Onları hidayete erdirecek ve onların durumlarını düzeltip-ıslah edecektir.
5
وَيُدْخِلُهُمُ الْجَنَّةَ عَرَّفَهَا لَهُمْ
Ve onları, kendilerine tarif edip-tanıttığı cennete koyacaktır.
6
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنْ تَنْصُرُوا اللّٰهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ اَقْدَامَكُمْ
Ey iman edenler. Eğer siz Allah'a (Allah adına İslam'a ve insanlara) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sabit kılıp-kaydırmaz.
7
وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا فَتَعْساً لَهُمْ وَاَضَلَّ اَعْمَالَهُمْ
İnkar edenlere gelince (cehenneme) yüzüstü düşüş-helak onlar içindir. (Allah) onların amellerini boşa çıkarmıştır.
8
ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ كَرِهُوا مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ فَاَحْبَطَ اَعْمَالَهُمْ
Bunun sebebi Allah'ın indirdiğini kerih (çirkin) görüp-beğenmemeleridir. (Allah da) onların amellerini boşa çıkarmıştır.
9
اَفَلَمْ يَس۪يرُوا فِي الْاَرْضِ فَيَنْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْۜ دَمَّرَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْۘ وَلِلْكَافِر۪ينَ اَمْثَالُهَا
Onlar yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler. Allah onları yerle bir etti. (Aynı inkarda bulunan) o kafirler için de bunun bir benzeri vardır.
10
ذٰلِكَ بِاَنَّ اللّٰهَ مَوْلَى الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَاَنَّ الْكَافِر۪ينَ لَا مَوْلٰى لَهُمْ۟
İşte böyledir. Çünkü Allah iman edenlerin mevlasıdır, kafirlerin ise mevlası (velisi-dostu) yoktur.
11
اِنَّ اللّٰهَ يُدْخِلُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۜ وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا يَتَمَتَّعُونَ وَيَأْكُلُونَ كَمَا تَأْكُلُ الْاَنْعَامُ وَالنَّارُ مَثْوًى لَهُمْ
Muhakkak ki Allah iman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan cennetlere koyar. İnkar edenler ise (sadece dünyada) metalanırlar-geçici faydalanırlar ve hayvanların yemesi gibi yerler. Ateş onların (ebedi) meskenleridir.
12
وَكَاَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ هِيَ اَشَدُّ قُوَّةً مِنْ قَرْيَتِكَ الَّت۪ٓي اَخْرَجَتْكَۚ اَهْلَكْنَاهُمْ فَلَا نَاصِرَ لَهُمْ
Seni sürüp-çıkaran (bu) memleketinden, kuvvet bakımından daha üstün nice memleketler vardı ki Biz onları helak ettik. Onlar için hiçbir yardımcı yoktu.
13
اَفَمَنْ كَانَ عَلٰى بَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّه۪ كَمَنْ زُيِّنَ لَهُ سُٓوءُ عَمَلِه۪ وَاتَّبَعُٓوا اَهْوَٓاءَهُمْ
Rabbinden apaçık bir belge-delil üzerinde bulunan kimse, kötü ameli kendisine süslü gösterilmiş ve kendi hevalarına (nefsi isteklerine) uyan kimse gibi midir?
14
مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّت۪ي وُعِدَ الْمُتَّقُونَۜ ف۪يهَٓا اَنْهَارٌ مِنْ مَٓاءٍ غَيْرِ اٰسِنٍۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ لَبَنٍ لَمْ يَتَغَيَّرْ طَعْمُهُۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ خَمْرٍ لَذَّةٍ لِلشَّارِب۪ينَۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ عَسَلٍ مُصَفًّىۜ وَلَهُمْ ف۪يهَا مِنْ كُلِّ الثَّمَرَاتِ وَمَغْفِرَةٌ مِنْ رَبِّهِمْۜ كَمَنْ هُوَ خَالِدٌ فِي النَّارِ وَسُقُوا مَٓاءً حَم۪يماً فَقَطَّعَ اَمْعَٓاءَهُمْ
Muttakilere (takva sahiblerine) vaadedilen cennetin misali (şudur ki) içinde bozulmayan temiz sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Orada onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret (bağışlanma) vardır. (Bunların durumu) ateşin içinde ebedi olarak kalan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar sudan içirilen kimselerin durumu gibi hiç olur mu?
15
وَمِنْهُمْ مَنْ يَسْتَمِــعُ اِلَيْكَۚ حَتّٰٓى اِذَا خَرَجُوا مِنْ عِنْدِكَ قَالُوا لِلَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْعِلْمَ مَاذَا قَالَ اٰنِفاً۠ اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ طَبَعَ اللّٰهُ عَلٰى قُلُوبِهِمْ وَاتَّبَعُٓوا اَهْوَٓاءَهُمْ
Onlardan kimileri gelip seni dinler. Fakat senin yanından çıkıp-gittikleri zaman (dinlediklerini anlamadıklarından) kendilerine ilim verilenlere "O biraz önce ne söyledi?" diye sorarlar. İşte onlar, Allah'ın kalplerini mühürlediği ve kendi hevalarına (nefsi arzularına) uyan kimselerdir.
16
وَالَّذ۪ينَ اهْتَدَوْا زَادَهُمْ هُدًى وَاٰتٰيهُمْ تَقْوٰيهُمْ
Hidayeti görüp-kabul edenlere gelince, (Allah) onların hidayetlerini arttırmış ve onlara takvalarını vermiştir.
17
فَهَلْ يَنْظُرُونَ اِلَّا السَّاعَةَ اَنْ تَأْتِيَهُمْ بَغْتَةًۚ فَقَدْ جَٓاءَ اَشْرَاطُهَاۚ فَاَنّٰى لَهُمْ اِذَا جَٓاءَتْهُمْ ذِكْرٰيهُمْ
Onlar kıyamet-saatinin kendilerine ansızın gelmesinden başkasını mı gözlüyorlar? Onun işaretleri (ayetlerimizle) gelmiştir. (Önceden iman etmemişlerse) kendilerine geldikten sonra hatırlamaları-ibret almaları neye yarar?
18
فَاعْلَمْ اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنْبِكَ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُؤْمِنَاتِۜ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ مُتَقَلَّبَكُمْ وَمَثْوٰيكُمْ۟
Bil ki Allah'tan başka ilah yoktur. Hem kendi günahın, hem de mü'min erkekler ve mü'min kadınlar için mağfiret (bağışlanma) dile. Allah sizin dönüp-dolaşacağınız yeri de, varıp duracağınız yeri de bilir.
19
وَيَقُولُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَوْلَا نُزِّلَتْ سُورَةٌۚ فَاِذَٓا اُنْزِلَتْ سُورَةٌ مُحْكَمَةٌ وَذُكِرَ ف۪يهَا الْقِتَالُۙ رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ ف۪ي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ يَنْظُرُونَ اِلَيْكَ نَظَرَ الْمَغْشِيِّ عَلَيْهِ مِنَ الْمَوْتِۜ فَاَوْلٰى لَهُمْۚ
İman edenler "(Savaş izni için) bir sure indirilseydi?" derler. Ancak içinde kıtal (savaş) zikri geçen muhkem bir sure indirildiği zaman kalplerinde hastalık bulunanların (özellikle münafıkların, bu konuda münafıklık yapmayıp) üzerine ölüm baygınlığı çökmüş kimselerin baktığı gibi sana baktıklarını görürsün. Bu (korkularını gizlememeleri) onlar için (ölmekten) daha evladır.
20
طَاعَةٌ وَقَوْلٌ مَعْرُوفٌ۠ فَاِذَا عَزَمَ الْاَمْرُ۠ فَلَوْ صَدَقُوا اللّٰهَ لَكَانَ خَيْراً لَهُمْۚ
(Oysa yapmaları gereken) itaat ve ma'ruf (güzel) sözdü. (Hükmümüzle) iş kesinleştiği ve kararlılık gerektirdiği zaman onlar Allah'a sadakat gösterselerdi, şüphesiz ki kendileri için hayırlı olurdu.
21
فَهَلْ عَسَيْتُمْ اِنْ تَوَلَّيْتُمْ اَنْ تُفْسِدُوا فِي الْاَرْضِ وَتُقَطِّعُٓوا اَرْحَامَكُمْ
(Demek siz) geri dönerseniz (hükümlere uymayıp) yeryüzünde fesad (bozgunculuk) çıkaracak ve (birbirinizi öldürüp) akrabalık bağlarınızı koparacaksınız, öyle mi?
22
اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ لَعَنَهُمُ اللّٰهُ فَاَصَمَّهُمْ وَاَعْمٰٓى اَبْصَارَهُمْ
İşte bunlar o kimselerdir ki Allah onları lanetlemiş, sağırlaştırmış ve basiretlerini-gözlerini kör etmiştir.
23
اَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْاٰنَ اَمْ عَلٰى قُلُوبٍ اَقْفَالُهَا
Onlar Ku'ran'ı (Kur'an'da zikredilen akibetlerini) düşünmezler mi? Yoksa kalpler üzerinde kilitler mi var?
24
اِنَّ الَّذ۪ينَ ارْتَدُّوا عَلٰٓى اَدْبَارِهِمْ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ الْهُدَىۙ الشَّيْطَانُ سَوَّلَ لَهُمْۜ وَاَمْلٰى لَهُمْ
Kendilerine hidayet (doğru yol) açıkça belli olduktan sonra gerisin geri (küfre) dönenleri şeytan kışkırtmış ve onları uzun emellere sürüklemiştir.
25
ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ قَالُوا لِلَّذ۪ينَ كَرِهُوا مَا نَزَّلَ اللّٰهُ سَنُط۪يعُكُمْ ف۪ي بَعْضِ الْاَمْرِۚ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ اِسْرَارَهُمْ
İşte bu (duruma düşmeleri) onların Allah'ın indirdiğini kerih (çirkin) görenlere "Size bazı işlerde itaat edeceğiz" demelerindendir. Allah onların (bütün) sırlarını-gizlediklerini bilir.
26
فَكَيْفَ اِذَا تَوَفَّتْهُمُ الْمَلٰٓئِكَةُ يَضْرِبُونَ وُجُوهَهُمْ وَاَدْبَارَهُمْ
Melekler onların yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını alırken (halleri) nasıl olacak?
27
ذٰلِكَ بِاَنَّهُمُ اتَّبَعُوا مَٓا اَسْخَطَ اللّٰهَ وَكَرِهُوا رِضْوَانَهُ فَاَحْبَطَ اَعْمَالَهُمْ۟
Bunun sebebi onların Allah'ı gazablandıran şeye uymaları ve O'nun rızasını (beğenmeyip) kerih görmelerindendir. Bundan dolayı (Allah) onların amellerini boşa çıkarmıştır.
28
اَمْ حَسِبَ الَّذ۪ينَ ف۪ي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ اَنْ لَنْ يُخْرِجَ اللّٰهُ اَضْغَانَهُمْ
Yoksa kalplerinde hastalık bulunanlar, kendi kinlerini Allah'ın hiç (ortaya) çıkarmayacağını mı sandılar?
29
وَلَوْ نَشَٓاءُ لَاَرَيْنَاكَهُمْ فَلَعَرَفْتَهُمْ بِس۪يمٰيهُمْۜ وَلَتَعْرِفَنَّهُمْ ف۪ي لَحْنِ الْقَوْلِۜ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ اَعْمَالَكُمْ
Eğer Biz dileseydik onları sana gösterirdik de sen onları yüzlerinden tanırdın. Andolsun ki sen onları, sözlerinin üslubundan da (anlatım biçiminden de) tanırsın. Allah bütün amellerinizi bilir.
30
وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ حَتّٰى نَعْلَمَ الْمُجَاهِد۪ينَ مِنْكُمْ وَالصَّابِر۪ينَۙ وَنَبْلُوَ۬ا اَخْبَارَكُمْ
Andolsun ki Biz sizden mücahid olanlarla sabredenleri belirtinceye (belli edip ortaya çıkarıncaya) kadar sizi deneyeceğiz ve haberlerinizi de (sözlerinizi ve hallerinizi de) sınayacağız.
31
اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَصَدُّوا عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ وَشَٓاقُّوا الرَّسُولَ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ الْهُدٰىۙ لَنْ يَضُرُّوا اللّٰهَ شَيْـٔاًۜ وَسَيُحْبِطُ اَعْمَالَهُمْ
Şüphesiz inkar edenler, Allah'ın yolundan alıkoyanlar ve kendilerine hidayet (doğru yol) açıkça belli olduktan sonra Resule karşı gelenler kesin olarak Allah'a hiçbir şeyle zarar veremezler. (Allah) onların amellerini boşa çıkaracaktır.
32
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَط۪يعُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُوا الرَّسُولَ وَلَا تُبْطِلُٓوا اَعْمَالَكُمْ
Ey iman edenler, Allah'a itaat edin, Resule itaat edin ve kendi amellerinizi geçersiz kılıp-boşa çıkarmayın.
33
اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَصَدُّوا عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ ثُمَّ مَاتُوا وَهُمْ كُفَّارٌ فَلَنْ يَغْفِرَ اللّٰهُ لَهُمْ
Muhakkak ki inkar edenler, Allah'ın yolundan alıkoyanlar sonra da kendileri kafirler iken ölenler, işte Allah onlara kesinlikle mağfiret etmeyecektir (bağışlamayacaktır).
34
فَلَا تَهِنُوا وَتَدْعُٓوا اِلَى السَّلْمِۗ وَاَنْتُمُ الْاَعْلَوْنَۗ وَاللّٰهُ مَعَكُمْ وَلَنْ يَتِرَكُمْ اَعْمَالَكُمْ
Siz üstün (bir durumda) iken barışa çağırmak suretiyle gevşekliğe düşmeyin. (Bilin ki) Allah sizinle beraberdir. O, sizin amellerinizi asla eksiltmeyecektir.
35
اِنَّمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌۜ وَاِنْ تُؤْمِنُوا وَتَتَّقُوا يُؤْتِكُمْ اُجُورَكُمْ وَلَا يَسْـَٔلْكُمْ اَمْوَالَكُمْ
Gerçekten dünya hayatı ancak 'bir oyun ve eğlenceli bir oyalanmadır'. Eğer iman ederseniz ve korkup-sakınırsanız, O size ecirlerinizi-mükafatlarınızı verir ve mallarınızı da (tamamen infak etmenizi) istemez.
36
اِنْ يَسْـَٔلْكُمُوهَا فَيُحْفِكُمْ تَبْخَلُوا وَيُخْرِجْ اَضْغَانَكُمْ
Eğer sizden onları (tamamen) isteyip sizi (malsız kalmaya) zorlasaydı, cimrilik ederdiniz ve (bu da) kinlerinizi ortaya çıkarırdı.
37
هَٓا اَنْتُمْ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ تُدْعَوْنَ لِتُنْفِقُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِۚ فَمِنْكُمْ مَنْ يَبْخَلُۚ وَمَنْ يَبْخَلْ فَاِنَّمَا يَبْخَلُ عَنْ نَفْسِه۪ۜ وَاللّٰهُ الْغَنِيُّ وَاَنْتُمُ الْفُقَـرَٓاءُۚ وَاِنْ تَتَوَلَّوْا يَسْتَبْدِلْ قَوْماً غَيْرَكُمْۙ ثُمَّ لَا يَكُونُٓوا اَمْثَالَكُمْ
İşte sizler (böylesiniz), Allah yolunda (malınızın bir kısmını) infak etmeye çağırılıyorsunuz da buna rağmen sizden kimi (yine) cimrilik ediyor. Oysa kim cimrilik ederse ancak kendi nefsine cimrilik etmiş olur. Allah Gani'dir (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan zengindir) siz ise fakirsiniz. Eğer yüz çevirecek olursanız, yerinize sizden başka bir kavmi getirir. Sonra onlar sizin gibi olmazlar.
38

Sureler

Mealler
Fetih Suresi
Sonraki