Sureler
Mealler
Önceki
Ahkaf Suresi
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 İnkâr edenler ve Allah yolundan men' edenler yok mu, (Allah) onların amellerini boşa çıkarmıştır.
2 Îmân edip sâlih ameller işleyenlere ve Rableri tarafından hak olarak Muhammed’e indirilene îmân edenlere gelince, (Allah) onların günahlarını kendilerinden örtmüş ve hâllerini düzeltmiştir.
3 Bunun sebebi, şübhesiz inkâr edenlerin bâtıla uymaları, hakikaten îmân edenlerin ise Rableri tarafından (gelen) hakka tâbi' olmalarıdır. İşte böylece Allah, insanlara (kendi hâllerini açıklayan) misâllerini getirir.
4 Artık (savaşta) inkâr edenlerle karşılaştığınızda, hemen o boyunları(nı) vurmak(gerekir)! Nihâyet onlara ağır kayıplar verdirdiğiniz zaman, artık bağı sıkı tutun (onları esir alın); sonra da ya lûtfederek (karşılıksız) veya fidye alarak (onları salın)! Ve harb ağırlıklarını bırakıncaya kadar (gevşemeden, savaş tamâmen sona erene dek böyle yapın)! İşte (yapılacak iş) budur! Hâlbuki Allah dileseydi, elbette onlardan (hemen) intikam alırdı; fakat sizi birbirinizle imtihân etmek için (size savaşı emretmiştir). Allah yolunda öldürülenlere gelince, artık (Allah), onların amellerini aslâ boşa çıkarmayacaktır.
5 Onları yakında hidâyete (muradlarına) erdirecek ve hâllerini düzeltecek (amellerini kabûl edecek)tir.
6 Ve onları, o Cennete koyacaktır ki, onu kendilerine ta'rîf etmiştir.
7 Ey îmân edenler! Eğer (siz) Allah’a (dînine) yardım ederseniz, (O da) size yardım eder ve ayaklarınızı sâbit kılar.
8 İnkâr edenlere gelince, artık onlar için, yüz üstü yıkılmak vardır! Ve (Allah) onların amellerini boşa çıkarmıştır.
9 Bunun sebebi şudur: Şübhesiz onlar, Allah’ın indirdiğini hoş görmediler de (O da)onların amellerini boşa çıkardı.
10 (Onlar) yeryüzünde hiç dolaşmadılar mı ki, kendilerinden öncekilerin âkıbeti nasıl olmuş, baksınlar! Allah onları helâk etmiştir. Bu kâfirler için de onun (o âkıbetin) benzerleri vardır.
11 Bunun sebebi şudur: Şübhesiz Allah, îmân edenlerin yardımcısıdır; doğrusu kâfirlere gelince, onlar için bir yardımcı yoktur.
12 Şübhesiz ki Allah, îmân edip sâlih ameller işleyenleri, altlarından ırmaklar akan Cennetlere koyacaktır. İnkâr edenler ise, (dünyada biraz) faydalanırlar ve hayvanların yiyip durduğu gibi yerler; ve ateş, onlar için bir kalma yeridir!
13 Seni (kendi içinden) çıkaran (hicrete zorlayan) memleketinden (o Mekke müşriklerinden) kuvvetçe daha çetin (insanlarla dolu) nice şehirler de vardır! Onları helâk ettik; onlara yardım eden de olmadı.
14 Rabbisinden apaçık bir delil üzerinde bulunan kimse, hiç kötü ameli kendisine süslü gösterilen ve (nefislerinin) arzularına uyan kimse gibi midir?
15 Takvâ sâhiblerine va'd edilen Cennetin misâli şöyledir: Orada (zamanla hiçbir vasfı)bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şarabdan ırmaklar ve sâfî baldan ırmaklar vardır. Onlar için orada meyvelerin her çeşidi ve Rablerinden bir mağfiret vardır. (Bu ni'metler içinde bulunanların hâli,) o ateşte ebedî olarak kalan ve(pek) kaynar bir su içirilen kimseler gibi midir ki (o su) bağırsaklarını parça parça etmiştir.
16 Onlardan seni dinleyen kimseler de vardır. Fakat senin yanından ayrıldıkları zaman, kendilerine ilim verilmiş olanlara (sahâbelere, alaylı bir şekilde): 'Az önce ne demişti?' derler. İşte onlar öyle kimselerdir ki, (isyanlarındaki bu ısrarları yüzünden) Allah kalblerini mühürlemiştir. Çünki (onlar nefislerinin) arzularına uymuşlardır.
17 Hidâyete ermiş olan kimselere gelince, (Allah îmanlarına mükâfât olarak) onlara hidâyeti artırmış ve kendilerine (günahlardan) sakınmaları (ilhâmı)nı vermiştir.
18 Artık (onlar), kıyâmetin ansızın kendilerine gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar? Hâlbuki onun alâmetleri gerçekten gelmiştir! Fakat (kıyâmet) başlarına geldiği zaman ibret almaları kendilerine ne fayda verir?
19 (Ey Habîbim!) İşte gerçekten şunu bil ki, Allah’dan başka ilâh yoktur! Hem kendi günahın için, hem de mü’min erkeklerle mü’min kadınlar için (Allah’dan) mağfiret dile!Allah, (dünyada) gezip dolaştığınız yeri de, (âhirette) kalacağınız yeri de bilir.
20 Hâlbuki îmân edenler ise diyor ki: 'Keşke (savaş hakkında) bir sûre indirilseydi?' Fakat hükmü açık bir sûre indirilip de onda savaştan söz edildiği zaman, kalblerinde bir hastalık bulunanların, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş kimsenin bakışıyla sana baktıklarını görürsün. Hâlbuki (kayıdsız bir itâat) onlara daha lâyıktır!
21 (Onlara düşen,) itâat etmek ve (böyle zamanlarda teslîmiyetini gösteren) güzel (söz)söylemektir. Öyle ki iş ciddîleştiği zaman, artık Allah’a sâdık kalsalardı, elbette kendileri için hayırlı olurdu.
22 (Ey münâfıklar!) Demek iş başına geçecek olursanız, yeryüzünde fesad çıkaracak ve akrabâlık bağlarını koparacaksınız, öyle mi?
23 İşte onlar o kimselerdir ki, Allah onlara lâ'net etmiştir. Sonra (bu isyankâr hâllerine binâen) onları sağırlaştırmış ve gözlerini kör etmiştir.
24 (Onlar) Kur’ân’ı hiç düşünmüyorlar mı? Yoksa kalbler(inin) üstünde kilitleri mi var?
25 Şübhesiz ki kendilerine doğru yol belli olduktan sonra, gerisin geri dönen (o münâfık)lar yok mu, şeytan onlara (kötü amellerini) süslemiş ve onları (uzun) emellere düşürmüştür.
26 Bunun sebebi; gerçekten onların, Allah’ın indirdiğini hoş görmeyen kimselere (o yahudilere): 'Bazı hususlarda size itâat edeceğiz!' demeleridir. Hâlbuki Allah, onların gizlediklerini biliyor.
27 Artık melekler onların yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını alırken (hâlleri)nasıl olacak!
28 Bunun sebebi şudur: Şübhesiz onlar, Allah’ı gazablandıran şeylere uydular ve O’nun râzı olduğu şeyleri hoş görmediler. Bunun üzerine (O da) onların amellerini boşa çıkardı.
29 Yoksa kalblerinde bir hastalık (nifak) bulunanlar, Allah, kinlerini aslâ ortaya çıkarmayacak mı sandı(lar)?
30 Hâlbuki dileseydik, onları (o münâfıkları) elbette sana gösterirdik de kendilerini muhakkak sîmâlarından tanırdın. Yine de onları mutlaka konuşma(larının) üslûbundan tanırsın. Allah ise, amellerinizi bilir.
31 Celâlim hakkı için, içinizden cihâd edenleri ve sabredenleri belli edinceye ve haberlerinizi (sırlarınızı) ortaya çıkarıncaya kadar, sizi imtihân edeceğiz!
32 Şübhesiz ki inkâr edip Allah yolundan men' edenler ve kendilerine hidâyet belli olduktan sonra peygambere karşı gelenler, elbette Allah’a hiçbir zarar veremezler. Çünki(Allah), onların amellerini boşa çıkaracaktır.
33 Ey îmân edenler! Allah’a itâat edin! Peygambere de itâat edin! (Tâ ki) amellerinizi boşa çıkarmayın!
34 Şübhesiz ki inkâr edip Allah yolundan men' eden, sonra da kâfir kimseler olarak ölenler yok mu, işte Allah onları aslâ affetmeyecektir!
35 O hâlde gevşemeyin ve siz daha üstün olduğunuz hâlde, (o kâfirleri) sulha da'vet etmeyin! Çünki Allah, sizinle berâberdir; ve amellerinizi(n sevâbını) aslâ eksiltmeyecektir!
36 Dünya hayâtı ancak bir oyun ve bir eğlencedir. Eğer îmân edip (günahlardan)sakınırsanız, (Allah) size mükâfâtınızı verir. Hem sizden (cihâd için bütün) mallarınızı istemiyor.
37 Eğer sizden onları(n hepsini) isteseydi de sizi zorlasaydı, cimrilik ederdiniz ve(peygamber ve ashâbının bu talebleri,) sizin kinlerinizi ortaya çıkarırdı.
38 İşte siz o kimselersiniz ki, (size verilenlerin bir kısmını) Allah yolunda sarf etmeye çağrılıyorsunuz. Fakat içinizden bazıları cimrilik ediyor. Hâlbuki kim cimrilik ederse, o takdirde ancak kendi nefsine karşı cimrilik etmiş olur. Çünki Allah zengindir, siz ise fakir kimselersiniz. Eğer yüz çevirirseniz, (Allah) yerinize sizden başka bir kavim getirir de sonra(onlar) sizin gibi olmazlar.
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
اَلَّذ۪ينَ كَـفَرُوا وَصَدُّوا عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ اَضَلَّ اَعْمَالَهُمْ 1
وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَاٰمَنُوا بِمَا نُزِّلَ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَهُوَ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْۙ كَفَّرَ عَنْهُمْ سَيِّـَٔاتِهِمْ وَاَصْلَحَ بَالَهُمْ 2
ذٰلِكَ بِاَنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا اتَّبَعُوا الْبَاطِلَ وَاَنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّبَعُوا الْحَقَّ مِنْ رَبِّهِمْۜ كَذٰلِكَ يَضْرِبُ اللّٰهُ لِلنَّاسِ اَمْثَالَهُمْ 3
فَاِذَا لَق۪يتُمُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا فَضَرْبَ الرِّقَابِۜ حَتّٰٓى اِذَٓا اَثْخَنْتُمُوهُمْ فَشُدُّوا الْوَثَاقَۙ فَاِمَّا مَناًّ بَعْدُ وَاِمَّا فِدَٓاءً حَتّٰى تَضَعَ الْحَرْبُ اَوْزَارَهَاۚۛ ذٰلِكَۜۛ وَلَوْ يَشَٓاءُ اللّٰهُ لَانْتَصَرَ مِنْهُمْۙ وَلٰكِنْ لِيَبْلُوَ۬ا بَعْضَكُمْ بِبَعْضٍۜ وَالَّذ۪ينَ قُتِلُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ فَلَنْ يُضِلَّ اَعْمَالَهُمْ 4
سَيَهْد۪يهِمْ وَيُصْلِحُ بَالَهُمْۚ 5
وَيُدْخِلُهُمُ الْجَنَّةَ عَرَّفَهَا لَهُمْ 6
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنْ تَنْصُرُوا اللّٰهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ اَقْدَامَكُمْ 7
وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا فَتَعْساً لَهُمْ وَاَضَلَّ اَعْمَالَهُمْ 8
ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ كَرِهُوا مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ فَاَحْبَطَ اَعْمَالَهُمْ 9
اَفَلَمْ يَس۪يرُوا فِي الْاَرْضِ فَيَنْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْۜ دَمَّرَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْۘ وَلِلْكَافِر۪ينَ اَمْثَالُهَا 10
ذٰلِكَ بِاَنَّ اللّٰهَ مَوْلَى الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَاَنَّ الْكَافِر۪ينَ لَا مَوْلٰى لَهُمْ۟ 11
اِنَّ اللّٰهَ يُدْخِلُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۜ وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا يَتَمَتَّعُونَ وَيَأْكُلُونَ كَمَا تَأْكُلُ الْاَنْعَامُ وَالنَّارُ مَثْوًى لَهُمْ 12
وَكَاَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ هِيَ اَشَدُّ قُوَّةً مِنْ قَرْيَتِكَ الَّت۪ٓي اَخْرَجَتْكَۚ اَهْلَكْنَاهُمْ فَلَا نَاصِرَ لَهُمْ 13
اَفَمَنْ كَانَ عَلٰى بَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّه۪ كَمَنْ زُيِّنَ لَهُ سُٓوءُ عَمَلِه۪ وَاتَّبَعُٓوا اَهْوَٓاءَهُمْ 14
مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّت۪ي وُعِدَ الْمُتَّقُونَۜ ف۪يهَٓا اَنْهَارٌ مِنْ مَٓاءٍ غَيْرِ اٰسِنٍۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ لَبَنٍ لَمْ يَتَغَيَّرْ طَعْمُهُۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ خَمْرٍ لَذَّةٍ لِلشَّارِب۪ينَۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ عَسَلٍ مُصَفًّىۜ وَلَهُمْ ف۪يهَا مِنْ كُلِّ الثَّمَرَاتِ وَمَغْفِرَةٌ مِنْ رَبِّهِمْۜ كَمَنْ هُوَ خَالِدٌ فِي النَّارِ وَسُقُوا مَٓاءً حَم۪يماً فَقَطَّعَ اَمْعَٓاءَهُمْ 15
وَمِنْهُمْ مَنْ يَسْتَمِــعُ اِلَيْكَۚ حَتّٰٓى اِذَا خَرَجُوا مِنْ عِنْدِكَ قَالُوا لِلَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْعِلْمَ مَاذَا قَالَ اٰنِفاً۠ اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ طَبَعَ اللّٰهُ عَلٰى قُلُوبِهِمْ وَاتَّبَعُٓوا اَهْوَٓاءَهُمْ 16
وَالَّذ۪ينَ اهْتَدَوْا زَادَهُمْ هُدًى وَاٰتٰيهُمْ تَقْوٰيهُمْ 17
فَهَلْ يَنْظُرُونَ اِلَّا السَّاعَةَ اَنْ تَأْتِيَهُمْ بَغْتَةًۚ فَقَدْ جَٓاءَ اَشْرَاطُهَاۚ فَاَنّٰى لَهُمْ اِذَا جَٓاءَتْهُمْ ذِكْرٰيهُمْ 18
فَاعْلَمْ اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنْبِكَ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُؤْمِنَاتِۜ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ مُتَقَلَّبَكُمْ وَمَثْوٰيكُمْ۟ 19
وَيَقُولُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَوْلَا نُزِّلَتْ سُورَةٌۚ فَاِذَٓا اُنْزِلَتْ سُورَةٌ مُحْكَمَةٌ وَذُكِرَ ف۪يهَا الْقِتَالُۙ رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ ف۪ي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ يَنْظُرُونَ اِلَيْكَ نَظَرَ الْمَغْشِيِّ عَلَيْهِ مِنَ الْمَوْتِۜ فَاَوْلٰى لَهُمْۚ 20
طَاعَةٌ وَقَوْلٌ مَعْرُوفٌ۠ فَاِذَا عَزَمَ الْاَمْرُ۠ فَلَوْ صَدَقُوا اللّٰهَ لَكَانَ خَيْراً لَهُمْۚ 21
فَهَلْ عَسَيْتُمْ اِنْ تَوَلَّيْتُمْ اَنْ تُفْسِدُوا فِي الْاَرْضِ وَتُقَطِّعُٓوا اَرْحَامَكُمْ 22
اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ لَعَنَهُمُ اللّٰهُ فَاَصَمَّهُمْ وَاَعْمٰٓى اَبْصَارَهُمْ 23
اَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْاٰنَ اَمْ عَلٰى قُلُوبٍ اَقْفَالُهَا 24
اِنَّ الَّذ۪ينَ ارْتَدُّوا عَلٰٓى اَدْبَارِهِمْ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ الْهُدَىۙ الشَّيْطَانُ سَوَّلَ لَهُمْۜ وَاَمْلٰى لَهُمْ 25
ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ قَالُوا لِلَّذ۪ينَ كَرِهُوا مَا نَزَّلَ اللّٰهُ سَنُط۪يعُكُمْ ف۪ي بَعْضِ الْاَمْرِۚ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ اِسْرَارَهُمْ 26
فَكَيْفَ اِذَا تَوَفَّتْهُمُ الْمَلٰٓئِكَةُ يَضْرِبُونَ وُجُوهَهُمْ وَاَدْبَارَهُمْ 27
ذٰلِكَ بِاَنَّهُمُ اتَّبَعُوا مَٓا اَسْخَطَ اللّٰهَ وَكَرِهُوا رِضْوَانَهُ فَاَحْبَطَ اَعْمَالَهُمْ۟ 28
اَمْ حَسِبَ الَّذ۪ينَ ف۪ي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ اَنْ لَنْ يُخْرِجَ اللّٰهُ اَضْغَانَهُمْ 29
وَلَوْ نَشَٓاءُ لَاَرَيْنَاكَهُمْ فَلَعَرَفْتَهُمْ بِس۪يمٰيهُمْۜ وَلَتَعْرِفَنَّهُمْ ف۪ي لَحْنِ الْقَوْلِۜ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ اَعْمَالَكُمْ 30
وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ حَتّٰى نَعْلَمَ الْمُجَاهِد۪ينَ مِنْكُمْ وَالصَّابِر۪ينَۙ وَنَبْلُوَ۬ا اَخْبَارَكُمْ 31
اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَصَدُّوا عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ وَشَٓاقُّوا الرَّسُولَ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ الْهُدٰىۙ لَنْ يَضُرُّوا اللّٰهَ شَيْـٔاًۜ وَسَيُحْبِطُ اَعْمَالَهُمْ 32
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَط۪يعُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُوا الرَّسُولَ وَلَا تُبْطِلُٓوا اَعْمَالَكُمْ 33
اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَصَدُّوا عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ ثُمَّ مَاتُوا وَهُمْ كُفَّارٌ فَلَنْ يَغْفِرَ اللّٰهُ لَهُمْ 34
فَلَا تَهِنُوا وَتَدْعُٓوا اِلَى السَّلْمِۗ وَاَنْتُمُ الْاَعْلَوْنَۗ وَاللّٰهُ مَعَكُمْ وَلَنْ يَتِرَكُمْ اَعْمَالَكُمْ 35
اِنَّمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌۜ وَاِنْ تُؤْمِنُوا وَتَتَّقُوا يُؤْتِكُمْ اُجُورَكُمْ وَلَا يَسْـَٔلْكُمْ اَمْوَالَكُمْ 36
اِنْ يَسْـَٔلْكُمُوهَا فَيُحْفِكُمْ تَبْخَلُوا وَيُخْرِجْ اَضْغَانَكُمْ 37
هَٓا اَنْتُمْ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ تُدْعَوْنَ لِتُنْفِقُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِۚ فَمِنْكُمْ مَنْ يَبْخَلُۚ وَمَنْ يَبْخَلْ فَاِنَّمَا يَبْخَلُ عَنْ نَفْسِه۪ۜ وَاللّٰهُ الْغَنِيُّ وَاَنْتُمُ الْفُقَـرَٓاءُۚ وَاِنْ تَتَوَلَّوْا يَسْتَبْدِلْ قَوْماً غَيْرَكُمْۙ ثُمَّ لَا يَكُونُٓوا اَمْثَالَكُمْ 38
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
اَلَّذ۪ينَ كَـفَرُوا وَصَدُّوا عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ اَضَلَّ اَعْمَالَهُمْ
İnkâr edenler ve Allah yolundan men' edenler yok mu, (Allah) onların amellerini boşa çıkarmıştır.
1
وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَاٰمَنُوا بِمَا نُزِّلَ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَهُوَ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْۙ كَفَّرَ عَنْهُمْ سَيِّـَٔاتِهِمْ وَاَصْلَحَ بَالَهُمْ
Îmân edip sâlih ameller işleyenlere ve Rableri tarafından hak olarak Muhammed’e indirilene îmân edenlere gelince, (Allah) onların günahlarını kendilerinden örtmüş ve hâllerini düzeltmiştir.
2
ذٰلِكَ بِاَنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا اتَّبَعُوا الْبَاطِلَ وَاَنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّبَعُوا الْحَقَّ مِنْ رَبِّهِمْۜ كَذٰلِكَ يَضْرِبُ اللّٰهُ لِلنَّاسِ اَمْثَالَهُمْ
Bunun sebebi, şübhesiz inkâr edenlerin bâtıla uymaları, hakikaten îmân edenlerin ise Rableri tarafından (gelen) hakka tâbi' olmalarıdır. İşte böylece Allah, insanlara (kendi hâllerini açıklayan) misâllerini getirir.
3
فَاِذَا لَق۪يتُمُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا فَضَرْبَ الرِّقَابِۜ حَتّٰٓى اِذَٓا اَثْخَنْتُمُوهُمْ فَشُدُّوا الْوَثَاقَۙ فَاِمَّا مَناًّ بَعْدُ وَاِمَّا فِدَٓاءً حَتّٰى تَضَعَ الْحَرْبُ اَوْزَارَهَاۚۛ ذٰلِكَۜۛ وَلَوْ يَشَٓاءُ اللّٰهُ لَانْتَصَرَ مِنْهُمْۙ وَلٰكِنْ لِيَبْلُوَ۬ا بَعْضَكُمْ بِبَعْضٍۜ وَالَّذ۪ينَ قُتِلُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ فَلَنْ يُضِلَّ اَعْمَالَهُمْ
Artık (savaşta) inkâr edenlerle karşılaştığınızda, hemen o boyunları(nı) vurmak(gerekir)! Nihâyet onlara ağır kayıplar verdirdiğiniz zaman, artık bağı sıkı tutun (onları esir alın); sonra da ya lûtfederek (karşılıksız) veya fidye alarak (onları salın)! Ve harb ağırlıklarını bırakıncaya kadar (gevşemeden, savaş tamâmen sona erene dek böyle yapın)! İşte (yapılacak iş) budur! Hâlbuki Allah dileseydi, elbette onlardan (hemen) intikam alırdı; fakat sizi birbirinizle imtihân etmek için (size savaşı emretmiştir). Allah yolunda öldürülenlere gelince, artık (Allah), onların amellerini aslâ boşa çıkarmayacaktır.
4
سَيَهْد۪يهِمْ وَيُصْلِحُ بَالَهُمْۚ
Onları yakında hidâyete (muradlarına) erdirecek ve hâllerini düzeltecek (amellerini kabûl edecek)tir.
5
وَيُدْخِلُهُمُ الْجَنَّةَ عَرَّفَهَا لَهُمْ
Ve onları, o Cennete koyacaktır ki, onu kendilerine ta'rîf etmiştir.
6
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنْ تَنْصُرُوا اللّٰهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ اَقْدَامَكُمْ
Ey îmân edenler! Eğer (siz) Allah’a (dînine) yardım ederseniz, (O da) size yardım eder ve ayaklarınızı sâbit kılar.
7
وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا فَتَعْساً لَهُمْ وَاَضَلَّ اَعْمَالَهُمْ
İnkâr edenlere gelince, artık onlar için, yüz üstü yıkılmak vardır! Ve (Allah) onların amellerini boşa çıkarmıştır.
8
ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ كَرِهُوا مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ فَاَحْبَطَ اَعْمَالَهُمْ
Bunun sebebi şudur: Şübhesiz onlar, Allah’ın indirdiğini hoş görmediler de (O da)onların amellerini boşa çıkardı.
9
اَفَلَمْ يَس۪يرُوا فِي الْاَرْضِ فَيَنْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْۜ دَمَّرَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْۘ وَلِلْكَافِر۪ينَ اَمْثَالُهَا
(Onlar) yeryüzünde hiç dolaşmadılar mı ki, kendilerinden öncekilerin âkıbeti nasıl olmuş, baksınlar! Allah onları helâk etmiştir. Bu kâfirler için de onun (o âkıbetin) benzerleri vardır.
10
ذٰلِكَ بِاَنَّ اللّٰهَ مَوْلَى الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَاَنَّ الْكَافِر۪ينَ لَا مَوْلٰى لَهُمْ۟
Bunun sebebi şudur: Şübhesiz Allah, îmân edenlerin yardımcısıdır; doğrusu kâfirlere gelince, onlar için bir yardımcı yoktur.
11
اِنَّ اللّٰهَ يُدْخِلُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۜ وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا يَتَمَتَّعُونَ وَيَأْكُلُونَ كَمَا تَأْكُلُ الْاَنْعَامُ وَالنَّارُ مَثْوًى لَهُمْ
Şübhesiz ki Allah, îmân edip sâlih ameller işleyenleri, altlarından ırmaklar akan Cennetlere koyacaktır. İnkâr edenler ise, (dünyada biraz) faydalanırlar ve hayvanların yiyip durduğu gibi yerler; ve ateş, onlar için bir kalma yeridir!
12
وَكَاَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ هِيَ اَشَدُّ قُوَّةً مِنْ قَرْيَتِكَ الَّت۪ٓي اَخْرَجَتْكَۚ اَهْلَكْنَاهُمْ فَلَا نَاصِرَ لَهُمْ
Seni (kendi içinden) çıkaran (hicrete zorlayan) memleketinden (o Mekke müşriklerinden) kuvvetçe daha çetin (insanlarla dolu) nice şehirler de vardır! Onları helâk ettik; onlara yardım eden de olmadı.
13
اَفَمَنْ كَانَ عَلٰى بَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّه۪ كَمَنْ زُيِّنَ لَهُ سُٓوءُ عَمَلِه۪ وَاتَّبَعُٓوا اَهْوَٓاءَهُمْ
Rabbisinden apaçık bir delil üzerinde bulunan kimse, hiç kötü ameli kendisine süslü gösterilen ve (nefislerinin) arzularına uyan kimse gibi midir?
14
مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّت۪ي وُعِدَ الْمُتَّقُونَۜ ف۪يهَٓا اَنْهَارٌ مِنْ مَٓاءٍ غَيْرِ اٰسِنٍۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ لَبَنٍ لَمْ يَتَغَيَّرْ طَعْمُهُۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ خَمْرٍ لَذَّةٍ لِلشَّارِب۪ينَۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ عَسَلٍ مُصَفًّىۜ وَلَهُمْ ف۪يهَا مِنْ كُلِّ الثَّمَرَاتِ وَمَغْفِرَةٌ مِنْ رَبِّهِمْۜ كَمَنْ هُوَ خَالِدٌ فِي النَّارِ وَسُقُوا مَٓاءً حَم۪يماً فَقَطَّعَ اَمْعَٓاءَهُمْ
Takvâ sâhiblerine va'd edilen Cennetin misâli şöyledir: Orada (zamanla hiçbir vasfı)bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şarabdan ırmaklar ve sâfî baldan ırmaklar vardır. Onlar için orada meyvelerin her çeşidi ve Rablerinden bir mağfiret vardır. (Bu ni'metler içinde bulunanların hâli,) o ateşte ebedî olarak kalan ve(pek) kaynar bir su içirilen kimseler gibi midir ki (o su) bağırsaklarını parça parça etmiştir.
15
وَمِنْهُمْ مَنْ يَسْتَمِــعُ اِلَيْكَۚ حَتّٰٓى اِذَا خَرَجُوا مِنْ عِنْدِكَ قَالُوا لِلَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْعِلْمَ مَاذَا قَالَ اٰنِفاً۠ اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ طَبَعَ اللّٰهُ عَلٰى قُلُوبِهِمْ وَاتَّبَعُٓوا اَهْوَٓاءَهُمْ
Onlardan seni dinleyen kimseler de vardır. Fakat senin yanından ayrıldıkları zaman, kendilerine ilim verilmiş olanlara (sahâbelere, alaylı bir şekilde): 'Az önce ne demişti?' derler. İşte onlar öyle kimselerdir ki, (isyanlarındaki bu ısrarları yüzünden) Allah kalblerini mühürlemiştir. Çünki (onlar nefislerinin) arzularına uymuşlardır.
16
وَالَّذ۪ينَ اهْتَدَوْا زَادَهُمْ هُدًى وَاٰتٰيهُمْ تَقْوٰيهُمْ
Hidâyete ermiş olan kimselere gelince, (Allah îmanlarına mükâfât olarak) onlara hidâyeti artırmış ve kendilerine (günahlardan) sakınmaları (ilhâmı)nı vermiştir.
17
فَهَلْ يَنْظُرُونَ اِلَّا السَّاعَةَ اَنْ تَأْتِيَهُمْ بَغْتَةًۚ فَقَدْ جَٓاءَ اَشْرَاطُهَاۚ فَاَنّٰى لَهُمْ اِذَا جَٓاءَتْهُمْ ذِكْرٰيهُمْ
Artık (onlar), kıyâmetin ansızın kendilerine gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar? Hâlbuki onun alâmetleri gerçekten gelmiştir! Fakat (kıyâmet) başlarına geldiği zaman ibret almaları kendilerine ne fayda verir?
18
فَاعْلَمْ اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنْبِكَ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُؤْمِنَاتِۜ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ مُتَقَلَّبَكُمْ وَمَثْوٰيكُمْ۟
(Ey Habîbim!) İşte gerçekten şunu bil ki, Allah’dan başka ilâh yoktur! Hem kendi günahın için, hem de mü’min erkeklerle mü’min kadınlar için (Allah’dan) mağfiret dile!Allah, (dünyada) gezip dolaştığınız yeri de, (âhirette) kalacağınız yeri de bilir.
19
وَيَقُولُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَوْلَا نُزِّلَتْ سُورَةٌۚ فَاِذَٓا اُنْزِلَتْ سُورَةٌ مُحْكَمَةٌ وَذُكِرَ ف۪يهَا الْقِتَالُۙ رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ ف۪ي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ يَنْظُرُونَ اِلَيْكَ نَظَرَ الْمَغْشِيِّ عَلَيْهِ مِنَ الْمَوْتِۜ فَاَوْلٰى لَهُمْۚ
Hâlbuki îmân edenler ise diyor ki: 'Keşke (savaş hakkında) bir sûre indirilseydi?' Fakat hükmü açık bir sûre indirilip de onda savaştan söz edildiği zaman, kalblerinde bir hastalık bulunanların, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş kimsenin bakışıyla sana baktıklarını görürsün. Hâlbuki (kayıdsız bir itâat) onlara daha lâyıktır!
20
طَاعَةٌ وَقَوْلٌ مَعْرُوفٌ۠ فَاِذَا عَزَمَ الْاَمْرُ۠ فَلَوْ صَدَقُوا اللّٰهَ لَكَانَ خَيْراً لَهُمْۚ
(Onlara düşen,) itâat etmek ve (böyle zamanlarda teslîmiyetini gösteren) güzel (söz)söylemektir. Öyle ki iş ciddîleştiği zaman, artık Allah’a sâdık kalsalardı, elbette kendileri için hayırlı olurdu.
21
فَهَلْ عَسَيْتُمْ اِنْ تَوَلَّيْتُمْ اَنْ تُفْسِدُوا فِي الْاَرْضِ وَتُقَطِّعُٓوا اَرْحَامَكُمْ
(Ey münâfıklar!) Demek iş başına geçecek olursanız, yeryüzünde fesad çıkaracak ve akrabâlık bağlarını koparacaksınız, öyle mi?
22
اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ لَعَنَهُمُ اللّٰهُ فَاَصَمَّهُمْ وَاَعْمٰٓى اَبْصَارَهُمْ
İşte onlar o kimselerdir ki, Allah onlara lâ'net etmiştir. Sonra (bu isyankâr hâllerine binâen) onları sağırlaştırmış ve gözlerini kör etmiştir.
23
اَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْاٰنَ اَمْ عَلٰى قُلُوبٍ اَقْفَالُهَا
(Onlar) Kur’ân’ı hiç düşünmüyorlar mı? Yoksa kalbler(inin) üstünde kilitleri mi var?
24
اِنَّ الَّذ۪ينَ ارْتَدُّوا عَلٰٓى اَدْبَارِهِمْ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ الْهُدَىۙ الشَّيْطَانُ سَوَّلَ لَهُمْۜ وَاَمْلٰى لَهُمْ
Şübhesiz ki kendilerine doğru yol belli olduktan sonra, gerisin geri dönen (o münâfık)lar yok mu, şeytan onlara (kötü amellerini) süslemiş ve onları (uzun) emellere düşürmüştür.
25
ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ قَالُوا لِلَّذ۪ينَ كَرِهُوا مَا نَزَّلَ اللّٰهُ سَنُط۪يعُكُمْ ف۪ي بَعْضِ الْاَمْرِۚ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ اِسْرَارَهُمْ
Bunun sebebi; gerçekten onların, Allah’ın indirdiğini hoş görmeyen kimselere (o yahudilere): 'Bazı hususlarda size itâat edeceğiz!' demeleridir. Hâlbuki Allah, onların gizlediklerini biliyor.
26
فَكَيْفَ اِذَا تَوَفَّتْهُمُ الْمَلٰٓئِكَةُ يَضْرِبُونَ وُجُوهَهُمْ وَاَدْبَارَهُمْ
Artık melekler onların yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını alırken (hâlleri)nasıl olacak!
27
ذٰلِكَ بِاَنَّهُمُ اتَّبَعُوا مَٓا اَسْخَطَ اللّٰهَ وَكَرِهُوا رِضْوَانَهُ فَاَحْبَطَ اَعْمَالَهُمْ۟
Bunun sebebi şudur: Şübhesiz onlar, Allah’ı gazablandıran şeylere uydular ve O’nun râzı olduğu şeyleri hoş görmediler. Bunun üzerine (O da) onların amellerini boşa çıkardı.
28
اَمْ حَسِبَ الَّذ۪ينَ ف۪ي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ اَنْ لَنْ يُخْرِجَ اللّٰهُ اَضْغَانَهُمْ
Yoksa kalblerinde bir hastalık (nifak) bulunanlar, Allah, kinlerini aslâ ortaya çıkarmayacak mı sandı(lar)?
29
وَلَوْ نَشَٓاءُ لَاَرَيْنَاكَهُمْ فَلَعَرَفْتَهُمْ بِس۪يمٰيهُمْۜ وَلَتَعْرِفَنَّهُمْ ف۪ي لَحْنِ الْقَوْلِۜ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ اَعْمَالَكُمْ
Hâlbuki dileseydik, onları (o münâfıkları) elbette sana gösterirdik de kendilerini muhakkak sîmâlarından tanırdın. Yine de onları mutlaka konuşma(larının) üslûbundan tanırsın. Allah ise, amellerinizi bilir.
30
وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ حَتّٰى نَعْلَمَ الْمُجَاهِد۪ينَ مِنْكُمْ وَالصَّابِر۪ينَۙ وَنَبْلُوَ۬ا اَخْبَارَكُمْ
Celâlim hakkı için, içinizden cihâd edenleri ve sabredenleri belli edinceye ve haberlerinizi (sırlarınızı) ortaya çıkarıncaya kadar, sizi imtihân edeceğiz!
31
اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَصَدُّوا عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ وَشَٓاقُّوا الرَّسُولَ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ الْهُدٰىۙ لَنْ يَضُرُّوا اللّٰهَ شَيْـٔاًۜ وَسَيُحْبِطُ اَعْمَالَهُمْ
Şübhesiz ki inkâr edip Allah yolundan men' edenler ve kendilerine hidâyet belli olduktan sonra peygambere karşı gelenler, elbette Allah’a hiçbir zarar veremezler. Çünki(Allah), onların amellerini boşa çıkaracaktır.
32
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَط۪يعُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُوا الرَّسُولَ وَلَا تُبْطِلُٓوا اَعْمَالَكُمْ
Ey îmân edenler! Allah’a itâat edin! Peygambere de itâat edin! (Tâ ki) amellerinizi boşa çıkarmayın!
33
اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَصَدُّوا عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ ثُمَّ مَاتُوا وَهُمْ كُفَّارٌ فَلَنْ يَغْفِرَ اللّٰهُ لَهُمْ
Şübhesiz ki inkâr edip Allah yolundan men' eden, sonra da kâfir kimseler olarak ölenler yok mu, işte Allah onları aslâ affetmeyecektir!
34
فَلَا تَهِنُوا وَتَدْعُٓوا اِلَى السَّلْمِۗ وَاَنْتُمُ الْاَعْلَوْنَۗ وَاللّٰهُ مَعَكُمْ وَلَنْ يَتِرَكُمْ اَعْمَالَكُمْ
O hâlde gevşemeyin ve siz daha üstün olduğunuz hâlde, (o kâfirleri) sulha da'vet etmeyin! Çünki Allah, sizinle berâberdir; ve amellerinizi(n sevâbını) aslâ eksiltmeyecektir!
35
اِنَّمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌۜ وَاِنْ تُؤْمِنُوا وَتَتَّقُوا يُؤْتِكُمْ اُجُورَكُمْ وَلَا يَسْـَٔلْكُمْ اَمْوَالَكُمْ
Dünya hayâtı ancak bir oyun ve bir eğlencedir. Eğer îmân edip (günahlardan)sakınırsanız, (Allah) size mükâfâtınızı verir. Hem sizden (cihâd için bütün) mallarınızı istemiyor.
36
اِنْ يَسْـَٔلْكُمُوهَا فَيُحْفِكُمْ تَبْخَلُوا وَيُخْرِجْ اَضْغَانَكُمْ
Eğer sizden onları(n hepsini) isteseydi de sizi zorlasaydı, cimrilik ederdiniz ve(peygamber ve ashâbının bu talebleri,) sizin kinlerinizi ortaya çıkarırdı.
37
هَٓا اَنْتُمْ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ تُدْعَوْنَ لِتُنْفِقُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِۚ فَمِنْكُمْ مَنْ يَبْخَلُۚ وَمَنْ يَبْخَلْ فَاِنَّمَا يَبْخَلُ عَنْ نَفْسِه۪ۜ وَاللّٰهُ الْغَنِيُّ وَاَنْتُمُ الْفُقَـرَٓاءُۚ وَاِنْ تَتَوَلَّوْا يَسْتَبْدِلْ قَوْماً غَيْرَكُمْۙ ثُمَّ لَا يَكُونُٓوا اَمْثَالَكُمْ
İşte siz o kimselersiniz ki, (size verilenlerin bir kısmını) Allah yolunda sarf etmeye çağrılıyorsunuz. Fakat içinizden bazıları cimrilik ediyor. Hâlbuki kim cimrilik ederse, o takdirde ancak kendi nefsine karşı cimrilik etmiş olur. Çünki Allah zengindir, siz ise fakir kimselersiniz. Eğer yüz çevirirseniz, (Allah) yerinize sizden başka bir kavim getirir de sonra(onlar) sizin gibi olmazlar.
38

Sureler

Mealler
Fetih Suresi
Sonraki