Sureler
Mealler
Önceki
Rûm Suresi
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 ELİF! LAM! MİM!
2 Bunlar, hikmetli Kitabın ayetleridir.
3 İyiler için bir rehber ve bir ikramdır.
4 İyiler namazı kılan, zekatı veren ve Ahirete kesin olarak inanan kimselerdir.
5 Onlar Rablerinin gösterdiği yol üzerinde olanlardır. Umduklarını bulacak olanlar onlardır.
6 Bir bilgiye dayanmadan Allah’ın yolundan saptırmak için boş söze bedel ödeyen insanlar vardır. Onlar o yolu alaya da alırlar. Onların payına düşen, alçaltıcı bir azaptır.
7 Ona ayetlerimiz okunduğunda büyüklenir, sanki hiç duymamış, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi sırt çevirir. Ona acıklı bir azap müjdesi ver.
8 İnanıp güvenen ve iyi işler yapanların payına düşen de nimetlerle dolu bahçelerdir.
9 Allah’ın gerçekleşecek sözü gereği orada ölümsüzleşirler. O; güçlüdür ,doğru karar verir.
10 Allah gökleri görebileceğiniz direkler olmadan yaratmış, sizi çok sarsmasın diye yerin içine sabitleyen dağlar yerleştirmiş ve orada her türlü (hareketli) canlıyı yaymıştır. Gökten su indirip bereketli çiftlerin (erkek ve dişi bitkilerin) hepsinden bitirmiştir[*].
11 Bu, Allah'ın yarattığıdır. Gösterin bakalım; araya koyduklarınız ne yaratmışlardır? Aslında o zalimler açık sapıklık içindedirler.
12 Lokman'a, Allah’a şükret diyerek hikmeti verdik. Şükreden, sadece kendisi için şükreder. Nankörlük eden de bilsin ki, Allah’ın kimseye ihtiyacı olmaz, yaptığını da güzel yapar.
13 Lokman, oğluna öğüt verirken şöyle demişti: "Oğulcuğum! Allah'a şirk koşma; şirk büyük bir yanlıştır".
14 Biz insana, ana ve babasına karşı görev yükledik; anası onu, üst üste gelen güçlüklerle taşımıştır. Sütten kesilmesi iki yıl içindedir. (Ey insan!) Hem bana, hem de anana ve babana olan şükran borcunu öde. Dönüşünüz banadır.
15 Anan ve baban, hakkında bir bilgin olamayacak şeyi bana şirk koşman için baskı yaparlarsa sakın boyun eğme ama dünya işlerinde iyi geçinmeye devam et. Sen, bana yönelen kimsenin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz banadır; neler yaptığınızı size, o zaman bildireceğim.
16 Lokman: "Oğulcuğum! İşlediğin şey, bir hardal tanesi ağırlığında olsa, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, Allah onu ortaya çıkarır. Allah latiftir; en ince ayrıntıyı bilir,habirdir; her şeyin iç yüzünü bilir.".
17 "Oğulcuğum! Namazı kıl, marufu[1*] emret, kötülüğe engel ol; başına gelene de sabret(göğüs ger). İşte bunlar, kararlılık gerektiren işlerdendir."
18 "İnsanlara dudak bükme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme; Allah, kendini beğenip övünenlerin hiçbirini sevmez."
19 "Yürüyüşünde tabii ol ve sesini yükseltme; seslerin en çirkini şüphesiz eşek sesidir.*
20 Allah'ın göklerde ve yerde olanları hizmetinize verdiğini; sizi, açık ve gizli nimetleriyle kuşattığını görmez misiniz? Kimi insanlar, bir bilgiye, bir rehbere ve aydınlatıcı bir kitaba dayanmadan Allah hakkında tartışmaya girerler.
21 Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun" denince: "Babalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız" derler. Şeytan, babalarını alevli ateşin azabına çağırmış olsa da mı?
22 Güzel bir tavır takınarak kendini Allah'a teslim eden kimse, en sağlam kulpa yapışmış demektir. İşlerin sonu Allah'a varır.
23 Kim görmezlikten gelirse onun görmemesi seni üzmesin. Sonunda bize dönecekler, biz de yaptıkları her şeyi onlara haber vereceğiz. Herkesin içinde ne olduğunu Allah bilir.
24 Onları, önce biraz nimetlendirir sonra da kaba bir azabı çekmek zorunda bırakırız.
25 Onlara; "gökleri ve yeri yaratan kimdir?" diye sorsan tam bir kararlılıkla "Allah'tır" derler. De ki: "Yaptığı her şeyi güzel yapmak Allah'a mahsustur" ama onların çoğu bunu bilmez.
26 Göklerde ve yerde olan her şey Allah'ındır. Allah zengindir, yaptığını güzel yapar.
27 Yeryüzündeki ağaçlar kalem, denizler mürekkep olsa ve arkasından yedi deniz eklense yine de Allah'ın sözleri bitmez. Allah güçlüdür, doğru karar verir.
28 Sizin yaratılmanız ve tekrar dirilmeniz tek bir nefsin yaratılması ve diriltilmesi gibidir. Allah işitir, görür.
29 Görmez misin Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Güneşi ve ayı hizmete sokmuştur; her biri belirlenmiş eceline kadar akar gider. Allah yaptığınız her şeyin iç yüzünü bilir.
30 Bu şundandır: Allah, gerçeğin ta kendisidir. Onunla araya koyup yardıma çağırdıkları ise gerçek dışıdır. Allah yücedir, büyüktür.
31 Gemilerin denizde Allah'ın verdiği imkânla akıp gittiğini görmez misin? Bunu göstergelerini size sergilemek için yapar. Çok sabırlı ve kadir kıymet bilenler için bunda dersler vardır.
32 Dalgalar onları kara bulutlar gibi kuşatınca, dini Allah'a has kılarak ona yalvarırlar. Allah onları kurtarıp karaya çıkardı mı içlerinden bir kısmı doğru yolda kalır. Sözünde durmayan nankörler dışında hiç kimse ayetlerimizi bile bile inkar etmez.
33 Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ana babanın evladı için; evladın da anası ve babası için bir ödeme yapamayacağı günden korkun[*]. Allah'ın sözü gerçektir. Dünya hayatı sakın sizi aldatmasın. O çok aldatan (şeytan) da sizi Allah ile aldatmasın.
34 Kıyamet saati ile ilgili bilgi Allah'a aittir. Yağmuru o indirir, rahimlerde bulunanı o bilir. Hiçkimse yarın ne kazanacağını bilemez. Hiçkimse nerede öleceğini bilemez. Allah bilir, her şeyin iç yüzünü bilir.
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
الٓمٓ۠ 1
تِلْكَ اٰيَاتُ الْكِتَابِ الْحَك۪يمِۙ 2
هُدًى وَرَحْمَةً لِلْمُحْسِن۪ينَۙ 3
اَلَّذ۪ينَ يُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَهُمْ بِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ 4
اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ 5
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْتَر۪ي لَهْوَ الْحَد۪يثِ لِيُضِلَّ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍۙ وَيَتَّخِذَهَا هُزُواًۜ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُه۪ينٌ 6
وَاِذَا تُتْلٰى عَلَيْهِ اٰيَاتُنَا وَلّٰى مُسْتَكْبِراً كَاَنْ لَمْ يَسْمَعْهَا كَاَنَّ ف۪ٓي اُذُنَيْهِ وَقْراًۚ فَبَشِّرْهُ بِعَذَابٍ اَل۪يمٍ 7
اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتُ النَّع۪يمِۙ 8
خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۜ وَعْدَ اللّٰهِ حَقاًّۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ 9
خَلَقَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا وَاَلْقٰى فِي الْاَرْضِ رَوَاسِيَ اَنْ تَم۪يدَ بِكُمْ وَبَثَّ ف۪يهَا مِنْ كُلِّ دَٓابَّةٍۜ وَاَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً فَاَنْبَتْنَا ف۪يهَا مِنْ كُلِّ زَوْجٍ كَر۪يمٍ 10
هٰذَا خَلْقُ اللّٰهِ فَاَرُون۪ي مَاذَا خَلَقَ الَّذ۪ينَ مِنْ دُونِه۪ۜ بَلِ الظَّالِمُونَ ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ۟ 11
وَلَقَدْ اٰتَيْنَا لُقْمٰنَ الْحِكْمَةَ اَنِ اشْكُرْ لِلّٰهِۜ وَمَنْ يَشْكُرْ فَاِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِه۪ۚ وَمَنْ كَفَرَ فَاِنَّ اللّٰهَ غَنِيٌّ حَم۪يدٌ 12
وَاِذْ قَالَ لُقْمٰنُ لِابْنِه۪ وَهُوَ يَعِظُهُ يَا بُنَيَّ لَا تُشْرِكْ بِاللّٰهِۜ اِنَّ الشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظ۪يمٌ 13
وَوَصَّيْنَا الْاِنْسَانَ بِوَالِدَيْهِۚ حَمَلَتْهُ اُمُّهُ وَهْناً عَلٰى وَهْنٍ وَفِصَالُهُ ف۪ي عَامَيْنِ اَنِ اشْكُرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيْكَۜ اِلَيَّ الْمَص۪يرُ 14
وَاِنْ جَاهَدَاكَ عَلٰٓى اَنْ تُشْرِكَ ب۪ي مَا لَيْسَ لَكَ بِه۪ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا وَصَاحِبْهُمَا فِي الدُّنْيَا مَعْرُوفاًۘ وَاتَّبِعْ سَب۪يلَ مَنْ اَنَابَ اِلَيَّۚ ثُمَّ اِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَاُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ 15
يَا بُنَيَّ اِنَّـهَٓا اِنْ تَكُ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ فَتَكُنْ ف۪ي صَخْرَةٍ اَوْ فِي السَّمٰوَاتِ اَوْ فِي الْاَرْضِ يَأْتِ بِهَا اللّٰهُۜ اِنَّ اللّٰهَ لَط۪يفٌ خَب۪يرٌ 16
يَا بُنَيَّ اَقِمِ الصَّلٰوةَ وَأْمُرْ بِالْمَعْرُوفِ وَانْهَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَاصْبِرْ عَلٰى مَٓا اَصَابَكَۜ اِنَّ ذٰلِكَ مِنْ عَزْمِ الْاُمُورِۚ 17
وَلَا تُصَعِّرْ خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلَا تَمْشِ فِي الْاَرْضِ مَرَحاًۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍۚ 18
وَاقْصِدْ ف۪ي مَشْيِكَ وَاغْضُضْ مِنْ صَوْتِكَۜ اِنَّ اَنْكَرَ الْاَصْوَاتِ لَصَوْتُ الْحَم۪يرِ۟ 19
اَلَمْ تَرَوْا اَنَّ اللّٰهَ سَخَّرَ لَكُمْ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ وَاَسْبَغَ عَلَيْكُمْ نِعَمَهُ ظَاهِرَةً وَبَاطِنَةًۜ وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُن۪يرٍ 20
وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ قَالُوا بَلْ نَتَّبِعُ مَا وَجَدْنَا عَلَيْهِ اٰبَٓاءَنَاۜ اَوَلَوْ كَانَ الشَّيْطَانُ يَدْعُوهُمْ اِلٰى عَذَابِ السَّع۪يرِ 21
وَمَنْ يُسْلِمْ وَجْهَهُٓ اِلَى اللّٰهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰىۜ وَاِلَى اللّٰهِ عَاقِبَةُ الْاُمُورِ 22
وَمَنْ كَفَرَ فَلَا يَحْزُنْكَ كُفْرُهُۜ اِلَيْنَا مَرْجِعُهُمْ فَنُنَبِّئُهُمْ بِمَا عَمِلُواۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ 23
نُمَتِّعُهُمْ قَل۪يلاً ثُمَّ نَضْطَرُّهُمْ اِلٰى عَذَابٍ غَل۪يظٍ 24
وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللّٰهُۜ قُلِ الْحَمْدُ لِلّٰهِۜ بَلْ اَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ 25
لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ اِنَّ اللّٰهَ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَم۪يدُ 26
وَلَوْ اَنَّ مَا فِي الْاَرْضِ مِنْ شَجَرَةٍ اَقْلَامٌ وَالْبَحْرُ يَمُدُّهُ مِنْ بَعْدِه۪ سَبْعَةُ اَبْحُرٍ مَا نَفِدَتْ كَلِمَاتُ اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ عَز۪يزٌ حَك۪يمٌ 27
مَا خَلْقُكُمْ وَلَا بَعْثُكُمْ اِلَّا كَنَفْسٍ وَاحِدَةٍۜ اِنَّ اللّٰهَ سَم۪يعٌ بَص۪يرٌ 28
اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُولِجُ الَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَيُولِجُ النَّهَارَ فِي الَّيْلِ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَۘ كُلٌّ يَجْر۪ٓي اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّى وَاَنَّ اللّٰهَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يرٌ 29
ذٰلِكَ بِاَنَّ اللّٰهَ هُوَ الْحَقُّ وَاَنَّ مَا يَدْعُونَ مِنْ دُونِهِ الْبَاطِلُۙ وَاَنَّ اللّٰهَ هُوَ الْعَلِيُّ الْكَب۪يرُ۟ 30
اَلَمْ تَرَ اَنَّ الْفُلْكَ تَجْر۪ي فِي الْبَحْرِ بِنِعْمَتِ اللّٰهِ لِيُرِيَكُمْ مِنْ اٰيَاتِه۪ۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ 31
وَاِذَا غَشِيَهُمْ مَوْجٌ كَالظُّلَلِ دَعَوُا اللّٰهَ مُخْلِص۪ينَ لَهُ الدّ۪ينَۚ فَلَمَّا نَجّٰيهُمْ اِلَى الْبَرِّ فَمِنْهُمْ مُقْتَصِدٌۜ وَمَا يَجْحَدُ بِاٰيَاتِنَٓا اِلَّا كُلُّ خَتَّارٍ كَفُورٍ 32
يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ وَاخْشَوْا يَوْماً لَا يَجْز۪ي وَالِدٌ عَنْ وَلَدِه۪ۘ وَلَا مَوْلُودٌ هُوَ جَازٍ عَنْ وَالِدِه۪ شَيْـٔاًۜ اِنَّ وَعْدَ اللّٰهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا۠ وَلَا يَغُرَّنَّكُمْ بِاللّٰهِ الْغَرُورُ 33
اِنَّ اللّٰهَ عِنْدَهُ عِلْمُ السَّاعَةِۚ وَيُنَزِّلُ الْغَيْثَۚ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْاَرْحَامِۜ وَمَا تَدْر۪ي نَفْسٌ مَاذَا تَكْسِبُ غَداًۜ وَمَا تَدْر۪ي نَفْسٌ بِاَيِّ اَرْضٍ تَمُوتُۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ خَب۪يرٌ 34
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
الٓمٓ۠
ELİF! LAM! MİM!
1
تِلْكَ اٰيَاتُ الْكِتَابِ الْحَك۪يمِۙ
Bunlar, hikmetli Kitabın ayetleridir.
2
هُدًى وَرَحْمَةً لِلْمُحْسِن۪ينَۙ
İyiler için bir rehber ve bir ikramdır.
3
اَلَّذ۪ينَ يُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَهُمْ بِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ
İyiler namazı kılan, zekatı veren ve Ahirete kesin olarak inanan kimselerdir.
4
اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Onlar Rablerinin gösterdiği yol üzerinde olanlardır. Umduklarını bulacak olanlar onlardır.
5
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْتَر۪ي لَهْوَ الْحَد۪يثِ لِيُضِلَّ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍۙ وَيَتَّخِذَهَا هُزُواًۜ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُه۪ينٌ
Bir bilgiye dayanmadan Allah’ın yolundan saptırmak için boş söze bedel ödeyen insanlar vardır. Onlar o yolu alaya da alırlar. Onların payına düşen, alçaltıcı bir azaptır.
6
وَاِذَا تُتْلٰى عَلَيْهِ اٰيَاتُنَا وَلّٰى مُسْتَكْبِراً كَاَنْ لَمْ يَسْمَعْهَا كَاَنَّ ف۪ٓي اُذُنَيْهِ وَقْراًۚ فَبَشِّرْهُ بِعَذَابٍ اَل۪يمٍ
Ona ayetlerimiz okunduğunda büyüklenir, sanki hiç duymamış, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi sırt çevirir. Ona acıklı bir azap müjdesi ver.
7
اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتُ النَّع۪يمِۙ
İnanıp güvenen ve iyi işler yapanların payına düşen de nimetlerle dolu bahçelerdir.
8
خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۜ وَعْدَ اللّٰهِ حَقاًّۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ
Allah’ın gerçekleşecek sözü gereği orada ölümsüzleşirler. O; güçlüdür ,doğru karar verir.
9
خَلَقَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا وَاَلْقٰى فِي الْاَرْضِ رَوَاسِيَ اَنْ تَم۪يدَ بِكُمْ وَبَثَّ ف۪يهَا مِنْ كُلِّ دَٓابَّةٍۜ وَاَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً فَاَنْبَتْنَا ف۪يهَا مِنْ كُلِّ زَوْجٍ كَر۪يمٍ
Allah gökleri görebileceğiniz direkler olmadan yaratmış, sizi çok sarsmasın diye yerin içine sabitleyen dağlar yerleştirmiş ve orada her türlü (hareketli) canlıyı yaymıştır. Gökten su indirip bereketli çiftlerin (erkek ve dişi bitkilerin) hepsinden bitirmiştir[*].
10
هٰذَا خَلْقُ اللّٰهِ فَاَرُون۪ي مَاذَا خَلَقَ الَّذ۪ينَ مِنْ دُونِه۪ۜ بَلِ الظَّالِمُونَ ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ۟
Bu, Allah'ın yarattığıdır. Gösterin bakalım; araya koyduklarınız ne yaratmışlardır? Aslında o zalimler açık sapıklık içindedirler.
11
وَلَقَدْ اٰتَيْنَا لُقْمٰنَ الْحِكْمَةَ اَنِ اشْكُرْ لِلّٰهِۜ وَمَنْ يَشْكُرْ فَاِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِه۪ۚ وَمَنْ كَفَرَ فَاِنَّ اللّٰهَ غَنِيٌّ حَم۪يدٌ
Lokman'a, Allah’a şükret diyerek hikmeti verdik. Şükreden, sadece kendisi için şükreder. Nankörlük eden de bilsin ki, Allah’ın kimseye ihtiyacı olmaz, yaptığını da güzel yapar.
12
وَاِذْ قَالَ لُقْمٰنُ لِابْنِه۪ وَهُوَ يَعِظُهُ يَا بُنَيَّ لَا تُشْرِكْ بِاللّٰهِۜ اِنَّ الشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظ۪يمٌ
Lokman, oğluna öğüt verirken şöyle demişti: "Oğulcuğum! Allah'a şirk koşma; şirk büyük bir yanlıştır".
13
وَوَصَّيْنَا الْاِنْسَانَ بِوَالِدَيْهِۚ حَمَلَتْهُ اُمُّهُ وَهْناً عَلٰى وَهْنٍ وَفِصَالُهُ ف۪ي عَامَيْنِ اَنِ اشْكُرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيْكَۜ اِلَيَّ الْمَص۪يرُ
Biz insana, ana ve babasına karşı görev yükledik; anası onu, üst üste gelen güçlüklerle taşımıştır. Sütten kesilmesi iki yıl içindedir. (Ey insan!) Hem bana, hem de anana ve babana olan şükran borcunu öde. Dönüşünüz banadır.
14
وَاِنْ جَاهَدَاكَ عَلٰٓى اَنْ تُشْرِكَ ب۪ي مَا لَيْسَ لَكَ بِه۪ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا وَصَاحِبْهُمَا فِي الدُّنْيَا مَعْرُوفاًۘ وَاتَّبِعْ سَب۪يلَ مَنْ اَنَابَ اِلَيَّۚ ثُمَّ اِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَاُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
Anan ve baban, hakkında bir bilgin olamayacak şeyi bana şirk koşman için baskı yaparlarsa sakın boyun eğme ama dünya işlerinde iyi geçinmeye devam et. Sen, bana yönelen kimsenin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz banadır; neler yaptığınızı size, o zaman bildireceğim.
15
يَا بُنَيَّ اِنَّـهَٓا اِنْ تَكُ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ فَتَكُنْ ف۪ي صَخْرَةٍ اَوْ فِي السَّمٰوَاتِ اَوْ فِي الْاَرْضِ يَأْتِ بِهَا اللّٰهُۜ اِنَّ اللّٰهَ لَط۪يفٌ خَب۪يرٌ
Lokman: "Oğulcuğum! İşlediğin şey, bir hardal tanesi ağırlığında olsa, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, Allah onu ortaya çıkarır. Allah latiftir; en ince ayrıntıyı bilir,habirdir; her şeyin iç yüzünü bilir.".
16
يَا بُنَيَّ اَقِمِ الصَّلٰوةَ وَأْمُرْ بِالْمَعْرُوفِ وَانْهَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَاصْبِرْ عَلٰى مَٓا اَصَابَكَۜ اِنَّ ذٰلِكَ مِنْ عَزْمِ الْاُمُورِۚ
"Oğulcuğum! Namazı kıl, marufu[1*] emret, kötülüğe engel ol; başına gelene de sabret(göğüs ger). İşte bunlar, kararlılık gerektiren işlerdendir."
17
وَلَا تُصَعِّرْ خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلَا تَمْشِ فِي الْاَرْضِ مَرَحاًۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍۚ
"İnsanlara dudak bükme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme; Allah, kendini beğenip övünenlerin hiçbirini sevmez."
18
وَاقْصِدْ ف۪ي مَشْيِكَ وَاغْضُضْ مِنْ صَوْتِكَۜ اِنَّ اَنْكَرَ الْاَصْوَاتِ لَصَوْتُ الْحَم۪يرِ۟
"Yürüyüşünde tabii ol ve sesini yükseltme; seslerin en çirkini şüphesiz eşek sesidir.*
19
اَلَمْ تَرَوْا اَنَّ اللّٰهَ سَخَّرَ لَكُمْ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ وَاَسْبَغَ عَلَيْكُمْ نِعَمَهُ ظَاهِرَةً وَبَاطِنَةًۜ وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُن۪يرٍ
Allah'ın göklerde ve yerde olanları hizmetinize verdiğini; sizi, açık ve gizli nimetleriyle kuşattığını görmez misiniz? Kimi insanlar, bir bilgiye, bir rehbere ve aydınlatıcı bir kitaba dayanmadan Allah hakkında tartışmaya girerler.
20
وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ قَالُوا بَلْ نَتَّبِعُ مَا وَجَدْنَا عَلَيْهِ اٰبَٓاءَنَاۜ اَوَلَوْ كَانَ الشَّيْطَانُ يَدْعُوهُمْ اِلٰى عَذَابِ السَّع۪يرِ
Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun" denince: "Babalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız" derler. Şeytan, babalarını alevli ateşin azabına çağırmış olsa da mı?
21
وَمَنْ يُسْلِمْ وَجْهَهُٓ اِلَى اللّٰهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰىۜ وَاِلَى اللّٰهِ عَاقِبَةُ الْاُمُورِ
Güzel bir tavır takınarak kendini Allah'a teslim eden kimse, en sağlam kulpa yapışmış demektir. İşlerin sonu Allah'a varır.
22
وَمَنْ كَفَرَ فَلَا يَحْزُنْكَ كُفْرُهُۜ اِلَيْنَا مَرْجِعُهُمْ فَنُنَبِّئُهُمْ بِمَا عَمِلُواۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
Kim görmezlikten gelirse onun görmemesi seni üzmesin. Sonunda bize dönecekler, biz de yaptıkları her şeyi onlara haber vereceğiz. Herkesin içinde ne olduğunu Allah bilir.
23
نُمَتِّعُهُمْ قَل۪يلاً ثُمَّ نَضْطَرُّهُمْ اِلٰى عَذَابٍ غَل۪يظٍ
Onları, önce biraz nimetlendirir sonra da kaba bir azabı çekmek zorunda bırakırız.
24
وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللّٰهُۜ قُلِ الْحَمْدُ لِلّٰهِۜ بَلْ اَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
Onlara; "gökleri ve yeri yaratan kimdir?" diye sorsan tam bir kararlılıkla "Allah'tır" derler. De ki: "Yaptığı her şeyi güzel yapmak Allah'a mahsustur" ama onların çoğu bunu bilmez.
25
لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ اِنَّ اللّٰهَ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَم۪يدُ
Göklerde ve yerde olan her şey Allah'ındır. Allah zengindir, yaptığını güzel yapar.
26
وَلَوْ اَنَّ مَا فِي الْاَرْضِ مِنْ شَجَرَةٍ اَقْلَامٌ وَالْبَحْرُ يَمُدُّهُ مِنْ بَعْدِه۪ سَبْعَةُ اَبْحُرٍ مَا نَفِدَتْ كَلِمَاتُ اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ عَز۪يزٌ حَك۪يمٌ
Yeryüzündeki ağaçlar kalem, denizler mürekkep olsa ve arkasından yedi deniz eklense yine de Allah'ın sözleri bitmez. Allah güçlüdür, doğru karar verir.
27
مَا خَلْقُكُمْ وَلَا بَعْثُكُمْ اِلَّا كَنَفْسٍ وَاحِدَةٍۜ اِنَّ اللّٰهَ سَم۪يعٌ بَص۪يرٌ
Sizin yaratılmanız ve tekrar dirilmeniz tek bir nefsin yaratılması ve diriltilmesi gibidir. Allah işitir, görür.
28
اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُولِجُ الَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَيُولِجُ النَّهَارَ فِي الَّيْلِ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَۘ كُلٌّ يَجْر۪ٓي اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّى وَاَنَّ اللّٰهَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يرٌ
Görmez misin Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Güneşi ve ayı hizmete sokmuştur; her biri belirlenmiş eceline kadar akar gider. Allah yaptığınız her şeyin iç yüzünü bilir.
29
ذٰلِكَ بِاَنَّ اللّٰهَ هُوَ الْحَقُّ وَاَنَّ مَا يَدْعُونَ مِنْ دُونِهِ الْبَاطِلُۙ وَاَنَّ اللّٰهَ هُوَ الْعَلِيُّ الْكَب۪يرُ۟
Bu şundandır: Allah, gerçeğin ta kendisidir. Onunla araya koyup yardıma çağırdıkları ise gerçek dışıdır. Allah yücedir, büyüktür.
30
اَلَمْ تَرَ اَنَّ الْفُلْكَ تَجْر۪ي فِي الْبَحْرِ بِنِعْمَتِ اللّٰهِ لِيُرِيَكُمْ مِنْ اٰيَاتِه۪ۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ
Gemilerin denizde Allah'ın verdiği imkânla akıp gittiğini görmez misin? Bunu göstergelerini size sergilemek için yapar. Çok sabırlı ve kadir kıymet bilenler için bunda dersler vardır.
31
وَاِذَا غَشِيَهُمْ مَوْجٌ كَالظُّلَلِ دَعَوُا اللّٰهَ مُخْلِص۪ينَ لَهُ الدّ۪ينَۚ فَلَمَّا نَجّٰيهُمْ اِلَى الْبَرِّ فَمِنْهُمْ مُقْتَصِدٌۜ وَمَا يَجْحَدُ بِاٰيَاتِنَٓا اِلَّا كُلُّ خَتَّارٍ كَفُورٍ
Dalgalar onları kara bulutlar gibi kuşatınca, dini Allah'a has kılarak ona yalvarırlar. Allah onları kurtarıp karaya çıkardı mı içlerinden bir kısmı doğru yolda kalır. Sözünde durmayan nankörler dışında hiç kimse ayetlerimizi bile bile inkar etmez.
32
يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ وَاخْشَوْا يَوْماً لَا يَجْز۪ي وَالِدٌ عَنْ وَلَدِه۪ۘ وَلَا مَوْلُودٌ هُوَ جَازٍ عَنْ وَالِدِه۪ شَيْـٔاًۜ اِنَّ وَعْدَ اللّٰهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا۠ وَلَا يَغُرَّنَّكُمْ بِاللّٰهِ الْغَرُورُ
Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ana babanın evladı için; evladın da anası ve babası için bir ödeme yapamayacağı günden korkun[*]. Allah'ın sözü gerçektir. Dünya hayatı sakın sizi aldatmasın. O çok aldatan (şeytan) da sizi Allah ile aldatmasın.
33
اِنَّ اللّٰهَ عِنْدَهُ عِلْمُ السَّاعَةِۚ وَيُنَزِّلُ الْغَيْثَۚ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْاَرْحَامِۜ وَمَا تَدْر۪ي نَفْسٌ مَاذَا تَكْسِبُ غَداًۜ وَمَا تَدْر۪ي نَفْسٌ بِاَيِّ اَرْضٍ تَمُوتُۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ خَب۪يرٌ
Kıyamet saati ile ilgili bilgi Allah'a aittir. Yağmuru o indirir, rahimlerde bulunanı o bilir. Hiçkimse yarın ne kazanacağını bilemez. Hiçkimse nerede öleceğini bilemez. Allah bilir, her şeyin iç yüzünü bilir.
34

Sureler

Mealler
Rûm Suresi
Önceki
Secde Suresi
Sonraki