Sureler
Mealler
Önceki
Rûm Suresi
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 Elif-Lam-Mim.
2 Bunlar, hükümler içeren kitabın ayetleridir.
3 İyi ve güzel davrananlar için doğru yol rehberi ve rahmettir.
4 O, iyi ve güzel davrananlar, namazlarını kılarlar, zekatlarını verirler ve ahirete inançları da kesindir.
5 Onlar Rablerinden bir doğru yol üzerinde olup, kurtuluşa erenlerde onlardır.
6 İnsanları bilgisizce, Allah'ın yolundan çevirmek için ayetleri eğlence vasıtası edinenler (laf kargaşası yapanlar) var ya! İşte onlar için alçaltıcı bir azap var.
7 O kimseye ayetlerimiz okunduğu zaman, okunan ayetleri işitmemiş ve sanki kulaklarında bir ağırlık varmış gibi, büyüklenerek arkasını döner gider. Onu (böyle davrananları) acıklı bir azapla müjdele.
8 İman edip salih amel işleyenler için, nimet bahçeleri var.
9 İçinde sürekli kalacaklardır. Allah'ın vaadi gerçek olup, mutlaka yerine gelecektir. Allah güçlü ve her şeyin hükmünü verendir.
10 Allah'ın gökleri direksiz olarak yaratmış olduğunu görürsün. Yer yüzüne, size referans olsun diye dağları dikmiş ve yeryüzüne her türlü canlıdan yaymış, gökten su indirerek, yeryüzünde her türlü çiftten, nefis bitkiler çıkarmıştır.
11 Bunlar Allah'ın yaratmasıdır. Şimdi bana gösterin bakalım "Allah dan başka ilah edindiklerinizin yarattığı ne var?" Hayır, zalimler apaçık bir sapıklık içerisindeler.
12 Biz şükretsin diye Lokman'a, insanlara hükmetme bilgisini verdik. Kim şükrederse, kendisi için şükretmiş olur. Kimde gerçekleri inkar ederse, bilsin ki Allah sınırsız bir zenginliğe sahip olup, ihtiyaçsız ve övülmeye layık olandır.
13 Lokman, oğluna öğüt vererek "Ey oğulcuğum! Sakın ola ki Allah'a ortaklar koşma. Allah'a ortak koşmak en büyük zulümdür" dedi.
14 Biz insana, ana babasına iyilik yapmasını tavsiye ettik. Annesi onu zorluk üstüne zorluklarla taşımış ve bebeğin annesinden ayrılması iki yıldır. (Zahmetle seni büyütmelerinden dolayı) Bana ve ana babana şükret, çünkü dönüş banadır.
15 Ana baba, bilginin olmadığı bir konuda bana ortak koşman için seninle mücadele ederlerse, ikisine de itaat etme. Ancak böyle yapmalarına karşı yinede onlara uygun şekilde sahip çık. Sen yalnızca bana samimi bir şekilde yönelenlerin yoluna uy. Dönüşünüz banadır, sonra yaptıklarınızı size haber vereceğim.
16 "Ey oğulcuğum! Yaptığın şey (iyi veya kötü) en küçük bir olsa ve bu yaptığın şey bir kayanın altına gizlense, yahut göğe çıksa veya yerin içine girse, Allah onu çıkarıp karşına getirir. Allah kullarına karşı çok şefkatli ve onların her şeyinden haberdardır."
17 "Ey oğulcuğum! Namazını kıl, iyi olan şeyleri emret ve kötü olan şeylerin yapılmasını da yasakla. Sana isabet eden zorluklara karşı dirençli ol (sabret) ve doğrudan vazgeçme. Bunları yapmak büyük çaba gerektiren işlerdir."
18 "İnsanlara yüzünü çevirme ve yer yüzünde böbürlenerek yürüme. Elbette ki Allah böbürlenip övünenleri sevmez.
19 Yürüyüşünde tabi ol ve sesini alçalt (yükseltme). Sesin en çok hoşlanılmayanı (en çirkini) eşek sesidir.
20 Sizler görmüyor musunuz? Allah, göklerde ve yerde ne varsa hepsini sizin istifadenize sunduğu, görünen ve görünmeyen bütün nimetlerini sizin için yaymış olduğu halde, insanlardan Allah hakkında, ellerinde onlara yol gösterecek ve kendilerini aydınlatacak bir kitap olmadan, bilgisizce çekişip duranlar var.
21 Onlara (Allah ile ilgili çekiştikleri konuda) "Allah'ın indirdiğine (Kur'an'a) gelin" dendiğinde "Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız" derler. Ya şeytan atalarını ateşli bir azaba sürüklemiş ise demi? (Atalarına uyacaklar)
22 Kim yüzünü Allah'a dönerse, (indirdiği kitabı hakem kabul ederse) böyle yapan en güzelini yapan kimsedir ve dosdoğru, sağlam bir yere tutunmuş olur. Bütün işler Allah'a döner.
23 Kimde kitabın hakemliğini kabul etmezse (inkar ederse), bu davranışları seni üzmesin. Onların dönüşleri bize olup, yaptıklarını onlara haber vereceğiz. Allah kalplerde olanı en iyi bilendir.
24 Bu inkarları ile onları bir müddet yaşatırız, sonra onları azabın en şiddetlisine atarız.
25 Onlara sorsan "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye. kesinlikle "Allah" diyecekler. Deki "Bütün övgü Allah'a dır. Ancak, onların çoğu bunları bilmiyorlar."
26 Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'a aittir. Elbetteki Allah, ihtiyaçsız (zengin) ve övülmeye layık olandır.
27 Yeryüzündeki bütün ağaçlar kalem olsa, denizler ve o denizlerin yedi mislisi daha olup mürekkep olsalar, Allah'ın kelimeleri tükenmez ama, onların hepsi tükenirdi. Allah güçlü ve her şeyin hükmünü verendir.
28 Sizin yaratılışınız ve tekrar diriltilişiniz, ancak tek bir kişinin yaratılışı ve diriltilişi gibidir. Allah her şeyi işiten ve her şeyi görendir.
29 Görmedin mi? Şüphesiz ki Allah, geceyi gündüzün içine, gündüzü de gecenin içine katmakta, güneş ve ay Rablerinin kontrolü altında, belirlenmiş bir süreye kadar akıp gitmeye devam etmektedir. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdar olandır.
30 İşte şüphesiz ki Allah, bunları yapan O gerçek ve hak olandır. Kendisinden başka dua edip kulluk ettikleriniz ise batıldır. Muhakkak ki Allah, erişilemeyecek kadar yüce ve en büyük olandır.
31 Görmüyor musun? Elbette ki gemiler, Allah'ın yarattığı imkanlarla (rüzgarla ve suyun kaldırma gücüyle) denizlerde yüzüp gidiyor ki, bununla size büyüklüğünün işaretlerini gösteriyor. Bunlarda sabredip şükredenler için alınacak dersler var.
32 Dağlar gibi dalgalar, denizin ortasında onları çepe çevre kuşattığında, samimi duygular içinde Allah'ın dininde öğrettiği gibi, O na yalvarırlar. Fakat onları sağ salim karaya çıkardığımızda, onlardan bir kısmı orta yolu tutarak kulluğuna devam eder. Ayetlerimizi ancak hain nankörlerden başkası inkar etmezler.
33 Ey İnsanlar! Rabbinizden korunun, öyle bir günden korkun ki, baba oğluna hiçbir şey veremez, oğlu da babasını kurtarmak için hiçbir şey ödeyemez. Allah'ın vaat ettiği gün, mutlak gerçektir. Dünya hayatı sizi aldatmasın, dünyada elde ettikleriniz, Allah'a karşı gelmenize sebep olmasın.
34 Kıyametin bilgisi kesinlikle Allah'ın kendisindedir. Yağmuru yağdıran O dur. Rahimlerde olanı da O bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilemez ve yine hiçbir nefis nerede, hangi yerde öleceğini bilemez. Allah her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olandır.
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
الٓمٓ۠ 1
تِلْكَ اٰيَاتُ الْكِتَابِ الْحَك۪يمِۙ 2
هُدًى وَرَحْمَةً لِلْمُحْسِن۪ينَۙ 3
اَلَّذ۪ينَ يُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَهُمْ بِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ 4
اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ 5
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْتَر۪ي لَهْوَ الْحَد۪يثِ لِيُضِلَّ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍۙ وَيَتَّخِذَهَا هُزُواًۜ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُه۪ينٌ 6
وَاِذَا تُتْلٰى عَلَيْهِ اٰيَاتُنَا وَلّٰى مُسْتَكْبِراً كَاَنْ لَمْ يَسْمَعْهَا كَاَنَّ ف۪ٓي اُذُنَيْهِ وَقْراًۚ فَبَشِّرْهُ بِعَذَابٍ اَل۪يمٍ 7
اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتُ النَّع۪يمِۙ 8
خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۜ وَعْدَ اللّٰهِ حَقاًّۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ 9
خَلَقَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا وَاَلْقٰى فِي الْاَرْضِ رَوَاسِيَ اَنْ تَم۪يدَ بِكُمْ وَبَثَّ ف۪يهَا مِنْ كُلِّ دَٓابَّةٍۜ وَاَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً فَاَنْبَتْنَا ف۪يهَا مِنْ كُلِّ زَوْجٍ كَر۪يمٍ 10
هٰذَا خَلْقُ اللّٰهِ فَاَرُون۪ي مَاذَا خَلَقَ الَّذ۪ينَ مِنْ دُونِه۪ۜ بَلِ الظَّالِمُونَ ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ۟ 11
وَلَقَدْ اٰتَيْنَا لُقْمٰنَ الْحِكْمَةَ اَنِ اشْكُرْ لِلّٰهِۜ وَمَنْ يَشْكُرْ فَاِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِه۪ۚ وَمَنْ كَفَرَ فَاِنَّ اللّٰهَ غَنِيٌّ حَم۪يدٌ 12
وَاِذْ قَالَ لُقْمٰنُ لِابْنِه۪ وَهُوَ يَعِظُهُ يَا بُنَيَّ لَا تُشْرِكْ بِاللّٰهِۜ اِنَّ الشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظ۪يمٌ 13
وَوَصَّيْنَا الْاِنْسَانَ بِوَالِدَيْهِۚ حَمَلَتْهُ اُمُّهُ وَهْناً عَلٰى وَهْنٍ وَفِصَالُهُ ف۪ي عَامَيْنِ اَنِ اشْكُرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيْكَۜ اِلَيَّ الْمَص۪يرُ 14
وَاِنْ جَاهَدَاكَ عَلٰٓى اَنْ تُشْرِكَ ب۪ي مَا لَيْسَ لَكَ بِه۪ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا وَصَاحِبْهُمَا فِي الدُّنْيَا مَعْرُوفاًۘ وَاتَّبِعْ سَب۪يلَ مَنْ اَنَابَ اِلَيَّۚ ثُمَّ اِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَاُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ 15
يَا بُنَيَّ اِنَّـهَٓا اِنْ تَكُ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ فَتَكُنْ ف۪ي صَخْرَةٍ اَوْ فِي السَّمٰوَاتِ اَوْ فِي الْاَرْضِ يَأْتِ بِهَا اللّٰهُۜ اِنَّ اللّٰهَ لَط۪يفٌ خَب۪يرٌ 16
يَا بُنَيَّ اَقِمِ الصَّلٰوةَ وَأْمُرْ بِالْمَعْرُوفِ وَانْهَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَاصْبِرْ عَلٰى مَٓا اَصَابَكَۜ اِنَّ ذٰلِكَ مِنْ عَزْمِ الْاُمُورِۚ 17
وَلَا تُصَعِّرْ خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلَا تَمْشِ فِي الْاَرْضِ مَرَحاًۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍۚ 18
وَاقْصِدْ ف۪ي مَشْيِكَ وَاغْضُضْ مِنْ صَوْتِكَۜ اِنَّ اَنْكَرَ الْاَصْوَاتِ لَصَوْتُ الْحَم۪يرِ۟ 19
اَلَمْ تَرَوْا اَنَّ اللّٰهَ سَخَّرَ لَكُمْ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ وَاَسْبَغَ عَلَيْكُمْ نِعَمَهُ ظَاهِرَةً وَبَاطِنَةًۜ وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُن۪يرٍ 20
وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ قَالُوا بَلْ نَتَّبِعُ مَا وَجَدْنَا عَلَيْهِ اٰبَٓاءَنَاۜ اَوَلَوْ كَانَ الشَّيْطَانُ يَدْعُوهُمْ اِلٰى عَذَابِ السَّع۪يرِ 21
وَمَنْ يُسْلِمْ وَجْهَهُٓ اِلَى اللّٰهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰىۜ وَاِلَى اللّٰهِ عَاقِبَةُ الْاُمُورِ 22
وَمَنْ كَفَرَ فَلَا يَحْزُنْكَ كُفْرُهُۜ اِلَيْنَا مَرْجِعُهُمْ فَنُنَبِّئُهُمْ بِمَا عَمِلُواۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ 23
نُمَتِّعُهُمْ قَل۪يلاً ثُمَّ نَضْطَرُّهُمْ اِلٰى عَذَابٍ غَل۪يظٍ 24
وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللّٰهُۜ قُلِ الْحَمْدُ لِلّٰهِۜ بَلْ اَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ 25
لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ اِنَّ اللّٰهَ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَم۪يدُ 26
وَلَوْ اَنَّ مَا فِي الْاَرْضِ مِنْ شَجَرَةٍ اَقْلَامٌ وَالْبَحْرُ يَمُدُّهُ مِنْ بَعْدِه۪ سَبْعَةُ اَبْحُرٍ مَا نَفِدَتْ كَلِمَاتُ اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ عَز۪يزٌ حَك۪يمٌ 27
مَا خَلْقُكُمْ وَلَا بَعْثُكُمْ اِلَّا كَنَفْسٍ وَاحِدَةٍۜ اِنَّ اللّٰهَ سَم۪يعٌ بَص۪يرٌ 28
اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُولِجُ الَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَيُولِجُ النَّهَارَ فِي الَّيْلِ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَۘ كُلٌّ يَجْر۪ٓي اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّى وَاَنَّ اللّٰهَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يرٌ 29
ذٰلِكَ بِاَنَّ اللّٰهَ هُوَ الْحَقُّ وَاَنَّ مَا يَدْعُونَ مِنْ دُونِهِ الْبَاطِلُۙ وَاَنَّ اللّٰهَ هُوَ الْعَلِيُّ الْكَب۪يرُ۟ 30
اَلَمْ تَرَ اَنَّ الْفُلْكَ تَجْر۪ي فِي الْبَحْرِ بِنِعْمَتِ اللّٰهِ لِيُرِيَكُمْ مِنْ اٰيَاتِه۪ۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ 31
وَاِذَا غَشِيَهُمْ مَوْجٌ كَالظُّلَلِ دَعَوُا اللّٰهَ مُخْلِص۪ينَ لَهُ الدّ۪ينَۚ فَلَمَّا نَجّٰيهُمْ اِلَى الْبَرِّ فَمِنْهُمْ مُقْتَصِدٌۜ وَمَا يَجْحَدُ بِاٰيَاتِنَٓا اِلَّا كُلُّ خَتَّارٍ كَفُورٍ 32
يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ وَاخْشَوْا يَوْماً لَا يَجْز۪ي وَالِدٌ عَنْ وَلَدِه۪ۘ وَلَا مَوْلُودٌ هُوَ جَازٍ عَنْ وَالِدِه۪ شَيْـٔاًۜ اِنَّ وَعْدَ اللّٰهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا۠ وَلَا يَغُرَّنَّكُمْ بِاللّٰهِ الْغَرُورُ 33
اِنَّ اللّٰهَ عِنْدَهُ عِلْمُ السَّاعَةِۚ وَيُنَزِّلُ الْغَيْثَۚ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْاَرْحَامِۜ وَمَا تَدْر۪ي نَفْسٌ مَاذَا تَكْسِبُ غَداًۜ وَمَا تَدْر۪ي نَفْسٌ بِاَيِّ اَرْضٍ تَمُوتُۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ خَب۪يرٌ 34
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
الٓمٓ۠
Elif-Lam-Mim.
1
تِلْكَ اٰيَاتُ الْكِتَابِ الْحَك۪يمِۙ
Bunlar, hükümler içeren kitabın ayetleridir.
2
هُدًى وَرَحْمَةً لِلْمُحْسِن۪ينَۙ
İyi ve güzel davrananlar için doğru yol rehberi ve rahmettir.
3
اَلَّذ۪ينَ يُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَهُمْ بِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ
O, iyi ve güzel davrananlar, namazlarını kılarlar, zekatlarını verirler ve ahirete inançları da kesindir.
4
اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Onlar Rablerinden bir doğru yol üzerinde olup, kurtuluşa erenlerde onlardır.
5
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْتَر۪ي لَهْوَ الْحَد۪يثِ لِيُضِلَّ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍۙ وَيَتَّخِذَهَا هُزُواًۜ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُه۪ينٌ
İnsanları bilgisizce, Allah'ın yolundan çevirmek için ayetleri eğlence vasıtası edinenler (laf kargaşası yapanlar) var ya! İşte onlar için alçaltıcı bir azap var.
6
وَاِذَا تُتْلٰى عَلَيْهِ اٰيَاتُنَا وَلّٰى مُسْتَكْبِراً كَاَنْ لَمْ يَسْمَعْهَا كَاَنَّ ف۪ٓي اُذُنَيْهِ وَقْراًۚ فَبَشِّرْهُ بِعَذَابٍ اَل۪يمٍ
O kimseye ayetlerimiz okunduğu zaman, okunan ayetleri işitmemiş ve sanki kulaklarında bir ağırlık varmış gibi, büyüklenerek arkasını döner gider. Onu (böyle davrananları) acıklı bir azapla müjdele.
7
اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتُ النَّع۪يمِۙ
İman edip salih amel işleyenler için, nimet bahçeleri var.
8
خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۜ وَعْدَ اللّٰهِ حَقاًّۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ
İçinde sürekli kalacaklardır. Allah'ın vaadi gerçek olup, mutlaka yerine gelecektir. Allah güçlü ve her şeyin hükmünü verendir.
9
خَلَقَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا وَاَلْقٰى فِي الْاَرْضِ رَوَاسِيَ اَنْ تَم۪يدَ بِكُمْ وَبَثَّ ف۪يهَا مِنْ كُلِّ دَٓابَّةٍۜ وَاَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً فَاَنْبَتْنَا ف۪يهَا مِنْ كُلِّ زَوْجٍ كَر۪يمٍ
Allah'ın gökleri direksiz olarak yaratmış olduğunu görürsün. Yer yüzüne, size referans olsun diye dağları dikmiş ve yeryüzüne her türlü canlıdan yaymış, gökten su indirerek, yeryüzünde her türlü çiftten, nefis bitkiler çıkarmıştır.
10
هٰذَا خَلْقُ اللّٰهِ فَاَرُون۪ي مَاذَا خَلَقَ الَّذ۪ينَ مِنْ دُونِه۪ۜ بَلِ الظَّالِمُونَ ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ۟
Bunlar Allah'ın yaratmasıdır. Şimdi bana gösterin bakalım "Allah dan başka ilah edindiklerinizin yarattığı ne var?" Hayır, zalimler apaçık bir sapıklık içerisindeler.
11
وَلَقَدْ اٰتَيْنَا لُقْمٰنَ الْحِكْمَةَ اَنِ اشْكُرْ لِلّٰهِۜ وَمَنْ يَشْكُرْ فَاِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِه۪ۚ وَمَنْ كَفَرَ فَاِنَّ اللّٰهَ غَنِيٌّ حَم۪يدٌ
Biz şükretsin diye Lokman'a, insanlara hükmetme bilgisini verdik. Kim şükrederse, kendisi için şükretmiş olur. Kimde gerçekleri inkar ederse, bilsin ki Allah sınırsız bir zenginliğe sahip olup, ihtiyaçsız ve övülmeye layık olandır.
12
وَاِذْ قَالَ لُقْمٰنُ لِابْنِه۪ وَهُوَ يَعِظُهُ يَا بُنَيَّ لَا تُشْرِكْ بِاللّٰهِۜ اِنَّ الشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظ۪يمٌ
Lokman, oğluna öğüt vererek "Ey oğulcuğum! Sakın ola ki Allah'a ortaklar koşma. Allah'a ortak koşmak en büyük zulümdür" dedi.
13
وَوَصَّيْنَا الْاِنْسَانَ بِوَالِدَيْهِۚ حَمَلَتْهُ اُمُّهُ وَهْناً عَلٰى وَهْنٍ وَفِصَالُهُ ف۪ي عَامَيْنِ اَنِ اشْكُرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيْكَۜ اِلَيَّ الْمَص۪يرُ
Biz insana, ana babasına iyilik yapmasını tavsiye ettik. Annesi onu zorluk üstüne zorluklarla taşımış ve bebeğin annesinden ayrılması iki yıldır. (Zahmetle seni büyütmelerinden dolayı) Bana ve ana babana şükret, çünkü dönüş banadır.
14
وَاِنْ جَاهَدَاكَ عَلٰٓى اَنْ تُشْرِكَ ب۪ي مَا لَيْسَ لَكَ بِه۪ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا وَصَاحِبْهُمَا فِي الدُّنْيَا مَعْرُوفاًۘ وَاتَّبِعْ سَب۪يلَ مَنْ اَنَابَ اِلَيَّۚ ثُمَّ اِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَاُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
Ana baba, bilginin olmadığı bir konuda bana ortak koşman için seninle mücadele ederlerse, ikisine de itaat etme. Ancak böyle yapmalarına karşı yinede onlara uygun şekilde sahip çık. Sen yalnızca bana samimi bir şekilde yönelenlerin yoluna uy. Dönüşünüz banadır, sonra yaptıklarınızı size haber vereceğim.
15
يَا بُنَيَّ اِنَّـهَٓا اِنْ تَكُ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ فَتَكُنْ ف۪ي صَخْرَةٍ اَوْ فِي السَّمٰوَاتِ اَوْ فِي الْاَرْضِ يَأْتِ بِهَا اللّٰهُۜ اِنَّ اللّٰهَ لَط۪يفٌ خَب۪يرٌ
"Ey oğulcuğum! Yaptığın şey (iyi veya kötü) en küçük bir olsa ve bu yaptığın şey bir kayanın altına gizlense, yahut göğe çıksa veya yerin içine girse, Allah onu çıkarıp karşına getirir. Allah kullarına karşı çok şefkatli ve onların her şeyinden haberdardır."
16
يَا بُنَيَّ اَقِمِ الصَّلٰوةَ وَأْمُرْ بِالْمَعْرُوفِ وَانْهَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَاصْبِرْ عَلٰى مَٓا اَصَابَكَۜ اِنَّ ذٰلِكَ مِنْ عَزْمِ الْاُمُورِۚ
"Ey oğulcuğum! Namazını kıl, iyi olan şeyleri emret ve kötü olan şeylerin yapılmasını da yasakla. Sana isabet eden zorluklara karşı dirençli ol (sabret) ve doğrudan vazgeçme. Bunları yapmak büyük çaba gerektiren işlerdir."
17
وَلَا تُصَعِّرْ خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلَا تَمْشِ فِي الْاَرْضِ مَرَحاًۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍۚ
"İnsanlara yüzünü çevirme ve yer yüzünde böbürlenerek yürüme. Elbette ki Allah böbürlenip övünenleri sevmez.
18
وَاقْصِدْ ف۪ي مَشْيِكَ وَاغْضُضْ مِنْ صَوْتِكَۜ اِنَّ اَنْكَرَ الْاَصْوَاتِ لَصَوْتُ الْحَم۪يرِ۟
Yürüyüşünde tabi ol ve sesini alçalt (yükseltme). Sesin en çok hoşlanılmayanı (en çirkini) eşek sesidir.
19
اَلَمْ تَرَوْا اَنَّ اللّٰهَ سَخَّرَ لَكُمْ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ وَاَسْبَغَ عَلَيْكُمْ نِعَمَهُ ظَاهِرَةً وَبَاطِنَةًۜ وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُن۪يرٍ
Sizler görmüyor musunuz? Allah, göklerde ve yerde ne varsa hepsini sizin istifadenize sunduğu, görünen ve görünmeyen bütün nimetlerini sizin için yaymış olduğu halde, insanlardan Allah hakkında, ellerinde onlara yol gösterecek ve kendilerini aydınlatacak bir kitap olmadan, bilgisizce çekişip duranlar var.
20
وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ قَالُوا بَلْ نَتَّبِعُ مَا وَجَدْنَا عَلَيْهِ اٰبَٓاءَنَاۜ اَوَلَوْ كَانَ الشَّيْطَانُ يَدْعُوهُمْ اِلٰى عَذَابِ السَّع۪يرِ
Onlara (Allah ile ilgili çekiştikleri konuda) "Allah'ın indirdiğine (Kur'an'a) gelin" dendiğinde "Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız" derler. Ya şeytan atalarını ateşli bir azaba sürüklemiş ise demi? (Atalarına uyacaklar)
21
وَمَنْ يُسْلِمْ وَجْهَهُٓ اِلَى اللّٰهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰىۜ وَاِلَى اللّٰهِ عَاقِبَةُ الْاُمُورِ
Kim yüzünü Allah'a dönerse, (indirdiği kitabı hakem kabul ederse) böyle yapan en güzelini yapan kimsedir ve dosdoğru, sağlam bir yere tutunmuş olur. Bütün işler Allah'a döner.
22
وَمَنْ كَفَرَ فَلَا يَحْزُنْكَ كُفْرُهُۜ اِلَيْنَا مَرْجِعُهُمْ فَنُنَبِّئُهُمْ بِمَا عَمِلُواۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
Kimde kitabın hakemliğini kabul etmezse (inkar ederse), bu davranışları seni üzmesin. Onların dönüşleri bize olup, yaptıklarını onlara haber vereceğiz. Allah kalplerde olanı en iyi bilendir.
23
نُمَتِّعُهُمْ قَل۪يلاً ثُمَّ نَضْطَرُّهُمْ اِلٰى عَذَابٍ غَل۪يظٍ
Bu inkarları ile onları bir müddet yaşatırız, sonra onları azabın en şiddetlisine atarız.
24
وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللّٰهُۜ قُلِ الْحَمْدُ لِلّٰهِۜ بَلْ اَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
Onlara sorsan "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye. kesinlikle "Allah" diyecekler. Deki "Bütün övgü Allah'a dır. Ancak, onların çoğu bunları bilmiyorlar."
25
لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ اِنَّ اللّٰهَ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَم۪يدُ
Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'a aittir. Elbetteki Allah, ihtiyaçsız (zengin) ve övülmeye layık olandır.
26
وَلَوْ اَنَّ مَا فِي الْاَرْضِ مِنْ شَجَرَةٍ اَقْلَامٌ وَالْبَحْرُ يَمُدُّهُ مِنْ بَعْدِه۪ سَبْعَةُ اَبْحُرٍ مَا نَفِدَتْ كَلِمَاتُ اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ عَز۪يزٌ حَك۪يمٌ
Yeryüzündeki bütün ağaçlar kalem olsa, denizler ve o denizlerin yedi mislisi daha olup mürekkep olsalar, Allah'ın kelimeleri tükenmez ama, onların hepsi tükenirdi. Allah güçlü ve her şeyin hükmünü verendir.
27
مَا خَلْقُكُمْ وَلَا بَعْثُكُمْ اِلَّا كَنَفْسٍ وَاحِدَةٍۜ اِنَّ اللّٰهَ سَم۪يعٌ بَص۪يرٌ
Sizin yaratılışınız ve tekrar diriltilişiniz, ancak tek bir kişinin yaratılışı ve diriltilişi gibidir. Allah her şeyi işiten ve her şeyi görendir.
28
اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُولِجُ الَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَيُولِجُ النَّهَارَ فِي الَّيْلِ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَۘ كُلٌّ يَجْر۪ٓي اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّى وَاَنَّ اللّٰهَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يرٌ
Görmedin mi? Şüphesiz ki Allah, geceyi gündüzün içine, gündüzü de gecenin içine katmakta, güneş ve ay Rablerinin kontrolü altında, belirlenmiş bir süreye kadar akıp gitmeye devam etmektedir. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdar olandır.
29
ذٰلِكَ بِاَنَّ اللّٰهَ هُوَ الْحَقُّ وَاَنَّ مَا يَدْعُونَ مِنْ دُونِهِ الْبَاطِلُۙ وَاَنَّ اللّٰهَ هُوَ الْعَلِيُّ الْكَب۪يرُ۟
İşte şüphesiz ki Allah, bunları yapan O gerçek ve hak olandır. Kendisinden başka dua edip kulluk ettikleriniz ise batıldır. Muhakkak ki Allah, erişilemeyecek kadar yüce ve en büyük olandır.
30
اَلَمْ تَرَ اَنَّ الْفُلْكَ تَجْر۪ي فِي الْبَحْرِ بِنِعْمَتِ اللّٰهِ لِيُرِيَكُمْ مِنْ اٰيَاتِه۪ۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ
Görmüyor musun? Elbette ki gemiler, Allah'ın yarattığı imkanlarla (rüzgarla ve suyun kaldırma gücüyle) denizlerde yüzüp gidiyor ki, bununla size büyüklüğünün işaretlerini gösteriyor. Bunlarda sabredip şükredenler için alınacak dersler var.
31
وَاِذَا غَشِيَهُمْ مَوْجٌ كَالظُّلَلِ دَعَوُا اللّٰهَ مُخْلِص۪ينَ لَهُ الدّ۪ينَۚ فَلَمَّا نَجّٰيهُمْ اِلَى الْبَرِّ فَمِنْهُمْ مُقْتَصِدٌۜ وَمَا يَجْحَدُ بِاٰيَاتِنَٓا اِلَّا كُلُّ خَتَّارٍ كَفُورٍ
Dağlar gibi dalgalar, denizin ortasında onları çepe çevre kuşattığında, samimi duygular içinde Allah'ın dininde öğrettiği gibi, O na yalvarırlar. Fakat onları sağ salim karaya çıkardığımızda, onlardan bir kısmı orta yolu tutarak kulluğuna devam eder. Ayetlerimizi ancak hain nankörlerden başkası inkar etmezler.
32
يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ وَاخْشَوْا يَوْماً لَا يَجْز۪ي وَالِدٌ عَنْ وَلَدِه۪ۘ وَلَا مَوْلُودٌ هُوَ جَازٍ عَنْ وَالِدِه۪ شَيْـٔاًۜ اِنَّ وَعْدَ اللّٰهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا۠ وَلَا يَغُرَّنَّكُمْ بِاللّٰهِ الْغَرُورُ
Ey İnsanlar! Rabbinizden korunun, öyle bir günden korkun ki, baba oğluna hiçbir şey veremez, oğlu da babasını kurtarmak için hiçbir şey ödeyemez. Allah'ın vaat ettiği gün, mutlak gerçektir. Dünya hayatı sizi aldatmasın, dünyada elde ettikleriniz, Allah'a karşı gelmenize sebep olmasın.
33
اِنَّ اللّٰهَ عِنْدَهُ عِلْمُ السَّاعَةِۚ وَيُنَزِّلُ الْغَيْثَۚ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْاَرْحَامِۜ وَمَا تَدْر۪ي نَفْسٌ مَاذَا تَكْسِبُ غَداًۜ وَمَا تَدْر۪ي نَفْسٌ بِاَيِّ اَرْضٍ تَمُوتُۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ خَب۪يرٌ
Kıyametin bilgisi kesinlikle Allah'ın kendisindedir. Yağmuru yağdıran O dur. Rahimlerde olanı da O bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilemez ve yine hiçbir nefis nerede, hangi yerde öleceğini bilemez. Allah her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olandır.
34

Sureler

Mealler
Rûm Suresi
Önceki
Secde Suresi
Sonraki