Sureler
Mealler
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 İnsanın üzerinden daha kendisi zikredilen-anılan bir şey değilken sınırsız devirlerden-vakitlerden (ezelden bu yana) uzun bir dehr-zaman gelip geçti.
2 Gerçek şu ki Biz insanı karışık olan bir nutfeden-damladan yarattık. Onu denemekteyiz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık.
3 Biz ona yolu gösterdik. Ya şükredici olur, ya da nankör.
4 Doğrusu Biz kafirlere zincirler, halkalar ve alevli bir ateş hazırladık.
5 Şüphesiz ki ebrar (iyi) olanlar, karışımı kafur olan bir kadehten içerler.
6 Allah'ın kullarının içtikleri bir kaynaktır ki, onu fışkırtıp-akıttıkça akıtırlar.
7 (Onlar) adaklarını yerine getirirler ve şerri (kötülüğü) yaygın olan bir günden korkarlar.
8 Onlar sevmelerine (canları çekmesine) rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler.
9 (Derler ki) "Biz size ancak Allah'ın yüzü (rızası) için yedirmekteyiz. Sizden ne bir karşılık istiyoruz, ne de bir teşekkür."
10 Çünkü biz asık suratlı ve zorlu bir günde Rabbimizden korkmaktayız.
11 Allah da onları işte böyle bir günün azabından korumuş ve (yüzlerine) parıltılı bir aydınlık (gönüllerine de) sevinç vermiştir.
12 Ve onları sabretmeleri dolayısıyla cennetle ve ipekle mükafatlandırmıştır.
13 Orada tahtlara-sedirlere yaslanmışlardır. Orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne de dondurucu bir soğuk görürler.
14 (Cennet ağaçlarının) gölgeleri onlara pek yakın ve kolayca koparılabilen meyveleri de istifadelerine hazırdır.
15 Çevrelerinde gümüşten kaplar ve billur kadehler dolaştırılır.
16 Gümüşten billur kadehler ki, (içindekileri) belli bir ölçüyle tayin ve takdir ederler.
17 Orada bir kadehten içirilir ki, onun karışımında zencefil vardır.
18 Orada bir pınardır ki, ona Selsebil adı verilir.
19 Çevrelerinde ebedi-ölümsüz kılınmış civanlar dolaşır. Sen onları gördüğün zaman saçılmış birer inci sanırsın.
20 Orada her nereye baksan, nimet ve büyük bir mülk görürsün.
21 Onların üzerinde ince yeşil ipekten ve atlastan elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle bezenmişlerdir. Rableri onlara tertemiz bir içki içirmiştir.
22 (Onlara denilir ki) "Şüphesiz bu sizin için (amellerinize) bir karşılıktır-mükafattır. Sizin gayretiniz-çalışmalarınız meşkur (şükre değer) görülmüştür."
23 Muhakkak ki Kur'an'ı sana safhalar halinde (bölüm bölüm) indiren Biziz.
24 O halde Rabbinin hükmüne sabret. Onlardan günahkar veya kafir-nankör olana itaat etme.
25 Ve sabah akşam Rabbinin adını zikret.
26 Gecenin bir bölümünde O'na secde et ve gecenin uzun bölümünde O'nu tesbih et.
27 Gerçek şu ki onlar çarçabuk geçmekte olanı seviyorlar ve (hesabı) ağır-zorlu bir günü arkalarına bırakıyorlar.
28 Onları Biz yarattık ve onların (soy-genetik) bağlarını kuvvetlendirdik. Dilediğimiz zaman onların yerine benzerlerini getirip-değiştiririz.
29 Şüphesiz ki bu bir öğüttür. Artık dileyen Rabbine bir yol edinir.
30 Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Muhakkak ki Allah Alim'dir (herşeyi hakkıyle bilendir), Hakim'dir (hüküm ve hikmet sahibidir).
31 Dilediği kimseyi rahmetine sokar. Zalimlere gelince, onlar için elim-acıklı bir azab hazırlamıştır.
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
هَلْ اَتٰى عَلَى الْاِنْسَانِ ح۪ينٌ مِنَ الدَّهْرِ لَمْ يَكُنْ شَيْـٔاً مَذْكُوراً 1
اِنَّا خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ مِنْ نُطْفَةٍ اَمْشَاجٍۗ نَبْتَل۪يهِ فَجَعَلْنَاهُ سَم۪يعاً بَص۪يراً 2
اِنَّا هَدَيْنَاهُ السَّب۪يلَ اِمَّا شَا‌كِراً وَاِمَّا كَفُوراً 3
اِنَّٓا اَعْتَدْنَا لِلْـكَافِر۪ينَ سَلَاسِلَا۬ وَاَغْلَالاً وَسَع۪يراً 4
اِنَّ الْاَبْرَارَ يَشْرَبُونَ مِنْ كَأْسٍ كَانَ مِزَاجُهَا كَافُوراًۚ 5
عَيْناً يَشْرَبُ بِهَا عِبَادُ اللّٰهِ يُفَجِّرُونَهَا تَفْج۪يراً 6
يُوفُونَ بِالنَّذْرِ وَيَخَافُونَ يَوْماً كَانَ شَرُّهُ مُسْتَط۪يراً 7
وَيُطْعِمُونَ الطَّعَامَ عَلٰى حُبِّه۪ مِسْك۪يناً وَيَت۪يماً وَاَس۪يراً 8
اِنَّمَا نُطْعِمُكُمْ لِوَجْهِ اللّٰهِ لَا نُر۪يدُ مِنْكُمْ جَزَٓاءً وَلَا شُكُوراً 9
اِنَّا نَخَافُ مِنْ رَبِّنَا يَوْماً عَبُوساً قَمْطَر۪يراً 10
فَوَقٰيهُمُ اللّٰهُ شَرَّ ذٰلِكَ الْيَوْمِ وَلَقّٰيهُمْ نَضْرَةً وَسُرُوراًۚ 11
وَجَزٰيهُمْ بِمَا صَبَرُوا جَنَّةً وَحَر۪يراًۙ 12
مُتَّكِـ۪ٔينَ ف۪يهَا عَلَى الْاَرَٓائِكِۚ لَا يَرَوْنَ ف۪يهَا شَمْساً وَلَا زَمْهَر۪يراًۚ 13
وَدَانِيَةً عَلَيْهِمْ ظِلَالُهَا وَذُلِّلَتْ قُطُوفُهَا تَذْل۪يلاً 14
وَيُطَافُ عَلَيْهِمْ بِاٰنِيَةٍ مِنْ فِضَّةٍ وَاَكْوَابٍ كَانَتْ قَوَار۪يرَاۙ 15
قَوَار۪يرَ مِنْ فِضَّةٍ قَدَّرُوهَا تَقْد۪يراً 16
وَيُسْقَوْنَ ف۪يهَا كَأْساً كَانَ مِزَاجُهَا زَنْجَب۪يلاًۚ 17
عَيْناً ف۪يهَا تُسَمّٰى سَلْسَب۪يلاً 18
وَيَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُخَلَّدُونَۚ اِذَا رَاَيْتَهُمْ حَسِبْتَهُمْ لُؤْلُؤ۬اً مَنْثُوراً 19
وَاِذَا رَاَيْتَ ثَمَّ رَاَيْتَ نَع۪يماً وَمُلْـكاً كَب۪يراً 20
عَالِيَهُمْ ثِيَابُ سُنْدُسٍ خُضْرٌ وَاِسْتَبْرَقٌۘ وَحُلُّٓوا اَسَاوِرَ مِنْ فِضَّةٍۚ وَسَقٰيهُمْ رَبُّهُمْ شَرَاباً طَهُوراً 21
اِنَّ هٰذَا كَانَ لَـكُمْ جَزَٓاءً وَكَانَ سَعْيُكُمْ مَشْكُوراً۟ 22
اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْاٰنَ تَنْز۪يلاًۚ 23
فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تُطِعْ مِنْهُمْ اٰثِماً اَوْ كَفُوراًۚ 24
وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ بُكْرَةً وَاَص۪يلاًۚ 25
وَمِنَ الَّيْلِ فَاسْجُدْ لَهُ وَسَبِّحْهُ لَيْلاً طَو۪يلاً 26
اِنَّ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ يُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ وَيَذَرُونَ وَرَٓاءَهُمْ يَوْماً ثَق۪يلاً 27
نَحْنُ خَلَقْنَاهُمْ وَشَدَدْنَٓا اَسْرَهُمْۚ وَاِذَا شِئْنَا بَدَّلْـنَٓا اَمْثَالَهُمْ تَبْد۪يلاً 28
اِنَّ هٰذِه۪ تَذْكِرَةٌۚ فَمَنْ شَٓاءَ اتَّخَذَ اِلٰى رَبِّه۪ سَب۪يلاً 29
وَمَا تَشَٓاؤُ۫نَ اِلَّٓا اَنْ يَشَٓاءَ اللّٰهُۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَل۪يماً حَك۪يماًۗ 30
يُدْخِلُ مَنْ يَشَٓاءُ ف۪ي رَحْمَتِه۪ۜ وَالظَّالِم۪ينَ اَعَدَّ لَهُمْ عَذَاباً اَل۪يماً 31
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
هَلْ اَتٰى عَلَى الْاِنْسَانِ ح۪ينٌ مِنَ الدَّهْرِ لَمْ يَكُنْ شَيْـٔاً مَذْكُوراً
İnsanın üzerinden daha kendisi zikredilen-anılan bir şey değilken sınırsız devirlerden-vakitlerden (ezelden bu yana) uzun bir dehr-zaman gelip geçti.
1
اِنَّا خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ مِنْ نُطْفَةٍ اَمْشَاجٍۗ نَبْتَل۪يهِ فَجَعَلْنَاهُ سَم۪يعاً بَص۪يراً
Gerçek şu ki Biz insanı karışık olan bir nutfeden-damladan yarattık. Onu denemekteyiz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık.
2
اِنَّا هَدَيْنَاهُ السَّب۪يلَ اِمَّا شَا‌كِراً وَاِمَّا كَفُوراً
Biz ona yolu gösterdik. Ya şükredici olur, ya da nankör.
3
اِنَّٓا اَعْتَدْنَا لِلْـكَافِر۪ينَ سَلَاسِلَا۬ وَاَغْلَالاً وَسَع۪يراً
Doğrusu Biz kafirlere zincirler, halkalar ve alevli bir ateş hazırladık.
4
اِنَّ الْاَبْرَارَ يَشْرَبُونَ مِنْ كَأْسٍ كَانَ مِزَاجُهَا كَافُوراًۚ
Şüphesiz ki ebrar (iyi) olanlar, karışımı kafur olan bir kadehten içerler.
5
عَيْناً يَشْرَبُ بِهَا عِبَادُ اللّٰهِ يُفَجِّرُونَهَا تَفْج۪يراً
Allah'ın kullarının içtikleri bir kaynaktır ki, onu fışkırtıp-akıttıkça akıtırlar.
6
يُوفُونَ بِالنَّذْرِ وَيَخَافُونَ يَوْماً كَانَ شَرُّهُ مُسْتَط۪يراً
(Onlar) adaklarını yerine getirirler ve şerri (kötülüğü) yaygın olan bir günden korkarlar.
7
وَيُطْعِمُونَ الطَّعَامَ عَلٰى حُبِّه۪ مِسْك۪يناً وَيَت۪يماً وَاَس۪يراً
Onlar sevmelerine (canları çekmesine) rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler.
8
اِنَّمَا نُطْعِمُكُمْ لِوَجْهِ اللّٰهِ لَا نُر۪يدُ مِنْكُمْ جَزَٓاءً وَلَا شُكُوراً
(Derler ki) "Biz size ancak Allah'ın yüzü (rızası) için yedirmekteyiz. Sizden ne bir karşılık istiyoruz, ne de bir teşekkür."
9
اِنَّا نَخَافُ مِنْ رَبِّنَا يَوْماً عَبُوساً قَمْطَر۪يراً
Çünkü biz asık suratlı ve zorlu bir günde Rabbimizden korkmaktayız.
10
فَوَقٰيهُمُ اللّٰهُ شَرَّ ذٰلِكَ الْيَوْمِ وَلَقّٰيهُمْ نَضْرَةً وَسُرُوراًۚ
Allah da onları işte böyle bir günün azabından korumuş ve (yüzlerine) parıltılı bir aydınlık (gönüllerine de) sevinç vermiştir.
11
وَجَزٰيهُمْ بِمَا صَبَرُوا جَنَّةً وَحَر۪يراًۙ
Ve onları sabretmeleri dolayısıyla cennetle ve ipekle mükafatlandırmıştır.
12
مُتَّكِـ۪ٔينَ ف۪يهَا عَلَى الْاَرَٓائِكِۚ لَا يَرَوْنَ ف۪يهَا شَمْساً وَلَا زَمْهَر۪يراًۚ
Orada tahtlara-sedirlere yaslanmışlardır. Orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne de dondurucu bir soğuk görürler.
13
وَدَانِيَةً عَلَيْهِمْ ظِلَالُهَا وَذُلِّلَتْ قُطُوفُهَا تَذْل۪يلاً
(Cennet ağaçlarının) gölgeleri onlara pek yakın ve kolayca koparılabilen meyveleri de istifadelerine hazırdır.
14
وَيُطَافُ عَلَيْهِمْ بِاٰنِيَةٍ مِنْ فِضَّةٍ وَاَكْوَابٍ كَانَتْ قَوَار۪يرَاۙ
Çevrelerinde gümüşten kaplar ve billur kadehler dolaştırılır.
15
قَوَار۪يرَ مِنْ فِضَّةٍ قَدَّرُوهَا تَقْد۪يراً
Gümüşten billur kadehler ki, (içindekileri) belli bir ölçüyle tayin ve takdir ederler.
16
وَيُسْقَوْنَ ف۪يهَا كَأْساً كَانَ مِزَاجُهَا زَنْجَب۪يلاًۚ
Orada bir kadehten içirilir ki, onun karışımında zencefil vardır.
17
عَيْناً ف۪يهَا تُسَمّٰى سَلْسَب۪يلاً
Orada bir pınardır ki, ona Selsebil adı verilir.
18
وَيَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُخَلَّدُونَۚ اِذَا رَاَيْتَهُمْ حَسِبْتَهُمْ لُؤْلُؤ۬اً مَنْثُوراً
Çevrelerinde ebedi-ölümsüz kılınmış civanlar dolaşır. Sen onları gördüğün zaman saçılmış birer inci sanırsın.
19
وَاِذَا رَاَيْتَ ثَمَّ رَاَيْتَ نَع۪يماً وَمُلْـكاً كَب۪يراً
Orada her nereye baksan, nimet ve büyük bir mülk görürsün.
20
عَالِيَهُمْ ثِيَابُ سُنْدُسٍ خُضْرٌ وَاِسْتَبْرَقٌۘ وَحُلُّٓوا اَسَاوِرَ مِنْ فِضَّةٍۚ وَسَقٰيهُمْ رَبُّهُمْ شَرَاباً طَهُوراً
Onların üzerinde ince yeşil ipekten ve atlastan elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle bezenmişlerdir. Rableri onlara tertemiz bir içki içirmiştir.
21
اِنَّ هٰذَا كَانَ لَـكُمْ جَزَٓاءً وَكَانَ سَعْيُكُمْ مَشْكُوراً۟
(Onlara denilir ki) "Şüphesiz bu sizin için (amellerinize) bir karşılıktır-mükafattır. Sizin gayretiniz-çalışmalarınız meşkur (şükre değer) görülmüştür."
22
اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْاٰنَ تَنْز۪يلاًۚ
Muhakkak ki Kur'an'ı sana safhalar halinde (bölüm bölüm) indiren Biziz.
23
فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تُطِعْ مِنْهُمْ اٰثِماً اَوْ كَفُوراًۚ
O halde Rabbinin hükmüne sabret. Onlardan günahkar veya kafir-nankör olana itaat etme.
24
وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ بُكْرَةً وَاَص۪يلاًۚ
Ve sabah akşam Rabbinin adını zikret.
25
وَمِنَ الَّيْلِ فَاسْجُدْ لَهُ وَسَبِّحْهُ لَيْلاً طَو۪يلاً
Gecenin bir bölümünde O'na secde et ve gecenin uzun bölümünde O'nu tesbih et.
26
اِنَّ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ يُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ وَيَذَرُونَ وَرَٓاءَهُمْ يَوْماً ثَق۪يلاً
Gerçek şu ki onlar çarçabuk geçmekte olanı seviyorlar ve (hesabı) ağır-zorlu bir günü arkalarına bırakıyorlar.
27
نَحْنُ خَلَقْنَاهُمْ وَشَدَدْنَٓا اَسْرَهُمْۚ وَاِذَا شِئْنَا بَدَّلْـنَٓا اَمْثَالَهُمْ تَبْد۪يلاً
Onları Biz yarattık ve onların (soy-genetik) bağlarını kuvvetlendirdik. Dilediğimiz zaman onların yerine benzerlerini getirip-değiştiririz.
28
اِنَّ هٰذِه۪ تَذْكِرَةٌۚ فَمَنْ شَٓاءَ اتَّخَذَ اِلٰى رَبِّه۪ سَب۪يلاً
Şüphesiz ki bu bir öğüttür. Artık dileyen Rabbine bir yol edinir.
29
وَمَا تَشَٓاؤُ۫نَ اِلَّٓا اَنْ يَشَٓاءَ اللّٰهُۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَل۪يماً حَك۪يماًۗ
Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Muhakkak ki Allah Alim'dir (herşeyi hakkıyle bilendir), Hakim'dir (hüküm ve hikmet sahibidir).
30
يُدْخِلُ مَنْ يَشَٓاءُ ف۪ي رَحْمَتِه۪ۜ وَالظَّالِم۪ينَ اَعَدَّ لَهُمْ عَذَاباً اَل۪يماً
Dilediği kimseyi rahmetine sokar. Zalimlere gelince, onlar için elim-acıklı bir azab hazırlamıştır.
31

Sureler

Mealler