Sureler
Mealler
Önceki
A'lâ Suresi
Sonraki
Fecr Suresi
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 O her şeyi kuşatacak olan kıyametin haberi sana geldi mi? [751] [752]
2 (2-7) O gün birtakım yüzler öne eğilecek; çok çabalayıp yorgun düşecek; kızgın ateşe girecek; son derece sıcak bir kaynaktan içirilecek. Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur; o ise, ne besler, ne de açlığı giderir.
3 (2-7) O gün birtakım yüzler öne eğilecek; çok çabalayıp yorgun düşecek; kızgın ateşe girecek; son derece sıcak bir kaynaktan içirilecek. Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur; o ise, ne besler, ne de açlığı giderir.
4 (2-7) O gün birtakım yüzler öne eğilecek; çok çabalayıp yorgun düşecek; kızgın ateşe girecek; son derece sıcak bir kaynaktan içirilecek. Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur; o ise, ne besler, ne de açlığı giderir.
5 (2-7) O gün birtakım yüzler öne eğilecek; çok çabalayıp yorgun düşecek; kızgın ateşe girecek; son derece sıcak bir kaynaktan içirilecek. Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur; o ise, ne besler, ne de açlığı giderir.
6 (2-7) O gün birtakım yüzler öne eğilecek; çok çabalayıp yorgun düşecek; kızgın ateşe girecek; son derece sıcak bir kaynaktan içirilecek. Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur; o ise, ne besler, ne de açlığı giderir.
7 (2-7) O gün birtakım yüzler öne eğilecek; çok çabalayıp yorgun düşecek; kızgın ateşe girecek; son derece sıcak bir kaynaktan içirilecek. Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur; o ise, ne besler, ne de açlığı giderir.
8 (8-11) O gün birtakım yüzler de şen olacaklar; çalıştığından dolayı yüksek bir cennette hoşnuttur; orada boş söz işitmeyecekler.
9 (8-11) O gün birtakım yüzler de şen olacaklar; çalıştığından dolayı yüksek bir cennette hoşnuttur; orada boş söz işitmeyecekler.
10 (8-11) O gün birtakım yüzler de şen olacaklar; çalıştığından dolayı yüksek bir cennette hoşnuttur; orada boş söz işitmeyecekler.
11 (8-11) O gün birtakım yüzler de şen olacaklar; çalıştığından dolayı yüksek bir cennette hoşnuttur; orada boş söz işitmeyecekler.
12 (12-16) Orada akan pınarlar olacak; orada yüksek divanlar; konulmuş kadehler, dizilmiş koltuklar, yastıklar; serilmiş halılar olacak.
13 (12-16) Orada akan pınarlar olacak; orada yüksek divanlar; konulmuş kadehler, dizilmiş koltuklar, yastıklar; serilmiş halılar olacak.
14 (12-16) Orada akan pınarlar olacak; orada yüksek divanlar; konulmuş kadehler, dizilmiş koltuklar, yastıklar; serilmiş halılar olacak.
15 (12-16) Orada akan pınarlar olacak; orada yüksek divanlar; konulmuş kadehler, dizilmiş koltuklar, yastıklar; serilmiş halılar olacak.
16 (12-16) Orada akan pınarlar olacak; orada yüksek divanlar; konulmuş kadehler, dizilmiş koltuklar, yastıklar; serilmiş halılar olacak.
17 (17-20) Develerin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bakmazlar mı? [753]
18 (17-20) Develerin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bakmazlar mı? [753]
19 (17-20) Develerin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bakmazlar mı? [753]
20 (17-20) Develerin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bakmazlar mı? [753]
21 Öğüt ver, çünkü sen ancak öğüt verensin.
22 Onların üzerinde zorlayıcı değilsin.
23 Ancak, kim yüz çevirir ve inkâr ederse.
24 Allah ona en büyük azabı eder.
25 Dönüşleri yalnızca bizedir.
26 Sonra onların hesabını görmek bize düşer. [754]
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
هَلْ اَتٰيكَ حَد۪يثُ الْغَاشِيَةِۜ 1
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ خَاشِعَةٌۙ 2
عَامِلَةٌ نَاصِبَةٌۙ 3
تَصْلٰى نَاراً حَامِيَةًۙ 4
تُسْقٰى مِنْ عَيْنٍ اٰنِيَةٍۜ 5
لَيْسَ لَهُمْ طَعَامٌ اِلَّا مِنْ ضَر۪يعٍۙ 6
لَا يُسْمِنُ وَلَا يُغْن۪ي مِنْ جُوعٍۜ 7
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَاعِمَةٌۙ 8
لِسَعْيِهَا رَاضِيَةٌۙ 9
ف۪ي جَنَّةٍ عَالِيَةٍۙ 10
لَا تَسْمَعُ ف۪يهَا لَاغِيَةًۜ 11
ف۪يهَا عَيْنٌ جَارِيَةٌۢ 12
ف۪يهَا سُرُرٌ مَرْفُوعَةٌۙ 13
وَاَكْوَابٌ مَوْضُوعَةٌۙ 14
وَنَمَارِقُ مَصْفُوفَةٌۙ 15
وَزَرَابِيُّ مَبْثُوثَةٌۜ 16
اَفَلَا يَنْظُرُونَ اِلَى الْاِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ۠ 17
وَاِلَى السَّمَٓاءِ كَيْفَ رُفِعَتْ۠ 18
وَاِلَى الْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ۠ 19
وَاِلَى الْاَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ۠ 20
فَذَكِّرْ اِنَّـمَٓا اَنْتَ مُذَكِّرٌۜ 21
لَسْتَ عَلَيْهِمْ بِمُصَيْطِرٍۙ 22
اِلَّا مَنْ تَوَلّٰى وَكَفَرَۙ 23
فَيُعَذِّبُهُ اللّٰهُ الْعَذَابَ الْاَكْبَرَۜ 24
اِنَّ اِلَيْنَٓا اِيَابَهُمْۙ 25
ثُمَّ اِنَّ عَلَيْنَا حِسَابَهُمْ 26
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
هَلْ اَتٰيكَ حَد۪يثُ الْغَاشِيَةِۜ
O her şeyi kuşatacak olan kıyametin haberi sana geldi mi? [751] [752]
1
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ خَاشِعَةٌۙ
(2-7) O gün birtakım yüzler öne eğilecek; çok çabalayıp yorgun düşecek; kızgın ateşe girecek; son derece sıcak bir kaynaktan içirilecek. Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur; o ise, ne besler, ne de açlığı giderir.
2
عَامِلَةٌ نَاصِبَةٌۙ
(2-7) O gün birtakım yüzler öne eğilecek; çok çabalayıp yorgun düşecek; kızgın ateşe girecek; son derece sıcak bir kaynaktan içirilecek. Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur; o ise, ne besler, ne de açlığı giderir.
3
تَصْلٰى نَاراً حَامِيَةًۙ
(2-7) O gün birtakım yüzler öne eğilecek; çok çabalayıp yorgun düşecek; kızgın ateşe girecek; son derece sıcak bir kaynaktan içirilecek. Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur; o ise, ne besler, ne de açlığı giderir.
4
تُسْقٰى مِنْ عَيْنٍ اٰنِيَةٍۜ
(2-7) O gün birtakım yüzler öne eğilecek; çok çabalayıp yorgun düşecek; kızgın ateşe girecek; son derece sıcak bir kaynaktan içirilecek. Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur; o ise, ne besler, ne de açlığı giderir.
5
لَيْسَ لَهُمْ طَعَامٌ اِلَّا مِنْ ضَر۪يعٍۙ
(2-7) O gün birtakım yüzler öne eğilecek; çok çabalayıp yorgun düşecek; kızgın ateşe girecek; son derece sıcak bir kaynaktan içirilecek. Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur; o ise, ne besler, ne de açlığı giderir.
6
لَا يُسْمِنُ وَلَا يُغْن۪ي مِنْ جُوعٍۜ
(2-7) O gün birtakım yüzler öne eğilecek; çok çabalayıp yorgun düşecek; kızgın ateşe girecek; son derece sıcak bir kaynaktan içirilecek. Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur; o ise, ne besler, ne de açlığı giderir.
7
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَاعِمَةٌۙ
(8-11) O gün birtakım yüzler de şen olacaklar; çalıştığından dolayı yüksek bir cennette hoşnuttur; orada boş söz işitmeyecekler.
8
لِسَعْيِهَا رَاضِيَةٌۙ
(8-11) O gün birtakım yüzler de şen olacaklar; çalıştığından dolayı yüksek bir cennette hoşnuttur; orada boş söz işitmeyecekler.
9
ف۪ي جَنَّةٍ عَالِيَةٍۙ
(8-11) O gün birtakım yüzler de şen olacaklar; çalıştığından dolayı yüksek bir cennette hoşnuttur; orada boş söz işitmeyecekler.
10
لَا تَسْمَعُ ف۪يهَا لَاغِيَةًۜ
(8-11) O gün birtakım yüzler de şen olacaklar; çalıştığından dolayı yüksek bir cennette hoşnuttur; orada boş söz işitmeyecekler.
11
ف۪يهَا عَيْنٌ جَارِيَةٌۢ
(12-16) Orada akan pınarlar olacak; orada yüksek divanlar; konulmuş kadehler, dizilmiş koltuklar, yastıklar; serilmiş halılar olacak.
12
ف۪يهَا سُرُرٌ مَرْفُوعَةٌۙ
(12-16) Orada akan pınarlar olacak; orada yüksek divanlar; konulmuş kadehler, dizilmiş koltuklar, yastıklar; serilmiş halılar olacak.
13
وَاَكْوَابٌ مَوْضُوعَةٌۙ
(12-16) Orada akan pınarlar olacak; orada yüksek divanlar; konulmuş kadehler, dizilmiş koltuklar, yastıklar; serilmiş halılar olacak.
14
وَنَمَارِقُ مَصْفُوفَةٌۙ
(12-16) Orada akan pınarlar olacak; orada yüksek divanlar; konulmuş kadehler, dizilmiş koltuklar, yastıklar; serilmiş halılar olacak.
15
وَزَرَابِيُّ مَبْثُوثَةٌۜ
(12-16) Orada akan pınarlar olacak; orada yüksek divanlar; konulmuş kadehler, dizilmiş koltuklar, yastıklar; serilmiş halılar olacak.
16
اَفَلَا يَنْظُرُونَ اِلَى الْاِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ۠
(17-20) Develerin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bakmazlar mı? [753]
17
وَاِلَى السَّمَٓاءِ كَيْفَ رُفِعَتْ۠
(17-20) Develerin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bakmazlar mı? [753]
18
وَاِلَى الْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ۠
(17-20) Develerin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bakmazlar mı? [753]
19
وَاِلَى الْاَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ۠
(17-20) Develerin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bakmazlar mı? [753]
20
فَذَكِّرْ اِنَّـمَٓا اَنْتَ مُذَكِّرٌۜ
Öğüt ver, çünkü sen ancak öğüt verensin.
21
لَسْتَ عَلَيْهِمْ بِمُصَيْطِرٍۙ
Onların üzerinde zorlayıcı değilsin.
22
اِلَّا مَنْ تَوَلّٰى وَكَفَرَۙ
Ancak, kim yüz çevirir ve inkâr ederse.
23
فَيُعَذِّبُهُ اللّٰهُ الْعَذَابَ الْاَكْبَرَۜ
Allah ona en büyük azabı eder.
24
اِنَّ اِلَيْنَٓا اِيَابَهُمْۙ
Dönüşleri yalnızca bizedir.
25
ثُمَّ اِنَّ عَلَيْنَا حِسَابَهُمْ
Sonra onların hesabını görmek bize düşer. [754]
26

Sureler

Mealler
Fecr Suresi
Sonraki