Fetih Suresi 26. Ayet

Hata! Lütfen tarayıcınızın ayarlarını kontrol edip daha sonra tekrar deneyin.

Fetih Suresi 29 ayettir. Nüzulü Medine'de olup 111. sure olarak inmiştir.
Kur'an-ı Kerim'de 511 sayfa numarasında yer almaktadır.
اِذْ جَعَلَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا ف۪ي قُلُوبِهِمُ الْحَمِيَّةَ حَمِيَّةَ الْجَاهِلِيَّةِ فَاَنْزَلَ اللّٰهُ سَك۪ينَتَهُ عَلٰى رَسُولِه۪ وَعَلَى الْمُؤْمِن۪ينَ وَاَلْزَمَهُمْ كَلِمَةَ التَّقْوٰى وَكَانُٓوا اَحَقَّ بِهَا وَاَهْلَهَاۜ وَكَانَ اللّٰهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يماً۟
Sureler
Mushaf
Sayfa 511
İlgili Sure
Fetih Suresi
Ayetler
İsim Meal
Abdulbaki Gölpınarlı Hani O Allah'tan gelen gerçekleri örtbas eden Mekkeli'lerin temsilcileri, anlaşma metninin başına besmele ve Muhammed Rasulullah ifadesinin girmemesi için gayret gösterip, veya müslümanları Ka'be'ye sokmamak suretiyle kalplerinde, cahiliyye döneminin gurur ve taasusubunu alevlendirdikleri zaman, Allah peygamberi ve mü'minler üzerine güven, huzur ve kalp sükûneti indirdi de, onlara Allah'a karşı sorumluluk duygusunu gerekli kıldı. Zaten o mü'minler, bu ilahi armağana en çok layık olanlardı ve onu pekala haketmişlerdi. Allah herşeyi bilendir.
Abdullah Parlıyan O zaman inkâr edenler, kalplerine taassubu, cahiliye taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah da elçisine ve müminlere sükûnet ve güvenini indirdi, onların takvâ sözünü tutmalarını sağladı. Zaten onlar buna lâyık ve ehil kimselerdi. Allah her şeyi bilendir.
Adem Uğur O zaman hakikat bilgisini inkâr edenler, kalplerine hamiyeti (köylülük - cahillik gururu), cehalet tutuculuğunu (yeniye kapalılık) yerleştirmişlerdi. . . Allâh, Rasûlüne ve iman edenlere sekine inzâl etti ve onları kelime-i takva (lâ ilâhe illAllâh) anlayışında sâbitledi. . . Onlar bu sözü bizâtihi yaşayarak hak etmiş ve ehil kimselerdi. . . Allâh her şeyi Aliym'dir.
Ahmed Hulusi O zaman kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek ört-bas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler kalplerine, kafalarına İslâm dışı, cahiliyet değeri, hamiyet anlayışını; küstahça büyüklenmeyi, yiğitlik gösterisini, inadı yerleştirmişlerdi. Allah da Rasulüne ve mü’minlere sükûnet ve güven indirdi. Onlara kelime-i tevhidi, takva esaslarını-Kur’ân esaslarını hayata geçirerek korunma, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranma, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olma fikrini, takvaya dayalı düzeni benimsetti. Zaten onlar buna lâyık ve ehil kimselerdi. Her şey Allah’ın ilmi, planı, iradesi dâhilinde gerçekleşmektedir.
Ahmet Tekin İnkar edenler kalplerine taasubu, o cahiliye taassubunu koyunca Allah da Peygamber'ine ve mü'minlere kendi güvenini indirdi ve onları takva sözüne bağlı kıldı. Onlar da zaten buna layık ve ehil idiler. Allah her şeyi bilendir.
Ahmet Varol Hani o inkâr edenler, kendi kalplerinde, 'öfkeli soy koruyuculuğu'nu (hamiyeti), cahiliyenin 'öfkeli soy koruyuculuğunu' kılıp kışkırttıkları zaman, hemen Allah; elçisinin ve mü'minlerin üzerine '(kalbi teskin eden) güven ve yatışma duygusunu' indirdi ve onları "takva sözü" üzerinde 'kararlılıkla ayakta tuttu." Zaten onlar da, buna layık ve ehil idiler. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.
Ali Bulaç Hani o kâfir olanlar, kalblerindeki taassuba= cahiliyyet gayretine sarıldıkları sıra; Allah, Rasûlünün ve müminlerin üzerine manevî huzuru indirmişti. Onlara takvâ kelimesini (şehadet ve tevhid sözünü) de ilham etmişti. Onlar da buna lâyık ve ehil idiler. Allah her şeyi kemal üzre bilendir.
Ali Fikri Yavuz Küfredenlerin, kalblerine (enaniyet, kabilecilik ve düşmanlıktan kaynaklanan) fanatizmi, Cahiliye fanatizmini yerleştirdikleri o demde Allah, Rasûlü’nün üzerine ve mü’minlerin de üzerine sekinesini (iç huzuru ve güven kaynağı olan rahmetini) indirdi ve takva kelimesini (Allah’ın kalblerinde var ettiği iman ve itaat ruhunu) onların ayrılmaz yoldaşı yaptı. Onlar, esasen buna bütünüyle ve (başka herkesten) daha lâyık ve ehil idiler. Allah, her şeyi hakkıyla bilir.
Ali Ünal O zaman inkâr edenler, kalplerine taassubu, Câhiliye taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah da, Peygamberine ve müminlere huzuru ve güvenini indirmişti; onlara takvâ sözünü aşılamıştı. Zaten onlar buna lâyık kimselerdi. Allah her şeyi bilendir.
Bayraktar Bayraklı Inkar edenler, gonullerindeki cahiliyye caginin asabiyet atesini ateslendirdiklerinde, Allah, peygamberine ve inananlara huzur indirdi; onlarin takva sozunu tutmalarini sagladi. Onlar, bu soze layik ve ehil kimselerdi. Allah her seyi bilmektedir.*
Bekir Sadak Hani o inkâra sapanlar kalblerinde Cahiliyye Devri'nin gurur ve taassubunu alevlendirdikleri zaman Allah, Peygamberi ve mü'minler üzerine güven, huzur ve kalb sükûneti indirdi de onlara takva sözünü gerekli kıldı. Zaten onlar bu söze daha lâyık ve ehil idiler. Allah her şeyi bilendir.
Celal Yıldırım O zaman inkârcılar, kalplerine öfke ve gayretin cahiliye çağının öfke ve gayretini koymuşlardı. Allah da Resulü'nün ve inananların üzerine huzur ve güven indirmiş ve onlara Allah'a karşı sorumluluk duygusu aşılamıştı. Zaten onlar da buna layık ve ehil idiler. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
Cemal Külünkoğlu Hani inkâr edenler kalplerine taassubu, cahiliye taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah ise, Peygamberine ve inananlara huzur ve güvenini indirmiş ve onların takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) sözünü tutmalarını sağlamıştı. Zaten onlar buna lâyık ve ehil idiler. Allah, her şeyi hakkıyla bilmektedir.
Diyanet İşleri İnkar edenler, gönüllerindeki cahiliyye çağının asabiyet ateşini ateşlendirdiklerinde, Allah, Peygamberine ve inananlara huzur indirdi; onların takva sözünü tutmalarını sağladı. Onlar, bu söze layık ve ehil kimselerdi. Allah her şeyi bilmektedir.
Diyanet İşleri ( Eski ) O zaman inkâr edenler, kalplerine taassubu, cahiliye taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah da elçisine ve müminlere sükûnet ve güvenini indirdi, onların takvâ sözünü tutmalarını sağladı. Zaten onlar buna lâyık ve ehil kimselerdi. Allah her şeyi bilendir.
Diyanet Vakfı İnkar edenler, gönüllerindeki öfke ve bağnazlığı, cahiliyye döneminin fanatizmini ateşlediklerinde, ALLAH elçisinin ve inananların üzerine huzurunu indirmiş ve onların erdemlilik sözünü tutmalarını sağlamıştı. Onlar buna tam yaraşan ve hakkeden kimselerdi. ALLAH herşeyi bilendir.
Edip Yüksel O zaman inkâr edenler, kalplerine taassubu, câhiliyet taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah da elçisine ve müminlere sükûnet ve güvenini indirdi. Onları takva sözü üzerinde durdurdu. Zaten onlar buna pek layık ve ehil kimselerdi. Allah herşeyi bilendir.
Elmalılı ( Sade ) O küfredenler kalplerinde o taassubu, cahiliye taassubunu kaynattığı sırada Allah, peygamberinin ve mü'minlerin üzerine sükunet ve güvenini indirdi, onlara kelime-i takvayı (barış antlaşmasını) yükledi. Zaten onlar, buna layık ve ehliyetli idiler. Allah, herşeyi bilendir.
Elmalılı ( Sade - 2 ) O küfredenler kalblerinde o hamiyyeti; Cahiliyye hamiyyetini kaynattığı sıra, ki o vakıt Allah Resulünün ve mü'minlerin üzerine sekînetini indirdi ve onlara kelime-i tekvâyı ilzam buyurdu, onlar da ona ehakk-u ehl idiler, evet, Allah her şeye alîm bulunuyor.
Elmalılı Hamdi Yazır Hani o küfredenler, kendi kalplerinde, 'öfkeli soy koruyuculuğu'nu (hamiyeti), cahiliyenin 'öfkeli soy koruyuculuğunu' kılıp kışkırttıkları zaman, hemen Tanrı, elçisinin ve inançlıların üzerine 'güven ve yatışma duygusunu' indirdi ve onları 'takva sözü' üzerinde 'kararlılıkla ayakta tuttu'. Zaten onlar da, buna layık ve ehil idiler. Tanrı, her şeyi hakkıyla bilendir.
Gültekin Onan Hani o küfürlerinde bilinçli olarak ısrar edenler, kendi kalplerinde o taassub ve kibri yani cahiliyye taassub ve kibrini koymuşlardı da Allah da hemen güven ve yatışma duygusunu Rasulü’nün ve mü’minlerin üzerine indirdi ve onları takva sözü üzerinde kararlılıkla ayakta tuttu. Zaten onlar da buna layık ve ehil idiler. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
Harun Yıldırım O küfredenler kalblerine o taassubu, o cahillik taassubunu yerleşdirdiği sırada idi ki hemen Allah, resulünün ve mü'minlerin üzerine kuvve-i ma'neviyyesini indirdi, onları takva sözü üzerinde durdurdu. Onlar da buna çok lâyık ve buna ehil idiler. Allah her şey'i hakkıyle bilendir.
Hasan Basri Çantay O zaman, inkâr edenler kalblerine taassubu, câhiliye taassubunu yerleştirmişlerdi; Allah da Resûlünün ve mü’minlerin üzerine (kalblere huzur veren) sükûnetini indirdi ve onları takvâ sözüne (kelime-i şehâdete) bağlı kıldı. Zâten (onlar), buna çok lâyık, buna ehil idiler. Allah ise, herşeyi hakkıyla bilendir.
Hayrat Neşriyat O küfredenler kalblerinde hamiyyeti, cahiliyyet hamiyyetini ateşlendirdiklerinde Allah; sekinetini peygamberine ve mü'minlerin üzerine indirdi. Ve onları takva sözü üzerinde durdurdu. Onlar, buna daha layık ve ehil kimselerdi. Allah; her şeyi bilmekte olandır.
İbni Kesir Kalplerindeki geleneklerine bağlı, cahiliyyet taassubu ile (peygamberin uyarılarına) karşı çıktıklarında, Allah, elçisine ve inananların kalplerine bir sakinlik (sekine) indirmiş ve onları korunacakları sözlerle donatmıştı. Çünkü, Allah'ın elçisi ve inananlar, Allah'ın bu yardımını hak etmiş ve buna daha layıktılar. Elbette ki Allah her şeyi en iyi bilendir.
İlyas Yorulmaz Zira küfre sapanlar, kalplerine bağnazlığı, (hem de) cahiliye bağnazlığını yerleştirmişlerdi. Allah da (buna karşılık) elçisine ve müminlere sükûnet ve güvenini indirdi, onlara takva sözünü (iman ruhunu) gerekli kıldı. Zaten onlar buna lâyık ve ehil kimselerdi. Allah her şeyi bilendir.
İnsan Dergisi Hani inkâr edenler, gönüllerinde kibir, öfke ve bağnazlığı, cahiliye döneminin o çirkin bağnazlığını alevlendirirlerken, Allah da Elçisinin ve iman edenlerin yüreklerine ilâhî güven, sabır, cesaret ve huzur duyguları ilham ediyor ve böylece onların Allah'a yürekten bir saygıyla bağlanmalarını sağlıyordu. Zaten onlar, bu ilâhî armağana en çok lâyık olan kimselerdi ve onu gerçekten hak etmişlerdi. Unutmayın, Allah her şeyi tam olarak bilmektedir.

Peygamberin, Müslümanlarla birlikte Kâbe'yi ziyaret ettiklerini gördüğü rüyaya gelince:
Kadri Çelik Hakikati inkara şartlanmış olanlar kalplerinde küstahça bir büyüklük duygusu -cahiliyye ürünü bir duygu- taşırken Allah (da) Elçisi'ne ve müminlere iç huzuru (nimetini) ihsan etmiş ve onlara Allah'a karşı sorumluluk duygusu aşılamıştır; çünkü onlar bu (ilahi armağana) en çok layık olanlardı ve onu pekala hak etmişlerdi. Ve Allah her şeyi tam bilendir.
Mahmut Kısa O sırada, kâfir olanların yüreklerinde coşup kabaran gayret ve kızgınlık, câhiliyet devrine âit bir gayret ve kızgınlıktı; derken Allah, Peygamberine ve inananlara sükûn ve huzur verdi ve onlara, çekinme sözünü gerekli kıldı ve bu, Tanrının birliğini bildiren söze de zâten onlar, daha lâyıktı ve o sözün ehliydi onlar ve Allah, her şeyi bilir.
Muhammed Esed Hani, inkarda direnenlerin kalbini malum gurur -cahiliyye gurur- doldururken, Allah, Elçisine ve mü'minlere iç huzuru bahşetmiş ve onların sorumlu davranma sözüne sadık kalmalarını sağlamıştı: zira onlar buna fazlasıyla layık ve ehil idiler; ve zaten Allah da her şeyi hakkıyla bilendi.
Mustafa İslamoğlu O vakit ki, o kâfirler kalblerinde hamiyyeti, hamiyyet-i cahiliyyeyi yerleştirmişler idi. Allah Teâlâ da Peygamberinin üzerine ve mü'minlerin üzerlerine sekîneti indirdi ve onlara takvâ kelimesini ilzam buyurdu. Onlar da buna hakkıyla layık ve bunun ehli bulunuyorlardı. Allah da her şeyi bihakkın bilicidir.
Ömer Nasuhi Bilmen O kâfirler kalplerine taassubu, câhiliyet taassubunu yerleştirdikleri zaman Allah, Peygamber'ine ve müminlerin üzerine huzur ve sükûnu indirdi, onları takvâ kelimesi üzerinde durdurdu. Zaten onlar buna daha lâyık ve ehil kimselerdi. Allah her şeyi bilendir.
Ömer Öngüt Kafir olan kimselerin kalplerinde bir asabiyet meydana getirdi. Allah, Peygamberine ve müminlerin üzerine huzur indirdi ve onları “takva” sözüne bağlı tuttu. Onlar, zaten bunu gerçekleştirmişler ve ona sahip çıkmışlardı. Allah ise her şeyi bilmekteydi.
Şaban Piriş Hani inkâr edenler kalplerine taassubu, cahiliye taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah ise Peygamberine ve inananlara huzur ve güvenini indirmiş ve onların takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) sözünü tutmalarını kolaylaştırmıştı. Zâten onlar buna lâyık ve ehil idiler. Allah herşeyi hakkıyla bilmektedir.
Sadık Türkmen O zaman inkar edenler, kalplerine öfke ve gayretin cahiliyye çağının öfke ve gayretini koymuşlardı. Allah da elçisine ve mü'minlere huzur ve güveni indirdi; onları takva sözüne tutunmalarını sağladı. Onlar, bu söze layık ve ehil kimselerdi. Allah herşeyi bilmektedir.
Seyyid Kutub Kâfirlerin kalplerine taassubu, Cahiliye taassup ve tarafgirliğini yerleştirdikleri o sırada, Allah da Resûlüne ve müminlerin gönüllerine huzur ve güven duygusu verdi. Onlara takva kelimesini gerekli kıldı. Zaten onlar bu söze pek layık ve ehil idiler. Allah her şeyi hakkiyle bilir.
Suat Yıldırım O zaman inkâr edenler, kalblerine öfke ve gayreti, o câhiliyye (çağının) öfke ve gayretini koymuşlardı, Allâh da Elçisine ve mü'minlere huzûr ve güvenini indirdi; onları takvâ kelimesine (sebâta ve ahde vefâya) bağladı. Zeten onlar, buna lâyık ve ehil idiler. Allâh, her şeyi bilendir.
Süleyman Ateş Hani o küfretmekte olanlar, kendi kalpleri içinde, 'öfkeli soy koruyuculuğunu', (hamiyet), cahiliyenin 'öfkeli soy koruyuculuğunu' kılıp kışkırttıkları zaman, hemen Allah Rasulünün ve mü'minlerin üzerine '(kalbi teskin eden) güven ve yatışma duygusunu' indirdi ve onları «takva sözü» üzerinde kararlılıkla ayakta tuttu. Zaten onlar da, buna layık ve ehil idiler. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.
Süleymaniye Vakfı O sırada, kendini doğrulara kapatanların kalbinde o kızgınlığı; cahil kızgınlığını oluşturmuştu. Allah, elçisine ve müminlere de tarafından bir sükunet indirmiş, takva[*] sözünü onların ayrılmaz bir parçası yapmıştı. Onlar bunu hak etmişlerdi, buna layıktılar. Allah her şeyi bilir.
Tefhim-ul Kuran İnkâr edenler, cahiliyet taassubundan ibaret olan o hamiyeti kalplerine yerleştirdiklerinde, Allah da Peygamberine ve mü'minlere güven ve huzur indirdi ve takvâ sözüne tutunmalarını nasip etti ki, zaten onlar buna lâyık ve ehil kimselerdi. Allah ise herşeyi hakkıyla bilir.
Ümit Şimşek İnkâr edenler, kalplerine öfkeli taassubu, o cahiliye taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah ise huzur ve mutluluğunu resulünün, inananların üstüne indirmişti. Onları, takva kelimesine bağlı tutmuştu. Zaten onlar buna layık ve ehil idiler. Allah her şeyi çok iyi bilmektedir.
Yaşar Nuri Öztürk Hani o küfretmekte olanlar kalplerine taassubu (koruma gayretini), cahiliyye taassubunu yerleştirip (sizi kışkırttıkları) zaman Allah sekinetini (güven ve huzuru) Resulünün ve mü'minlerin üzerine indirdi ve onları takva sözü üzerinde (kararlılıkla ayakta) tuttu. Zaten onlar da buna layık ve ehil kimselerdi. Allah (Alim'dir) herşeyi hakkıyle bilendir.

Sureler
Sayfa 511
Mushaf
Fetih Suresi
İlgili Sure
Ayetler