Sureler
Mealler
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 İnkâr ve cehalet karanlıklarının artık sona erdiğini ve insanlığı Kur'an nuruyla aydınlanmış mutlu bir geleceğin beklediğini müjdeleyen şafak vaktine andolsun.
2 Kur'an'ın nazil olmaya başladığı on geceye, mübarek Kadir gecesinin de içinde bulunduğu Ramazan ayının son on gecesine andolsun.
3 Çift ve tek olana, yani çift ve karşıt kutuplu varlıklardan oluşan kâinata ve onu yoktan var eden, eşsiz, benzersiz, tek Allah'a andolsun.
4 Ve yerini iman ve Kur'an aydınlığına terk etmek üzere geçip gitmekte olan geceye andolsun.
5 Bu sayılanlarda, akıl ve sağduyu sahipleri için yürekleri sarsıp gaflet uykusundan uyandıracak ibret ve öğüt verici bir yemin yok mudur? İşte bütün bunlara yemin olsun ki, hiçbir suç cezasız kalmayacak, zalimler yaptıklarının cezasını mutlaka çekeceklerdir.
6 Bilmez misin, Rabb'in neler yaptı o azgın ve günahkâr Ad kavmine?
7 Yani, göğe yükselen kuleler ve yüksek sütunlarla donatılmış büyük bir şehir olan İrem'e!
8 Öyle muhteşem nimet ve güzelliklerle bezenmiş bir şehir ki, insanlık tarihinde hiçbir ülkede onun bir eşi yaratılmamıştı.
9 Ve görmedin mi Allah neler yaptı, uçsuz bucaksız vadilerdeki sarp kayalıkları büyük bir ustalıkla yontarak hiçbir düşmanın erişemeyeceği güvenli evler inşa eden Semud halkına?
10 Ve dünyada ebedi kalmak, dünyaya kazık çakmak için yapılmış dev piramitlerle simgelenen büyük bir saltanata ve muazzam ordulara sahip o zalim diktatöre, kazıklı Firavuna.
11 İşte Allah, bunların hepsini cezalandırıp yok etti. Çünkü onlar, egemenlik kurdukları ülkelerde hak ve adalet sınırlarını çiğneyerek olabildiğince azgınlaşmış,
12 Ve büyük bir ahlâkî yozlaşmaya, çürümeye yol açarak, oraları fesada boğmuşlardı.
13 Bu yüzden Rabb'in, kimini kasırgayla yok ederek, kimini bir depremle yerin dibine geçirerek, kimini denizde boğarak üzerlerine peş peşe azap kamçıları yağdırdı. Bundan sonraki zalim toplumları da benzer felâketlerle yahut toplumsal, siyasî, ekonomik bunalımlarla cezalandıracaktır.
14 Çünkü Rabb'in, kullarının her hâlini her an gözetlemektedir.
15 Fakat insanoğlu o kadar nankördür ki, Rabb'i ona güç, servet, sağlık ve benzeri nimetler bahşederek kendisini imtihan edince, bunun gelip geçici bir zevkten ibaret olduğunu ve asıl ikramın âhirette verileceğini göz ardı ederek aptalca bir gurura kapılır ve "Ben ne kıymetli bir kulmuşum ki, Rabb'im beni bunca nimetlerle onurlandırdı." diyerek Rabb'ini unutur, sefahate dalıp gider.
16 Ama ne zaman ki, Allah verdiği nimetlerin bir kısmını geri alıp rızkını daraltarak onu imtihan etse, hemen ümitsizliğe, yılgınlığa kapılır verenin de, alanın da Allah olduğunu, bu imtihan dünyasında nimetlere şükrederek, sıkıntılara sabrederek Rabb'ine kulluğa devam ettiği takdirde çok daha büyük nimetlere kavuşacağını düşünmez de, bunun ilâhî adaletsizlikten kaynaklandığını sanır ve büyük bir nankörlükle, "Rabb'im beni küçük düşürdü!" der.
17 Hayır, Allah sonsuz lütuf, merhamet ve adalet sahibidir, fakat siz ey nankörler, bunu hak edecek davranışlar yapmıyorsunuz. Örneğin, yetime ikramda bulunmuyorsunuz.
18 Kimsesiz, çaresiz ve yoksul insanları doyurmak ve onların maddî manevî ihtiyaçlarını gidererek dertlerine derman olmak için birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.
19 Yoksullara yardım etmemekle kalmıyor, bütün hak ve adalet ilkelerini çiğneyerek zavallı yetimlerin hakkı olan mirası haksız şekilde yiyorsunuz.
20 Ve zenginliği ulaşılması gereken biricik hedef olarak görüyor, mala mülke aşırı bir tutkuyla bağlanıyorsunuz.
21 Hayır, öyle yapmayın! Çünkü bütün bunların hesabını vereceksiniz:

Yeryüzü peş peşe darbelerle sarsılıp paramparça olduğu zaman,
22 Bütün melekler mahşer meydanında sıra sıra dizilmiş beklerken, Rabb'inin kudret, saltanat ve hükümranlık alâmetleri tüm dehşet ve ihtişamıyla tecelli ettiği zaman.
23 O gün cehennem getirilip tüm korkunçluğuyla zalimlerin karşısına dikilecek. İşte o anda, günahkâr insan büyük bir pişmanlık duyup gerçeği anlayacak, fakat imtihan bittikten ve iş işten geçtikten sonra öğüt almanın ona ne faydası olabilir ki?
24 Bu yüzden, "Ah, keşke fırsat varken Rabb'ime kulluk edip bu hayatım için bir hazırlık yapsaydım!" diye feryat edecek.
25 O gün Allah zalimlere öyle büyük bir ceza verecektir ki, hiç kimse O'nun verdiği gibi bir ceza veremez.
26 Ve hiç kimse O'nun bağladığı gibi zincir vurup bağlayamaz.

İlâhî müjdeye lâyık olanlara gelince, Allah onlara şöyle seslenecek:
27 "Ey gönlü vahiyle, Allah'a kullukla huzura ermiş kişi!"
28 "Rabb'ine dön, O'ndan razı olmuş ve O'nun rızasını kazanmış olarak."
29 "Haydi, sen de katıl seçkin kullarımın arasına!"
30 "Haydi, sonsuz mutluluğu tatmak üzere gir cennetime!"
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَالْفَجْرِۙ 1
وَلَيَالٍ عَشْرٍۙ 2
وَالشَّفْعِ وَالْوَتْرِۙ 3
وَالَّيْلِ اِذَا يَسْرِۚ 4
هَلْ ف۪ي ذٰلِكَ قَسَمٌ لِذ۪ي حِجْرٍۜ 5
اَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍۙۖ 6
اِرَمَ ذَاتِ الْعِمَادِۙۖ 7
اَلَّت۪ي لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِي الْبِلَادِۙۖ 8
وَثَمُودَ الَّذ۪ينَ جَابُوا الصَّخْرَ بِالْوَادِۙۖ 9
وَفِرْعَوْنَ ذِي الْاَوْتَادِۙۖ 10
اَلَّذ۪ينَ طَغَوْا فِي الْبِلَادِۙۖ 11
فَاَكْثَرُوا ف۪يهَا الْفَسَادَۙۖ 12
فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ عَذَابٍۙۖ 13
اِنَّ رَبَّكَ لَبِالْمِرْصَادِۜ 14
فَاَمَّا الْاِنْسَانُ اِذَا مَا ابْتَلٰيهُ رَبُّهُ فَاَكْرَمَهُ وَنَعَّمَهُ فَيَقُولُ رَبّ۪ٓي اَكْرَمَنِۜ 15
وَاَمَّٓا اِذَا مَا ابْتَلٰيهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُ فَيَقُولُ رَبّ۪ٓي اَهَانَنِۚ 16
كَلَّا بَلْ لَا تُكْرِمُونَ الْيَت۪يمَۙ 17
وَلَا تَحَٓاضُّونَ عَلٰى طَعَامِ الْمِسْك۪ينِۙ 18
وَتَأْكُلُونَ التُّرَاثَ اَكْلاً لَماًّۙ 19
وَتُحِبُّونَ الْمَالَ حُباًّ جَماًّۜ 20
كَلَّٓا اِذَا دُكَّتِ الْاَرْضُ دَكاًّ دَكاًّۙ 21
وَجَٓاءَ رَبُّكَ وَالْمَلَكُ صَفاًّ صَفاًّۚ 22
وَج۪ٓيءَ يَوْمَئِذٍ بِجَهَنَّمَ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ الْاِنْسَانُ وَاَنّٰى لَهُ الذِّكْرٰىۜ 23
يَقُولُ يَا لَيْتَن۪ي قَدَّمْتُ لِحَيَات۪يۚ 24
فَيَوْمَئِذٍ لَا يُعَذِّبُ عَذَابَهُٓ اَحَدٌۙ 25
وَلَا يُوثِقُ وَثَاقَهُٓ اَحَدٌۜ 26
يَٓا اَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُۗ 27
اِرْجِع۪ٓي اِلٰى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَرْضِيَّةًۚ 28
فَادْخُل۪ي ف۪ي عِبَاد۪يۙ 29
وَادْخُل۪ي جَنَّت۪ي 30
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
وَالْفَجْرِۙ
İnkâr ve cehalet karanlıklarının artık sona erdiğini ve insanlığı Kur'an nuruyla aydınlanmış mutlu bir geleceğin beklediğini müjdeleyen şafak vaktine andolsun.
1
وَلَيَالٍ عَشْرٍۙ
Kur'an'ın nazil olmaya başladığı on geceye, mübarek Kadir gecesinin de içinde bulunduğu Ramazan ayının son on gecesine andolsun.
2
وَالشَّفْعِ وَالْوَتْرِۙ
Çift ve tek olana, yani çift ve karşıt kutuplu varlıklardan oluşan kâinata ve onu yoktan var eden, eşsiz, benzersiz, tek Allah'a andolsun.
3
وَالَّيْلِ اِذَا يَسْرِۚ
Ve yerini iman ve Kur'an aydınlığına terk etmek üzere geçip gitmekte olan geceye andolsun.
4
هَلْ ف۪ي ذٰلِكَ قَسَمٌ لِذ۪ي حِجْرٍۜ
Bu sayılanlarda, akıl ve sağduyu sahipleri için yürekleri sarsıp gaflet uykusundan uyandıracak ibret ve öğüt verici bir yemin yok mudur? İşte bütün bunlara yemin olsun ki, hiçbir suç cezasız kalmayacak, zalimler yaptıklarının cezasını mutlaka çekeceklerdir.
5
اَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍۙۖ
Bilmez misin, Rabb'in neler yaptı o azgın ve günahkâr Ad kavmine?
6
اِرَمَ ذَاتِ الْعِمَادِۙۖ
Yani, göğe yükselen kuleler ve yüksek sütunlarla donatılmış büyük bir şehir olan İrem'e!
7
اَلَّت۪ي لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِي الْبِلَادِۙۖ
Öyle muhteşem nimet ve güzelliklerle bezenmiş bir şehir ki, insanlık tarihinde hiçbir ülkede onun bir eşi yaratılmamıştı.
8
وَثَمُودَ الَّذ۪ينَ جَابُوا الصَّخْرَ بِالْوَادِۙۖ
Ve görmedin mi Allah neler yaptı, uçsuz bucaksız vadilerdeki sarp kayalıkları büyük bir ustalıkla yontarak hiçbir düşmanın erişemeyeceği güvenli evler inşa eden Semud halkına?
9
وَفِرْعَوْنَ ذِي الْاَوْتَادِۙۖ
Ve dünyada ebedi kalmak, dünyaya kazık çakmak için yapılmış dev piramitlerle simgelenen büyük bir saltanata ve muazzam ordulara sahip o zalim diktatöre, kazıklı Firavuna.
10
اَلَّذ۪ينَ طَغَوْا فِي الْبِلَادِۙۖ
İşte Allah, bunların hepsini cezalandırıp yok etti. Çünkü onlar, egemenlik kurdukları ülkelerde hak ve adalet sınırlarını çiğneyerek olabildiğince azgınlaşmış,
11
فَاَكْثَرُوا ف۪يهَا الْفَسَادَۙۖ
Ve büyük bir ahlâkî yozlaşmaya, çürümeye yol açarak, oraları fesada boğmuşlardı.
12
فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ عَذَابٍۙۖ
Bu yüzden Rabb'in, kimini kasırgayla yok ederek, kimini bir depremle yerin dibine geçirerek, kimini denizde boğarak üzerlerine peş peşe azap kamçıları yağdırdı. Bundan sonraki zalim toplumları da benzer felâketlerle yahut toplumsal, siyasî, ekonomik bunalımlarla cezalandıracaktır.
13
اِنَّ رَبَّكَ لَبِالْمِرْصَادِۜ
Çünkü Rabb'in, kullarının her hâlini her an gözetlemektedir.
14
فَاَمَّا الْاِنْسَانُ اِذَا مَا ابْتَلٰيهُ رَبُّهُ فَاَكْرَمَهُ وَنَعَّمَهُ فَيَقُولُ رَبّ۪ٓي اَكْرَمَنِۜ
Fakat insanoğlu o kadar nankördür ki, Rabb'i ona güç, servet, sağlık ve benzeri nimetler bahşederek kendisini imtihan edince, bunun gelip geçici bir zevkten ibaret olduğunu ve asıl ikramın âhirette verileceğini göz ardı ederek aptalca bir gurura kapılır ve "Ben ne kıymetli bir kulmuşum ki, Rabb'im beni bunca nimetlerle onurlandırdı." diyerek Rabb'ini unutur, sefahate dalıp gider.
15
وَاَمَّٓا اِذَا مَا ابْتَلٰيهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُ فَيَقُولُ رَبّ۪ٓي اَهَانَنِۚ
Ama ne zaman ki, Allah verdiği nimetlerin bir kısmını geri alıp rızkını daraltarak onu imtihan etse, hemen ümitsizliğe, yılgınlığa kapılır verenin de, alanın da Allah olduğunu, bu imtihan dünyasında nimetlere şükrederek, sıkıntılara sabrederek Rabb'ine kulluğa devam ettiği takdirde çok daha büyük nimetlere kavuşacağını düşünmez de, bunun ilâhî adaletsizlikten kaynaklandığını sanır ve büyük bir nankörlükle, "Rabb'im beni küçük düşürdü!" der.
16
كَلَّا بَلْ لَا تُكْرِمُونَ الْيَت۪يمَۙ
Hayır, Allah sonsuz lütuf, merhamet ve adalet sahibidir, fakat siz ey nankörler, bunu hak edecek davranışlar yapmıyorsunuz. Örneğin, yetime ikramda bulunmuyorsunuz.
17
وَلَا تَحَٓاضُّونَ عَلٰى طَعَامِ الْمِسْك۪ينِۙ
Kimsesiz, çaresiz ve yoksul insanları doyurmak ve onların maddî manevî ihtiyaçlarını gidererek dertlerine derman olmak için birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.
18
وَتَأْكُلُونَ التُّرَاثَ اَكْلاً لَماًّۙ
Yoksullara yardım etmemekle kalmıyor, bütün hak ve adalet ilkelerini çiğneyerek zavallı yetimlerin hakkı olan mirası haksız şekilde yiyorsunuz.
19
وَتُحِبُّونَ الْمَالَ حُباًّ جَماًّۜ
Ve zenginliği ulaşılması gereken biricik hedef olarak görüyor, mala mülke aşırı bir tutkuyla bağlanıyorsunuz.
20
كَلَّٓا اِذَا دُكَّتِ الْاَرْضُ دَكاًّ دَكاًّۙ
Hayır, öyle yapmayın! Çünkü bütün bunların hesabını vereceksiniz:

Yeryüzü peş peşe darbelerle sarsılıp paramparça olduğu zaman,
21
وَجَٓاءَ رَبُّكَ وَالْمَلَكُ صَفاًّ صَفاًّۚ
Bütün melekler mahşer meydanında sıra sıra dizilmiş beklerken, Rabb'inin kudret, saltanat ve hükümranlık alâmetleri tüm dehşet ve ihtişamıyla tecelli ettiği zaman.
22
وَج۪ٓيءَ يَوْمَئِذٍ بِجَهَنَّمَ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ الْاِنْسَانُ وَاَنّٰى لَهُ الذِّكْرٰىۜ
O gün cehennem getirilip tüm korkunçluğuyla zalimlerin karşısına dikilecek. İşte o anda, günahkâr insan büyük bir pişmanlık duyup gerçeği anlayacak, fakat imtihan bittikten ve iş işten geçtikten sonra öğüt almanın ona ne faydası olabilir ki?
23
يَقُولُ يَا لَيْتَن۪ي قَدَّمْتُ لِحَيَات۪يۚ
Bu yüzden, "Ah, keşke fırsat varken Rabb'ime kulluk edip bu hayatım için bir hazırlık yapsaydım!" diye feryat edecek.
24
فَيَوْمَئِذٍ لَا يُعَذِّبُ عَذَابَهُٓ اَحَدٌۙ
O gün Allah zalimlere öyle büyük bir ceza verecektir ki, hiç kimse O'nun verdiği gibi bir ceza veremez.
25
وَلَا يُوثِقُ وَثَاقَهُٓ اَحَدٌۜ
Ve hiç kimse O'nun bağladığı gibi zincir vurup bağlayamaz.

İlâhî müjdeye lâyık olanlara gelince, Allah onlara şöyle seslenecek:
26
يَٓا اَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُۗ
"Ey gönlü vahiyle, Allah'a kullukla huzura ermiş kişi!"
27
اِرْجِع۪ٓي اِلٰى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَرْضِيَّةًۚ
"Rabb'ine dön, O'ndan razı olmuş ve O'nun rızasını kazanmış olarak."
28
فَادْخُل۪ي ف۪ي عِبَاد۪يۙ
"Haydi, sen de katıl seçkin kullarımın arasına!"
29
وَادْخُل۪ي جَنَّت۪ي
"Haydi, sonsuz mutluluğu tatmak üzere gir cennetime!"
30

Sureler

Mealler
Beled Suresi
Sonraki